"hakimiyeti" Arama Sonuçları
"Kur’an’a Göre Dört Terim" ve en-Nedvi'nin çürük tenkidi
Ebu’l-Hasan Ali en-Nedvi’nin Kur’an’a Göre Dört Terim kitabını eleştirmesi sırf eleştiri için yapılmış intibaı vermektedir. Mevdudî’nin dört terimle ilgili oldukça köklü, sağlam, ayağı yere basan tezini asla çürütmemiş, bilakis güçlendirmiştir. Mevdudî ilah, ra., din ve ibadet terimlerinin kökenindeki asli anlamı açığa çıkartıyor, yegâne ilah olarak Allah’ın kozmik alemdeki hakimiyetinin insan hayatında, sosyal hayatta da geçerli olması gerektiğini bu terimlere dayandırıyor. Nedvi ise daha çok namaz ve daha fazla Allah aşkı öneriyor.
Ebu’l-Hasan Ali en-Nedvi’nin Kur’an’a Göre Dört Terim kitabını eleştirmesi sırf eleştiri için yapılmış intibaı vermektedir. Mevdudî’nin dört terimle ilgili oldukça köklü, sağlam, ayağı yere basan tezini asla çürütmemiş, bilakis güçlendirmiştir. Mevdudî ilah, ra., din ve ibadet terimlerinin kökenindeki asli anlamı açığa çıkartıyor, yegâne ilah olarak Allah’ın kozmik alemdeki hakimiyetinin insan hayatında, sosyal hayatta da geçerli olması gerektiğini bu terimlere dayandırıyor. Nedvi ise daha çok namaz ve daha fazla Allah aşkı öneriyor.
Rabbimizi esmâsıyla doğru tanımak, bizi kula kulluktan korur
Rabbimizin tüm isim ve sıfatları, O’nun kozmik, gayb ve şuhûd âlemi ile Hesap Günü’ndeki biricik egemenliğini bize ta’lim etmektedir. Rabbimizi, kendisinin bize tanıttığı isim ve sıfatlarıyla doğru tanıdığımızda ve bu isim ve sıfatların ifade ettiği vasıfları ancak O’na has kılma bilgi ve bilincine ulaştığımızda, tüm alanlarda hâkimiyetin/egemenliğin O’na has olduğunu, mulûkiyyetinde ortağı olmadığını kavramış oluruz.
Rabbimizin tüm isim ve sıfatları, O’nun kozmik, gayb ve şuhûd âlemi ile Hesap Günü’ndeki biricik egemenliğini bize ta’lim etmektedir. Rabbimizi, kendisinin bize tanıttığı isim ve sıfatlarıyla doğru tanıdığımızda ve bu isim ve sıfatların ifade ettiği vasıfları ancak O’na has kılma bilgi ve bilincine ulaştığımızda, tüm alanlarda hâkimiyetin/egemenliğin O’na has olduğunu, mulûkiyyetinde ortağı olmadığını kavramış oluruz.
Medine, Medine Sözleşmesi, medeniyet kavramları dolayımında mülahazalar
Dünkü şartlar tekrar tahakkuk eder, Yesrib’i Medine’ye dönüştüren irade kâbil-i kıyas sayı azlığına rağmen taraflarca mutlak bir itaat ve teveccühle nihaî hâkim karar kabul edilirse, şüphesiz bugün de Medine vesikası hukuku üzerinden toplumsal mutabakat vücûbiyet arz eder. Ancak bugün roller tamamen farklı iken, İslâmî bir ıstılahın paravan olarak kullanılması ve mağlubu galip sanma duygusal motivasyonuyla İslâm, küfrün hâkimiyetini meşrûlaştırma vasıtası kılınma riskiyle yüz yüzedir. İslâm namına tescil ve tahkimin söz konusu olmadığı bir vasatta, İslâm’ın, varlık-bilgi (ontolojik-episteme) bağı vahiyle kopuk ideoloji ve sistemler tarafından suni teneffüs için popülizme malzeme kılınması kaçınılmazdır.
