Durmuş: İnfak, bir iman meselesidir
Venhar Kur'an Evi Cumartesi sohbetlerinin bu haftaki konuşmacısı Mehmed Durmuş idi. Durmuş infak konusunu anlattı.
01-12-2013
Venhar Kur'an Evi Cumartesi sohbetlerinin bu haftaki konuşmacısı Mehmed Durmuş idi. Durmuş’un konuşması, ‘Kur'an’da İnfak’tı. Bir saat süren konuşmasında Mehmed Durmuş özetle şunları söyledi:
Kur'an’da infak konusu, sadece zekat ve infak kelimeleriyle ele alınmaz. Daha başka birçok kelime doğrudan ya da dolaylı olarak infakı anlatır, bizi, malımızı infak etmeye davet eder, yönlendirir, özendirir. Bu kelimelere kısaca değinelim.
Zekat
Sadaka
İnfak
Karz-ı hasen
Atâ fiilinin türevleri
Etâ fiilinin türevleri (âti v.b.)
[“Yoksa onların mülkten bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı, insanlara hurma çekirdeğinin üzerindeki çizik kadar bile bir şey vermezlerdi.” 4/53]
Yehuddu
Besata fiili türevleri
Rızık
Köle azadı
Fakirleri evlendirmek, yedirmek
Kurban eti
Bahçe meseli (18/32-43; 68/17-32)
Hak
İhsan
Mal
İşterâ fiili.
Zekat: zekâ-yezkû fiili mal ve ekinin artması anlamına gelir. Zekâ’r-Raculü: adam salih oldu, zekâ’l-Ardu: yer verimli/bitek oldu demektir. Zekâ Allahu fulanen: Allah onu temizledi ve ıslah etti demektir. Sözlükte zekat şu şekilde tanımlanmaktadır: 1.Bir şeyin en iyi kısmı. 2.Artış. 3.Maldan, onu temizlemek için ayırt edilmiş miktar. 4.Sadaka
Kur'an’da hem Mekki, hem de Medeni surelerde ve çok sayıda zekat kelimesi zikredilmiştir. 27 ayette de, “namazı kılın, zekatı verin” (ekııımu’s-salate ve âtuzzekate” emri tekrar edilmiştir.
Sadaka Kur'an’da 21 ayette sadaka kelimesi (farklı türevlerle birlikte) zikredilir. Allah rızası için fukaraya tasaddukta bulunmaya sadaka denir. Tasadduk, insanın, hakkı olan bir şeyden vazgeçmesi demektir.
İslam, hacda bir hata işleyene (2/196); peygambere özel bir soru yöneltecek olan kişiye (58/12) sadaka verdirmektedir. Sadaka kelimesi İslamî devletin aldığı resmi vergi (zekat) (9/60 ve 103) ve ganimet (9/58) anlamında kullanılmaktadır. Kur'an der ki, Allah ribayı yok eder ama sadakaları artırır, bereketlendirir. Ve der ki, Allah sadakaları geri çevirmez. (9/104).
İnfak, Kur'an’da Allah rızası için muhtaçlara verme anlamında en çok kullanılan (73 ayette) terimdir. Ne-fe-qa yen-fi-qu kelimesi çarşı neşeli, alış veriş çok olmak; tavşan deliğinden çıkmak; bir şey tükenmek, azalmak; yara kabuk bağlamak gibi anlamlara gelmektedir. Nifak teriminin de bu kökten türemesi ilginçtir.
İnfak kelimesinin kökeninde, infak yapanın malının görünüşte/zahirde azalması anlamı var. Sözlükte infak, malını hayır yolunda harcamak, yoksulluk, fakr u zaruret olarak tanımlanmaktadır. Fakat infak yapanın verdiği yardım, karşı tarafın “yarasının kabuk bağlamasına” sebebiyet vermektedir. Bu da doğal olarak, ‘mal’ın, belli ellerde ‘devlet’leşmesinin önüne geçmekte, toplumda zengin sınıflar oluşmasını önlemekte, zenginle fakir arasındaki farkı dengelemeyi hedeflemektedir.
