

RAMAZAN SORULARI!
Asım ŞENSALTIK
11-03-2025 16:18
Yeniden yeni bir Ramazan ayına ulaşmış bulunuyoruz. Bize, bir kez daha bu aya ulaşma fırsatı veren Rabbimize hamdediyoruz. Ramazan ayı, biz müminler için içinde barındırdığı çeşitli ibadetlerle mânevî iklimi yoğun bir aydır. Bir yandan oruç ibadeti, diğer yandan Kur’an’la kurulan iletişim, bir yandan nafile namazlar, diğer yandan Fıtır sadakası gibi infak çeşitleri, yine dua ve zikir gibi kalple yapılan ve dille yapılan amellerin yoğun olduğu bir aydır. Ayrıca i’tikâf gibi bir ibadeti de bünyesinde barındırmaktadır. Ramazan ayında bulunan bu mânevî iklimin Müslümanlardaki yansımasının neticesi olarak dayanışma ve paylaşma kültürünün artması, bu ayı bir başka güzel yapan hususlardandır.
Tüm bu saydığımız hususların içinde en önemlisi hiç kuşkusuz ki bu ayda Kur’an’ın inzal edilemeye başlamasıdır. Bu yönüyle de Ramazan’ın hakkıyla ihya edilmesi Kur’an’la olan ilişkiyle orantılıdır. Dinin özü ve temek kaynağı olan Kur’an’dan habersiz ve onun buyruklarının belirleyici olmadığı bir Ramazan, ıskalanmış bir ay demektir. Hayat ölçülerini Kur’an’dan almayan bir kimse bu ayı oruçlu da geçirse, bu ay onun için bir artıya dönüşmeyecektir. Çünkü orucu da emreden Allah’tır. Oruç ibadetiyle ilgili olarak Allah’ın emrine ittiba eden bir kimse eğer Allah’ın, Kur’an’da beyan ettiği diğer emirlerine riayet etmiyorsa bu durumda tutacağı oruç onu istenilen hedefe götürmeyecektir. O halde Ramazan’ın hakkıyla ihyası için öncelikle Kur’an’la olan iletişimizi gözden geçirerek başlamalıyız.
İçinde yaşadığımız toplumun Kur’an’la olan bağının her geçen gün daha fazla zayıflamasının bir neticesi olarak Ramazan aylarında artık kültürleşen bir olguyla daha karşı karşıyayız. Bu olgu da televizyon kanalarında Ramazan dolayısıyla boy gösteren hocalara, seyircilerin sorduğu sorulardır. Ramazan soruları olarak gelenekselleşen bu sorulara verilen cevaplar bazen günlerce gündemi işgal edebiliyor. Maalesef İslâmî noktada bilgiden mahrum bırakılmış halktan gelen bu sorular bir yönüyle halkımızın bilgi düzeyini ortaya koyarken diğer bir taraftan da inançlarının büyük ekserisini hurafelere dayanan olgular olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla da sorularında çoğunlukla bu konulara yönelik olduğunu görmekteyiz.
Bizde bu yazımızda cevaplamaları üzere bu hoca efendilere ve yazıyı okuyacak siz kıymetli okurlar bazı sorular sormak istiyoruz. Bizim sorularımız halkın tekrar tekrar sorduğu cinsten sorular olmayacak. Evet belki bizde orucun bozulup bozulmayacağına dair sorular soracağız. Lakin bizim sorularımız onların sorduğu sorulardan biraz farklı olacak!
Şimdi sorularımızı sormaya başlayalım!
Allah’a, Allah’ın istediği şekilde iman etmeyen, hatta Allah’ın istediği imanın ne olduğunu bile bilmeyen ve bunun bir neticesi olarak imanına şirk bulaştıran kimselerin tuttukları oruçlar makbul olur mu?
İnancını, Allah’ın belirlediği Kur’anî hakikatlere göre değil de hocasına, alimine, mezhebine, cemaatine, şeyhine göre belirleyen ve bunun bir neticesi olarak inanç konularında bile tefrikanın içine düşen, dini kendi meşrebinin anladığından ibaret gören, kendisi gibi düşünmeyenleri Müslüman olarak görmeyen, Kur’an’da inanç konusu yapılmadığı halde nice konuları inanç konusu yapan veya Kur’an’da inanç konusu olarak zikredilen hususları dikkate almayan kimsenin tutuğu oruç kabul olur mu?
