"diyecek" Arama Sonuçları
Bilge Kağan, Tonyukuk Kağan ve M.Kemal
Teoman Duralı, Bilge Kağan'ın söz konusu tercihini ve gerekçesini söylediğinde, aklıma doğrudan 1920'li yıllar, M.Kemal, etrafındaki kadro ve batılılaşma/bâtıllaşma tercihleri geldi. "Keşke o gün M.Kemal'e hayır diyecek, onu bu ilhad ve irtidattan vazgeçirmek, değilse engellemek için tavrını koyacak bir "Tonyukuk Kağan" bulunsaydı Ankara'da" diye düşündüm.
Teoman Duralı, Bilge Kağan'ın söz konusu tercihini ve gerekçesini söylediğinde, aklıma doğrudan 1920'li yıllar, M.Kemal, etrafındaki kadro ve batılılaşma/bâtıllaşma tercihleri geldi. "Keşke o gün M.Kemal'e hayır diyecek, onu bu ilhad ve irtidattan vazgeçirmek, değilse engellemek için tavrını koyacak bir "Tonyukuk Kağan" bulunsaydı Ankara'da" diye düşündüm.
Batıl Uyutur, Îslam Diriltir!..
Yaşayan ve manen yaşamayan insanı tanıyalım. Hani zombiler diye film yapmışlar, mezardan kalkan ölüler timsalı ne yaptığını bilmeden aylak aylak gezen etrafına zarar veren farkında olamayan serseri mayın gibi nerede patlıyacağı belli olmayan bir tipleme, ceset yürüyor ama ruh yok, yaşayan insan da farklı değil, bu tasfir ancak yaşayan insan için örnek verilebilir. Yoksa mahşerde dirilen insan ne olduğunun farkına varacak ve eyvah diyecek!..
Yaşayan ve manen yaşamayan insanı tanıyalım. Hani zombiler diye film yapmışlar, mezardan kalkan ölüler timsalı ne yaptığını bilmeden aylak aylak gezen etrafına zarar veren farkında olamayan serseri mayın gibi nerede patlıyacağı belli olmayan bir tipleme, ceset yürüyor ama ruh yok, yaşayan insan da farklı değil, bu tasfir ancak yaşayan insan için örnek verilebilir. Yoksa mahşerde dirilen insan ne olduğunun farkına varacak ve eyvah diyecek!..
Hutbe: Eğer yığınlar istemezse hiçbir Tâğut onları ezemez (VİDEO-HABER)
“İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler müstekbirlere diyecek ki: ‘şüphesiz bizler sizlere uymuştuk; şimdi siz az bir şey olsun Allah’ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?’ “ (İbrahim: 21)
“İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler müstekbirlere diyecek ki: ‘şüphesiz bizler sizlere uymuştuk; şimdi siz az bir şey olsun Allah’ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?’ “ (İbrahim: 21)
Mezhep savaşlarına doğru mu sürükleniyoruz?
Şiilerin Türkiye'de ve hatta tüm ülkelerde Suriye zulmünden sonra diyecekleri bir şey kalmadı, sesleri solukları kesildi. Fakat bugün şiddetli bir şekilde Batılılaşma, Amerikanlaşma tehlikesi var. Filmleriyle, modasıyla, kültürüyle, eğitim sistemiyle, kendilerini dost ve müttefik kabul eden işbirlikçi yöneticilerle, müslümanları her yönden kuşatan, işgal eden ve imtihanlarını kaybettirmeye çalışan bir gâvurlaştırma hareketi var.
Şiilerin Türkiye'de ve hatta tüm ülkelerde Suriye zulmünden sonra diyecekleri bir şey kalmadı, sesleri solukları kesildi. Fakat bugün şiddetli bir şekilde Batılılaşma, Amerikanlaşma tehlikesi var. Filmleriyle, modasıyla, kültürüyle, eğitim sistemiyle, kendilerini dost ve müttefik kabul eden işbirlikçi yöneticilerle, müslümanları her yönden kuşatan, işgal eden ve imtihanlarını kaybettirmeye çalışan bir gâvurlaştırma hareketi var.
Türkiyeli Müslümanlar Çin zulmüne sessiz kalmadı
Köklü Değişim tarafından Türkiye’nin 7 ilinde organize edilen "Doğu Türkistan’a Kim Yardım Edecek! Zalim Çin’e Kim Dur Diyecek?” başlıklı basın açıklamasına Müslümanlar kayıtsız kalmadı.