Kur'an, şu ayetlerde infak yapmayı emretmektedir:
“De ki: Rabbimin rahmet hazirelerine eğer siz sahip olsaydınız, tükenir korkusuyla (haşyetel infak) kıstıkça kısardınız. İnsanoğlu pek eli sıkıdır.” (17/100)
“Ne oluyor size ki Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Hâlbuki göklerin ve yerin mirası Allah'ındır …” (57/10)
“Onlar, Allahın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.” (63/7)
“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Allah'ın her şeye gücü yeter.” (3/189)
“Onlar; eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek, namazı kılarlar, zekatı verirler, marufu emreder, münkerden nehyederler. İşlerin sonu Allaha varır.” (22/41)
“Allah yolunda infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever.” (2/195)
“Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış-veriş, hiçbir dostluk ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmeden önce size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kâfirler zalimlerin ta kendileridir.” (2/254)
“Allah'a ve Rasulüne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden iman edip de infak eden kimselere büyük mükafaat vardır.” (57/7)
“Sizden birinize ölüm gelip de, Rabbim, beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin.” (63/10)
“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyi’ye (birr) eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.” (3/92)
Birr (iyilik) yüzümüzü doğu veya batı tarafına çevirmek değildir. Asıl iyilik …. Akrabaya, yetime, miskine, yolda kalmışa, isteyene ve kölelere malından infak etmektir. (2/177)
İnfakın Değeri
Kur'an, infak yapmayı bazı temsillerle metheder:
“Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah'ın lütfu geniştir. O her şeyi bilir.” (2/261)
“Allah'ın rızasını kazanmak ve nefislerindeki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını infak edenlerin temsili, bir tepede kurulmuş güzel bir bahçeye benzer ki, üzerine bol yağmur yağmış da iki kat ürün vermiştir. Bol yağmur yağmasa bile bir çisenti düşer de yine ürün verir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.” (2/265)
“Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve üzümlerle dolu, içinden sular akan ve kendisi için orada her çeşit meyveden bulunan bir bahçesi (cennet) olsun da, bakıma muhtaç çoluk-çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet etsin de, her şeyi yakıp kül etsin! İşte düşünüp anlayasınız diye Allah size ayetleri böyle açıklar.” (2/266)
“Onları hidayete erdirmek sana ait değildir. Lakin Allah dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (2/272)
İnfak Edenler Övülür:
Nahl, 75
Memluk Kul - Muktedir Kul
Hiçbir şeye güç yetiremeyen - Hür
Kendisine Allahın verdiği rızıktan
Gizli ve aleni infak ediyor
İkisi eşit olur mu?
Nahl, 76
Dilsiz - Sağlam
Hiçbir şey beceremez
Efendisinin üzerine yüktür
Nereye gönderse,
bir hayır getirmez
Dümdüz yolda yürüyor
Adaleti emrediyor
İkisi eşit olur mu?
Karz-ı Hasen
Karz-ı hasen terimi, infak konusunda yepyeni bir terim olmayıp, infakın farklı bir adlandırılmasıdır. İnfak edenlerin mükafatına ve Allah katındaki değerine yönelik bir açıklamadır. Kur'an’da şu altı ayette karz-ı hasen dile getirilmektedir:
“Verdiğinin kat kat fazlasını kendisi için Allah'a karzı hasen verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah’tır. O’na döndürüleceksiniz.” (2/245)
“…Allah'a karzı hasen verirseniz…” (5/12)
“Kim Allah’a karzı hasen verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı vardır.” (57/11)
“Tasadduk eden erkekler ve tasadduk eden kadınlara ve Allah'a karzı hasen verenlere, verdiklerinin karşılığı kat kat ödenir ve onlara kerim bir ecir vardır.” (57/18)
“Eğer Allah'a karzı hasen verirseniz, Allah onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükâfat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir.” (64/17)
“… O halde Kur'an’dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a karzı hasen verin. Kendiniz için önden ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz…” (73/20)
Karz-ı hasen teriminin birçok mealde ve tefsirde yanlış yorumlandığını görmekteyiz. Bu meallerde karz-ı hasen, insanlara borç/ödünç verilen bir mal gibi tercüme edilmektedir. Oysa karz evet borç demektir ama bu, Allah'a verilen bir borçtur. Allah, kullarından borç almaktan münezzeh olduğuna, mülkün tamamı kendisine ait olduğuna göre, Allaha ‘güzel borç’ verilmesi şu anlama gelmektedir: Muhtaçlara karşılıksız olarak infak yapan bir Müslüman, kendisini sanki Allaha borç vermiş gibi hissedebilir! O Müslümanın yaptığı infakın -gerek dünyada, gerekse ahirette- karşılığını vermek tamamen Allah'a aittir. Allah, yapılan hayırlara yedi yüz kat karşılık ödeyeceğini vaat etmektedir.
Cimrilik
Her şey zıddı ile kaimdir. İnfak da, en iyi şekilde ‘cimrilik’le anlaşılır. 12 Ayette ‘buhl’ ve benzeri kelimelerle cimrilik yerilir. (2/268; 4/37; 9/67; 16/71; 17/29, 100/8; 47/37-38; 57/24; 92/5)
Ayrıca Kur'an, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın (2/195); eliniz büsbütün boynunuza asılı olmasın (17/29) derken; tekasür kavramına dikkat çekerken; kişinin, malının kendisini ebedi yaşatacağını sanmaması gerektiğini hatırlatırken (Hümeze), Karun örneğini (28/76-82) dikkatlerimize sunarken ve bahçe meselini (68/17-32) anlatırken cimrilikten kaçınmamızı istemektedir.
Müslüman cimri olamaz, cimri insandan da iyi bir Müslüman olmaz. Mal müslümanı değil, Müslüman malı esir almalıdır. Kendisi malının zebunu olmuş insan, malını ilah edinmiş demektir.
Şu ayetler de cimriliğe karşı bizi inzar etmektedir:
“Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirmiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kafirleri doğru yola iletmez.” (2/264)
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği [fahşa] telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vaat eder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” (2/268)
“Allah'ın, lütfundan kendilerine bağışladığını infak etmede cimrilik yapanlar sanmasınlar ki, bu kendileri için hayırlıdır! Bilakis bu onlar için şerdir! Cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (3/180)
Altın ve gümüşü yığıp da, Allah yolunda infak etmeyenlere acı bir azap vardır. Bu altın ve gümüşler ateşte kızdırılıp, onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacaktır. (9/34-35)
“Elini boynuna asılı gibi yapma, onu tümden de açıp yayma. Aksi takdirde yerilmiş ve pişmanlık duyar hale gelirsin.” (17/29)
“Bir de akrabaya, miskine ve yolda kalmışa hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira böylesi saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (17/26-27)
Tebzîr kelimesi malı israfla harcamak, malı fesad etmek demektir. Anlamsız, amaçsız bir şekilde… Yani bu ayette verilen miktar değil, harcamanın amacı kast ediliyor. Batıl bir amaç için harcamada bulunmak…
İnfakta Sınır
İslam denge dinidir. Kişinin elindeki bütün mal varlığını dağıtmasını, kendisinin muhtaç hale gelmesini istiyor değildir. Bakara suresinin 219. Ayeti, ‘afv’ sözcüğü ile, infak maksadıyla “ayırabileceğiniz her şeyi” infak etmemizi istemektedir. Yukarıda yer verdiğimiz İsra suresinin 26-27. Ayetleri yanı sıra, Furkan suresinin 67. Ayeti de dengeyi gözetmektedir:
“O kullar, infak ettikleri vakit aşırı gitmezler (israf), cimrilik de yapmazlar. Bu ikisinin ortasında bir yol (kıvam) tutarlar.” [ve kane beyne zalike qavamen] (25/67)
‘el-qavam’ kelimesi sözlükte i’tidal olarak açıklanmaktadır.
Allah, Karun bağlamında, “Allah'ın sana verdiğinden ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. …” (28/77) öğüdünü vermektedir.
Tevbe suresinin 79. Ayetinden de, herkesin gücünün yettiği kadarını vermesi gerektiğini anlamaktayız.
Kime İnfak Edilecek?
