Kardeşlereli'de "Sadakat Bilinci" konuşuldu
Kardeşlereli Derneği'nin her ay düzenli olarak yaptığı seminerlerde bu ay "Sadakat Bilinci" konuşuldu.
21-01-2014
Kardeşlereli Derneğinin her ay düzenli olarak yaptığı aylık seminerlerin Ocak ayı konuğu sayın Hakan Aksu idi.
Seminer, Yakup Döğer'in hoş geldiniz konuşması, Mehmet Topal'ın Kur'anı Kerim tilaveti ve Serkan Meydanoğlunun meal okumasının ardından başladı.
İlgiyle dinlenen seminerin özetini ve fotolarını ilginize sunuyoruz.
S I D K / D O Ğ R U L U K
}‘Sıdk’ sözlükte, yalanın (kizb’in) zıddı olan doğruluk demektir. Bu doğruluk, geçmişte olduğu gibi gelecekte de olabilir. Söz vermede veya başka bir konuda doğru olmayı, sözünde durmayı da ifade eder.
Sıdk, yalnızca konuşmada ve bir olayı veya bir haberi başkalarına aktarmada değil; kelâmın (sözün) bütün çeşitlerinde, -ki buna yazı da dahildir- doğru olmaktır.
Doğruluk ve dürüstlük erdemine sahip olan kişiye “sâdık” ve “sıddîk” denir.
}Doğruluk; niyet, sözde ve irâdede, vefâda, amelde
Doğruluk için niyette ihlâs şarttır. Doğru düşünce, doğru karar ve doğru davranışa niyet, sıdkın temelidir.
}Sıdk sahibi olmaya ‘sadâkat’ denir. Sâdık kimseler, aynı zamanda ‘sadâkat’ sahibi kimselerdir.
Sıdk kavramına yakın anlamı olan bir diğer kelime, “istikamet”tir. İman ettikten sonra hak yolda sebat ederek yalpalamamak, dalâlete düşmemek anlamına gelir.
}Bu anlamdaki sadâkatın zıddı ‘hıyânet’tir.
Sadîk” arkadaş demektir. Yani arkadaşını doğrulayan, ona doğru davranan, ona sadâkatle bağlanan en yakın dost demektir.
Nâfile infak mânâsında “sadaka” kelimesi de, sıdk kelimesinden türemiş ve doğrulukla ilgili bir kavramdır. İnsanın, sıdkını ortaya koyma, Allah'ın emânetini O'nun yolunda kullanma yolu olan infak için verilen mala ve paraya da sıdk kelimesinden türeyen "sadaka" denilir.
RABBİMİZ, SÖZÜ VE VAADİ SADIKTIR;
"Hadîs (olayları haber veren söz) bakımından Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?” (4/Nisâ, 87)
“Allah hak olarak vaad etti. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?” (4/Nisâ, 122)
“Rabbinin sözü sıdk/doğruluk ve adâlet bakımından tamamlanmıştır. O’nun kelimelerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O hakkıyla işiten ve bilendir.” (6/En’âm, 115).
“İşte onlar öyle kimselerdir ki, amellerinin en güzelini onlardan kabul ederiz ve onların kötü amellerinden vazgeçeriz. Onlar cennet ashâbı arasındadırlar. Bu, onların vaadolunageldikleri sıdk/dosdoğru bir vaaddir.” (46/Ahkaf, 16)
PEYGAMBERLER SADIKTIR;
Kur’an’da daha çok peygamberler için kullanılan “sıddîk” ise, sıdkı en fazla olan, yani asla yalan söylemeyen kimse demektir. Sıdk terimi, peygamberlerin en önemli özelliklerinden biridir.
Risâlette ehil olabilmek için her peygamberin bu sıfatı üzerinde taşıması gerekir. Öyle ki; içeriği sözü ve yaptığı anlaşması, ciddiyetle mizahı ve olay nakletmesi gibi bütün sözleri, süzgeçten geçirilirse, gerçeğe uygun düşer.
“Kitap’ta İbrahim’i de an. Çünkü O, sıddík/çok doğru bir nebî idi..” (Meryem, 41) “Kitapta İsmâil’i de an. Çünkü o vaade sâdıkrasûl bir nebî idi.” (Meryem, 54) “Kitapta İdrîs’i de an. Hakikaten o, sıddîk bir peygamberdi.” (Meryem, 56). “Yusuf, ey sıddîk kişi!...” (Yûsuf, 46).
SIDK KURANIN BİR İSMİDİR
“Sıdk (doğru olan Kur’an)ı getirene ve onu tasdik edenlere gelince, işte muttakîler onlardır.” (Zümer, 33).
