Mustafa ÖMEROĞLU

21 Temmuz 2010

YAŞASIN DEMOKRASİ

Milli Görüşçülerin, altı üstü laikliğin, demokrasinin gereği olan partilerinde yaşanan iktidar kavgasına bakar mısınız; neler yazıyor gazeteler, neler gösteriyor televizyonlar?

Sanırsınız ki eni boyu belli kongre salonunda değil de ilk nesil insanları kıskandırırcasına Hendek’te, Uhud’da Allah düşmanlarıyla ilahi rıza için savaşmışlar, hepsi mücahit, hepsi kahraman mübareklerin!

Yazık ki o savaş meydanında kılıç kalkan sesleri, Allah Allah nidaları değil de yuh sesleri, sövmeler, hakaretler; yumruklaşmalar havalarda uçuşmuş; dedim ya hepsi Rıza-i Bari için, hepsi Hz. Muhammed aşkına!

Kongre galibi “Kurtuluş” savaşı vermiş gibi, sonunda demokrasi kazandı havalarında..

Mağlup olanlar, ”yenilen pehlivan güreşe doymazmış” sözüne hak verdirircesine kongre iptali için mahkeme kapılarında..

Hesap soracaklarmış, yeniden kongre yapıp, davayı hainlerin ellerine teslim etmeyeceklermiş!

Hey gidinin demokrasisi sen nelere kadirmişsin!

Biz de seni yıllar var ki küçümseyip duruyoruz, inandığımız değerlere ters görüp harcıyoruz!

Meğer sen öyle değilmişsin..

Meğer sen uğruna mücadele edecek kadar kutsanacak bir şeymişsin!

Helallik mi dilesek senden ne yapsak?!!

Baksana kerli ferli üstatlar, âlimler; aydın, bilirkişiler, aktivist mi aktivist dostlar seni bir adım daha ileri götürmek, iyileştirmek için uğraşıp duruyorlar!

Öyle ya acul davranıp da Demokrasiye haksızlık yapmayalım, neme Lazım!

Birileri hemen tarihin sayfalarına döşenmiş, geçmiş iktidar kavgalarının hikayelerini anlatıverir bize..

E,haksız da değiller yani..

iktidar kavgası bu, demokratlık, laiklik, solculuk, ülkücülük, ulusalcılık, İslamcılık filan dinlemez.. Varsa yoksa “ene” ler, hırs, tamahkarlık, güç gösterisi, müstağnilik..

Beni genç yaşlarda emekli edenlere sitem edeyim sırası gelmişken, içimden neler geçirdiğim saklı kalsın!

Bu aksakallılar denilen cenahı bunca yaşlarına rağmen emekli eden yok mu yahu?

Hala üç kuruşluk iktidar derdine, ”ene”leri, ”ben”leri için yırtınıp duruyorlar..

Bunu hiç olmazsa Allah rızası, Din-i İslam için yaptıklarını söylemeseler de biz de kendi kendimize sormasak,”Yahu,biz ne için uğraşıyoruz?” diye..

Fenalık gelecek bu aralar içimize,meğer kavramları ne kadar yanlış biliyormuşuz,birileri meğer bize ne kadar yanlış şeyler öğretmişler modunda düşünüp dururken..

A benim aksakallı ağabeylerim!

Hadi Meksika uzak mı uzak diyelim, güzelim coğrafyamızda balık tutacak göl kıyıları, nehir kenarları, yatlarınızda sefa sürecek denizlerimiz de mi yok?

Ki Allah’a çok şükür, hepsi mebzul miktarda, gani mi gani..

Yine Yaratan’a şükür, kucağınıza, sırtınıza alıp sevebileceğiniz torunlarınız var,göl kıyısından vazgeçtik,yeşillikleri temaşa edebileceğiniz bahçeleriniz de var -ki ırmaklar var mı o kadarını bilmiyorum; bir soluklanın oralarda,geçmişin muhasebesini yapın, hatıralarınızı anlatın merak edenlere, ciddi makaleler, kitaplar yazın..

Şimdiye kadar hızlı yaşadınız, genç ölün de cesediniz yakışıklı olsun a mübarekler!

Farkında değil misiniz;hem ümmeti aksakallı ayağına vebale sürüklüyor hem de canım değerleri heba edip tüketiyorsunuz!..

Sizi ileriki zamanlarda hatırlayanlar bundan kelli nasıl düşleyecekler a benim bilirkişi üstatlarım?

Kongre galibi olarak mı, kongre mağlubu olarak mı?

