"edilemez" Arama Sonuçları
Âhir Zamanda Erdemli Olmak ve Erdemli Kalmak
Erdemlilik, bizi yaratan ve yaşatan Rabbimize nankör olmayı değil, O’na şükreden kullar olmayı gerektirir. Rabbine vefası olmayanın başka hiç kimseye gerçek anlamda vefasından söz edilemez. Ki vefalı olmak, erdemli olmanın çok mühim bir cüzüdür.
Erdemlilik, bizi yaratan ve yaşatan Rabbimize nankör olmayı değil, O’na şükreden kullar olmayı gerektirir. Rabbine vefası olmayanın başka hiç kimseye gerçek anlamda vefasından söz edilemez. Ki vefalı olmak, erdemli olmanın çok mühim bir cüzüdür.
Yunanistan'ın İslam'ı vesayet altına alma tavrı kabul edilemez evet, peki ya Türkiye'nin?
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın müftülükleri kendi yönetimi altına almaya çalışmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Gerekli ve doğru bir açıklama. Lakin Dışişleri Bakanlığı'ndan, aynı tepkiyi Türkiye'ye de göstermesini ve "Diyanet teşkilatı eliyle İslam'ı ve İslam'ın mâbedlerini laik bir yönetimin vesayeti altına alma yaklaşımının kabul edilemez olduğunu" deklare etmesini bekliyoruz.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın müftülükleri kendi yönetimi altına almaya çalışmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Gerekli ve doğru bir açıklama. Lakin Dışişleri Bakanlığı'ndan, aynı tepkiyi Türkiye'ye de göstermesini ve "Diyanet teşkilatı eliyle İslam'ı ve İslam'ın mâbedlerini laik bir yönetimin vesayeti altına alma yaklaşımının kabul edilemez olduğunu" deklare etmesini bekliyoruz.
İmamın okuduğu ayet ‘Cumhuriyet değerlerine aykırı’ görüldü
Ahzab Suresi’nden İslam Peygamberi Hazreti Muhammed (sav)’in eşlerine hitap eden ayetleri okuyan imamın videosunu gören İçişleri Bakanı Darmanin, “bu ifadeleri kabul edilemez bulduğu”nu söyledi. Cami yönetimi, imamın görevine son verdi.
Ahzab Suresi’nden İslam Peygamberi Hazreti Muhammed (sav)’in eşlerine hitap eden ayetleri okuyan imamın videosunu gören İçişleri Bakanı Darmanin, “bu ifadeleri kabul edilemez bulduğu”nu söyledi. Cami yönetimi, imamın görevine son verdi.
Elmalılı: Kur’an hiçbir dile hakkıyla tercüme edilemez
ilk Türkçe Kur’an tefsiri olan “Hak Dini Kur’an Dili”ni hazırlayan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, lafızların yer aldığı metnin genel kompozisyonunu dikkate almak ve neticede kastedilen asıl mana ile tali manaları ayırt etmek gerektiğini vurguladı.
ilk Türkçe Kur’an tefsiri olan “Hak Dini Kur’an Dili”ni hazırlayan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, lafızların yer aldığı metnin genel kompozisyonunu dikkate almak ve neticede kastedilen asıl mana ile tali manaları ayırt etmek gerektiğini vurguladı.
Mevdûdî yeniden ama nasıl?
Düşün Yayıncılık, Mevdûdî’nin üç kitabını yayımladı: Hicab, Kurana Göre Dört Terim ve Gelin Müslüman Olalım. Kitapların kapağındaki “tüm eserleri” şeklindeki ifade, bundan sonra Mevdûdî’nin eserlerinin bu yayınevi tarafından yayımlanacağının bir işareti olarak görülebilir. Fakat bahsettiğimiz tercüme girişiminin zanaat kısmında bir takım ciddi sorunların bulunduğu da göz ardı edilemez.