"Allah'a karşı yalan uyduran, kendisine gelen sıdkı (gerçek olan Kur'an'ı) yalan sayandan daha zâlim kimdir? Kâfirler için cehennemde yer mi yok sanki?" (39/Zümer, 32).
KURANDA SIDK KAVRAMI
Doğruluk vasfı, doğru yolun anlaşılmasıyla gerçeklik kazanır.
Kur’an, baştan sona doğruluğun yolunu ve bunun aksi olan sapıkların yolunu açıklar. Allah’a kulluk etmek, doğruluğun ve doğru yolun ta kendisidir.
“sıdk” kelimesi ve türevleri Kur’an’da 155 yerde kullanılır; yalan ve yalancılık anlamına gelen “kizb” kelimesi ise Kur’an’da tam 282 yerde geçer.
SADIKLARIN VASIFLARI (iman ve Salih amel)
"Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sıddîklar/sözü özü doğru olanlar ve şehidlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır." 57/Hadîd, 19)
"Gerçek iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin iyiliğidir ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. Allah rızâsı için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan köle ve esirlere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Andlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte sâdık/doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır.” (2/Bakara, 177)
"Mü'minler, ancak Allah'a ve Rasûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edip savaşanlardır. İşte sâdıklar/doğrular ancak onlardır." (Hucurât, 15)
PEYGAMBERİMİZİN SAÇINI AĞARTAN EMİR (NEDEN?)
"Hud suresi saçımı ağarttı."
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol; seninle birlikte tevbe edenler de (dosdoğru olsunlar) ve aşırı gitmeyin. O, yaptıklarınızı görmektedir.” (Hud 112)
DOĞRULUĞUN ÇEŞİTLERİ
* KENDİ NEFSİNE KARŞI DOĞRU OLMAK
" Seni şüphelendiren şeyi bırak, şüphelendirmeyene yönel. Muhakkak ki yalan, şüphedir; doğruluk mutmainliktir." HADİS (Tirmizi)
* ALLAHA KARŞI DOĞRU OLMAK
İMAN VE AMELDE İHLASLI OLMAK
* İNSANLARA KARŞI DOĞRU OLMAK (EŞ,ARKADAŞ,KOMŞU,MÜŞTERİ,ESNAF)
" Hıyanetin en büyüğü, kardeşine bir olayı anlatman ve onun sana inanması, senin ise yalan söylemendir." HADİS (Ahmed b. Hanbel)
* SÖZDE DOĞRULUK
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin. Böyle davranırsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzâb, 70-71)
“Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.” (Buhârî, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105; EbûDâvud, Edeb 80; Tirmizî, Birr 46;
* AMELDE DOĞRULUK
"Rasûlullah (s.a.s.)’a ‘YâRasûlallah, insanların hangisi daha faziletlidir?’ diye soruldu. O şöyle buyurdu: “Kalbi mahmum (temiz) ve dili çok doğru olan her (mü’min) kişi.” (İbnMâce, Duâ 24, hadis no: 4216)
"Ya Rasülallah, İslâm hakkında bana öyle bir söz söyle ki, onu senden sonra hiçbir kimseye sormayayım" diye soran Süfyan bin Abdullah Es-Sakafi'ye Peygamberimiz şöyle cevap verdi: "Allah'a iman ettim' de, ondan sonra dosdoğru ol!" (Tirmizî, Zühd 47)
“Alış-veriş yapan iki kişi (satıcı ve alıcı) birbirlerinden ayrılıncaya kadar muhayyerliğe (seçme, vazgeçme hakkına) sahiptirler. Bunlardan her biri dürüst ve doğru söyler ve (mala ait hususları) birbirlerine açıklarlarsa, bu alış-verişlerinde kendilerine bereket ihsân olunur. Eğer iki taraf (mal ve bedelin ayıbını) gizlerler ve yalan söylerlerse, bu alışverişlerinin bereketi giderilir". (Buhârî, Büyû’ 31;Müslim, Büyû’, 47,
* İSTİKAMETTE DOĞRULUK
KURANDA 32 AYETTE SIRATI MUSTAKİM GEÇMEKTEDİR
a- Sıratu'sseviyy: Düz yol (20/Tâhâ, 135; 19/Meryem, 43)
b- Sevâu's-sırat: Yolun doğrusu (38/Sâd, 22)
c- Sebîlu'r- Reşad: Murada erdiren yol (7/A'râf, 146; 40/Mü'min, 38, 39).
}Sırât-ı müstakîmin Kur'ânda ki zıddı: Sırat-ı cahıym: Cehennem yolu'dur. (Saffat-23 / Nisâ, 168-169).
