Esenyurt'ta "Tevhid Önderi Hz. Muhammed" sunumu
Birr Nesil Derneği'nin "Alternatif Eğitim Konferansları" adı altında tertiplediği "Aylık Buluşmalar" ın Nisan ayı konuğu Eğitimci-yazar Ahmed Kalkan idi.
30-04-2013
Program Mevlüt Akbal'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ve meali okumasının ardından kürsüyü "Tevhid Önderi Hz. Muhammed'i (s) anmak mı anlamak mı? adlı sunumunu yapması için Ahmed Kalkan'a bıraktı.
Kalkan, sözlerine Allah'ın selamı ile, kutlu doğum haftasının geride kaldığını hatırlatarak bir yıl boyunca artık Peygamber bu toplumun gündemine kolay kolay girmeyeceğini, Kutlu doğum haftasının hemen sonrasında 23 Nisan kutlamalarıyla gündem değiştirilerek başka bir önder "Dinî lider" anıldığını, artık bundan sonra devamlı "millî lider"de sıra. Çağın Ebu Cehilleri övülüp durulacak bir yıl boyunca. Laiklik böyle bir şey olmalı: Çok dinli, çok peygamberli, çok tanrılı olmak diyerek başladı.
Rasûle itaatin, onun izinden gitmekle, sünnetlerine sarılmakla olabileceğini; belirli bazı şeylerle sınırlı olmayıp, tüm hayatımızla ilişkili olduğunu Unutulan kişinin anılacağını, tarihte kalanın anı olduğunu belirtti. Biz, hiç unutmadık ki, anma ihtiyacı hissedelim. Biz O'nu anı olarak görmedik ki analım. Yılda bir hafta değil; yılın her günü O'nu ezanlarla, salât u selâmlarla, O'nun yolunu ve sünnetine destek olmakla ve her şeyden önemlisi, yolunu sürdürmek ve sünnetine sarılmakla gündemleştiriyoruz. Muhammed (s) Kur'an'la doğru anlaşılır; Kur'an da Rasûl ile doğru anlaşılır. O'nu ve O'nun Hak'tan getirdiği vahyi dosdoğru anlamak, dosdoğru yaşamak, dosdoğru bir usulle insanlara yansıtmak. Bizim görevimiz bu diyerek sözlerini sürdürdü.
Hz. Peygamberin tavrı, davranışları, konuşmaları O'nun yolunu takip etmenin sünnet olduğunu fakat günümüzde, sünnet olarak bildiğimiz birkaç tane, şekilden ibaret uygulamaların kaldığını sünnetin daha çok mutlak yapılması gereken farzlarmış gibi algılandığını vurguladı. Namazların sünnetleri, yaşlı adamların sakalları, erkek çocukların küçük bir operasyonu, misvak kullanmak ve benzer bir iki şey dışında maalesef bugün toplumumuzda sünnetin çok fazla yaşatılmadığı ve sünnet algısının, saptırılmış anlamları işlevsizleştirilmiş çoğu kavramlar gibi yozlaştırıldığını belirtti. Hâlbuki sünnet; Peygamberimiz'in din adına yaptığı her şeydir, tavsiye ettiği, uyguladığı her şey. Evlatlarını sünnet ettirmeyenlerin kınandığı ama, ondan daha kuvvetli sünnetleri terk edenlerin kınamadığını kendimizinde nice sünnetleri terk ettiğimizi ve kınanacak birçok yönümüz olduğunu belirtti.
Rasûle itaatin, onun izinden gitmekle, sünnetlerine sarılmakla olabileceğini; belirli bazı şeylerle sınırlı olmayıp, tüm hayatımızla ilişkili olduğunu Unutulan kişinin anılacağını, tarihte kalanın anı olduğunu belirtti. Biz, hiç unutmadık ki, anma ihtiyacı hissedelim. Biz O'nu anı olarak görmedik ki analım. Yılda bir hafta değil; yılın her günü O'nu ezanlarla, salât u selâmlarla, O'nun yolunu ve sünnetine destek olmakla ve her şeyden önemlisi, yolunu sürdürmek ve sünnetine sarılmakla gündemleştiriyoruz. Muhammed (s) Kur'an'la doğru anlaşılır; Kur'an da Rasûl ile doğru anlaşılır. O'nu ve O'nun Hak'tan getirdiği vahyi dosdoğru anlamak, dosdoğru yaşamak, dosdoğru bir usulle insanlara yansıtmak. Bizim görevimiz bu diyerek sözlerini sürdürdü.
Hz. Peygamberin tavrı, davranışları, konuşmaları O'nun yolunu takip etmenin sünnet olduğunu fakat günümüzde, sünnet olarak bildiğimiz birkaç tane, şekilden ibaret uygulamaların kaldığını sünnetin daha çok mutlak yapılması gereken farzlarmış gibi algılandığını vurguladı. Namazların sünnetleri, yaşlı adamların sakalları, erkek çocukların küçük bir operasyonu, misvak kullanmak ve benzer bir iki şey dışında maalesef bugün toplumumuzda sünnetin çok fazla yaşatılmadığı ve sünnet algısının, saptırılmış anlamları işlevsizleştirilmiş çoğu kavramlar gibi yozlaştırıldığını belirtti. Hâlbuki sünnet; Peygamberimiz'in din adına yaptığı her şeydir, tavsiye ettiği, uyguladığı her şey. Evlatlarını sünnet ettirmeyenlerin kınandığı ama, ondan daha kuvvetli sünnetleri terk edenlerin kınamadığını kendimizinde nice sünnetleri terk ettiğimizi ve kınanacak birçok yönümüz olduğunu belirtti.
Esas sünnet, Kur'an'ın hayata ve hayatlara geçirilmesindeki nebevî bir model olduğunun altınıda çizerek sözlerine devam etti. Müşriklerin müminleşmesi, mümin insanların giderek sayılarının arttırılması, müminlerin cemaatleşmesi, cemaatlerin ümmetleşmesi ve ümmetin devletleşmesinin sünnetin bir boyutu olduğunu açıkladı. Peygamberin yapmayacağını düşündüğümüz şeyleri yapmamanında sünnet olduğunu söyledi.
Hanım katılımcılarında hazır bulunduğu, diğer katılımcılarında sabır ve ilgi ile dinlediği program soru cevap faslının ardındanAdnan Hafızoğlu'nun teşeekür konuşması ve cemaatle yatsı namazının eda edilmesiyle son buldu.
(Haber: Küre Medya/Olcay DURGUN)
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler
- Siyonazi çetesi, Gazze'de gıda yardımı bekleyen sivillere saldırdı: 150 maktul 1000 yaralı
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesine Dâvet
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesi'ne dâvet
- İktibas’a bu cumartesi Ali Kaçar konuk oluyor
- Gazze’ye Yardım Kampanyası
- Siyonist vahşet: İnfaz edip çöpe atmışlar
- Adana ve Mersin seyahatinden sadra düşenler
- Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin çadır yardımları Gazze'ye ulaştı
Makaleler
Hava Durumu