Düşün Yayıncılık, Mevdûdî’nin üç kitabını yayımladı: Hicab, Kurana Göre Dört Terim ve Gelin Müslüman Olalım. Kitapların kapağındaki “tüm eserleri” şeklindeki ifade, bundan sonra Mevdûdî’nin eserlerinin bu yayınevi tarafından yayımlanacağının bir işareti olarak görülebilir. Fakat bahsettiğimiz tercüme girişiminin zanaat kısmında bir takım ciddi sorunların bulunduğu da göz ardı edilemez.
Kalkan: Emri bil maruf ve nehyi anil münker can simidine sarılmalıyız
Ahmed Kalkan’la, Kur’an’da Rabbimizin Müslümanlara yüklediği temel bir yükümlülük olmakla birlikte, tarihsel süreçte unutulmaya terk edilen, öyle ki “İslam’ın şartları” arasında bile kedisine yer bulamayan emri bil maruf ve nehyi anil münker ilkesi üzerine konuştuk. Kalkan “Gayrı İslâmî düzene ve câhiliye kültürüne entegre olmayan Müslümanlar bile, çoğunluk itibarıyla emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker adlı can simidine sarılmadılar. Böylece zilleti ve mağlûbiyeti kabullenmiş oldular. Başta İslâm âlimleri, cemaat ve kanaat önderleri, yazarlar ve hatipler olmak üzere, Mü’min olan herkes, bildiği ve gücü yettiği oranda bu görevi yapması gerektiği halde, ciddi anlamda bunun yerine getirildiği iddia edilemez. Bu görev, şer odaklarının şerre davet ettikleri kadar bile yapılmıyor” tesbitinde bulunuyor.
Ahmed Kalkan’la, Kur’an’da Rabbimizin Müslümanlara yüklediği temel bir yükümlülük olmakla birlikte, tarihsel süreçte unutulmaya terk edilen, öyle ki “İslam’ın şartları” arasında bile kedisine yer bulamayan emri bil maruf ve nehyi anil münker ilkesi üzerine konuştuk. Kalkan “Gayrı İslâmî düzene ve câhiliye kültürüne entegre olmayan Müslümanlar bile, çoğunluk itibarıyla emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker adlı can simidine sarılmadılar. Böylece zilleti ve mağlûbiyeti kabullenmiş oldular. Başta İslâm âlimleri, cemaat ve kanaat önderleri, yazarlar ve hatipler olmak üzere, Mü’min olan herkes, bildiği ve gücü yettiği oranda bu görevi yapması gerektiği halde, ciddi anlamda bunun yerine getirildiği iddia edilemez. Bu görev, şer odaklarının şerre davet ettikleri kadar bile yapılmıyor” tesbitinde bulunuyor.
Din politikaya alet edilemez (VİDEO)
Dr. Mehmet Arslan: ''Din siyasete değil, siyaset dine alet edilmeli''
Dr. Mehmet Arslan: ''Din siyasete değil, siyaset dine alet edilmeli''
Ilımlısı - katısı, İslam'a karşı asimetrik savaşın ürünü
Bunların hepsi İslam’a karşı asimetrik mücadele biçimlerinden kaynaklanıyor sanırım. İslam’ın kendisinin ılımlısından ya da katısından söz edilemez. Her iki uç da İslam ile değil, İslam’a ilişkin sahte temsiller ile alakalıdır. Sahihliğin olmadığı bir yerde sahici aktörler ya da fiiller aranması bence abesle iştigaldir. İslam’a ilişkin kontrol hevesleri taşıyanlar nazarında her iki yanlış temsile her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Ilımlılık, hoşgörü, diyalog türünden kavramlar bağlamsal olmayan üniversel geçerlilikler olmadıkları gibi gelecekteki -sahih anlamda- yeni bir İslam medeniyetini kurabilecek samimiyetler taşımamaktadırlar.