RABBİMİZİN BİZE GÜNDE 40 KERE ETTİRDİĞİ DUA
"Bizi dosdoğru olan yola (sırât-ı müstakîme) ilet! Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazap edilmiş ve sapmışların yoluna değil!" (1/Fâtiha, 6-7)
SIRAT-I MUSTAKİMDE OLABİLMENİN ŞARTI İMAN
"Doğrusu Allah, iman edenleri mutlaka doğru yola eriştiricidir." (22/Hacc, 22)
"Kim Allah'a sarılmışsa, doğru yola iletilmiştir." (3/Âl-i İmran, 101)
"Allah'a inanıp O'na yapışanları (Allah), kendinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve onları doğru bir yola iletecektir." (4/Nisâ, 175).
* SADAKATİN ZİRVESİ CANINI VERMEK
"Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde duran (sâdık olan) nice erler/yiğitler var. İşte onlardan kimi, sözü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehidliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir. Çünkü Allah sadâkat gösterenleri (sâdıkları) sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münâfıklara -dilerse- azap edecek, yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, merhamet edendir." (33/Ahzâb, 23-24)
MÜMİNLER SADIKLARLA BERABER OLMALIDIR
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.” (9/Tevbe, 119)
“Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar (doğrulayanlar), şehidler ve sâlihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar.” (4/Nisâ, 69),
BÜTÜN KAİNATTA, FİZİKİ VE RUHİ BİR AYNİLEŞME TEMAYÜLÜ MEVCUTTUR
KALBİN İRADESİ YOKTUR. ÇEVRESİNDEN GELEN TELKİNLERİN İSTİKAMETİNE TABİ OLMA EĞİLİMİNDEDİR
KALP İÇİNDE BULUNDUĞU ORTAMIN RENGİNE, ŞEKLİNE VE AHENGİNE BÜRÜNÜR.
SADIKLARLA BERABER OLMANIN GÜZELLİĞİ
“Üç şey olmasaydı dünyada kalmayı istemezdim; 1- Allah yolunda iyi cins atlar sırtında savaşmak, 2- Gece ibâdetinin meşakkat ve zorluğuna katlanmak, 3- Sözün temizini, hurmanın temizini seçer gibi seçen kimselerle düşüp kalkmak.” Hz. Ömer (r.a.)
“Bil ki, doğruluk sükûnet (gönül huzuru), yalan ise şüphe ve tereddüt verir.” (Tirmizî, Kıyâmet 60).
“Doğruluk insanı iyiliğe götürür...” (Müslim, Birr 105; Buhârî, Edeb 69
AHİRET YURDU DOĞRULARA, DOĞRULUKLARININ FAYDA VERECEĞİ GÜNDÜR
"Şüphesiz bizim Rabbimiz Allah'tır' deyip, sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu), onların üzerine melekler iner (ve derler ki:) 'Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va'dolunan Cennet'le sevinin. Biz, dünya hayatında da, âhirette de sizin velileriniziz. Orada nefislerinizin arzuladığı her şey sizindir. Ve istemekte olduğunuz her şey de sizindir. Çok bağışlayan, çok merhamet eden (Allah) dan bir ağırlanma olarak!" (41/Fussılet, 30-32)
"Allah şöyle buyuracaktır: 'Bu, sâdıklara/doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da O'ndan râzı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur." (5/Mâide, 119)
" Doğruluk iyiliğe, iyilikte cennete götürür. Sürekli doğru söyleyen bir kişi, Allah katında 'sıddık' (doğru sözlü) olarak yazılır. Yalan günaha, günah ise cehenneme götürür. Bir kişi sürekli yalan söylemeye devam ederse de sonunda Allah katında 'yalancı' olarak yazılır." HADİS (Buhari)
"Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, tâata devam eden erkekler ve tâata devam eden kadınlar, sâdık/doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır." (33/Ahzâb, 35)
"Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır. Onlar için Rableri yanında diledikleri her şey vardır. İşte bu, muhsinlerin/iyilik edenlerin mükâfatıdır." (39/Zümer, 33-34)
"Şüphesiz bizim rabbimiz Allah'tır' deyip, sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu), artık onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. İşte onlar Cennet halkıdır. Yapmakta olduklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalıcıdırlar." (46/Ahkaf, 13-14)
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler
- Siyonazi çetesi, Gazze'de gıda yardımı bekleyen sivillere saldırdı: 150 maktul 1000 yaralı
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesine Dâvet
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesi'ne dâvet
- İktibas’a bu cumartesi Ali Kaçar konuk oluyor
- Gazze’ye Yardım Kampanyası
- Siyonist vahşet: İnfaz edip çöpe atmışlar
- Adana ve Mersin seyahatinden sadra düşenler
- Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin çadır yardımları Gazze'ye ulaştı
Makaleler
Hava Durumu