120 filmi: Ulusalcı propagandaya kurban edilen gerçekler
Birinci dünya savaşı esnasında Erzurum cephesine Van’dan mermi taşıyan yüz yirmi çocuğun hikayesini anlatıyor film. Olayın Van’da geçtiğini tanıtım ve konuşmalarda geçen “Van” vurgusundan anlıyorsunuz. Öyle ki Van’da sadece Türkler ve Ermeniler vardır, Kürtlerden asla bahsedilmez; Müslümanlar vurgusu bile yapılmaz.
10-03-2008
Ahmet ÖRS / İslam ve Hayat
Birinci dünya savaşı esnasında Erzurum cephesine Van’dan mermi taşıyan yüz yirmi çocuğun hikayesini anlatıyor film. Olayın Van’da geçtiğini tanıtım ve konuşmalarda geçen “Van” vurgusundan anlıyorsunuz. Öyle ki Van’da sadece Türkler ve Ermeniler vardır, Kürtlerden asla bahsedilmez; Müslümanlar vurgusu bile yapılmaz. Kullanılan dil neredeyse katıksız İstanbul Türkçesidir.
120 çocuğun yürek paralayıcı öyküsü elbette etkileyicidir ancak ulusalcı yapımlarda her zaman olduğu gibi bu filmde de bolca mesaj kaygısı ön plana çıkarılmıştır. Ermeni düşmanlığını körüklemek filmin ana amaçlarındandır. Ermeniler Türkleri imha etmek için çete faaliyetleri yürütürle ve Rusları beklerler. Bu arada Van tümen kumandanı ermeni çetelere karşı çocukları eğitir. Bir teyakkuz durumu hakimdir her tarafa. Dünya savaşı başlar ve tümen Erzurum’a intikal eder. Hüzünlü bir aşk hikayesinin de araya sıkıştırıldığı filmin asıl vurgusu burada devreye girer, tümenin fişekleri biter Van’da kalan cephane çocuklar tarafından zorluklarla cepheye taşınır, yolda Ermeni çeteler kafileye tuzak kurar. Geri dönüşte fırtınaya tutulan kafileden yüze yakın çocuk hayatını kaybeder.
Hikayenin hüzünlü tarafı böyle. Film üzerinden ulusalcılığın süreçle de alakalı olarak körüklenmeye çalışıldığı son derece açık. Hazır Hrant Dink cinayeti de tazeyken “Hepimiz Ermeniyiz” sloganlarına tepkiyle doldurulmuş gençlerin rolünü filmde üstlenmiş çocuk tiplemeleri, toplu halde sinemalarda filmi seyreden öğrenciler için tam bir öfke timsaline dönüşüyor ve ulusal görkem “Allahuekber” redifli mehter marşıyla renklendirilerek ılımlı islamın gür sözcülüğüne dönüşüyor.
Çocukların ve ailelerin trajedisi aslında tümen komutanının en can alıcı değerlendirmesiyle sıfırlanıyor. Tümen komutanı esasen filmin üzerinde durulması gereken en önemli vurgusunu yapıyor. Üzerinde durulup tartışılması en çok gereken “Almanların aklıyla savaşa girersen böyle olur işte. Çocukların getireceği bir avuç fişeğe muhtaç kaldık.” cümleleri komutanın ağzından dökülüveriyor.
Almanların, Amerikalıların veya başkalarının isteğiyle savaşa çocuklarını gönderen analara ağıtlar yakmak düşerken tartışılmadan üzeri kapatılan yanılgılar ulusal gösteri amacıyla çekilen filmlere malzeme yapılmaya devam edecektir.
-
v.selimoğlu 10-03-2008 19:51
filme çocuklarımla birlikte gitiim doğrusu çıkışta aynı yorumları yaptım çok haklısınız. s.a.
Makaleler
Hava Durumu