Bunların hepsi İslam’a karşı asimetrik mücadele biçimlerinden kaynaklanıyor sanırım. İslam’ın kendisinin ılımlısından ya da katısından söz edilemez. Her iki uç da İslam ile değil, İslam’a ilişkin sahte temsiller ile alakalıdır. Sahihliğin olmadığı bir yerde sahici aktörler ya da fiiller aranması bence abesle iştigaldir. İslam’a ilişkin kontrol hevesleri taşıyanlar nazarında her iki yanlış temsile her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Ilımlılık, hoşgörü, diyalog türünden kavramlar bağlamsal olmayan üniversel geçerlilikler olmadıkları gibi gelecekteki -sahih anlamda- yeni bir İslam medeniyetini kurabilecek samimiyetler taşımamaktadırlar.
İmkan-Der: Rusya'nın Kırım'ı işgali kabul edilemez
Kırım'ın Rusya'ya katılma kararının alınmasına tepkiler giderek büyüyor. İMKANDER Kırım'ın işgaline tepki gösterdi ve Hükümet'e çağrıda bulundu.
Kırım'ın Rusya'ya katılma kararının alınmasına tepkiler giderek büyüyor. İMKANDER Kırım'ın işgaline tepki gösterdi ve Hükümet'e çağrıda bulundu.
ÖYB'nin 28 Şubat panelinden notlar
Özgür Yazarlar Birliği'nin düzenlediği panelde konuşan Şükrü Hüseyinoğlu: "Batıl uzlaşı teklif etse dahi bunu reddeden ofansif bir anlayışı ortaya koymuş olan İslam’a inananların, batılla böyle bir uzlaşı arayışına girmesi kabul edilemez. Bunun için öncelikle tevhidi merkeze alan sosyal ve siyasal mücadeleyi farklı ideolojik formlara sığdırma arayışlarına da girmeden yeni bir mücadele anlayışı geliştirmemiz gerekmektedir.”
Özgür Yazarlar Birliği'nin düzenlediği panelde konuşan Şükrü Hüseyinoğlu: "Batıl uzlaşı teklif etse dahi bunu reddeden ofansif bir anlayışı ortaya koymuş olan İslam’a inananların, batılla böyle bir uzlaşı arayışına girmesi kabul edilemez. Bunun için öncelikle tevhidi merkeze alan sosyal ve siyasal mücadeleyi farklı ideolojik formlara sığdırma arayışlarına da girmeden yeni bir mücadele anlayışı geliştirmemiz gerekmektedir.”
Eğitim İlke-Sen: Conilerin İncirlik'teki camiye saldırısı kabul edilemez
Eğitim İlke-Sen İncirlik Üssü’ndeki kışla mescidinin tahrip edilmesini kınayarak “Bizim için Amerikan askerlerinin oradaki varlığı da hakarettir” dedi.
Eğitim İlke-Sen İncirlik Üssü’ndeki kışla mescidinin tahrip edilmesini kınayarak “Bizim için Amerikan askerlerinin oradaki varlığı da hakarettir” dedi.
Mısır'dan, ABD'ye "deniz piyadeleri" resti
Mısır Cumhurbaşkanlığı, ''Amerikan deniz piyadelerinin Kahire Büyükelçiliğini koruması kabul edilemez'' olduğunu açıkladı.
Mısır Cumhurbaşkanlığı, ''Amerikan deniz piyadelerinin Kahire Büyükelçiliğini koruması kabul edilemez'' olduğunu açıkladı.
Kafkas sempozyumundan Rusya rahatsız oldu
Rusya yaptığı bir açıklamayla Rusya'nın toprak bütünlüğünü tehdit eden programların kabul edilemez olduğunu söyledi.
Rusya yaptığı bir açıklamayla Rusya'nın toprak bütünlüğünü tehdit eden programların kabul edilemez olduğunu söyledi.
TOKAD: Çadırlardaki ölümler, sorumsuz politikaların sonucu
TOKAD'ın açıklamasında, deprem vergilerinin duble yollara aktarıldığını açıklayan devlet bakanı Mehmet Şimşek ve uygulanan politikalar eleştirilerek “Bugün Van halkının 70 bini kar ve kış şartlarının acımasızlığı altında çadırlarda hayatta kalmaya çalışıyor. Şimdiye kadar, o da uzun bir gecikmeyle 90 bin kişinin konteynırlara yerleştirildiği söyleniyor. 300 bin kişi ise Van’ı terk etmiş durumda. Eğer o 300 bin kişi de Van’ı terk etmeseydi yaşanabilecek trajedi hesap bile edilemezdi.” denildi.
