
"erkekler" Arama Sonuçları

Oysa biz Müslümanlara bu yarışı sonlandırmamız ve yaradan Rabbe kulluk yarışı emredilmişti. Biz yaradan, tek olan Rabbin rızası için mi yarışıyoruz yoksa şeytanın güzel gösterdikleri için mi? Oysa okuduğumuz kitap bize yarışacağımız bir yol sunmuştu, takvada yarışın diyordu. Biz takvayı mı yanlış anladık acaba!

Siyonist işgal rejimi, Ramazan ayında Filistinlilerin Ramazan ayında eda edecekleri Cuma namazlarına yönelik yine alçakça bir karar aldı. İşgal rejimi, işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan 12 ila 55 yaşlarındaki Filistinli erkeklerin Ramazan ayında Cuma namazı için Mescid-i Aksa'ya girmesini yasakladı.

Meryem Cemile, Batı’nın kadına bakışını eleştirdikten sonra o döneme göre Batılı bir kadından beklenmeyecek şu dikkat çeken Kur’ani tespiti yapmaktadır: “Her kadının mümkün olan en iyi eğitimi alması gerektiğine inanmakla beraber, kadının iş âleminde erkeklerle yarışmalarına karşıyım. Bence kadının yapacağı en iyi şey, çocuk bakımını anaokullarından evlere kaydırabilecek ölçüde çocuk terbiyesi öğrenmesidir.”

Kadınlar anamız, bacımız, kızımız, halamız, teyzemiz, ninemiz, ablamız ve eşimizdir. Kadınlarımız varlık sebebimizdir. Kadınlar hayatın ağır yükünü omuzlayarak erkeklere yardımcı olan eli öpülesi mübarek varlıklardır. Onlar olmasaydı, erkekler hayat denen bu ağır yükü taşıyamazlardı. Onlar zorlu hayat yolculuğumuzda bize omuz veriyorlar.

Günümüz çağdaş, Kemalist, Laik zihniyetin, toplum içinde kadına biçtiği model ise tam bir enkaz şeklindedir. Kadınla erkeği sürekli birbirine rakip gören, içi boşaltılmış EŞİTLİK kavramını kullanarak, kadınların birçoğunun feminist bir yaklaşımla erkeklere düşman olmasına sebebiyet veren hastalıklı bu kafa, toplumun inşası için olmazsa olmaz, huzur ve barış içinde yaşaması gereken erkek ve kadın karakterinin birbirleriyle çekişmesine ve birbirlerine karşı üstünlük kurmalarına sebebiyet vererek insanlığın fıtri kodlarıyla oynamıştır.

Şiddeti, topyekün bir sorun olarak görmek; kadına, çocuğa, erkeğe, hayvana şiddet diye ayırmamak gerekiyor. Erkeğin erkeğe olan şiddeti, anne babaların çocuklara olan şiddeti daha mı az önemli? Kadına şiddet uygulayan erkekler hangi annelerin elinde büyüdü, hangi okullarda, kışlalarda eğitim gördü? Aydın olmak, kamerayı, “bakın, bakın!” diye bağırılan yerlerden başkasına da çevirmekle mümkün olsa gerek.

Neticede tamamı İbn İshak’ın anlatısına dayanan söz konusu anlatımlarda yer aldığı gibi, hakem tayin edilen Sad b. Muaz’ın hükmünün “kabilenin yetişkin tüm erkeklerinin öldürülmesi” olması ve Rasulullah’ın da bu hükmü onaylaması gibi bir anlatı, Kur’an’ın hem genel/külli adalet ve merhamet ilkelerine, hem de bu konudaki cüz’i ifadelerine açıkça aykırıdır.

İslam dünyasında ilim geleneği sadece erkekler arasında değil, kadınlar arasında da devam etmiştir. Daha Peygamber zamanında kadın âlimeler ve müderrisler bulunmuştur ki bunların başında Hz. Ayşe gelir.

