İzmir Özgün-Der’in düzenlediği ‘Modernizm ve Gelenek Arasında Müslüman’ isimli panel İzmir Karabağlar Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonunda gerçekleştirildi.

Oturum başkanlığını Kemal Songür’ün yaptığı programın konuşmacıları Araştırmacı Yazar Kürşat Atalar ve Araştırmacı Yazar Abdurrahman Arslan’dı.

Programın açılış konuşmasını Kemal Songürün yapmasının ardından konuşma sırasını ilk olarak Abdurrahman Arslana’a verdi.

Abdurrahman Arslan, Batıda gördüklerimizi İslam da aramakla bugüne kadar vakit geçirdiğimizi söyledi. Bir ümmetin 1400 yıllık tarihsel tecrübesinesadece siyasal yönden bakıp koskoca tarihi Muaviye ile kapattığımızı oysa sosyal açıdanda tarihe bakmamız gerektiğini böyle baktığımızdada Müslümanların hayatlarında İslamı esas aldığını göreceğimizi ifade etti.

Arslan,“Geleneği yıktığımızda yerini başkası dolduruyor. Gelenek adına yaptığımız eleştiriler modernliğin lehine olmuştur. Gelenek nedir? Geleneğin din ile ilişkisi nedir? Gelenek hayatı kurma işlevi görür mü? Biz bunları konuşmadık. Gelenek bütünüyle kirli, köşeye atılacak bir şey değil. Geçmiş bizim sorunlarımızı çözüyorsa Kur’an ve Sünnet göre onu alırız. Yeni aldığımızın sıhhatli olduğunu nereden biliyoruz.” dedi.

Abdurrahman Arslan,“Biz mahremiyeti pazara çıkardık. Nasıl bir insan modeli inşa etmek istiyoruz? İslamcı düşünce restore edilmelidir. 21. Yüzyıl’ın şartlarına karşı kendimize bir mevki edinmeliyiz, biz nefsi müdafaa halindeyiz. Bunları çocuklarımıza sçöylememiz lazım bugün yanıbaşımızdaki haramlara dikkat çekmek mecburiyetindeyiz. İslamcılığın muhalefet biçimini yeniden düşünmeliyiz. Ötekine karşı mücadele ederken ötekine benzedik.İslamcılığın gelenek eleştirisi dayanaklarımızı yıkmaktadır. Bu toplumda en basitinden bebek doğarken  ne yapılır? Kur’an ve Sünnete uyuyorsa onu atmayalım. Eğer atarsak yerine başka bir şey gelecek. Evleniyoruz, nasıl bir merasim yapacağız bilmiyoruz. Geçmişi eleştirmek kötü bir şey değil ama biz belli bir usul üzerine eleştirmiyoruz düşünce geleneğimizde böyle bir şey yoktur. Biz belli bir usulle düşünemiyoruz. Gelenek eleştirisi bizi batı ile mücadelede zayıflatmıştır. Kültürel emperyalizme karşı korunak olarak Kur’an ve Sünnet temelinde geleneği almalıydık.” dedi.

Arslan; Geleneğin hayat kurucu bir özelliği olduğunu, birşeyi yapma biçimini bize öğrettiğini ve bilgi aktarımını sağladığını vurguladı.Kendi ellerimizle geleneği eleştirerek ilim geleneğimizi ortadan kaldırdığımızı söyleyerek iman etmiş bir insanla iman etmemiş insanın eleştirisinin bir olamayacağını ifade etti. Sınırlarımızın olması gerektiğini belirtti.

Daha sonra konuşma sırası Kürşat Atalara geldi. Kürşat Atalar, Şuan da Modernist İslam, Geleneksel İslam ve İslamcı olmak üzere 3 tane akım olduğunu söyledi.Modernizmin bize ait olmayıp dışarıdan geldiğini, Geleneğin ise dışarıdan gelmiş bir şey olmadığını ifade etti. Geleneği direkt reddetmenin doğru olmadığını söyledi. Gelenek bizim geçmişimiz olduğu için dikkat etmek gerektiğini belirtti.

Atalar,Modernistİslamı temsil olarak Fazlur Rahman, Geleneksel İslamı temsil olarak Seyyid Hüseyin Nasrı söyleyebileceğimizi açıkladı. Modernist ve Geleneksel İslam’a İslamcı gözüyle baktığımız zaman kabul edilemeyecek şeyler olduğunu belirtti. Modernist İslam ve Geleneksel İslam’ın söylemlerinden bahsetti. Kur-an’a göre akledip bildiğimiz zaman azaptan uzaklaştığımızı söyledi. Akledip bildiğimiz zaman modernizm ve gelenek arasında doğruyu bulabileceğimizi ifade etti ancak akıl ve bilgiyi doğru tanımlamak şartı ile dedi.

Panelin son bölümüne geçildiğinde Abdurrahman Arslan, “Yeniden ilim geleneğine dönerek İslamın hakikatini kavrayalım. Ben kişisel olarak Kur-an’ın geleneğimizden gelen usul üzerinden anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Akılcı bir yorum üzerinden Kur-an’ı yorumlamada Sünnet sizi havada bırakır. Geleneğe yönelik eleştiri bizi sünnetin reddine doğru götürüyor olduğu endişesindeyim. Hiçbir şeyin değişilmez olmasına müsaade etmiyecekler. Postmodern zamanda sahih anlamda değişmezlere sımsıkı sarılmamız gerekiyor. Sahih gelenek ile hayat kurulmalı. Sahih gelenek ile sahih İslamı da bulacağımızı düşünüyorum. Geleneği hariçten gelen batının kültürel hegemonyasına bir silah olarak kullanabileceğimizi düşünüyorum. Aksi halde zihinsel olarak onlar gibi düşünenlerden olacağız. Biz cemaat deyince alerji duyuyoruz oysa varoluşumuz cemaatin varlığına bağlıdır.” dedi.

Kürşat Atalarda son olarak, Hangi İslamcı umut ışığı yakıyor bunuda konuşmamız gerektiğini belirtti. Moderniteyi daha iyi tanıyıp, moderniteye karşı rekabetçi üslupta olmamız gerektiğini ifade etti.