Dünkü şartlar tekrar tahakkuk eder, Yesrib’i Medine’ye dönüştüren irade kâbil-i kıyas sayı azlığına rağmen taraflarca mutlak bir itaat ve teveccühle nihaî hâkim karar kabul edilirse, şüphesiz bugün de Medine vesikası hukuku üzerinden toplumsal mutabakat vücûbiyet arz eder. Ancak bugün roller tamamen farklı iken, İslâmî bir ıstılahın paravan olarak kullanılması ve mağlubu galip sanma duygusal motivasyonuyla İslâm, küfrün hâkimiyetini meşrûlaştırma vasıtası kılınma riskiyle yüz yüzedir. İslâm namına tescil ve tahkimin söz konusu olmadığı bir vasatta, İslâm’ın, varlık-bilgi (ontolojik-episteme) bağı vahiyle kopuk ideoloji ve sistemler tarafından suni teneffüs için popülizme malzeme kılınması kaçınılmazdır.
Kaza ve Kader veya Sevab-İkab
İnsan ister kendinden sadır olsun, ister kendi üzerine sadır olsun iki tür fiil ile karşı karşıyadır: Bunlardan biri kendini hakimiyeti altında bulunduran alanda cereyan eden fiiller, diğeri ise kendisinin hakimiyeti alanında cereyan eden fiiller. Bahsimizin asıl temeli ise fiillere sevab veya ikâb’ı (ceza) yükleme hususudur…
İnsan ister kendinden sadır olsun, ister kendi üzerine sadır olsun iki tür fiil ile karşı karşıyadır: Bunlardan biri kendini hakimiyeti altında bulunduran alanda cereyan eden fiiller, diğeri ise kendisinin hakimiyeti alanında cereyan eden fiiller. Bahsimizin asıl temeli ise fiillere sevab veya ikâb’ı (ceza) yükleme hususudur…
Ey iman edenler! Allah ve Rasul'üne hâinlik etmeyin
İslâm hayat binasını “lâ ilâhe illallah” kâidesi üzerine bina etmek için gelmiş bir nizamdır. Ve bunu tahakkuk ettirmek için insanları gerçek Rab’lerine kul edecektir. Toplumu Allah’ın hâkimiyetine ve şeriatına teslim edecektir. Bu nizam, Allah’ın ulûhiyetine ve saltanatına yönelik olarak haddini aşmış olan zalim diktatör ve despotları bu zulüm ve tecâvüzden alıkoyacak ve bütün insanlığa şamil hak ve adalet sigortasını kuracak, insanlar arasında değişmez ölçülere göre hakkâniyeti yerleştirecek, Allah’ın nizamına uygun olarak hilâfet mükellefiyetini omuzlayarak yeryüzünü imar edip geliştirecek bir nizamdır.
İslâm hayat binasını “lâ ilâhe illallah” kâidesi üzerine bina etmek için gelmiş bir nizamdır. Ve bunu tahakkuk ettirmek için insanları gerçek Rab’lerine kul edecektir. Toplumu Allah’ın hâkimiyetine ve şeriatına teslim edecektir. Bu nizam, Allah’ın ulûhiyetine ve saltanatına yönelik olarak haddini aşmış olan zalim diktatör ve despotları bu zulüm ve tecâvüzden alıkoyacak ve bütün insanlığa şamil hak ve adalet sigortasını kuracak, insanlar arasında değişmez ölçülere göre hakkâniyeti yerleştirecek, Allah’ın nizamına uygun olarak hilâfet mükellefiyetini omuzlayarak yeryüzünü imar edip geliştirecek bir nizamdır.
Çözümün bir parçası olabilmek
Günümüzün toplumu karmaşık bir toplum, problemleri de çetrefildir. Ferdin ve ferdiyetçiliğin öne çıkarıldığı günümüzde, ego’nun ve egoizmin hâkimiyeti kaçınılmaz olmaktadır.