Erken yaşta evlenip çoluk çocuğa karışmış ailelerde erkeklerin istismar suçlamasıyla 10-15 yıl hapse mahkum edilmesi, erkeği de kadını da çocukları da perişan ediyor. Kamuoyu, 18 yaş altında nikah kıydıkları için haklarında başlatılan kamu davaları neticesinde ‘tecavüzcü’ muamelesi yapılarak cezaevlerine atılan eşlerin mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor.

Çözüm İslâm’dır. Sadece ahlâkıyla değil; hukukuyla, insana ve hayata bakışıyla, evliliği kolaylaştıran özellikleriyle, inanç ve ibadet sistemiyle, hanımların yüzünde haramların isi, erkeklerin gözünde haramların izi bulunmayacak şekilde yetiştiren takvâ bilinciyle İSLÂM.

Kur’ân’da “en-Nisa" (kadınlar) sûresi vardır, ama “er-Rical" (erkekler) diye bir sûre yoktur. Bu, kadınlar için bir onurlandırma ve kadınlarla ilgili devrimin bir sembolü ve işaretidir.

Yaşımız kaç olursa olsun, statümüz ne olursa olsun, kadın da olsak erkek de yaşlı da olsak genç de hepimizin içine işlemiş, damarlarında dolanan bir virüstür mal sevdası. Erkeklerin daha çok araba, arsa, altın şeklinde büyük meblağdaki mallara merakı, kadınların ise özellikle giyim kuşama, süse, mobilyaya ve mutfak gereçlerine olan düşkünlüğü vardır.

İzmir 9 Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin mezuniyet töreninde inançlarımız ve değerlerimizle dalga geçildi. Öğrenci velilerini de isyan ettiren törende vahim sahneler yaşandı. Vaiz, Vaize ve hoca adayı yetişkin kızlar ve erkekler sahnede dans ettirildi.

Kurani terbiyede başat rol sahibi kadındır. Kadın bu bağlamda çocuğunun, eşinin, toplumun hakkını vermeli. Ümmetin diğer çocuklarına da umut olmalı. Bunları kalan vaktinde değil elindeki vaktini taksim ederek yapmalı. Toplumun düzelmesinde erkekler kadar sorumluluğumuz var. Bunun için önce nefsimizi arındıracağız.

“Ya Hakkı konuşacağız ya da susacağız” diyen Sabiha Ateş Alpat “ bu kadar nefis terbiyesinden uzak kalarak nefsi besleyen bizlerin maalesef temiz kalması mümkün değil. Nefislerimiz çok temiz diye mi sanal alemin sanal adamlarının iki kelimesine kanan kadınlarımız ve sanal kadınların iki kelimesine kanan erkeklerimiz var

Z.D, dehşet anlarını anlattı: Bir taraftan 'Bu ülkenin gerçek sahibi biziz anladınız mı ulan' diye bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı. 'Kutsal başörtüymüş, görün bakalım kutsalı size neler yapacağız' diyerek aklınızın bile almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular... 'Asacağız Erdoğan'ı anladın mı' diye bağırdılar.

Bilal Songür:Mü'min erkekler ile mü'min kadınların, akide ve takva temelinde birbirleriyle yardımlaşmaları kardeşliğin bir gereği olarak zikredilmektedir. Bu yardımlaşma, bireysel ve toplumsal hayatta iman ve takva ilkesinin egemen olmasını sağlamak için gerekli görülmektedir. Nitekim bu amaçla biraraya gelen kimselere Allah'ın rahmet edeceği belirtilmektedir: "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır..." (et-Tevbe, 9/71).

Hilal Çetin: Kadınlar ve erkekler İslami davetin tüm aşamalarında birlikte hareket etmişler, dayanışma içerisinde olmuşlardır. Erkam’ın evinde Kur’an okurken, tebliğ yaparken, işkence görürken, Kabe’ye yürürken, hicret ederken, cihad ederken, şehid olurken omuz omuza mücadele etmişlerdir. Kadının evde oturması gerektiği inancı, yabancı kimseyle hiçbir şekilde muhatab olmaması gerektiği inancı vahyin doğru okunmaması, yanlış yorumlanması sonucu oluşmuş hurafelerdir.

