Herkesin bir kıblesi vardır

Şeklen aynı yöne, aynı Allah’a yönelmemize rağmen düşünce ve eylemlerimizin pusulası farklı yönleri göstermektedir. Kalıcı olan ahir hayatını değil dünya hayatını öncelediğimiz için daha dün Kur’an’ın elinin tersiyle ittiği bir toplumun kıblesine bugün şeklen olmasa da düşünsel, karakter ve mizaç olarak teslim olmuş vaziyetteyiz. Bu acınası durumdan bizi kurtaracak olan reçete malum, Allah’ın Kitabı ve Rasulün bizzat yaşadığı sünnetidir.

02-03-2025


وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلّٖيهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِؕ اَيْنَ مَا تَكُونُوا يَأْتِ بِكُمُ اللّٰهُ جَمٖيعاًؕ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدٖيرٌ 

﴿١٤٨﴾
 
Herkesin yüzünü ona doğru çevirdiği bir yönü vardır. Öyleyse hayırlarda yarışın. Nerede olursanız olun, Allah sizin hepinizi bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. (Bakara Suresi 148. Ayet)
 
Ayeti kerime tek başına okunduğunda doğal olarak farklı yaklaşımlar ve farklı anlayışlar çıkabilir. Ancak ayeti siyak sibak açısından ele alırsak ki, öyle okumak zorundayız. Bakara suresinin yüz kırk dördüncü ayetinden yüz ellinci ayetine kadar kıble konusu anlatılmaktadır. Yani konuda bir bütünlük söz konusudur.
 
Rabbimizin 144. ayette haber verdiğine göre Allah Rasulü’nün kıble konusunda bir rahatsızlığının olduğunu görüyoruz. “Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Elbette seni hoşnut, olacağın kıbleye çevireceğiz…” Ayetin anlatmak istediği ilk mesaj galiba şu; insanların yöneldiği bir kıble var ama bu kıble bozulmuş bir dinin, tahrif edilmiş bir kitabın ve dalalette olan bir topluluğun kıblesi. Yani sorun kıblede değil, sorun kıblenin içini boşaltıp itibarsızlaştıran ve ona hak ettiği değeri vermeyenlerde. Dolayısıyla Allah’ın nebisinin bu kıbleden rahatsız olması vahyin ışığında tevhidi bir duruşun yansımasıdır. Bu tevhidi duruşun inşacısı ise doğrudan Allah’tır. Yani bu dediğimiz Hz. Nebi’nin (sav) iradesini, kişiliğini görmezden gelmek değil, tam tersine Allah’a olan bağlılığını ve Allah’la olan ilişkisini daha iyi anlamak adına, Allah’ın bir kişilik inşa ettiğini söylemek istiyoruz. Bu anlamda tüm müminlerin de kişilik inşasını tıpkı Hz. Nebi (sav) gibi vahiyle tamamlaması Müslüman’ın olmazsa olmazıdır. Yani kıblemizi, duruşumuzu, yönümüzü, ilkelerimiz, yaşam tarzımızı Allah’ın kitabı ve Nebi’nin  (sav) sahih sünneti belirlemesi gerekiyor. Aksi halde ümmetin kıbleye yönelişi ruhsuz ve şekilsel kalır.
 
Zaten bu bozulma yüzünden Kur’an onların kıblesine savaş açtı ve bu yüzden Allah Rasulü sık sık kafasını göğe kaldırdı. Ve rahatsızlığını rabbine arz etti. Demek oluyor ki sapkın inançlarla, tahrif edilmiş dinlerle, batıl ideolojilerle aynı safta duramayız ve aynı kıbleye yönelemeyiz. Çünkü herkesin kafasında ki kıble farklı ve herkesin hayat tarzına, meşrebine göre bir kıblesi var. Sanırsınız ki aynı Allah’a inanıyoruz ve aynı kıbleye yöneliyoruz. Eğer bu böyle olsaydı Kur’an bizi uyarmazdı.  Bu anlamda söz konusu tevhid olunca Rabbimiz asla müsamaha göstermez ve göstermedi de. Aslında bütün yönler Allah’a aittir ve doğuya veya batıya dönmek Allah katında bir şey ifade etmeyebilir. Ama Kur’an hak ve batılın ayrışmasını istiyor. Yani kıblenin ayrılması İslam’ın tevhidi ve siyasi bir duruşudur. Bu kıblenin, bu duruşun arkasında takva vardır, ebedi olan ahir hayatın unutulmaması ve kaygıları vardır.
 
İşte bu kıble yüzünden bugün İslam ümmeti yeryüzünde huzur bulamamaktadır. Şeklen aynı yöne, aynı Allah’a yönelmemize rağmen düşünce ve eylemlerimizin pusulası farklı yönleri göstermektedir. Kalıcı olan ahir hayatını değil dünya hayatını öncelediğimiz için daha dün Kur’an’ın elinin tersiyle ittiği bir toplumun kıblesine bugün şeklen olmasa da düşünsel, karakter ve mizaç olarak teslim olmuş vaziyetteyiz.  Bu acınası durumdan bizi kurtaracak olan reçete malum, Allah’ın Kitabı ve Rasulün bizzat yaşadığı sünnetidir. Bu yüzden nebevi hareket metodunu çok iyi anlamalıyız. O günkü kıble şirke bulanmış, özünden koparılmış ve ehli kitap tarafından hak etmediği bir övünç kaynağı olarak Müslümanları rahatsız ediyordu. Bu yüzden Allah Rasulünün sık sık başını göğe çevirip kendisine bir yön belirlemesini talep ettiği Allah, bizim de taleplerimizi, dualarımızı, samimiyetimizi, takvamızı gördüğü anda yönümüzü Batıya, ABD’ye Avrupa’ya değil İslam’a dönmemize yardımcı olacaktır.
 
Bu sözlerimiz ağır kaçabilir ancak bugün bir bütün olarak İslam ümmetinin hali pür melali bundan ibarettir. Filistin ve Gazze özelinde tüm İslam Coğrafyasında başımıza gelenler bunun çok açık delilidir. Düşünsenize ABD’ye yardımcı olmak, beraber çalışmak için birçok İslam beldesinin yöneticisi sıraya girmiş durumdadır. Bunların içerisinde Allah’ın evi Müslümanların kıblesi olan Mescidi Haram’ı tekeline almış münafıklarda var. Bir yanda Hac ve Umre için yarış eden Müslümanlar bir tarafta işgal edilmiş Kâbe! Son cümle olarak ayetin maksadını doğru anlarsak bugünkü halimizi de doğru anlarız kanaatindeyiz. Allah bizi bu karmaşık ve kirli ortamdan tevhidin, Allah’a giden yolun (İslam’ın) engin ve güvenli vadilerine kavuştursun inşallah. Amin.
 
(Kaynak: Venhar Haber)

Etiketler : #Herkesin   #bir   #kıblesi   #vardır   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN