“Oysa biz onları da atalarını da nimetlerimizden faydalandırdık. Hatta bu, ömürleri boyunca sürüp gitti. Şimdi bizim yeryüzünü etrafından nasıl eksiltip durduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde üstün gelen onlar mı?” (Enbiya suresi 44. ayet)
Kâfirler, ilahlarını diline doladığı için Peygamberimizle (as) alay etmişlerdir. Hâlbuki onlar Allah’ın kitabını inkâr eden kâfir bir toplumdu.
Kâfirler tehdidin ne zaman gerçekleşeceğini soruyorlardı. Oysa onların kendilerini saracak ateşi savacak yardımcıları olmayacaktı. Onlara yardım edilmeyecek bir zaman gelecekti. Kıyamet ise aniden gelip çatacaktı.
Küfür tek millettir.
Resulullah’tan (as) önceki kâfirler de peygamberleri ile alay etmişlerdi. Kendilerini savunacak ilahları yoktu. Zavallılardı. Sapkın inançları onları geçici zevklere daldırmıştı. Kayalardan evler yontuyorlar yaz ve kış seferlerine çıkıp varlıklarını artırıyorlardı. Mal ve evlat bakımından çok zenginleşmişlerdi. İnançtan yoksun sahte bir hayatın uzayıp gideceğini sanıyorlardı.
Allah’ı hayattan uzaklaştırdığınızda insana sahte bir ebedilik duygusu verir. Araf Suresi 20’de şeytanın Adem’e söylediği şey buydu. Ebedileşmek, mükemmelleşmekti. İnsanın zaafı buydu. Ebedileşmek zaafı şeytana yarıyordu. Ama onlar görmüyorlardı. Allah’ın yeryüzüne müdahale ettiğini bir taraftan sürekli eksilttiğini görmüyorlardı.
Kâfirler, zenginlik içinde hayat yaşıyorlardı. Cenabı Allah peygamberleri aracılığıyla vahyini gönderdi. Müslümanların yeryüzünü ıslah etmesi için onlara güç verdi. Müminler eliyle kafirlerin yurtları, ülkeleri, zenginlikleri yok olmaya eksilmeye başlamıştı. Rahman olan Allah Müslümanlar eliyle kafirlerin arazilerini eksiltmekte ve kuvvetlerini ellerinden almaktaydı. Allah’ın bu vadi haktır. İnsanlar Allah’a inandıkça hep galip geleceklerdir. Bu Allah’ın Mümin kullarına vadidir.
Kafirler için eksilme toprak, mal, servet gibi fiziki eksiklikler olarak anlaşılabilir. El Hak doğrudur. Diğer taraftan kâfirler değer yargıları bakımından da eksilmektedirler. Allah’a karşı isyanları sebebi ile medeniyet, ilim, irfan, şükür, ahlak, adalet, şeref, haysiyet gibi bireysel ve toplumsal değerleri de yok olmakta, değersizleşmektedir. İnsanlığa dayattıkları değerlerinin kendileri dışındaki toplumları için bir değerinin olmadığı görülmektedir.
İnsanoğlu Allah’a inanıp güvendiğinde kafir toplumun yaptıkları, güç ve kuvvetleri Allah’ın yardımı ile eksilecektir. Bu Allah’ın sünneti ve inananlara vadidir. Allah’a karşı büyüklük taslayan kafirler, güçlerinin eksileceğini düşünmemişlerdir. Bu yüzden hep üstün geleceklerini sanıyorlar. Sürekli kazanacaklarını ummuşlardır. Hem Allah’a sırt çevirecekler hem vahye kulak asmayacaklar ve küfürlerinde ısrar edip ilelebet yaşayacaklar…
Asla üstün gelmeyecekler.
Zulüm ilelebet sürmemiştir. Kur’an’a yöneldiğimizde nice güçlü toplumların helak olup yok oldukları görülmektedir. Yurtlarına Allah’ın başka kulları varis olmuşlardır. Toprakları eksilmiştir. Güç ve kuvvetleri kesilmiştir. Yurtları üzerinde salına salına yaşadıkları evleri virane olmuş gelip geçenler için birer hatıra kalmıştır.