Siyasal olarak, insanlar üzerindeki yönetim hakkına Allah’ı layık görmeyen ve bu hakkı, Allah’a değil de kendisi gibi insanlara verenlerin, Allah’ın belirlediği hükümler olan şeriatle değil de Batı’dan ihraç edilen insan ürünü yasalarla insanları yöneten fakat aynı zamanda da Allah rızası için oruç tutuklarını iddia edenlerin, tutukları bu oruçları, Allah indinde makbul olur mu?
Müslümanlar olarak, inancımızın bir gereği olan her daim Allah’ın en büyük tanıyarak ona hamd etmemiz gerekirken, içinde yaşadığımız ülkede resmi tüm törende, devlet yöneticilerinin Allah’tan daha fazla yüceltilmesi; “ulu önder”, “kurtarıcı” gibi sıfatlarla anılması ve tüm merasimlerde ona bağlılık yeminlerinin edilmesi, devletin, Allah’ın belirlediği hükümlere göre değil de bu kimselerin ilkelerine göre idare edilmesini isteyen kişinin tuttuğu orucu kabul olur mu?
Allah’ın, biz kullarına rehber, önder ve örnek olsunlar diye gönderdiği peygamberleri değil de Kur’an için: “Gökten indirildiği sanılan doğmalar” diyen kişiyi önder ve lider kabul edenlerin orucu makbul olur mu?
“Kahrolsun şeriat, yaşasın laiklik”diyen, İslâm’a “çağdışı” diyen, Müslümanlara “örümcek kafalı” diyen, Allah’ın kanunlarına göre değil de batının çerçevesini çizdiği seküler kanunlara göre yaşamlarını sürdürmeyi daha doğru görenlerin ve bu kimseleri destekleyenlerin tuttukları oruçlar kabul olur mu?
Allah’ı “canından bile çok sevdiğini” söyleyen fakat o çok sevdiğini iddia ettiği Allah’a, toplumsal ve kişisel hayatı üzerinde söz hakkı tanımayan, O’nu vicdanlara ve camilere hapseden, sadece ölüm sonrasına karışmasına müsaade eden kimselerin tuttukları oruçlar kabul olur mu?
Hükmetme makamında bulundukları halde insanlar üzerinde Allah’ın indirdikleriyle değil de başka hükümlerle hükmedenlerin, Allah’ın nice yasaklarını serbest bırakanların ve nice emirlerini de yasaklayanların veya bunlara destek olarak onları iktidara getirenlerin tuttukları oruçları kabul olur mu?
İnsanları, Allah yasakladığı halde heykellerin karşısında adeta bir tapınma ayininde olduğu gibi ta’zimde bulunmaya zorlayan, bunu adeta din gibi dayatan kimselerin veya bunu benimseyen, itiraz etmeyen kimselerin tuttukları oruçları makbul olur mu?
Başta Gazze’de olmak üzere dünyanın çeşitli coğrafyalarında Müslüman kardeşlerimiz her türlü katliama muhatap tutulurken, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve tüm insanlar soykırıma uğratılırken, o kardeşlerimize bu zulümleri yapanlara elince güç olduğu halde engel olmayan, engel olmak bir tarafa, bu şartlarda dahi onlarla her türlü ilişkileri sürdürerek lojistik destek sağlayan kimselerin ve bunları destekleyerek iktidarda taşıyan kimselerin tuttukları oruçlar makbul olur mu?
Kalbi Filistinlilerden yana olsa da kılıcı İsrail terör devletinin yanında olan, “Kudüs kırmızı çizgimizdir” dediği halde başta Kudüs olmak üzere tüm Filistin topraklarını tümüyle işgal altında tutarak kutsallarımızı ayaklarının altına alanları, daha fazlasını yapabilecekleri halde sadece kınamakla yetinen, bunun ötesinde hemen hiçbir şey yapmayanların tutukları oruçlar kabul olur mu?
Allah’tan değil de ölülerden, yatırlardan, türbelerden, nazar boncuğundan, muskalardan medet bekleyen, başı sıkıştığı zaman bunların kendisine fayda sağlayacağına inanan, kurtuluşu Allah’ın buyruklarına samimiyetle bağlı kalmakta değil de parada, makamda, şöhret sahibi olmakta görenlerin tuttukları oruçlar makbul olur mu?