Günümüzün toplumu karmaşık bir toplum, problemleri de çetrefildir. Ferdin ve ferdiyetçiliğin öne çıkarıldığı günümüzde, ego’nun ve egoizmin hâkimiyeti kaçınılmaz olmaktadır.
Laik devletin İslamizasyon politikaları aşamalar katediyor
1960’lardan itibaren Türkiye’de temel politikalar Amerikancı çizgiye kaydırılmış ve İngiliz hakimiyeti sona erdirilmiştir. Giderek yoğunlaştırılan Amerikancı politikalar, bilhassa İngilizlerin Türkiye’yi seçerek kullanageldiği İslâm’ı kazıma, yoketme anlayışını da terketmiş ve müslümanları yanına alma gereği duyarak dünya üzerinde uyguladığı politikalarla paralellik kurmuş ve bir genel konsensus sağlamayı hedeflemiştir.
1960’lardan itibaren Türkiye’de temel politikalar Amerikancı çizgiye kaydırılmış ve İngiliz hakimiyeti sona erdirilmiştir. Giderek yoğunlaştırılan Amerikancı politikalar, bilhassa İngilizlerin Türkiye’yi seçerek kullanageldiği İslâm’ı kazıma, yoketme anlayışını da terketmiş ve müslümanları yanına alma gereği duyarak dünya üzerinde uyguladığı politikalarla paralellik kurmuş ve bir genel konsensus sağlamayı hedeflemiştir.
"Statükonun dini", hep Allah’ın yeryüzündeki hâkimiyetiyle uğraşmış, onu engellemeye çalışmıştır. Özellikle de, statükonun sahiplerinin çıkarına hizmet etsin diye, siyasal, ekonomik, hukuki toplumsal, kamusal alana Allah’ın vahyinin hükmetmesine engel olmaya yönelmiştir. Kamusal alanı kendi hâkimiyet alanı olarak ilan edip yeryüzündeki ilahlığı egemenlerin hevalarına bırakarak Allah’ın göklerdeki ve evrenin işleyişindeki kozmik hâkimiyetini O’na lütfeder gibi bir tutum içine girmiştir.
Çin’de oruç yasağı bu yıl da devam ediyor
Çin hakimiyeti altında bulunan Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde memurlar, öğrenciler ve çocukların oruç tutması yasak...
Çin hakimiyeti altında bulunan Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde memurlar, öğrenciler ve çocukların oruç tutması yasak...
Siyonist işgal rejimi: S.Arabistan bize yazılı garanti verdi
Tiran ve Sanafir adalarının hakimiyetini Mısır'dan devralan Suudi Arabistan’ın, İsrail'e yazılı garanti verdiği iddia edildi.
Tiran ve Sanafir adalarının hakimiyetini Mısır'dan devralan Suudi Arabistan’ın, İsrail'e yazılı garanti verdiği iddia edildi.
İktisadi sistemler, hakimiyetin kime ait olacağı üzerine kuruludur
Venhar Cumartesi Seminerleri'nin geçtiğimiz Cumartesi günkü konuğu, Cemal Öğür idi. Öğür 'Tevhid' kavramının anlaşılması ve hayata aktarılması konusunda aşağıdaki konu başlıkları üzerinde durdu. Oturumun videosunu siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunuyoruz.
Venhar Cumartesi Seminerleri'nin geçtiğimiz Cumartesi günkü konuğu, Cemal Öğür idi. Öğür 'Tevhid' kavramının anlaşılması ve hayata aktarılması konusunda aşağıdaki konu başlıkları üzerinde durdu. Oturumun videosunu siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunuyoruz.
