Hamaney: Şeriati, İslam’ın hakimiyeti için çalışan coşku dolu bir insandı
İran'da yayın yapan Keyhan gazetesi, Ali Şeriati'nin vefat yıldönümü vesilesiyle "İran dini lideri" Ali Ekber Hamaney ile Şeriati hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşinin ilk bölümünü yayınlıyoruz...
02-07-2012
Keyhan: Şeriati ile olan yakın arkadaşlığınız ve ona yakın aşinalığınızdan dolayı Şeriati’nin şahsiyeti ve kişiliğini bize tanıtır mısınız?
Hamaney: “Ben birçoklarının düşüncesinin tersine merhum Şeriati’nin mazlum olduğunu düşünüyorum; bu mazlumiyeti hem sevenleri, hem de muhalifleri tarafından oluşturulmuştur. Zamanın cilvelerinden veya Dr. Şeriati’nın cilvelerinden olacak ki, sanki sevenleri ve sevmeyenleri el ele vererek bu dertli ve coşku dolu insanın tanınmamasını meçhul kalmasını istemişlerdir. Bu ona yapılmış bir zulümdür. Şeriati’nin muhaliflerinin onun hatalarını gündemde tutmaları onun müsbet yönlerini görmemelerine sebep olmuştur. Şüphesiz Şeriati’nin hataları olmuştur ve bu hataların küçük olduğunu da söylemek istemiyorum.
Ama iddia ediyorum ki, Şeriati’de gördüğümüz hataların yanısıra hakkında söyleyeceğimiz şudur ki, Şeriati güzellik ve özellikleri de olan biriydi. Öyleyse hatalarının yanında bunu görmemek ona yapılmış zulümdür. Hiç unutmuyorum, inkılab öncesi mücadele döneminde Şeriati aleyhinde söylentilerin yoğun olduğu bir zamanda İmam Humyeni Necef’teydi. İmam herhangi bir isim vermeden Şeriati’nin durumu ve muhalifleri hakkında buyurduğu şu sözler ihtilaf ateşinin söndürülmesinde tesirli olmuştu: “ Bir şahısı, kitaplarında bulunan bir kaç hatadan dolayı bu şekilde linç etmek sahih değildir”. İmam’ın bu sözü sadece Şeriati hakkında değil herkes hakkında dikkat edilmesi gereken bir husustur. Şeriati, tevhid, nübuvvet gibi usuli meselelerin bazılarında ve İslami düşüncenin temel esaslarında hatalar yapmış olabilir ama bu Şeriati’yi tamamen olumsuz bir kişi olarak tanımamıza sebep olmamalıdır. Şeriati’nin birçok güzellikleri de vardır, bunları burda saymaya fırsatımız yok. Muhalifler açısından böyle.
Ama Şeriati’yi sevenlerin ona yaptıkları zulüm muhaliflerin yaptıklarından daha az değildir, hatta daha şiddetli ve daha ezicidir. Onu sevenler, Şeriati’nin müsbet yönlerini dile getirip meziyyetlerini söylemeleri gerekirken tam aksine muhaliflerin karşısında saf bağlamış, Şeriati hakkındaki açıklamalarıyla onu mutlak bir varlık olarak göstermeye çalışıyorlardı, hatta onun en küçük bir hatasını dahi kabul etmiyorlardı. Onlardan bazıları ulema, ilkeli mütefekkir ve İslam filozoflar ile düşmanlıklarını, Şeriati’yi savunma ve onu himaye etme maskesi altında sürdürüyorlardı. Gerçekte ise ruhaniyeti, İslam felsefesini ve ilkesel düşünce mütefekkirlerini vurmak için Şeriati’yi kendilerine siper ediniyorlardı. Onların tavırları muhaliflerin Şeriati’ye karşı muhalefetlerini daha bir şiddetlendiriyordu. Ben bugün Şeriyati’yi savunan ve onun adına konuşanların Şeriati’yi daha da inzivaya sürüklediğini görmekteyim. Şeriyati’nin daha çok inzivaya sevkedilmesine yardım etmektedirler.
Henüz unutmuş değiliz, kendisini Şeriati’nin takipçisi olarak tanıtan “Furkan” adındaki bir avuç katil ve teröriste sormak gerekir acaba Şeriati, Üstad Mutahhari’nin şehid edilmesi taraftarı mıydı? Şeriati kendisini devamlı Şehid Mutaharri’nin dostlarından hatta onun müridi olarak tanıtırdı, bunu bizatihi onun kendisinden duydum.
Bu gibi Şeriati havarilerini onun başından uzaklaştırmak mümkün değil. Ben inanıyorum ki, Şeriati’nin çehresi bu muhalifler ve muvafıklar arasında mazlum kalmıştır. Onunla olan dostluğum ve derin kardeşliğimden dolayı eğer bu zulmü yok etme doğrultusunda elimden birşey gelirse kesinlikle bundan kaçınmam.”
Keyhan: Önemli şahsiyetler uzakta bulundukları veya ölümlerinden sonra genellikle efsaneleştirilir ve haklarında mübalağa edilir sizce Şeriati hakkında da bu kural geçerli midir?
Hamaney: “Evet! Ben kabul ediyorum Şeriati’nin kişiliği hakkında da mübalağa ve efsanevi sözler söylenmiştir, bunun yanısıra şahsiyetinin tanınmayan yönleri de vardır. Şeriati’yi büyük bir filozof, büyük bir düşünür ve modern İslam düşüncesinin kurucusu olarak tanıtabilirler ama bunun abartı ve efsaneleştirmek olduğunu biliyoruz, bu gibi tabirler Şeriati hakkında doğru değildir.
Bunun karşısında Şeriati İslam’ın hakimiyeti için mücadele eden coşku dolu bir insandı. Şeriati, İslam’ın sadece teorik olarak tebliğ edilmesinden, İslam’ın toplumsal yapılanmayı sağlayan bir hukuk sistemi olarak görülmemesinden ve bir ideoloji olarak tanıtılmamasından büyük üzüntü duyanlardan biriydi. İslam’ın insanın hayatını yapılandıran bir tefekkür olduğunu, toplumsal bir düzene sahip, yaşama yönveren bir ideoloji olduğunu tanıtmak için çaba harcardı. Şeriati’nin şahsiyetinin bu yönü gerektiği gibi tanınmadı. Onun bu yönü üzerinde hiç durulmadı. Gördüğünüz gibi insanların bazıları tarafından mübalağa edilip efsaneleştirilmeye çalışılırken diğer taraftan şahsiyetinin bazı yönleri tanınmamış ve karanlıkta bırakılmıştır.”
Makaleler
Hava Durumu