“Paranın dini imanı olmaz”diyerek; ekonomiye Allah’ın müdahalesini doğru görmeyen, Allah’ın haram kıldığı faiz gibi nice haram yollardan kazanç sağlayan, hile ve aldatma yöntemleri kullanarak haksız şekilde insanların emeklerini sömürenlerin tuttukları oruçlar kabul olur mu?
Nefsinin isteklerini Allah’ın isteklerinin önüne geçiren, hayatını nefsanî arzularının istikametinde yaşayan, nefsanî arzularını adeta ilâhlaştıran lakin bir yandan da oruçta tutanların oruçları makbul olur mu?
Allah rızası için değil de toplumun kınamasına ve ayıplamasına muhatap olmamak için oruç tutan, ibadetleri amacından uzaklaştırarak onları geleneksel bir ritüele dönüştüren kimselerin tuttukları oruçları Allah indinde geçerli olur mu?
Bir kişinin Müslüman olmasının alâmet-i farikası olan, imandan sonra bir Müslümanın en önemi sorumluluğu olan, dinin direği olan beş vakit namazı hiç kılmayan veya sürekli kılmayan bir kimsenin tuttuğu oruçlar, kabul olur mu?
Müslüman bir hanımın en önemli dinî sorumluluklarından birisi olan, Allah kendisine farz kıldığı hususların başında gelen tesettür erini yerine getirmediğinde, Allah’ın bu emrini sürekli bir şekilde ihlal ederek toplum içinde bulunduğu bir durumda, tuttuğu oruçları kabul olur mu?
Allah’ın rızasını hayatında önceliklemeyen, O’nun beğenisini almak için kılını bile kıpırdatmayan lakin insanların beğenisini almak için gece gündüz koşturan, kendisini Allah’a değil de insanlara beğendirmek için giyinen, hayat tarzını ona göre belirleyen kimselerin tuttukları oruçları kabul olur mu?
Yılın diğer aylarında helal-haram, emir-yasak diye bir ayrım gözetmeden dinin koyduğu hükümleri sürekli ihlal eden fakat, Ramazan ayı geldiğinde bazı haramları terk eden ve bazı emirleri yerine getirmeye çalışan “Ramazan Müslümanlarının” tutukları oruçları makbul olur mu?
Allah emrettiği için bir taraftan oruç tutan fakat, iftardan sonra kahvehanelere giderek sahura kadar kumar oynayan; diğer adıyla iskambil ve okey gibi oyunları oynayan, iftar sonraki içki sofraları kuran, zina gibi gayr-ı meşru yollara tevessül eden kimselerin tutukları orucu makbul olur mu?
Bir şeyler alıp satarken, ticaretine hile ve hurda, yalan ve dolan karıştıran ve bunun sonucu olarak haram lokma yiyenin, boğazına kadar haram kazancın içerisine batmış olan bir kimsenin tuttuğu oruçlar makbul olur mu?
Elde edeceği “üç kuruş” para için atmadığı takla kalmayan, izzetini ve onurunu ayaklar altına alan, kimliksiz ve kişiliksiz birisi haline gelen bir kimsenin tuttuğu orucu kabul olur mu?
Elde edeceği bir makam ve mevki için haysiyetini beş paralık eden, dinini ve inancını bile ayaklarının altına alan, sahip olduğu makamı Allah’ın belirlediği ölçüler içerisinde kullanmayan, kendisini makama uygun hale geriren bir kimsenin tuttuğu oruç, Allah indinde kabul edilir mi?
Oruç tuttuğu halde yalan, gıybet, iftira, su-i zan, hile, ihanet, gösteriş vb. cürümleri sürekli olarak işeyen, kalbi kaskatı kesilen, manevî hastalıkların müptelası olan, kalbi adeta ekin bitmez bir vahaya dönüşen kimselerin orucu kabul olur mu?
Kamunun malını zimmetine geçiren veya yakınlarına peşkeş çeken, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen, kısacası kul hakkı yiyen, yüklendiği emanete hiyânet eden “haram zadelerin” yetkililerin tutukları oruçları kabul olur mu?
Çalıştırdığı işçisinin hakkını tam vermeyen ve içsisini adeta sömüren işverenin, çalıştığı işyerinde hakkıyla çalışmayarak sürekli kaytaran ve işin hakkını vermeyen işçinin tutuğu oruçlar makbul olur mu?
