Mustafa ÖMEROĞLU

24 Eylül 2010

DEMOKRASİ AŞKINA!

Kayyum, İslami ıstılahta olarak özelde Rabbimizin isimlerinden biri ve anlamı: ”Varlığı kendinden, kendine yeterli, yarattıklarına hakim ve onları koruyup gözeten” dir...

Konumuz itibariyle de hukuki karşılığı: ”Usulsüzlük yapılan özel kurumlara, şirketlere, devletin el koyduktan sonra atadığı yönetici.” demek....

Öğreniyoruz işte bir vesileyle...

Saadet Partisi sayesinde gündeme oturduğu için daha bir yerleşiyor zihnimize ama maalesef kısır çekişmeler, parti içinde bile olsa iktidar, koltuk kavgaları yüzünden...
 
Yani kayyum kavramının şimdi gündeme gelmesinin sebebi şudur ki: SP’nin olaylı geçen son kongresinden bu yana Genel Başkanı olan Sayın N.Kurtulmuş ve arkadaşları başkanlık ve liste seçimi sırasında usulsüzlük yapmışlardır ve bunun farkında olanlar da daha kongre bitmeden “Kazan” kaldırıp ayaklanmışlardır.

Ve sonrasında da hukuki “Sav” lar muvacehesince, güya tarafsız olması gereken ama zaten kendilerine çalışan, kendilerinden  olan kayyuma partinin teslim edilmesine hayırlısıyla vesile olmuşlardır!..

Bir anlamda, yıllardır duyduğumuz şekliyle Parti ve tabii ki ona gönül veren Müslümanlar, Yahudi tuzağına düşmekten son anda kurtarılmış gibidirler; Yani adeta”gazamız mübarek olsun” halidir bu!
Ama gerçekten ilginç!

Davayı açanlar da, kayyum olarak atananlar da aynı şahsiyetler; oysa tarafsız olması usuldenmiş!
 
Bu işin tarafı değiliz ama her ne kadar; “… Kısa süreli MNP ve onu takip eden MSP'nin kuruluşları salt İslami endişe ve amaçlarla olmamış, gelişen İslami bir faaliyetin bilinçli bir aşaması olarak ortaya çıkmamıştır. Dolayısı ile ortaya çıkan kimlik; sağcı, milliyetçi ve muhafazakâr bir kimliktir. (Dünya ve İslam-Seçimler ve Konumumuz-1991-9.sayı) Haklı şeyler söylenmiş olsa da yıllar öncesinden bu yana Müslüman potansiyelin umudu olarak zuhur etmiş bir partinin son sürümüdür SP’si.

O yüzden mezkûr partinin yerlerde sürünen son halini nasıl görmezden geliriz ki biz?

Burnumuzun dibinde cereyan ediyor her şey,hem zaten bigane kalmamız da istenmiyor mevcut gelişmelere; bilirkişiler öyle buyuruyorlar çünkü...
 
Hep merak ederim:

Ulvi gerekçelerle, İslami hassalarla, Hakk’a ve insana hizmet için yola çıkanlar, sonrasında nasıl olur da birbirlerinin hasımı oluverir, dostluklarını, kardeşliklerini unutuverirler ve paylaştıkları gizlerini ortalık yerlere serpiştiriverirler?

Ahlaki midir bütün bu davranışlar, İslami ilke ve değerlerle nasıl bağdaştırırlar bu işleri?

Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu bu insanların.

Birlikte dostane, kardeşane, el ele, kol kola pozlar veriyorlardı birlikte...

Ne oldu, yoksa yiyip içtikleri mi zehirledi onları?

Yoksa ne ise o paylaşılamayan, az hisse mi düştü kendilerine?
 
Yahu!

Yaşlandılar artık, otursunlar bir yerde de kendilerine olan saygıyı hepten yok etmesinler bu insanlar...

Daha önce de demiştim, torunlarını sevsinler, hatıra yazsınlar, bilge, bilirkişi olsunlar, bilgilerini paylaşsınlar insanlarla, ders niyetine...

Ama hırs böyle bir şey demek ki...

Ama zarar veriyorlar inandıkları Dinin kabullerine, bilsinler, anlasınlar artık...

Oysa siyasi basiret bu demlerde gerek, kendinden fedakarlık işte şimdi lazım..

Ama ne gezer?
 
Zaten İslam'ı demokrasiyle, laiklikle, liberalizmle, milliyetçilikle, dünya severlikle nahak yere harmanlayıp durdular yıllarca, bari çekilsinler bir köşeye de muhasebesini çıkarsınlar geçmiş yılların, yapıp ettiklerinin, hayırlısıyla şöyle bir; ki hesapları kolay olsun,tabii ki bizim de...

Ne savundukları demokrasinin hakkını verdiler, ne de inandıkları dinin örneklik boyutunu hakkıyla temsil ettiler... Olacaksalar olun bir şeyler ama ne olacaksa hakkıyla olsunlar..

İcra-i faaliyetleri siyasetin, dinin tarihine not olarak düşülüyor çünkü..

Gelecek neslin hayır duasını almak istiyorsalar şayet, düşünsünler enikonu ki menfaatleri icabıdır..
 
Trajikomik bir durumdalar, kafa buluyorlar onların yüzünden ,onları oralara taşıyan Müslümanlarla..

Ah o Müslümanlar yani bizler, hesabı çetin, hesabı zor günler bekliyor hepimizi Kendi benlerini, hırslarını İslami hassalarının önüne çıkaranları üst mevkilerde tuttuğumuz için..

En kötüsü İslam'ı, demokrasiyle, laiklikle, liberalizmle, şunla bunla yan yana getirenlere ses çıkarmayıp,fırsat verdiğimiz için..

Parti içinde bile çekişmeler yaşayan, orada bile daha daha ilerisini kurguladıkları demokrasinin gerekliklerini yerine getirmeyen, getirilse bile ona itibar etmeyen, en kötüsü de İslami değerlerini yerlerde süründürüp koltuk derdine düşenler mi kurtaracak bu ümmeti?
 
Şimdi:

İçimde ukde kalmasın cinsinden sırası gelmişken sorayım: Sayın N. Kurtulmuş ve yol arkadaşları Yahudi uşağı, Siyonist ajanı mıdırlar?

Mason localarında yetişmiş, yerli işbirlikçilerden olup...

Gaflet ve dalalet ve dahi hıyanet içinde midirler?

Ya onların temsilciliğine oy verenler?
 
Artık “hayır” diye bir kelime kullanabilirim değil mi?

Haydi hayırlısı..

Rabbimiz basiretimizi artırsın..