
"USA" Arama Sonuçları

Bugün Filistin’de siyonist işgal rejiminin varlığı söz konusu ise, işgal 1948’den bugüne varlığını daha da genişletiyor ve İslam coğrafyasının merkezi bir bölgesi olan Filistin’de sürekli olarak hunharca katliamlar gerçekleştirebiliyor, 500 güne yaklaşan bir süredir de Gazze’de açık bir soykırım gerçekleştirebiliyorsa, tüm bunların temelinde, İngiliz emperyalizmi tarafından İslam coğrafyası için bir asır önce biçilmiş olan ulus, ulusal sınırlar ve ulus-devlet formatı yatmaktadır.

Avrupa'da neşet eden ulus-devlet anlayışı, zamanla dünyanın geri kalanına yayılmış, teker teker bütün toplumlar bu yola bile isteye girmişlerdir. Çünkü uluslararası düzende bir devlet olarak kabul edilebilmek için başta BM'nin onayından geçmek, bunun için de ön şart olarak, bir ulusa dayanmak, laiklik ve demokrasiyi kabul etmek, insan hakları, eşitlik, uluslararası hukukun üstünlüğünü kabul etmek gibi ‘amentü’ye katılmak gerekmektedir. Yola çıkan veya çıkmayı düşünen her toplumun önderleri ya bunun farkında olarak işe başlamakta ya da bir şekilde kendilerine öğretilmektedir.

Hayatını hayır faaliyetlerine adamış olan, yıllardır nakil kalple yaşadığı halde Yemen’den Afganistan’a, Suriye’den Çad’a mazlumlara, yetimlere kol kanat germek için koşturan, MUSAİD İnsani Yardım Derneği kurucusu Mehmet Demirel vefat etti.

15 Temmuz gecesi tüm yaşananlar çok tartışıldı, çok konuşuldu. Ayarlı darbe diyen de oldu her şey bir mizansen idi diyen de. Ancak diğer yandan bu tarihi gece ile başlayan süreçte, 28 Şubat döneminde Müslümanların sistem ile açılan mesafesi hızla kapatılmaya çalışıldı.

Müslümanların sessizce bu savaşı ve katliamları seyredişlerinin altında ümmet olma fikrinden uzaklaşmış olmaları ve ulusal çıkarların gölgesinde hesap yapıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Elbette ulus devlet düzenini kabul etmiş ve batıl değerleri kendisine misyon edinmiş siyasal erklerin yapacağı şey Allah'ın razı olacağı şeyler olmasa gerek. İsrail terör şebekesiyle ticaret hacminin artarak devam etmesi ulus devlet anlayışı için anlaşılmayacak bir durum olmasa gerek.

Cumhuriyetin fabrika ayarları, Çankaya’daki rakı sofralarında belirlendi ve oradan tüm topluma dayatılmaya çalışıldı. Cumhuriyet, İslam’a ve değerlerine açık bir cephe alınarak ve aleyhte propaganda ve kampanyalar eşliğinde, tam bir irtidat havası içinde ilan edildi ve baştan itibaren redd-i miras anlayışı gereği “kamusal alanda” İslam’a dair ne varsa üzerine gidildi, ortadan kaldırılmaya çalışıldı.

Irak’ta Rusafa hapishanesinde tutuklu bulunan Türkiye vatandaşı kadınlar, bir basın açıklaması yaptı ve videosunu sosyal medyada paylaşarak yetkililere yardım çağrısında bulundu.

Ademoğlunun tarihi boyunca “vahy”; Allah tarafından hak ile batılı ayırması için Rasuller aracılığı ile inananlara şifa ve rahmet olsun diye yeryüzüne indirilirken, muhakkak ki bu durum müşrik, münafık ve kafirlerin tadını kaçırıyor, düzenlerini bozuyor ve planlarını altüst ediyordu. Bu durum Nuh (as)’da da böyleydi, Salih (as)’da da, Şuayb (as), Musa (as), İsa (as)’da da böyleydi.

