"dnem" Arama Sonuçları
Günah işlemekle, günah içinde yüzmek farkı
“Günaha düşmek” insan olmamızın bir sonucudur. Her insan her yerde, her zaman ve her an günaha düşebilir. Ancak “günahta yüzmek, günahla yaşamak, günahın içinde debelenmek, günahın içinde sevinç çığlıkları eşliğinde ıslık ve alkış çalmak, günah çukurunda sakız çiğnemek veya mutluluk pozlarını vermek, günah denizinde yüzmek, hiçbir şey olmamış gibi davranmak” Müslümanlara ait bir ahval değildir.
“Günaha düşmek” insan olmamızın bir sonucudur. Her insan her yerde, her zaman ve her an günaha düşebilir. Ancak “günahta yüzmek, günahla yaşamak, günahın içinde debelenmek, günahın içinde sevinç çığlıkları eşliğinde ıslık ve alkış çalmak, günah çukurunda sakız çiğnemek veya mutluluk pozlarını vermek, günah denizinde yüzmek, hiçbir şey olmamış gibi davranmak” Müslümanlara ait bir ahval değildir.
Mushaf’ın sayfalarını yırtmak mı, Kur’an’ın hükümlerini çiğnemek mi daha büyük suçtur?
Devlet, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmese de olur. Ama, aman ha, kimse Kitabımın yazıldığı sayfaları kitaptan yırtmasın. Yırtanlara engel olun. Mushaf’a saygısızlık yaptırmayın. Ancak, o Kitabı önemsemeyin, mehcur bırakın, sanki Kitapsızmışsınız gibi yaşayın. Okullarınız başka kitapları baştacı etsin, Devletin Anayasa adlı başka kutsal kitabı olsun, onu tatbik etsin. Ekonomide “para” adlı başka kitabınız olsun... Böyle mi diyor Rabbimiz?
Devlet, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmese de olur. Ama, aman ha, kimse Kitabımın yazıldığı sayfaları kitaptan yırtmasın. Yırtanlara engel olun. Mushaf’a saygısızlık yaptırmayın. Ancak, o Kitabı önemsemeyin, mehcur bırakın, sanki Kitapsızmışsınız gibi yaşayın. Okullarınız başka kitapları baştacı etsin, Devletin Anayasa adlı başka kutsal kitabı olsun, onu tatbik etsin. Ekonomide “para” adlı başka kitabınız olsun... Böyle mi diyor Rabbimiz?
Eyyüp (as) ve modern insan’ın unuttuğu haslet: Sabır
Sabır, içine düşülen ve nefsin arzu etmediği bir durumdan ancak Allah’ın izin verdiği bir çıkış yolu bulana kadar sebat etmek ve Allah’ın sınırını çiğnememektir. Hz.Eyyüp (as) hastalık ile imtihan edilirken bize bir şey öğretiyor. Ne ile imtihan edilirsek edilelim,
Sabır, içine düşülen ve nefsin arzu etmediği bir durumdan ancak Allah’ın izin verdiği bir çıkış yolu bulana kadar sebat etmek ve Allah’ın sınırını çiğnememektir. Hz.Eyyüp (as) hastalık ile imtihan edilirken bize bir şey öğretiyor. Ne ile imtihan edilirsek edilelim,
Suriye'ye müdahale konusundaki tutumumuz ne olmalı?
Bizlerin, her halükarda İslam coğrafyasına yönelik muhtemel bir emperyalist müdahaleye karşı tutumumuz bellidir. Küresel küfür güçlerinin İslam beldelerini çiğnemelerine asla razı olamayız. Bununla birlikte, emperyalist müdahaleye karşı çıkarken, Suriye'de olduğu gibi Müslüman bir halka musallat olmuş despot ve katil bir rejimi arkalama gibi bir konuma düşmememiz de önem arz etmektedir.
Bizlerin, her halükarda İslam coğrafyasına yönelik muhtemel bir emperyalist müdahaleye karşı tutumumuz bellidir. Küresel küfür güçlerinin İslam beldelerini çiğnemelerine asla razı olamayız. Bununla birlikte, emperyalist müdahaleye karşı çıkarken, Suriye'de olduğu gibi Müslüman bir halka musallat olmuş despot ve katil bir rejimi arkalama gibi bir konuma düşmememiz de önem arz etmektedir.
Hüseyin Bülbül, "Kul hakkı" konusunu anlattı
Hüseyin Bülbül: Toplumumuzda şöyle bir kanaat vardır. Kul hakkı asla bağışlanmaz. Bu nedenle "bana kul hakkıyla gelmeyin” sözü, bir ayetmiş gibi Allah Teâlâ’ya isnat edilir. Hâlbuki Kur’an’da böyle bir ayet yoktur. İnsanların haklarından bahsedilir. Ama haksızlık yapanların asla affedilmeyeceğinden bahsedilmez. Çünkü kulu yaratan, yaşatan, hak ve hukukunu belirleyen, dünya ve ahirette görev ve sorumluluklarını bildiren, sonucundan sorumlu tutan, hak ve batılın ölçüsünü koyan, neyin daha önemli olduğunu belirleyen de Allah Teâlâ’dır. Konuya bu açıdan baktığımız zaman, herhangi bir kuralı ihlal eden kimse, her şeyden önce kuralı belirleyen Allah’ın hukukunu çiğnemiş olmaktadır. Bu nedenle ihlal edilen hak öncelikle Allah’ın hakkıdır.
Hüseyin Bülbül: Toplumumuzda şöyle bir kanaat vardır. Kul hakkı asla bağışlanmaz. Bu nedenle "bana kul hakkıyla gelmeyin” sözü, bir ayetmiş gibi Allah Teâlâ’ya isnat edilir. Hâlbuki Kur’an’da böyle bir ayet yoktur. İnsanların haklarından bahsedilir. Ama haksızlık yapanların asla affedilmeyeceğinden bahsedilmez. Çünkü kulu yaratan, yaşatan, hak ve hukukunu belirleyen, dünya ve ahirette görev ve sorumluluklarını bildiren, sonucundan sorumlu tutan, hak ve batılın ölçüsünü koyan, neyin daha önemli olduğunu belirleyen de Allah Teâlâ’dır. Konuya bu açıdan baktığımız zaman, herhangi bir kuralı ihlal eden kimse, her şeyden önce kuralı belirleyen Allah’ın hukukunu çiğnemiş olmaktadır. Bu nedenle ihlal edilen hak öncelikle Allah’ın hakkıdır.
Makaleler
Hava Durumu