Şehadete giden yolda bir mücahid: Kutub
İslam coğrafyasının büyük sıkıntıda olduğu, Batı hâkimiyetinin fazlaca yaşandığı dönemde, onun fikirleri adeta bir ışık olmuştu Davasına olan sarsılmaz inancını, mücahit kişiliğini, hayatı şehadetle sonlanıncaya dek sürdürmüştü Seyyid Kutup. Müslümanlar, onu sert üslubunun yanında taşıdığı naif kişiliği ve bıraktığı onlarca eserle tanıdı.
İslam coğrafyasının büyük sıkıntıda olduğu, Batı hâkimiyetinin fazlaca yaşandığı dönemde, onun fikirleri adeta bir ışık olmuştu Davasına olan sarsılmaz inancını, mücahit kişiliğini, hayatı şehadetle sonlanıncaya dek sürdürmüştü Seyyid Kutup. Müslümanlar, onu sert üslubunun yanında taşıdığı naif kişiliği ve bıraktığı onlarca eserle tanıdı.
"Tuhaf zamanlar"ın profan kutsallıkları
Modern insan, bilimsel bilginin ölçülerine uymayan, bir tür kalp para muamelesi gören insanlık birikimleriyle, kadim geleneklerle/hurafelerle savaşarak hakimiyetini pekiştirmişti. Aklın dışında, deneysel tecrübenin dışında ne gerçeklik vardı, ne de hakikat. Bu nedenle yaşadığı gerçeklikle yüzleşmekten, hesaplaşmaktan, yıktığı kutsalların yerine inşa ettiği profan kutsallığın kristal kulesinin paramparça olmasından korkuyor. Aklını, insan tekini putlaştırarak kendini de aşan, ihata edemediği, inkar etse de baş edemediği, içinden atamadığı hakikatle yüzleşmekten korkuyor.
Modern insan, bilimsel bilginin ölçülerine uymayan, bir tür kalp para muamelesi gören insanlık birikimleriyle, kadim geleneklerle/hurafelerle savaşarak hakimiyetini pekiştirmişti. Aklın dışında, deneysel tecrübenin dışında ne gerçeklik vardı, ne de hakikat. Bu nedenle yaşadığı gerçeklikle yüzleşmekten, hesaplaşmaktan, yıktığı kutsalların yerine inşa ettiği profan kutsallığın kristal kulesinin paramparça olmasından korkuyor. Aklını, insan tekini putlaştırarak kendini de aşan, ihata edemediği, inkar etse de baş edemediği, içinden atamadığı hakikatle yüzleşmekten korkuyor.
Hamaney: Şeriati, İslam’ın hakimiyeti için çalışan coşku dolu bir insandı
İran'da yayın yapan Keyhan gazetesi, Ali Şeriati'nin vefat yıldönümü vesilesiyle "İran dini lideri" Ali Ekber Hamaney ile Şeriati hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşinin ilk bölümünü yayınlıyoruz...
İran'da yayın yapan Keyhan gazetesi, Ali Şeriati'nin vefat yıldönümü vesilesiyle "İran dini lideri" Ali Ekber Hamaney ile Şeriati hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşinin ilk bölümünü yayınlıyoruz...
Bâtılla uzlaşmama yolculuğu Hicret'in 1432. yılı
Bâtıla, cahiliyeye boyun eğmeyip, onunla ilkesel olarak uzlaşmayı reddeden tevhidi duruşun sembol eylemlerinden biri olan, beraberinde İslam'ın hakimiyetini, cahiliyenin ise yerle bir edilişini getiren Hicret'in yıldönümünü, bu kutlu inkılabı bu çağa taşıma bilinciyle idrak etmek gerekiyor.
Bâtıla, cahiliyeye boyun eğmeyip, onunla ilkesel olarak uzlaşmayı reddeden tevhidi duruşun sembol eylemlerinden biri olan, beraberinde İslam'ın hakimiyetini, cahiliyenin ise yerle bir edilişini getiren Hicret'in yıldönümünü, bu kutlu inkılabı bu çağa taşıma bilinciyle idrak etmek gerekiyor.
Makaleler
Hava Durumu