Cübbesiyle nam salmış bir kişi şeytanın bütün bu görevlerini fazlasıyla yerine getirmektedir. Bu cübbeli İblis Kur’an’dan istediği ayeti ahlaksız ve ahmakça safsatalarına alet edebiliyor, İslam’ın tertemiz akidesine karşı istediği imansızlık zehrini kusabiliyor, istediği zaman istediği hezeyanı savurabiliyor. Kur’an’ın tanımıyla, kendisi gibi cin ve ins şeytanları zümresine vahiyler indiriyor / telkinlerde bulunuyor.

Peki, böyle özgürlükçü bir toplum neden Muhammed (s.a.s) bana Risalet verildi deyince “Lâ ilâhe illallah” deyin kurtulun çağrısına şiddetle karşı çıktılar? Neydi onları Hz. Peygambere hasım eden?

Son on beş yıldaki ilave sekülerleşme, laikleşme ve yozlaşmanın sebebi, tevhidî daveti bu topluma ulaştırması gerekenlerin de laik, demokrat, ulusalcı, sağcı, muhafazakâr kitlelere eklemlenip onlarla birlikte şirkle hükmeden laik demokratik iktidarların destekçisi konumuna savrulmaları olmuştur.

“Dünya Müslüman Alimler Birliği”, işgal rejiminin aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa baskınını kınayarak, tüm Müslümanlardan buranın korunması için harekete geçmesi istedi. Birlik, bunun nasıl olacağına ilişkin bir açıklama yapmadı.

Musaid İnsani Yardım Derneği ile Kur'an Yurdu İslami Eğitim Derneği ve Kur'an Nesli İlim Merkezi "Yemen yardım kampanyası" başlattı. "Yemen'deki açlık sorununa duyarsız kalmıyoruz. İnşallah karınca kararınca kardeşlerimize el uzatıyoruz" şiarıyla başlatılan kampanyaya desteklerinizi bekliyoruz.

Modern tuğyanın “hayvanı”, İslam’ın bildirdiği varlık hiyerarşisindeki gibi insanın emrine musahhar kılınmış bir varlık değil, başta da belirttiğimiz gibi kendisine sınır konulamaz, dokunulamaz bir “puttur.”

Ülkedeki üsleri kullandırıp İslam coğrafyasını bombalatarak batı emperyalizmine, Çin'le yakınlaşma adına onun bir halkı topyekün yok etme politikasına susarak, susmayanları da cezalandırarak doğu emperyalizmine zulümde ortaklı etmeye dayalı "denge politikası".

Şayet kişisel saltanat ve zevkü sefadan söz edilecekse, Kemalistler aynaya bakmalıdırlar. O saltanat ve zevkü sefa aynasında ulusal putlarını göreceklerdir.

Birkaç yıl önce özel bir şirkete devredilen “ulusal kumar” M. Piyango’nun “yılbaşı çekilişleri” ile ilgili basında yer alan “Büyük ikramiye yine devletin” şeklinde bir haber kalıbı vardır, hatırlanacağı üzere. “Büyük ikramiyeyi” kim kazanırsa kazansın, piyango kumarının asıl kazananının devlet olduğunu ifade eden bu haber kalıbı, aslında sistem içi politik süreçler için de geçerli bir durumdur.

Siyeri incelediğimizde ilk iman eden Müslümanların büyük çoğunluğunun gençlerden oluştuğunu görüyoruz. Mesela iman ettiğinde Ali b. Ebi Talip henüz 10 yaşlarında iken Zeyd b. Harise 15; Abdullah b. Ömer 13; Sad b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf, Talha b. Ubeydullah ve Erkam b. Ebi’l-Erkam 17; Musab b. Umeyr 18-20 arası; Cafer b. Ebi Talib ise 22 yaşlarında idiler.
Makaleler
Hava Durumu