Ahmet Cevdet Paşa’nın meşhur eserinde Hz. Peygamberin vasıfları
Ahmet Cevdet Paşa’nın altı ciltlik ünlü Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa (Peygamber Kıssaları ve İslam tarihi) adlı eserinde Hz. Peygamberin vasıfları da anlatılır.
25-04-2020
Mahmut Şevket Serik/Dünya Bülteni
Osmanlı Devleti’nin âbide şahsiyetlerinden biri olan tarihçi, mütefekkir, devlet adamı, Ahmet Cevdet Paşa’nın altı ciltlik ünlü Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa (Peygamber Kıssaları ve İslam tarihi) adlı eserinde Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e (sas) kadar tüm peygamberlerin hayatı, sade bir dil ve samimi bir üslupla anlatılmıştır. Uzun yıllar okullarda ders kitabı olarak okutulan bu eserde anlatılan; Hz Muhammed’in (sas) bazı vasıfları şöyledir:
Resul-i Ekrem ve fahr-ı âlem Muhammed Mustafa (sas) hazretleri yaradılışça ve ahlakça insanoğlunun en mükemmeli idi.
Bütün peygamberlerin (as) azaları tam, yüzleri güzel idi. Allahın sevgilisi Peygamberimiz (sas) ise onların en güzeli idi. Mübarek cismi güzel; bütün azaları birbirine
uygun; endamı gayet düzgün, alnı, göğsü ve iki omzunun arası ve avuçları geniş; boynu uzun düzgün ve gümüş gibi saf idi; omuzları, pazuları ve baldırları iri ve kalın; bilekleri uzun; parmakları uzunca, elleri ve parmakları kalınca idi. Mübarek karnı, göğsüyle beraber olup şişman değildi. Ayaklarının altı çukur idi, düz değildi. Uzuna yakın orta boylu, iri kemikli, iri gövdeli, güçlü ve kuvvetli idi. Ne zayıf, ne semiz, belki ikisinin ortası ve sıkı etli idi. Mübarek derisi ise ipekten yumuşak idi.
Olgunluk ve itidal üzere büyükçe başlı; hilal kaşlı, çekme burunlu, az değirmi çehreli ve düzgün yüzlü idi.
Kirpikleri uzun; gözleri kara, güzel ve büyücek, iki kaşının arası açık, fakat kaşları sık idi. Çatık kaşlı değildi ve iki kaşının arasında bir damar vardı ki, kızdığı zaman kabarıp görünüyordu.
O seçkin Peygamber (sas), ne kireç gibi beyaz ne de karayağız, belki ikisinin ortası ve gül gibi kırmızıya dönük, beyaz, nurlu ve berrak olup mübarek yüzünde nur parlardı. Gözlerinin akında da az kırmızılık vardı. Dişleri inci gibi beyaz ve parlak olup konuşurken ön dişlerinden nur saçılıyordu, gülerken mübarek ağzı hafif bir şimşek gibi ışıklar saçarak açılırdı.
Saçı sakalı henüz ağarmaya başlamıştı
Saçları ne pek kıvırcık, ne de pek düz idi ve saçlarını uzattığı zaman kulaklarının memelerini geçerdi. Sakalı sık ve tam idi; uzun değildi; bir tutamdan fazlasını alırdı.
Vefat ettiklerinde saçı ve sakalı henüz ağarmaya başlayıp başında biraz ve sakalında yirmi kadar beyaz kıl vardı.
Vücudu temiz, kokusu güzel idi; koku sürünsün sürünmesin teni ve teri en güzel kokulardan daha güzel kokardı. Bir kimse onunla el sıkışsa bütün gün, güzel kokusunu duyardı ve bir çocuğun başını sıvazlasa, o çocuk güzel kokusuyla öteki çocuklar arasında belli olurdu.
Doğduğu vakit de tertemiz, sünnetli ve göbeği kesik olarak doğmuştu. Duyuları son derece kuvvetli idi; pek uzaktan işitir ve kimsenin göremeyeceği uzaklıktan görürdü. Bütün hareketleri normal idi. Bir yere giderken acele etmez ve sağa sola salınmaz, ağır başlı doğru yoluna gider ve fakat hızlıca ve kolaylıkla yürürdü. Yani yavaş yürür gibi görünür, fakat yanında gidenler hızlı yürüdükleri halde geri kalırlardı.
Hülasa daha önce anlatıldığı gibi en mükemmel ve müstesna surette yaratılmış mübarek bir varlıktı. Güler yüzlü tatlı sözlü idi; kimseye fena söz söylemez; kimseye kötü muamele etmez; kimsenin sözünü kesmez; yumuşak huylu, alçak gönüllü idi, sert ve kaba değildi; fakat heybetli ve vakarlı idi; yersiz söz söylemezdi; gülmesi de gülümseme şeklinde idi.
Onu ansızın gören kimse mehabet duyardı; onunla konuşup arkadaşlık yapan kimse ise canı gönülden aşık olurdu. Faziletli insanlara derecelerine göre saygı gösterirdi. Akrabasına da pek fazla ikram ederdi; ancak onları kendilerinden üstün olan kimselerden ileri tutmazdı.
Hizmetçilerini çok hoş tutardı. Kendileri ne yerse ve ne giyerse onlara da onu yedirir ve giydirirdi.
Ahlakça herkesten üstündü
-
Ş. Hüseyinoğlu 04-10-2020 11:48
Fatima Zehra Kip hanımefendi kardeşim sitemizin iyi bir takipçisi olduğunuz anlaşılıyor, öncelikle ilginiz ve dualarınız için teşekkür ediyorum. Bahsettiğiniz hususta Ahmet Cevdet Paşa'nın konuyu yeniden ele almadığı, nakletmekle yetindiği anlaşılıyor maalesef. Oysa ilgili makalemde de belirtmeye çalıştığım gibi konuyla ilgili Kur'ani beyanlar durumun farklı olduğunu, Rasulllah'ın geçim sıkıntısı içinde olmadığını göstermektedir.
-
Fatima Zehra Kip 01-10-2020 02:10
Yazar kasdesini tesekkür ederim Ayrica Ahmed Cevded Pasamizada Rabbimden Rahmetler dilerim mekani cennet olsun
-
Fatima Zehra Kip 01-10-2020 02:07
Degeräi kardesim Sükrü huseyinoglu Siyermi kurana tabi,, Isimli yazilariniz icin tesekkür ediyorum Yanliz Bu rehin birakilan zirh meselesini A. Cevdet pasamiz kabul ederken siz kabul etmiyorsunuz anladigim kadariyla Bu celiskiyi bildirir tesekkür ederim Rabbim yar ve yardimciniz olsun selametle insaAllah...
-
Fatima Zehra Kip 01-10-2020 01:59
Cok güzel olmus
- Nübüvveti Tevhid Akidesinden Koparmaya Çalışmak!
- Ercümend Özkan ve Hadis anlayışı
- Resuller büyü bozuculardır
- Mekke'yi bir de bu yönden okusak
- Siyer-i Nebî'de Klişeler ve Gerçekler (VİDEO)
- Tağutlar, Peygamberlere niçin karşı çıktılar
- Muhammed Hamidullah’ın Siyer İlmine Katkıları
- Bedir Ehli'nin sünneti ve günümüz
Makaleler
Hava Durumu