Sema Maraşlı: Erkekle kadın doğuştan farklı yaratılmıştır. Allah kadınları şefkatli ve teslimiyetçi yaratmıştır. Erkekleri ise güç, iddia ve başarı üzerine yaratmıştır. Allah dışında kâinatta her şey zıtlığı ile var. Beyaz-siyah, yer-gök gibi, kadın-erkek de bu zıtlıkla yaratılmıştır. Bizim bu zıtlığı bozmamamız gerekir.

Suriyeli muhaliflerin İstanbul buluşmasında öğleden sonraki oturumda Suriyeli Kürtlerin temsilcileri isteklerini aktardı. Suriye'de günlerdir devam eden eylemler ve gelinen noktanın tartışıldığı konferansın öğleden sonraki ikinci bölümünde Suriyeli Kürtler söz aldı. Mücadelelerini anlatan Kürtler talaplerini de sıraladı. KÜRTLER TALEPLERİNİ SIRALADI İstanbul Grand Cevahir otelindeki konferansta konuşan Kürt liderlerden Rabban Ramazan, Suriye’nin farklı yerlerinde rejim karşıtı mücadele eden kardeşlerinin mücadelelerini desteklediklerini ve demokratik bir Suriye için mücadele ettiklerini söyledi. Rejimin ‘korkutma’ siyaseti uyguladığını ve muhalifleri bastırmak için komplo teorisi ürettiğini dile getiren Ramazan, “Suriye İçişleri Bakanlığı’nın el Muhaberat ile birlikte muhaliflere yönelik operasyon yapmasının durdurulmasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Ramazan şunları söyledi: "Hapishanelerde binlerce insan suçsuz esir tutuluyor. Bugün de aynı siyaset uygulanıyor ve göstericiler öldürülüyor. Suriye’de hükümet rejimden bağımsız değildir. Halk yönetime katılmak istiyor; Kürtlere, Türkmenlere, Asurilere uygulanan ayrımcı politikaların sonlandırılmasını istiyor" Ramazan taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Talebimiz gösterilere izin verilmesidir, gösterilerde öldürülenler ‘şehit’ olarak kabul edilsin, askeri mahkemeler kaldırılsın, siyasi suçlarla ilgili dosyalar kapatılsın, grev, medya ve siyasi partilere izin verecek kanuni düzenlemeler yapılarak çok partili sisteme geçilsin, şu an yapılan tutuklamalar ile ilgili kamuoyu bilgilendirilsin, Anayasa’daki 8. madde ortadan kaldırılsın, böylece, Suriye devletinin Kürtler, Türkmenler ve Süryanilere farklı etnik ve dini ayrımcılığı da kalkacak. VAROL: REFORM YAPACAK GÜCÜN YOKSA GÖREVİ BIRAK Konferansta konuşan yazar Ahmer Varol ise Suriye’de adaletin uygulanması ve katillerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Varol, “Yönetimden katillerin bulunmasını istiyoruz; ancak katillerin başında bizzat Beşar Esad’ın kardeşi bulunuyor. Esad kardeşine ceza verebilir mi" şeklinde konuştu. Varol gerçek anlamda reformun halkı ikna edecek şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Suriye’nin Filistin siyasetine de dikkat çeken Varol, “Bu ülkenin, Filistin’e yardım ediyor diye halkına zulmetmesine izin veremeyiz,” ifadesini kullandı. Son olarak Varol bir takım menfaat hesaplarından dolayı Suriye yönetimi ile çıkar ilşkilerinin korunması gerektiğini savunan yaklaşımların kabul edilemez olduğunun altını çizdi ve Türkiye ile İran’ın politikasını yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi. MÜNİR: HAPİSANELERDE DOĞAN ÇOCUKLARIN SUÇU NE? Suriyeli bayan temsilci Azad Münir “Suriye rejimi kadın ve erkeklere zulüm açısından eşit davranıyor, Suriye’de kadına da erkeğe de aynı şekilde işkence ediliyor” dedi. Çocukların dahi