Cemil ARSLAN

10 Temmuz 2009

ÇİN ZULMÜNE SON VERİLMELİDİR!

Çin Devleti, Müslüman Uygurlara tarihte eşi benzeri görülmemiş katliamları ve mezalimleri uygulamaktan kaçınmadı. En küçük bir protesto gösterisine, bağırmaya ve haykırmaya bile hiçbir toleransın gösterilmediği böyle bir kıyım insanlığın tüm değerlerini ayaklar altına aldı.

İnsanlık böyle bir soykırım ve topyekûn imha karşısında sessiz, bitkin, etkisiz ve tepkisiz kaldı ve sonuçta sınıfı geçemedi. Barbarlar, caniler, zalimler, hoyratlar aynı tutum ve davranışlarını sürdürmekte kararlı görünüyorlar. İnsanları vahşice öldürmekte, yaralamakta, evsiz, ocaksız ve kimsesiz bırakmakta hiçbir sakınca görmeyen ve birbirleriyle yarışan vampirler, soysuzlar, insanlıktan ve İslam’dan nasibini almayan mahlûklar, yeryüzü coğrafyasını yakıp yıkıyorlar, adeta cehenneme çeviriyorlar.
“Çinlilerin vahşi saldırılarında hep aynı yöntemi kullandığı gözlerden kaçmıyor. Tüm yasak ve engellemelere rağmen katliam bölgesinden ulaşan fotoğraflar "Çin tipi" vahşetin belgesi niteliğinde. Doğu Türkistan'da şehit edilen Müslüman Uygurların kafalarına tek kurşun sıkılarak öldürüldüğü anlaşılıyor. Kitaplarıyla eve gidenden tutun, bisikletin üzerindeki masum sivillere kadar herkes, Çinli canilerin hedefi oluyor. Çin'in yıllardır Uygur Müslümanlarına uyguladığı katliamların etnik bir soykırım boyutuna varması, bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Vahşi Çin yönetimi ve onun desteğindeki gözü dönmüş katiller, dünyanın gözleri önünde Uygur erkeklerini kafalarına kurşun sıkarak tek tek şehit ediyor. Şehitlerin anneleri ve çocukları feryatlar içinde tüm dünyayı bu vahşeti durdurmaya çağırıyor.” (Haksöz Haber: 10.07.2009)

İran’daki gerçek dışı bile olsa en küçük bir kımıldanmaya, hareketlenmeye dahi tahammül edemeyen şer güçler, Çin karşısında körleri, sağırları ve dilsizleri oynuyorlar, saldırıların gerçekleşmesi için adeta alkış tutuyorlar. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam Konferansı Örgütü v.b hayali kurum ve kuruluşlar sözde bir takım beyanatlardan öte bir şey yapmadığı gibi, sessiz kalmakla böyle bir katliama davetiye çıkarıyorlar.

Sözde Müslüman ülkeler, insanlık tarihinde görülmemiş böyle bir katliama, dayatmaya, kimliksiz ve kişiliksiz bırakmaya karşı herhangi bir tepkiyi göstermekte cılız, isteksiz ve beceriksiz kalıyorlar. Gösterdikleri reaksiyonlar ise göstermelik/yapmacık olmaktan öteye gitmiyor, insanları kandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bu durumdan tarihi, psikolojik ve sosyolojik destek alan, tarifi imkânsız bir şekilde mutlu/umutlu olan zalim Çin Hükümeti de aynı muamelelerini kesintisiz, pervasız ve gaddarca sürdürmekte bir beis görmüyor.

Bu süreçte yapılması gereken en önemli şey; tüm Müslümanların yeniden silkinişe geçmeleri, sil baştan ayağa kalkmaları, dünyadaki bütün zulümleri, kıyımları, haksızlıkları bertaraf edebilmek tüm güçlerini birleştirmeleri, varlıklarını ortaya koymaları gerekir. Müslümanların ipe-sapa gelmez ihtilafları, saçma-sapan tartışmaları, kendilerini zaafa/güçsüzlüğe/ayrılığa düşürecek her türlü sözleri ve eylemleri bir tarafa bırakmaları gerekir. 

Tersi durumda; aynı zulümler, katliamlar, yıkımlar devam edecek, küresel güçler amaçlarına ulaşmak için yoğun gayret sarf edecek, Müslümanlar yine güçsüz/enerjisiz kalacak, birbirine düşecek, kavgalar, çatışmalar ve çözülmeler sürecektir…