Köklü Değişim tarafından Türkiye’nin 7 ilinde organize edilen "Doğu Türkistan’a Kim Yardım Edecek! Zalim Çin’e Kim Dur Diyecek?” başlıklı basın açıklamasına Müslümanlar kayıtsız kalmadı.
Bu ahlaksızlığa kim dur diyecek
İstanbul Tabip Odası, "Cinselliği Hastalıklardan Korunarak Keyifli Yaşamak" konulu panel adı altında sapkınlığa özendiren ve eşcinselliği meşrulaştırma gayreti güden çirkin bir afişle tanıttığı çalışması tepki topluyor.
İstanbul Tabip Odası, "Cinselliği Hastalıklardan Korunarak Keyifli Yaşamak" konulu panel adı altında sapkınlığa özendiren ve eşcinselliği meşrulaştırma gayreti güden çirkin bir afişle tanıttığı çalışması tepki topluyor.
Mehmet Pamak’tan tevhidi uyanış çevrelerine ittifak çağrısı
Mehmet Pamak, İLKAV’ın 30. Yıl programındaki konuşmasında, tevhidî uyanış süreci öbeklerini “yeni 28 Şubat” zulmüne ve müslümanları kuşatan yozlaşmaya, sekülerleşmeye direnebilmek için ittifak etmeye ve bu kötü gidişe dur diyecek güçlü bir irade oluşturmaya çağırdı.
Mehmet Pamak, İLKAV’ın 30. Yıl programındaki konuşmasında, tevhidî uyanış süreci öbeklerini “yeni 28 Şubat” zulmüne ve müslümanları kuşatan yozlaşmaya, sekülerleşmeye direnebilmek için ittifak etmeye ve bu kötü gidişe dur diyecek güçlü bir irade oluşturmaya çağırdı.
Çocuklarımıza faiz konusunda nasihat ediyor muyuz?
Evladım! Sana faiz konusunda nasihat ediyorum çünkü sen, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) öyle bir zaman gelecek ki faiz yemeyen kalmayacak, doğrudan yemeyene bile tozu bulaşacak diye buyurduğu bir zamanda imtihan olacaksın. Bu öyle bir zamandır ki, bu zamanda insanlar, para gelsin de nereden gelirse gelsin diyecekler, faizi hayatın ve ticaretin bir gerçeği olarak görecekler, faizsiz bir hayat olacağına dair inançlarını, ideallerini ve hedeflerini kaybedecekler, camiden, imam hatipten, Kur’an kursundan daha çok banka açacaklar…
Evladım! Sana faiz konusunda nasihat ediyorum çünkü sen, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) öyle bir zaman gelecek ki faiz yemeyen kalmayacak, doğrudan yemeyene bile tozu bulaşacak diye buyurduğu bir zamanda imtihan olacaksın. Bu öyle bir zamandır ki, bu zamanda insanlar, para gelsin de nereden gelirse gelsin diyecekler, faizi hayatın ve ticaretin bir gerçeği olarak görecekler, faizsiz bir hayat olacağına dair inançlarını, ideallerini ve hedeflerini kaybedecekler, camiden, imam hatipten, Kur’an kursundan daha çok banka açacaklar…
Bir hatim deneyimi!
Vahyin idrakinden yoksun, yüzünden okumaları! Cehalet yüzünden, idrakten yoksun okumaları! Arapça bilmeyen bir topluluğun, ısrarla Arapçadan (yüzünden) Kuran’ı okuyup bitirme çabasını… “N’olur bizi anlayın, bizi biraz düşünün” diyen ayetlerin, anlamsızlık girdabında çırpındıkça dibe iteklenmesini… Bu iteklemeden binlerce sevap kazandığını uman bir aldanışın, samimi kalplere, samimiyetsiz yansımasını… Sadece okunup bitirilmesini… Anlamaya, düşünmeye, tefekküre tenezzülsüz yönelişle; daha diyeceklerine başlamadan, aslında Kur’an’ın bitirilmesini!
