Bir kez daha selamların en güzeliyle selamlıyorum sizleri kıymetli okuyucularım. Bana kızmakta haklısınız, uzun süredir köşemi boş bıraktım, sizlerle hasbihal edemedim maalesef. İnşaallah bundan sonra istikrarlı yazmaya gayret göstereceğim.

Bu yazımda emperyalizmin coğrafyamızda oynadığı, piyonu ulusçu ideolojiler, ulusçu sistem, parti ve örgütler olan büyük oyuna dikkat çekmek ve sesimin ulaştığı herkesi bu oytuna karşı dikkatli olmaya davet etmek istiyorum. Evet bu büyük oyunun senaristi, yapımcısı, yönetmeni baş aktörü Firavun'un yöntemiyle toplumları kamplara bölüp birbirine kırdırarak saltanatını sürdürme gayretinde olan emperyalizm. Ulusçuluk ve mezhepçilik gibi fitne ideolojileri ve bu ideolojileri benimseyen odaklar, bu büyük fitne fücur oyununun piyon veya taşeronları yalnızca.

Emperyalizm geçmişte İslam dünyasına nasıl girip yerleşti? Bir taraftan Arap ulusçuluğunu, diğer taraftan Türk ve Kürt ulusçuluğunu teşvik ve tahrik ederek. Bugün de hem mezhepçilik hem de ulusçuluk fitnesi üzerinden İslam coğrafyasındaki varlığını devam ettirme gayretinde. Son günlerde yaşadığımız hadiselerin makro plandaki anlamı budur. Bu oyunda rol alan ideoloji ve güçler, sadece bu büyük oyunun taşeron ve piyonlarıdır.

Aman kıymetli okuyucularım, gözümüzü dört açalım, aklımızı başımıza toplayalım. Hamasi nutuklara, dolduruşlara pirim vermeyelim. Tek çözümün, dünyevi ve uhrevi kurtuluşumuzun İslam'da olduğunu ve her çeşit ulusçu tutum ve çıkışın emperyalizme asker olmak anlamına geldiğini bilelim. Yaşanan acı olayları böyle değerlendirip, kavmiyetçi söylemlerle gaza gelip fitneyi alevlendirmeye çalışanlardan değil söndürmeye ve etkisiz kılmaya çalışanlardan olalım.

Hepinizi yüce yaratana emanet ediyorum. Selametle.