Cemil ARSLAN

29 Ağustos 2007

İHH: “İNSANİ YARDIM VAKFI”

Kuruluş ve Amacı:
Bosna-Hersek'in bağımsızlığını ilan etmesinden hemen sonra 1992 yılının Mayıs ayında başlayan Sırp-Boşnak savaşı kısa süre içerisinde ülkenin her tarafına yayılır. Sırplar hızlı bir şekilde "etnik temizlik"e başlarlar. Yani her türlü vahşet; katliam, barbarlık, gaddarlık ve hunharlık pervasızca ve fütursuzca sergilenmektedir. Aynı zamanda tarihi ve kültürel birçok eser de yerle bir edilir.
Bosna'da yaşanan durum, II. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük soykırımdır. Dünya bu savaşı küstah ve bedbaht bir şekilde seyretmeye devam eder. Yaşananlara duyarsız kalmak istemeyen sağduyu, akıl ve vicdan sahibi bir grup gönüllü insan derhal bir araya gelerek çalışmalara başlarlar. Savaşın acılarını hafifletebilmek, çaresiz insanlara umut ışığı olabilmek için savaş bitene dek bu çalışmalar aralıksız sürdürülür.
Beşeriyet bu vahşete tanık olurken bir başka coğrafyada Çeçenistan'da savaş patlar. Ruslar var gücüyle Çeçen topraklarını bombalamakta, yine masum insanlar öldürülmektedir. Artık gönüllü çalışmalar yetmemekte daha organizeli işler yapabilmek için bir çatı altında toplanmak ve güçleri birleştirmek gerekmektedir.
İşte Bosna savaşıyla beraber hızlı bir şekilde çalışmalara başlayan ve bu çalışmalarını Çeçenistan savaşında da sürdüren gönüllüler 1995 yılında bir araya gelerek “İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı”nı kurarlar. Genel merkezi İstanbul’dadır.
Temel amaç bellidir: Nerede olursa olsun sıkıntıya düşmüş, felakete uğramış, savaş, tabi afet vb. sebeplerle mağdur olmuş, yaralanmış, sakatlanmış, aç ya da açıkta kalmış, zulme uğramış tüm insanlara gerekli insani yardımı ulaştırmak ve bu insanların temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmemesi için gerekli tüm girişimleri yapmak vakfın temel amacıdır.

İHH’nın Temel Misyonu:
“İnsanlığın içinde yaşadığı bugünkü uluslararası düzen, müreffeh bir yaşam yerine, geçmişe göre daha çok toplu katliamların, sürgünlerin, akıl-mantık sınırlarını aşan insan hakları ihlallerinin, tahammül edilemez insanlık suçlarının işlendiği bir dünya sunmuştur.
İnsanlık onuruyla bağdaşmayan hak ihlalleriyle mücadele, sivil örgütler tarafından çok daha kararlı bir şekilde gerçekleştirilecektir.
Bu suçlara ortak olmak istemeyenlerce kurulan İHH İnsani Yardım Vakfı, insan onuruna yakışır bir dünyada yaşamaya katkıda bulunmak için tüm varlığıyla çaba harcamak üzere var.
İHH, kimsenin gidemediği mazlum ve mahrum coğrafyalara gitmek, ulaşılmaz denilen yerlere ulaşmak, adı-sanı unutulmuşlara bir selamın, bir umudun adı olmak için var.
İHH, her türlü insanlık suçlarının işlendiği savaş bölgelerinde muhacir (göçmen) olmuş yaşlı, kadın, çocuk, hasta ve yaralının hayata ümitle bakışını kaybetmemesi için, onların ekmeği, çadırı, ilacı olmak için var.
İHH, tarihi bir misyon üstlenerek değişen dünyada değişmeyen değerlerin yaşatılmasını sağlamak için var.”  (
www.ihh.org.tr)
Görüldüğü gibi; neredeyse yeryüzü coğrafyasında gidilmedik yer, çalınmadık kapı bırakmayan İHH; aç, fakir ve sefil insanların daima imdadına koşmuş, dertlere ve afetlere çare aramaktan ve bulmaktan asla usanmamış, Filistin’e sahip çıkmış, Filistin davasının yanında, içinde veya tam merkezinde yer almış, maddi ve manevi yardımlarıyla Filistin halkını ve diğer mazlum ulusları ayakta tutmayı amaç edinmiş böyle bir örgütlenme, gerçekten ülkemiz ve dünyamız için büyük bir şanstır, talihtir, nimettir.
Jakoben anlayışlara temelden karşı çıkan İHH, hiçbir basmakalıp ideolojinin, egemen güçlerin, siyasi yelpazenin, çıkar gruplarının ve toplum mühendislerinin borazanlığını yapmamış, sivil duruşunu korkusuzca sergilemiş, spekülatif entrikacılara boyun eğmemiş, gizli örgütlenmelerin oyununa gelmemiş, provokatif/pervasız saldırılara karşı aksiyon göstermiş, illegal idarecileri gerektiğinde sözlü ve fiili davranışlarıyla uyarmasını becerebilmiştir.
Bu kadar yoğun faaliyet programını gerçekleştirmek ve üstesinden gelebilmek her babayiğidin kârı, her insanın marifeti, beceri ve yeteneği olmasa gerek…
Son günlerde televizyon kanallarında çeşitli faaliyetlerini sıklıkla izlediğim ve bilhassa yüreğimizi derinden etkileyen “dünya çocuklarının buluşması ve el ele tutuşması” projesini ifa ederek büyük bir cefakârlığı ve fedakârlığı sergileyen İHH, yapmış olduğu eşsiz çalışmalarla son 10 yıl içerisinde toplumsal hafızamızda müstesna bir anlam ve önem kazanmıştır.
Afrika, Avrupa, Asya, Amerika, diğer tüm kıtalarda ve ulaşılması güç bütün coğrafyalarda maddi yardım konvoylarıyla varlığını hissettirmiş, su kuyuları açmış, göz ameliyatları organize etmiştir. Kendi elleriyle gıda, tıbbi yardım, kitap, burs v.b yardımlar dağıtmış, halkla iç içe olmuş ve halktan kopmamış, Türkiye’nin ve evrenin “yüz akı” olma vasfını kazanmıştır.
“Kurban” organizasyonlarıyla ve “iftar” programlarıyla fakir insanların gönlünü fethetmiş, devletlerin bile icra etmekte aciz ve yetersiz olduğu birçok icraatı hayata geçirebilmiştir.
Bu tür sivil yapılanmalara can-ı gönülden destek vermeli, köstek olmamalı, kıskançlık krizine kesinlikle girilmemelidir. Zira İHH’nın Filistin halkına halen yapmakta olduğu ve tüm dünya milletlerine eşsiz bir model teşkil edebilecek nitelikteki sosyal yardımlaşma ve dayanışma mücadelesine bütün Müslümanların ve akl-ı selim tüm insanların katkıda bulunmaları, ellerini ceplerine, vicdanlarına ve hatta tüm varlıklarına birazcık da olsa mutlaka dokundurmaları gerekir.
Gönlümüzün derinliklerine seslenen, ruhumuzu şaha kaldıran, bedenimizi ayakta tutan, kalplerimizin dili ve hislerimizin tezahürü olan İHH’nın çok değerli Başkanı Sayın Bülent YILDIRIM’ı, yönetim kurulunu, gönüllü cefakâr, vefakâr ve fedakâr üyelerini takdirle yâd ediyor, başarılarının devamını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.