Kur'an’ın bu husustaki beyanlarını dikkatle taradığımızda, infak yapılması istenenleri şöylece tespit edebiliriz:
Ana-baba: [2/83, 2/215, 4/36]
Akraba: [2/83, 2/177, 2/215, 4/8, 4/36, 16/90, 17/26, 30/38, 24/22, 25/26]
Yetimler: [2/83, 2/177, 2/215, 4/8, 4/36, 9/60, 76/8, 89/17, 90/14-15, 107/2]
Miskinler : [2/83, 177, 215; 4/8, 36; 9/60, 17/26, 30/38, 24/22, 76/8, 89/18, 90/16, 107/3, 25/26]
Fakirler: [9/60, fakirleri evlendirin 24/32-33]
Borçlular: [9/60 tek bir defa geçiyor]
Borcu bağışlamak [2/280]
Yolda kalmış: [2/177, 2/215, 4/36; 9/60, 17/26; 30/38, 25/26]
Yakın ve uzak komşu: [4/36]
Yakın arkadaş (sahıb): [4/36]
İsteyenler: [2/177, 51/19]
Köleler: [2/177; 9/60, 90/13, ellerinizin altında bulunanlar 4/36]
Allah yolunda hicret: [24/22; muhacirlere yardım 8/74, 59/9]
Allah yolunda (iş yapan/cihad): [9/60; 4/95, 8/72, 9/20, 41, 44, 88, 111; 49/15, 57/10-11, 61/11]
Kendini Allah yoluna adamış, bu yüzden rızık peşinde koşamayanlar: [2/273]
Esir: [76/8]
Zekat toplama görevlileri [9/60]
Müellefe-i kulub: [ 9/60]
Geleneksel din anlayışında ‘ana-babaya zekat verilmez’ biçimindeki söylemin bir dayanağının olmadığını söyleyebiliriz. Kur'an, anne-babaya infak yapmayı emretmektedir.
İnfak Ahlakı
Bollukta ve darlıkta infak etmek gerekir. [3/134; 76/8-9]
İnfak edilen şeyin en iyisini vermelidir. [2/267]
Açıktan ya da gizli vermek mümkündür ama gizli verilmesi evladır. [2/271; 35/29]
Verilen infak başa kakılamaz. [2/263-264]
Gösteriş için vermemek gerekir. 2/264, 4/38
Münafıkların infakı kabul edilmez. [9/53-54, 75, 98]
Sonuç
Biz Müslümanlar, eğer ki hedeflediğimiz bir iş var da, hedefe doğru bir arpa boyu kadar bile yol alamıyorsak, bilelim ki, vusulsüzlüğümüz usulsüzlüğümüzdendir. Allah biz Müslümanlardan, İslam davası için canımızı ve malımızı ortaya koymamızı istemektedir. Malımızı ortaya koymadan, canımızı Allah yoluna koşmadan, İslam davasına hizmetimiz olamaz. Sadece ‘mış’ gibi yaparız; kendi kendimizi kandırırız. Birbirimize, birbirimizin sırtını sıvazlayıcı şekilde konuşmanın anlamı yoktur; bizler infakta kaçınıyoruz, malımızı çok seviyoruz. Bu mal sevgisiyle iman bir arada bulunamaz. Evet, açıkça söylemek istiyorum ki, bizlerin infak meselemiz, doğrudan imanla alakalıdır, imani bir meseledir. Öncelikle demek ki iman meselemizi halletmeliyiz. Belki şu andan itibaren oturup, Kur'an’ın önünde diz çökmeli ve imanımızı yeniden gözden geçirmeli, Kur’an’ı yeniden okumalıyız. Tevbe suresinin 24. Ayeti de bu arada bizi yeniden yeniden düşündürmelidir.
Sizlere son olarak şu ayeti okuyarak:
“Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine verilecek cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat’ta, İncil’de ve Kur'an’da Allah üzerine hak edilmiş bir vaaddir. Allah’dan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, büyük bir kazançtır.
- Siyonazi çetesi, Gazze'de gıda yardımı bekleyen sivillere saldırdı: 150 maktul 1000 yaralı
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesine Dâvet
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesi'ne dâvet
- İktibas’a bu cumartesi Ali Kaçar konuk oluyor
- Gazze’ye Yardım Kampanyası
- Siyonist vahşet: İnfaz edip çöpe atmışlar
- Adana ve Mersin seyahatinden sadra düşenler
- Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin çadır yardımları Gazze'ye ulaştı
Makaleler
Hava Durumu