GAZZE FURKAN GÜNÜ
Mehmed DURMUŞ
21-11-2023 23:50
Kur’an Rasûlullah’la ashabının kafirlerle er meydanında ilk hesaplaşmaları olan Bedir savaşını “iki ordunun karşı karşıya geldiği furkan günü” (Enfal, 41) diye adlandırmıştır. Bedir savaşı gerçekten de furkan günüydü; hak ile batıl, müslimle kâfir, müminle münafık birbirinden ayrışmıştı. İmanı ifşa eden söz her zaman dilimizle dişimiz arasında sessizce durmaz. Allah öyle günler yaratır ki o günlerde ne mümin ne kâfir ne de münafık, hiç kimse inancını ve tıynetini gizleyemez; istese de yapamaz bunu. Her şey ayan-beyan olur. Buna işte Kitabımız Furkan günü demiştir, Furkan yani farkın ortaya çıktığı gün.
Furkan gününün yeni adı Gazze’dir. Gazze’de ‘fark’ ortaya çıkmakta, her iyi ile her kötü birbirinden sabah aydınlığı gibi ayrışmaktadır. Sevgiden başka hiçbir şeyin konusu olmayan, göz aydınlığımız küçücük çocuklarımız, savunmasız kadınlarımız ve yoklarla boğuşan yetişkinlerimiz ‘Müslüman’ amcalarının, teyzelerinin bulunduğu illere doğru bakışlarını çevirmişler, “geleceğinizi biliyorduk!” diyebilmeyi çok istemektedirler. Ama nafile. Gazzeli çocuklarımız amcalarının üzerlerine ölü toprağı saçıldığından habersizler.
Bu yetmiyormuş gibi bir de, ‘içinde adam bulunmayan elbiseler’ Gazze Müslümanlarına dillerini uzatmakta, yüreklerini incitmektedirler. Bilindik hezeyanlar işte. Filistinlilerin toprak satması, Arapların bizi arkadan vurduğu vd. Kanı, Allah tarafından kardeş ilan edilen Gazzeli müminlere değil de, dünyanın en büyük baş belası olan İsrail’e doğru akan insanlar tabi ki vicdanlarını rahatlatacak bahaneler bulmak isteyeceklerdir. Allah bu gibi insanları tanımamız için bazı şifreler vermektedir. Söz söyleme biçimleri, lafı gevelemeleri, ağızlarını eğip-bükmeleri vs. Rabbimiz onları duvara yaslanmış kütüklere benzetmektedir. Bunlar her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar.
İslam toplumu münafıklardan çok çekmiştir. Münafıklar da tıpkı Yahudiler gibidir, onlara nifaklarını rahatça icra etme fırsatını vermemek gerekmektedir. Uygun ortamı bulduklarında münafıklar Siyonist Yahudilerden daha tehlikelidirler.
Gazze’de İsrail’in yaptığı topyekûn imha girişimini bir hak-batıl mücadelesi, yeni bir haçlı seferi olarak anlamamak için, Muhammed (as)’a gelerek, “Şehadet ederiz ki sen Allah’ın Rasulüsün” diyen, Allah’ın ise yalancı olduklarına şehadet ettiği kimselerden biri olmak gerekir. Gazze’de sadece bir terör devleti değil, dünyanın bütün zengin devletleri Müslümanlarla savaşmaktadırlar. Bunun bir haçlı seferi olduğunu anlamamak ancak kalbi mühürlenmiş münafık olmakla izah edilebilir.
