Hikmet ERTÜRK

16 Mart 2009

ÇEÇENİSTAN’I UNUTMAYALIM

Sanırım Birinci Rus-Çeçen savaşında Rusların yenilgisinden sonraki seneydi. Rusların Dağıstan’daki köylere baskın yapması ve Şamil Baseyev (R.a) ve Hattab’ın (R.a) Dağıstan’daki kardeşlerine yardıma gittiği ve Ruslar’a büyük kayıplar verdirdiği yıl idi. Görüntülerde beni çok etkileyen bir şey vardı. Mücahitler hakim bir tepeyi tutuyor. Ruslar en üst rütbeli subaylarının da yer aldığı bir tatbikat yapıyor. Mücahitlerin cephede kıldığı şükür namazı, tekbirler, atılan ilk bomba ve çatışma başlıyor. Ruslar çok ağır silahlarının tahribatı dahil feci kayıplar veriyorlar. O sırada Rus uçakları yardıma geliyor ve atılan bir bombayla bir mücahid şehid oluyor. Konuşmalardan Çeçen kardeşlerine ülkemizden yardıma giden mücahid kardeşlerimizin de olduğu anlaşılıyor. Mücahidlerden bir tanesi Şehid düşen kardeşine sıkı sıkıya sarılmış, O’nu kollarına almış, hıçkırıklarla ağlıyor. Şehid kardeşine canım diye hitap ediyor ve gözlerindeki son damlalar onu cennete uğurluyor.

 

İnşallah şehid oldu. Kardeşleri de bir gün O şehidin yanında olacaklar. İnşaallah bizlerde sözlerimize sadık kalıp sıramızı bekleyenlerden olacağız. O halde böylesine asli görüntüler karşısında şu gündelik hesaplarımızı, birbirlerimizle olan husumetleri bir kenara bırakmalıyız. Ölüm haktır ve bir gün mutlaka öleceğiz. Ama hayata öyle sıkı sıkıya sarılıyoruz ki ölümü de unutmuş gibiyiz. Sanki ölüm bize hiç gelmeyecek gibi dünya azığı için çabalar sarf edip duruyoruz. Üstelik bu çabalarımızla da cennete gideceğimizden eminiz. Bizler bu avuntularla oyalana duralım kardeşlerimiz dağlarda bir bir şehid düşerek Rableri ile olan antlaşmalarına sadakatlerini gösteriyorlar. İnşallah bizlerde bu antlaşmalarımızı hatırlar şahadete sıra alabiliriz.

 

Tabi ki ölüm bizler için yok oluş değildir. Eğer bizler ölümden sonraki hayata gerçekten inanmış olsak bunca zillete katlanmazdık. Bakın Rabbimiz Yasin Suresinde bir şehidin sözlerini bizlere nasıl anlatmış.

 

Bu şehid diyor ki;

 

20- Kentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kavmim, elçilere uyun " dedi.

 

21- "Sizden bir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar. "

 

22- "Ben niçin beni yaratana kulluk etmeyeyim? Sizde O'na döndürüleceksiniz. "

 

23- "Onu bırakıp da tanrılar edinir miyim? Eğer rahman olan Allah bana bir zarar vermek isterse, o tanrıların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve onlar beni kurtaramazlar. "

 

24- "O takdirde apaçık bir sapıklık içinde olurum. "

 

25- "Şüphesiz ben Rabb'inize inandım, beni dinleyin. "

 

26- "O'na "cennete gir" denilince "Keşke kavmim bilseydi. "

 

27- "Rabb'imin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını" dedi.

 

Daha sonra kavmi tarafından şehid edilen bu kişi çok güzel sözler sarf ediyor. Onca inanmayan kalabalığa karşı hakkı söylüyor. O elçiye uymalarını söylüyor. Bu kalabalık karşısında herhangi bir korkuda duymuyor. Ben Rabbime inandım beni dinleyin dese de kavmi O’na inanmıyor. Tek gücün Allah olduğunu Allah dilemedikçe kendisine hiçbir gücün zarar veremeyeceğini söylüyor. Şehid olan, kavmi tarafından öldürülen bu kişinin son sözleri Rabbimiz tarafından rızıklandırıldığı cennetten söylettiriliyor.