TOKAD'ın açıklamasında, deprem vergilerinin duble yollara aktarıldığını açıklayan devlet bakanı Mehmet Şimşek ve uygulanan politikalar eleştirilerek “Bugün Van halkının 70 bini kar ve kış şartlarının acımasızlığı altında çadırlarda hayatta kalmaya çalışıyor. Şimdiye kadar, o da uzun bir gecikmeyle 90 bin kişinin konteynırlara yerleştirildiği söyleniyor. 300 bin kişi ise Van’ı terk etmiş durumda. Eğer o 300 bin kişi de Van’ı terk etmeseydi yaşanabilecek trajedi hesap bile edilemezdi.” denildi.
"Şarabı onaylayan TSE, helal gıda sertifikası veremez"
Şarap fabrikasının açılması için belge veren ve standartları İslam süzgecinden geçirilmemiş TSE`nin Helal Gıda sertifikasını vermesini kabul edilemez diyen GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, "Bu helalin safiyetine zarar verir" dedi
Şarap fabrikasının açılması için belge veren ve standartları İslam süzgecinden geçirilmemiş TSE`nin Helal Gıda sertifikasını vermesini kabul edilemez diyen GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, "Bu helalin safiyetine zarar verir" dedi
Suriyeli muhalifler: Esad Moğollar gibi saldırıyor
Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
Mehmet Görmez bu yazıyı okumalı
"İslam dışı ve pagan bir kültüre ait bir rezaleti, İslam'ın peygamberiyle bir arada zikreden fikir zavallıları da olabiliyor ne yazık ki. Kimi dindar görüntülü bayan yazarlar, “Hz. Hatice böyle bir günde yaşasaydı bu günü nasıl geçirirdi?” sorusuna muhatap oluyorlar ve “şunu yapardı, bunu yapardı” diye birtakım cevaplar yetiştiriyorlar. Oysa verilecek tek cevap olmalıdır: Peygamber (a.s)’ın ve onun şerefli eşi, müminlerin annesinin böyle batıl günleri yoktu. Peygamber ve ehli beyti, böylesine İslam dışı ahlaksızlıklara alet edilemez. Bu soru, Peygamber bugün yaşasaydı yılbaşını nasıl geçirirdi sorusu kadar saçma ve budalaca bir sorudur."
"İslam dışı ve pagan bir kültüre ait bir rezaleti, İslam'ın peygamberiyle bir arada zikreden fikir zavallıları da olabiliyor ne yazık ki. Kimi dindar görüntülü bayan yazarlar, “Hz. Hatice böyle bir günde yaşasaydı bu günü nasıl geçirirdi?” sorusuna muhatap oluyorlar ve “şunu yapardı, bunu yapardı” diye birtakım cevaplar yetiştiriyorlar. Oysa verilecek tek cevap olmalıdır: Peygamber (a.s)’ın ve onun şerefli eşi, müminlerin annesinin böyle batıl günleri yoktu. Peygamber ve ehli beyti, böylesine İslam dışı ahlaksızlıklara alet edilemez. Bu soru, Peygamber bugün yaşasaydı yılbaşını nasıl geçirirdi sorusu kadar saçma ve budalaca bir sorudur."
"Başörtüsü yasağı, kaldırılması teklif dahi edilemez tabu hale geldi"
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 180. basın açıklamasında, mevcut iktidarın Kemalist sistemle anlaştığına ilişkin kaygılarını dile getirdi ve başörtüsü özgürlüğünün teklif dahi edilemez hale geldiğini vurguladı.
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 180. basın açıklamasında, mevcut iktidarın Kemalist sistemle anlaştığına ilişkin kaygılarını dile getirdi ve başörtüsü özgürlüğünün teklif dahi edilemez hale geldiğini vurguladı.
Makaleler
Hava Durumu