Yoksa demokratik mücahitler mi, demokrasi gazileri olarak mı?

Demokrasi, laiklik uğruna mücadeleniz yüzünden sınıfta kaldınız, benden söylemesi!

Peki, güya onlara hesap soracak yeni jenerasyonlara ne demeli?!

Onlar aksakallıların koltuğu için mi uğraştılar bunca yıl?

Canım, güzelim demokrasiyi iktidarları için mi kullandılar, o yüzden mi girdiler malum görüşçülerin içine?

Öyleyse şayet, hain ilan edilmeleri mukadderattandır,şikayete gerek yok..

***

İşin yarı şakası, yarı ciddisi bunlar dostlar..

Şakasını şaka olarak algılayanlar kendileri bilirler..

Ama durum kanaatime göre cidden vahim..

Milli Görüşçülerin gerçekleştirdiği  kongre bağlamında dile getirilenler, açıkça söyleyelim ki  kavramsal düzlemde kendimizi inkar ettiğimizin resmidir..

Keza en önemlisi Anayasa tadilatı ile ilgili tartışmalarda söylenenler, yazılıp çizilenler de öyle, Milli Görüşçülerin kongresi bahane, diyeceklerim ondan kinaye..

Her şey demokrasinin daha bir rayına oturması için..

Her şey laiklik iddiasında bulunanlara laikliğin hakkını verdirmek için..

Her şey, her iki kavramın hakkının verildiği(!) ortamda daha bir rahat etmek için..

Darbeciler yani Ergenekoncular tasfiye olursa, 12 Eylülcüler yargılanırsa, yargı, hukuk güya istenilen şekle gelirse yarın düğün bayram, sonrasına ne gam?

Ama değiştirilmesi dahi teklif edilemeyenler, demoklesin kılıcı gibi nöbet tutarken anayasada sonrasını düşünenler yok gibi..

Hele bu süreci atlatalım, gerisi kolay deniliyor sanki..

E, o zaman birkaç dönem daha oylar AKP’ye..

Ve tabii ki yaşasın demokrasi, yaşasın laiklik!

Hâsılı kelam;

Hepimiz istiyoruz adaleti,biz de temenni ediyoruz suçluların cezalandırılmasını; biz de daha bir rahat davranalım,daha özgünce düşüncelerimizi ifade etmeyi ve inancımızı daha bir seerbest  yaşamayı arzu ediyoruz;aptal mıyız ki biz başımıza bela,musibet arayalım!..

Üstümüze ne vazifeyse artık soralım: Ne bu Müslümanların çoğunu “ya evet, ya hayır “ denilmesi şeklinde cereyan eden Anayasa tadilatı özelinde hizaya çekmeye çalışan söylemler?

Müslüman cenahtaki bu telaşı anlayan varsa beri gelsin..

Bu kadar mı yönlendirilmeye muhtaçlar insanlar, muhtacız hepimiz?

Niye yazılıp çizildi,konuşuldu tartışıldı bunca yıldır?

Bir bir terbiye ediyorlar bizi ve kavramlarımızı farkında değil miyiz?

Onların ürettiği ideolojileri ve yönetim biçimlerini iyileştirme derdine düşerken, kendi değerlerimiz hizaya çekiliyor görmüyor muyuz?

İlahiyatçılarımız, siyaset bilimcilerimiz, sosyologlarımız; hem entelektüel hem aktivistlerimiz bize beşeri algılara doğrultusunda gaz veriyorlar, hala uyumakta ısrar mı edeceğiz?

Dikkat edelim tartışmalara,en ciddi makalelerde yazılıp çizilenlere;demokrasi aşağı,demokrasi yukarı;laiklik böyle,laisizm şöyle..

Bir de liberalizm var ki hepten üzerimize iyilik sağlık..

Önce de dedim, yine diyeceğim..

Yazık, bunca yılların emeğine!..

Yazık kavramsal savrulmaların bozduğu birliktelere!

Yazık, bunca yıllık okumalarımıza, Kur’an ve ondan mülhem kavram çalışmalarımıza!

Yazık, H.Muhammed’in, vahyin ilk neslinin örnekliği iddialarımıza!

Yazık ki ne yazık!

Hepsini tersten öğretmişler bizlere, hepsini tersten okutmuşlar ümmet-i Muhammed’e

Her şeye rağmen selam ve muhabbetle..

İslamın esenliğine,barış çağrısına,kurtuluş davetine,aydınlığına ihtiyacımız var çünkü..