Vahyin idrakinden yoksun, yüzünden okumaları! Cehalet yüzünden, idrakten yoksun okumaları! Arapça bilmeyen bir topluluğun, ısrarla Arapçadan (yüzünden) Kuran’ı okuyup bitirme çabasını… “N’olur bizi anlayın, bizi biraz düşünün” diyen ayetlerin, anlamsızlık girdabında çırpındıkça dibe iteklenmesini… Bu iteklemeden binlerce sevap kazandığını uman bir aldanışın, samimi kalplere, samimiyetsiz yansımasını… Sadece okunup bitirilmesini… Anlamaya, düşünmeye, tefekküre tenezzülsüz yönelişle; daha diyeceklerine başlamadan, aslında Kur’an’ın bitirilmesini!
Kocası kan döküyor, Esma Esed oyunda eğlencede
Ülkesi cayır cayır yanıyor ama onun keyine diyecek yok. Suriye'de kan gövdeyi götürse de, Esma Esed dünya kamuoyuna gülücükler dağıtıyor.
Ülkesi cayır cayır yanıyor ama onun keyine diyecek yok. Suriye'de kan gövdeyi götürse de, Esma Esed dünya kamuoyuna gülücükler dağıtıyor.
Herkes susturuldu, "Nutuk" konuştu!
Tarihçi Mehmet Ö. Alkan: “Mustafa Kemal’e itiraz edebilecek bir kişi bırakılmadı. Ya idam ya tasfiye edildi. Böylece Nutuk okunabilir hale geldi. Ve Atatürk, ‘1919 Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım. Vaziyet, manzara şöyleydi’ diyecek hale geldi.”
Tarihçi Mehmet Ö. Alkan: “Mustafa Kemal’e itiraz edebilecek bir kişi bırakılmadı. Ya idam ya tasfiye edildi. Böylece Nutuk okunabilir hale geldi. Ve Atatürk, ‘1919 Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım. Vaziyet, manzara şöyleydi’ diyecek hale geldi.”
Dersim katliamına katılan askerlerin ifadeleri kan donduruyor
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
Bir daha soruyoruz: NATO'ya kim "One minute" diyecek?
Yeri gelince İslam dünyasının model ülkesinin model lideri pozlarında esip gürleyen ve bu yüzden de meydanlarda posterleri açılan Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın NATO'nun cinayetleri karşısında sus-pus olması önemli mesajlar içeriyor.
Yeri gelince İslam dünyasının model ülkesinin model lideri pozlarında esip gürleyen ve bu yüzden de meydanlarda posterleri açılan Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın NATO'nun cinayetleri karşısında sus-pus olması önemli mesajlar içeriyor.
Ecenur'un babasından haklı feryat: Duyan yok mu?
Kızım başını örttüğünde arkasında ona aferin diyecek yetmiş milyon var olmalı diye düşünüyordum. Ecenur’un yaptığı, çoğunluğun dininin gereğiydi...
Kızım başını örttüğünde arkasında ona aferin diyecek yetmiş milyon var olmalı diye düşünüyordum. Ecenur’un yaptığı, çoğunluğun dininin gereğiydi...
36 ülke, İsrail'e "Terör devleti" diyecek
Halkı Müslüman 36 ülke, Suriye’nin teklifi üzerine siyonist çete devletini bundan sonra “Terör Devleti” olarak nitelendirmeye ve bunu ders kitaplarında da işlemeye karar verdi.
Halkı Müslüman 36 ülke, Suriye’nin teklifi üzerine siyonist çete devletini bundan sonra “Terör Devleti” olarak nitelendirmeye ve bunu ders kitaplarında da işlemeye karar verdi.
Din değil ama bu dogmatizm terakkiye manidir
"İster dindar olun ister dinsiz, ister Batı aleyhtarı olun ister Batıcı, ister muhafazakâr olun ister liberal, ister enternasyonalist olun ister milliyetçi; ruhban sınıfını hoş tutmak ve engizisyonun çarkına kapılmamak için "Ben Atatürkçüyüm" diyeceksiniz!"
"İster dindar olun ister dinsiz, ister Batı aleyhtarı olun ister Batıcı, ister muhafazakâr olun ister liberal, ister enternasyonalist olun ister milliyetçi; ruhban sınıfını hoş tutmak ve engizisyonun çarkına kapılmamak için "Ben Atatürkçüyüm" diyeceksiniz!"
Makaleler
Hava Durumu