Kazandığı paralarını faize yatırarak faiz geliri elde eden, banka kuyruklarında faizli işlemler için koşturan veya telefon uygulamalarında faizli işlemler için vakit geçiren, bir bankasının uygulamasından diğerine sürekli kredi almak için zaman tüketen kimselerin oruçları makbul olur mu?
Rüşvet yiyen memurun; görevini kötüye kullanan yetkilinin; adaleti gözetmeyen, suçsuz olan insanları kodeslere tıkan, hüküm verirken güçlünün tarafını tutan, her şeyden daha önemlisi de Allah’ın koyduğu hükümlerle hükmetmeyen hâkimin, tutuğu oruçları kabul olur mu?
Devletin organlarını, ehil olmadıkları halde yakınlarıyla dolduranların, devletin imkanlarını kendi yakınlarına, eş-dostlarına peşkeş çekenlerin, siyaseti bir hizmet sektöründen çıkartarak kolaydan para kazanma sektörüne dönüştürenlerin, tüyü bitmemiş mazlumların hakkını çatır-çutur yiyenlerin veya yenilmesine göz yumanların tutukları oruçları kabul olur mu?
Dininin adamı olması gerekirken, doğrularını ve yanlışlarını Kur’an’dan öğrenmesi gerekirken, insanlara Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin tevhid merkezli öğretisini din olarak öğretmesi gerekirken, çeşitli sebeplerden dolayı dinin hakikatlerinin bir kısmını gizleyen, mensubu bulunduğu kurumun anlayışlarına uygun bir din anlatan, kısacası dini olduğu gibi insanlara ulaştırmayan hocanın orucu kabul olur mu?
Tavrını haklıdan yana değil de güçlüden yana kullanan, hakkı ve adaleti ayaklar altına alan, gücü elinde bulunduran zalimlere ses çıkamayarak bir yönüyle onlara destek olan, mazlumda olsa haklının yanında durmayarak zulüm görmesine sessiz kalan kimselerin oruçları makbul olur mu?
Başta Lgbt olmak üzere her türlü sapkın anlayışları destekleyerek onlara özgürlük naraları atan, fakat söz konusu Müslümanlar olanca onlara baskı uygulayan veya baskı uygulanmasını isteyen, bunun sözcülüğünün yapan kimselerin tutukları oruçları makbul olur mu?
Gününün büyük bir bölümünü bilgisayar veya telefon oyunları başında geçirenlerin, fecabook, instegram, twittir, youtube, tiktok gibi sosyal medya mecralarında zamanlarını faydasız veya çoğunlukla da zararlı yayınları izleyerek tüketenlerin tuttukları oruçları makbul olur mu?
Gazze’de insanlar bir parça ekmeğe muhtaçken, Ramazanı fütursuzca tüketim ayını çeviren, sofralarında envayi çeşit yemek bulunduran, yiyemedikleri yemekleri çöpe atarak israfın içerisine boğazına kadar batan, sonra da kalkıp fakirlik edebiyatı yapan kimselerin tutukları oruçlar kabul olur mu?
Ramazan ayı, sadeliği bize öğreten bir ay olduğu halde onu tüketimi artıran bir ay haline getiren, Ramazan ayını diğer aylardan daha lüks iftar ve sahur sofralarının kurulduğu bir aya dönüştürenlerin oruçları makbul olur mu?
Asıl soruların Rabbimiz tarafından bize ahirette sorulan sorular olacağınu unutmayalım. Öncelikli olarak bu soruların hangi sorular olduğunu kavrayarak işe başlayalım ki o gün Rabbimizin soruları karşısından mahçup duruma düşmeyelim. Rabbimizin huzurunda yüzümüzün kararmaması için gerekirse ağzımızın tadını, gerekirse dünyadaki rahatımızı kaçıracak sorular sormalı ve onlara verilemsi gereken cevapları korkmadan verebilmeliyiz. Din açısından ahirette karşılığı olmayan sorularla vakit geçirmemeliyiz.
Bizde yazımızı Rabbimizin bir sorusuyla tamamlayalım: فَاَيْنَ تَذْهَبُونَۜ "(Ey İnsan!) Nereye bu gidiş" (Tekvir, 26)
Makaleler
Hava Durumu