'Davetiye'
Onları bir kez daha düşünmeye, inanmaya, dirilmeye ve Selam Yurdu’na davet ediyoruz. Gelin biz ve onlar olmaktan kurtulup yalnız O’na, yalnız O’na, yalnız O’na kul olalım!
01-06-2016
Biz benlikten kurtulmak için nefsimizi eğitirken;
Onlar bizi azdırmak için ne gerekiyorsa yaparlar.
Biz Rahmân’a kul olma şerefini kuşanırken her dem;
Onlar Rahmân’dan gayrı her şeye ve herkese hatta kendi öz nefislerine kul olurlar.
Biz Peygamberî bir terbiyeden geçmeyi öncelerken
Ve birey olmanın farkını dolu dolu hissederken;
Onlar eğittiklerini varsayarak bizi tek tipleştirmek için mücadele ederler.
Biz sevgi, barış, kardeşlik, erdem derken;
Onlar savaş, kan, kin, şehvet diyerek toplumları ifsat ederler.
Biz ev, aile, akraba bağlarını sımsıkı tutarken;
Onlar para, makam, moda üçlüsünde tüm insanî değerleri “hırs” potasında eritirler.
Biz gülerken, gülümserken, sevgi ekerken;
Onlar süzen, surat asan ve aşağılayan tavırlarla öfke biçerler.
Biz Rabbine, iklimine, konumuna, yaşına, cinsiyetine göre giyinirken;
Onlar sezonluk imajlar çizerek, vitrinlerle zevkleri şekillendirir,
“Değiştir” oyunuyla prova yaptırırlar. Sabah-akşam, yaz-kış, genç-ihtiyar.
Biz ahirete, insana, Kitab’a yatırım yaparken;
Onlar dünyaya, bankaya, cakaya, çaputa, kozmetiğe yatırırlar.
Her birini, tüketme çılgını veya yığma tutkunu hâline getirmek için üretir dururlar,
Asgari yaşam mücadelesine razı ederek.
Biz anmak, doymak, birlikte olmak için sofralar kurarken evlerde;
Onlar sunmak, tıkınmak, buluşmak ve haddini aşmanın ilk adresi olarak,
Cafe, lokanta, bar ve otellerde rezervasyon yaptırırlar.
Biz öğrenmek, hatırlamak, yaşamak için okurken;
Onlar ezberlemek, küfretmek, anlatmak kastıyla Kitab’a yaklaşırlar.
Biz iletişim, sohbet, ders diyerek birebir ilişkiyi öncelerken;
Onlar monitör, klavye, mouse arasında saatlerce;
Dil, sözcük, edebiyat katliamı yaparak, hiç tanımadıkları ile
Belki de en özel kalması gereken bedenlerini, resimlerini, müziklerini,
Kes kopyala yapıştır komutuna bağlarlar.
Biz vefa borcu, ibret, dua için giderken kabirlere;
Onlar yalvarmak, şikâyet etmek, gezmek için giderler,
Bazen bel büküp eğilir, bazen deşarj olur, bazen çaput bağlarlar.
Biz ölülerimizi bile yıkar, kefenler, hüzün ve saygıyla bırakırken ana kucağına;
Onlar alkışlarla, ıslıklarla, sloganlarla, hayli taşkın, duygusuz,
Yapayalnız bırakıverirler beton yığınlarına.
Bizler, bizi biz kılan Allah’a şükür secdelerine kapanırken,
“Bize benzemeyen bizden değildir” diye uyaran Peygamber’in kardeşleri olabilmek için bir ömrü adarken;
Onları bir kez daha düşünmeye, inanmaya, dirilmeye ve Selam Yurdu’na davet ediyoruz.
Gelin biz ve onlar olmaktan kurtulup yalnız O’na, yalnız O’na, yalnız O’na kul olalım!
Hatice Dilek Öztürk
Makaleler
Hava Durumu