Kadıtör yazıyor

Sizleri bir kez daha selamların en güzeliyle selamlıyorum kıymetli okuyucularım.

Epeydir sizlerle hemhal olamadık. Meydanı genç kalemlere bırakalım diyoruz, lakin bazı mevzular oluyor ki, kimse oturup da iki satır yazı yazmıyor. Böyle olunca iş başa düşüyor.

Değerli okuyucularım, Diyarbakırlı Ece Nur kızımızı hepiniz tanıyor olmalısınız. İlköğretim öğrencisi olan bu değerli evladımız, yaşadığımız topraklarda yıllardır ihmal edilen bir insani ve İslami sorumluluğu yerine getirerek, hayatının diğer alanlarında olduğu gibi öğretim sürecinde de inandığı gibi giyinmeye karar vermiş ve bu kararının gereğini yapmıştır.

Okula başörtüsüyle giden Ece Nur, İslami değerlere karşı kamusal (y)alanlarla mücadeleyi varlık gerekçesi bilen sisitemin yasakçı ve dayatmacı uygulamalarına muhatap olmuş ve bu yaşında sürgünlere muhatap olmuştur. İslami sorumluluklarının bilincinde olan anne ve babası da kızımıza bu konuda üzerlerine düşen desteği vermektedirler, Allah razı olsun.

Şimdi Müslümanalr olarak ciddi bir imtihanla karşı karşıya oşduğumuz açıktır. Ece Nur, bizlerin ihmal ettiğimiz bir temel bir İslami sorumluluğu ouzlayıp, inandığı gibi yaşamanın pratik örnekliğini göstermiştir. "Devletin değil, Rabbimizim kuluyuz" ifadesini pratiğe aktarmış bulunuyor. Artık hiçbir şey Ece Nur'dan önceki gibi olmayacaktır, olmamalıdır. 

Meselenin diğer bir boyutu da, Müslümanlara hitap eden medya organlarının Ece Nur'un bu onurlu duruşu karşısındaki tutumlaıdır. YAzılı basın açısından baktığımızda, Vakit gazetesi dışında kalan gazetelerin Ece Nur imtihanını şimdiden kaybettiklerini söyleyebiliriz. Zaman gazetesinin Ece Nur'un sürgün edilmesiyle ilgili bir basın açıklamasını haber olarak duyurması dışında konunun, bu konuya duyarlı olması gereken medya organlarında yer almadığını üzülerek görnekteyiz. 

Evet, Vakit bu imtihandan alnı açık çıkan tek gazete olmuştur ve dolayısıyla tebriki hak etmektedir. Konuyu ufacık bir tek haberle geçiştiren Zaman, hiç haberleştirmeyen Yeni Şafak ve Milli Gazete gibi yayın organları bu konuda çuvallamış bulunuyor.

Buradan sormak istiyoruz: Haydi diyelim ki duyarlılık konusunda zaafiyetleriniz var, peki Ece Nur'un bu onurlu duruşunun haber değeri de mi yok?