 

26- "O'na "cennete gir" denilince "Keşke kavmim bilseydi. "

 

27- "Rabb'imin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını" dedi.

 

Şu an Rablerinin yanına giden şehidlerimizin hepsi bu cümleleri büyük bir istekle bizler için mırıldanıyor olmalılar. ‘’Korkmayın, korkulacak yegâne güç Allah’tır, Allah dilemedikçe kimse size bir zarar veremez. Ve sizler, Ey kardeşlerimiz! Keşke bilseydiniz bizlerin Rabbimiz’in yanında ikram edilenlerden olduğumuzu.’’

 

Birinci ve ikinci Çeçen Rus savaşından sonra yıllar geçti. Mücahidler yılmadan hala mücadelelerini sürdürüyorlar. Bu uğurda da Allah’a verdikleri sözlerini yerine getirerek şehid düşmeye devam ediyorlar. Fakat bizler için aynı mücadelenin içinde olduğumuzu söylemek pek mümkün görünmüyor. Çeçen kardeşlerimizin mücadeleleri epeydir gündemlerimizde yer almıyor. Ezgi aralarında dinlediğimiz Komutan Velid’in ağlamaklı sesi yankılanıyor yine kulaklarımızda! "Tam zaferi kazanacakken yardımlarınızı kestiniz, bizleri unuttunuz, bizler ailelerimizi, çocuklarımızı bırakıp kardeşlerimizle Ruslara karşı canlarımızı verirken sizler ufak bir yardımı çok gördünüz. Allah katında nasıl hesap vereceksiniz?’’ serzenişleri. Yine Çeçenistan Emirliği Türkiye sözcusü kardeşim geçenlerde bir tv proğramında duygusal bir konuşma yapıyordu. Çeçenistan’da ki mücadelenin bittiği yalanını Rusların yaydığını, bu işe milyon dolarlar harcadığını, Müslümanların da bu propagandalara aldanıp Çeçen Mücahidlere yaptıkları yardımı kestiklerini duygusal bir tonda anlatıyordu. Gazze için toplanan paraların onda birini Çeçenistan için yapmış olsalar Allah’ın izni ile tevhid bayrağını Moskova’nın ortasına dikeceklerini söylüyordu. Sözleri gerçekten çok samimi idi. Şuanda Türkiye’de Rusya tarafından organize bir şekilde çeçen komutanlar öldürülüyorlar. Öyle görülüyor ki ne Türkiye ne İran ne başka bir Müslüman ülke Rusya ile olan ilişkilerinden dolayı Çeçenlere yardım edecek durumda değiller. Çünkü stratejik ulusal çıkarları var. Öyle ise yine sorumluluk biz fakir Müslüman halklara düşüyor. Varsın bir öğün yemek yememiş olalım. Yardımlarımızı esirgemeyelim. Tıpkı Gazze gibi Çeçenistan’da bu ümmetin İslam topraklarıdır. Ve asırlardır ümmetin yüzünü ağartan başarılı mücadeleler sergiliyorlar. Dünyada bağımsızlıklarını hak eden en asil İslam ümmetidir. Allah yar ve yardımcıları olsun inşallah.

 

İnşaallah Kur’an'ın makale içerisinde aktardığımız ayetlerine iman eder ölümün bir yok oluş olmadığını anlarız. Her bir kardeşimizin elinden gelen bir şeyler mutlaka vardır. Bu vesile ile cephelerde cihad eden kardeşlerimizi hiç unutmayalım. Bizler yanlarında olamıyorsak bile onların emanetlerine ailelerimiz gibi sahip çıkalım. Elimizden gelen maddi destekleri esirgemeyelim. İnşaallah Rabbim bizleri affeder, hidayetinde daim kılar.

 

Not: Buradan internette yayın yapan İslami sitelerin yöneticisi Müslümanlara seslenmek istiyorum. Seçimler, siyasi gündemler, hayatın içinden haberler bizlerin asli gündemleri olmamalıdırlar. Şu günlerde Allah’ın rızasını kazanacağımız en güzel amel, kendi gündemlerimizi oluşturmaktır. Bu vesile ile çok zor durumda olan, unutulan Çeçenya bağımsızlık mücadelesini gündemlerimize taşıyalım. Yoksa hesap gününde kendimizi kurtaramayız.