
"Kafirler" Arama Sonuçları

İnsanoğlu Allah’a inanıp güvendiğinde kafir toplumun yaptıkları, güç ve kuvvetleri Allah’ın yardımı ile eksilecektir. Bu Allah’ın sünneti ve inananlara vadidir. Allah’a karşı büyüklük taslayan kafirler, güçlerinin eksileceğini düşünmemişlerdir…

Dilimle Müslüman olduğumu söyler de yaşantımla kafirlere, müşriklere, münafıklara, modernistlere, laiklere, Hristiyanlara, Yahudilere, mala ve mülke kul olmuş kârunlara, firavunlara yaranmak için bin bir takla atan belamlara ve nefsinin uydusu olmuş zavallılara benzersem öbür dünyada halim nice olur? Bunu şimdiden düşünmem/düşünmeniz lazım gelmektedir.

Gazze cihadı Müslüman mahallesiyle kafirlerin mahallesini ayrıştırdı. Tebük savaşındaki münafıkların seslerini duyar gibi olduk. Gazze cihadı babaları, oğulları, kardeşleri, eşleri, aşiretleri, kazanılan malları, zarar etmesinden korkulan ticareti, hoşlandığımız meskenleri Allah’tan, Rasûlünden ve Allah yolunda cihaddan daha fazla sevemeyeceğimizi öğretti.

Ademoğlunun tarihi boyunca “vahy”; Allah tarafından hak ile batılı ayırması için Rasuller aracılığı ile inananlara şifa ve rahmet olsun diye yeryüzüne indirilirken, muhakkak ki bu durum müşrik, münafık ve kafirlerin tadını kaçırıyor, düzenlerini bozuyor ve planlarını altüst ediyordu. Bu durum Nuh (as)’da da böyleydi, Salih (as)’da da, Şuayb (as), Musa (as), İsa (as)’da da böyleydi.

Kafirlere Benzemek ve Yılbaşı Kutlamaları - Ahmed Kalkan

Kafirlerin ise vefâlı olmaları, kelimenin gerçek anlamında ve genel olarak mümkün değildir. Görece olarak, mesela sözlerinde duruyor olabilirler. Bazıları ölçü ve tartıda hile yapmıyor olabilir. Kafirler, ‘küfür ettikleri’ için yani, Allah’a ait gerçeklikleri örttükleri için, nihai anlamda vefâsızdırlar.

Kur’an'ı Kerimde geçen her bir ayet gibi bu “tek bir” ayet bile tüm insanlık için huzur ve güveni sağlamaya yeterlidir. Adalet bir kâinat nizamıdır. Kâinat nizamına getirilen düzenin İslam dininin öngördüğü adalet esası üzerine kurulacağı hiç şüphesizdir. Bu düzende adalet ilkesi; akrabalık, hısımlık, hasımlık, cins, ırk bağları ve ülkelere göre farklılık gösterip değişmez. Yeryüzünde ekonomik ve silah gücünü elinde bulundurarak mustaz’af insanların kanını akıtan kâfirlerin, zalimlerin, birtakım terör örgütlerinin ve devletlerin benimsedikleri her türlü beşeri düzenler, sistemler, darbeler kesinlikle adalet olmadığı gibi adalet dağıtamaz da.

Kur’an’ı baş tacı ettiklerini söyleyip Kur’an’ın hükümlerini, hayatlarına ve ekonomiden, siyâsete bütün alanlara hâkim kılmayanların bu bildiri sahiplerine sert tepkiler vermelerinin hiç deanlamlı ve değerli olmadığını ve büyük bir çelişki arz ettiğini ifade etmemiz gerekir. Çünkü, kâfirler, Kur’an’ın tek bir harfini bile çıkaramazlar ama Müslümanım diyenler Kur’ân’ı kamusal alandan, ekonomiden ve siyasetten çıkarıp hayat dışına kovuyorlar.

Cuma Hutbesi/Kafirler İçin Fitne Olmak-Ahmed Kalkan/Kalem-Der

Hizb-ut Tahrir Türkiye, Halep için İstanbullu tüm Müslümanları Fatih Camii’nde cumaya, gıyabi cenaze namazına, duaya ve sömürgeci kâfirleri tel’ine davet etti.

Ferid Aydın'ın Kalem-Der'de geçtiğimiz Cuma günü vermiş olduğu Cuma vaazı ve Cuma hutbesini istifadenize sunuyoruz:

Kalem-Der'de Ahmed Kalkan'la iki haftada bir yapılan "Güncel Konuların Müslümanca Değerlendirilmesi" üst başlıklı sohbette "Kafirlere Benzemek ve Yılbaşı Kutlamarı" konuşuldu.

Suriye'de sözde barış süreci için hazırlanan karar tasarısı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde kabul edildi.

Ahmed Kalkan'la iki haftada bir yapılan "Güncel Konuların Müslümanca Değerlendirilmesi" üst başlıklı sohbette bu hafta "Kafirlere Benzemek ve Yılbaşı Kutlamarı" konusu var.

Bugün dünyaya İslam değil “isyan” egemense, bunun sebebi, öyle sanıldığı gibi kâfirlerin, İslam düşmanlarının güçlü oluşu değil, müslümanların parçalanmışlığıdır. O yüzden “İslam’ın egemenliği için Ümmet’in birliği şarttır.” Zira farklı meşrepler/gruplar çatısı altında “ayrı” olununca, “müslümanlar arası dayanışma” mümkün olmuyor. Haliyle, bütün müslümanların “kardeş” olduğu, “tek bir millet olan küfür” karşısında “yekvücut bir ümmet” olarak mücadeleye durmak gerektiği hakikati idrak edilemiyor.

Kalemderin organize ettiği 2013-2014 yılı aylık Konferans ve Panellerin ilki olan “Cemaatler ve Kendimiz Açısından Kardeşlik ve Vahdet" konulu konferans M. Kamil Gelgör'ün sunumuyla Kalem-Der dernek binasında yapıldı.

Kafirûn suresi, otuz kelimeyi bile bulmayan hacmiyle, uzlaşmayı kökünden kazımıştır. Din ayrılığı kıyamete kadar geçerlilik kazanmıştır böylece. Kâfirlerin dini kâfirlere, müminlerin Din’i ise mü’minleredir. Ama kâfirler bilmelidirler ki İslam'ın, kâfirlerin diniyle hiçbir ortak bağı yoktur. Onlarla aynı ‘gemi’de yaşıyor olsalar da, aynı mahallede, aynı sokakta ikamet etseler de, aynı araçlarda taşınsalar da, aynı dükkânlardan alış-veriş yapsalar da, kâfirlerle mü’minlerin dinleri ayrıdır.

Bu siyasî bilinç diri olduğu dönemlerde Müslümanlar, fiziken kâfir bir toplumun egemenliği altında yaşasalar da, siyasî duruş, fikir ve iman bakımından asla eziklik duymamışlar, bilakis başları hep dik olmuştur. Kur'an, Müslüman olmayanlara hitap edeceği zaman, “De ki ey kâfirler!” diye söze başlamaktadır. Peygamber (a.s) hangi kâfire hitap edecek olsa, sözlerine, dalalette olup, Müslüman olmakla kurtuluşa erecek biri nazarıyla başlamıştır.
Makaleler
Hava Durumu