Yirmi altı gündür yaşadığımız furkan günleri yüzde doksan dokuzu Müslüman denilen ülkede adamla çaputu olduğu gibi, müminle münafığı da bulup ortaya çıkarmaktadır. Allah’a teslim olmuşlarla İsrail’e, ABD’ne, AB’ne, satılmış Arap rejimlerine ve doyması mümkün olmayan nefislerine teslim olmuşlar gün yüzüne çıkmaktadır. Bu toplum içinde on yıllardır ‘ihlas’ kavramını -tıpkı Yahudiler gibi- kirleten veya işleri güçleri toplumun çocuklarına Kur’an öğretmekmiş gibi görüntü veren, başlarına Yahudi kipasına benzer bir takke koyan fırkalar şimdilerde Gazze’de şehid düşen insanlarımıza dillerini uzatmaktadırlar. Kimisi de Hamas’la İsrail’i eş oranda terörist sayma hıyanetini işlemektedir. Yahudi’nin yüz yıllık yalanları bu korkakların yüreklerine yuva yapmış. İnsan mertçe hakikatten yana olamıyorsa, hiç olmazsa susar bari.
Gazze’yi bombalamak üzere bölgeye getirilen Amerikan güçlerini ülkelerinde büyük bir kulluk bilinciyle konuşlandıran Arap rejimleri! Allah’a yemin olsun ki Allah sizin de şehadetinizi kabul etmeyecektir. Dünya akıbetiniz Enver Sedat’tan daha parlak olmayacaktır. Ahirette ise yerinizin neresi olduğunu kendiniz çok iyi bilmektesiniz. Allah sizi de bu furkan gününde ‘ayrışmaya’ tabi tutmuştur. Şerefinizle değiş-tokuş yaptığınız koltuğunuzu kaybetmekten bu kadar korkuyorsunuz ama Allah’tan hiç korkmuyorsunuz. Gazzeli bebeklerin kanına bu kadar mı susamıştınız? O kan sizi bir gün İsrail’le cehenneme yollayacaktır. Gazze’nin şerefli insanları sizin için ebediyen iç yarası olacaktır.
(Not: Bu makale, İktibas Dergisi'nin Kasım 2023 sayısında yayınlanmıştır.)
- 24-08-2024 DİKEN VE KARANFİL
- 12-04-2024 MEHDİ KUDÜS'E İNDİ Mİ?
- 13-03-2024 MABEDE HAPSEDİLMİŞ BİR İSLAM
- 21-02-2024 ÎNÂS'LA DİRİLMEK
- 22-01-2024 GAZZELİ MÜSLÜMANLARIN ŞEFAATİ
- 21-11-2023 GAZZE FURKAN GÜNÜ
- 05-10-2023 MÜSLÜMAN İKTİSADI
- 06-09-2023 İSLAM'IN GÜCÜ
- 21-06-2023 ŞİMDİ İSLAM ZAMANI
- 07-05-2023 MUHAFAZAKÂR DEMOKRATLARDA İTTİFAK AHLAKI
- 09-04-2023 VE DEPREMLER RAHMET OLDUĞUNDA
- 19-03-2023 İBLİSİN CÜBBELİSİ
- 18-02-2023 MUCİZEYİ ÖĞRENDİK
- 22-12-2022 GÜNÜMÜZ RİDDE OLAYLARI
- 06-12-2022 CHP GENEL BAŞKANININ ASIRLIK VİZYONU!
- 04-10-2022 NEBEVÎ İSLAM İNKILABINDA SAHABENİN YERİ
- 05-09-2022 İBRET ALIN EY BASİRET SAHİPLERİ!
- 15-08-2022 İSLAMÎ DAYANIŞMA "OYUNLARI"
- 20-07-2022 İSLAM, FITRATI GEREĞİ SİYASÎDİR
- 12-07-2022 ALLAH'IN İNDİRDİKLERİYLE HÜKMETMEYENLER
- 14-06-2022 KUR'AN'A TEKME ATILDIĞINDA ORADA MIYDINIZ?
- 03-06-2022 BU FÜCUR HEPİMİZİ YUTAR
- 24-03-2022 MEHMET KANTAR AĞABEYİN YOLCULUĞU
- 02-03-2022 DOĞRU YA DA YANLIŞ EKİNLERİZ
- 06-02-2022 EY İNSAN
- 15-12-2021 GÜZEL SÖZ
- 29-10-2021 TOPLUMSAL ÇÜRÜME
- 19-10-2021 AHMED KALKAN HOCA ALLAH'A EMANET
Makaleler
Hava Durumu