işkencelere maruz kaldığını dile getiren Münir, yıllar geçmesine rağmen işkencelerin azalmadığının altını çizdi. Suriye’de kadınların büyük bedeller ödediğini dile getiren Münir; Suriye polisinin gözaltına almak istediği erkeği bulamadığı zaman hanımını esir aldığını ve rehine olarak kullandığını belirtti. Birçok çocuğun hapishanelerde, yine bir o kadarının da ülkelerinin dışında doğduğunu hatırlatan Münir; “bu zulmü bu insanlara neden çektirdiler, niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım ve niçin yazdıklarımdan dolayı Suriye’deki akrabalarım sorgulandı” sorularını yöneltti. Sorulması gereken çok sorular olduğunu dile getiren Münir, “ben konuşurken masun insanlar tanklar ile bombalanıyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu tahammül edilemez bir şey. Ben hürriyetimi istiyorum ve vatanıma girme izni istiyorum,” dedi. MECİT: ESAD MOĞOLLAR GİBİ SALDIRDI Mecit kabileleri şeyhi Abdulrahim Mecit, Suriye’de farklı kabilelerin taleplerine Esad rejimini cevap vermeye çağırdıklarını; ancak Beşar Esad’ın ve Baas Partisi’nin taleplerine kulak asmadıklarını dile getirdi. Esad’ın taleplere katliamlar yaparak cevap verdiğini dile getiren Mecit, “Humus’ta Baas güçleri Moğollar gibi saldırdılar” dedi. Suriye yönetiminin gösterilerde ölen insanların bedenlerini ailelerine vermemek için toplu mezarlara gömeceklerini açıklayan Mecit; rejimin alenen halkını katlettiğini belirtti. Türkiye’ye seslenen Mecit, Baas rejimi üzerine baskı yapılmasını ve katliamlara son verilmesini için adım atılmasını istedi. Son olarak Mecit, “Peygamberimizin Hira Mağarası’nda dediği gibi ‘ biz ikimiz değiliz; üçüncümüz Allah’” diyerek sözlerini sonlandırdı. ABDURRAHMAN: ÖZGÜR SEÇİMLER İSTİYORUZ Antakya’da mülteci olarak bulunan Suriye İnsan Hakları Örgütünden Abdulhaviz Abdurrahman, Suriye’deki rejimin Cuma gününden beri yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatarak, Baas güçlerinin tam anlamıyla katliam gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi. Suriye’de yaralıların sayısının bini geçtiğini ifade eden Abdurrahman, Suriye’de yolsuzlukların da devam ettiğini ifade etti. Abdurrahman taleplerini şöyle sıraladı: Suriye’de halkın taleplerine karşılık verilerek Baas tekelinin sonlandırılması Siyasi ve fikir suçlularının serbest bırakılması Kürtlere siyasi hakların verilmesi Belediye ve özgür seçimler için düzenleme yapılması TÜRKMENLER: REJİMİN ADIMLARI OLUMLU AMA YETERSİZ Suriye Türkmen Topluluğu temsilcisi Tarık Cevizci, Suriye Türklerinin şiddete başvuranları kınadıklarını dile getirdi. Vatanı yıkmanın ihanet olduğunu belirten Cevizci, gösterilere güvenlik güçlerinin tutumunun yanlış olduğunu sözlerine ekledi. Cevizci, rejim tarafından alınan son adımların olumlu ancak yeterli olmadığını dile getirdi. SİİDE: SURİYE REJİMİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMEDİ Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı” dedi. Siide, “halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir” diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlattı. “Suriye’de temel sorun baskı rejimidir, Suriye’de bir vatandaş havaalanına gittiğinde suçlu muamelesi görüyor,” diyen Siide, Baas ideolojisinin halktan tamamen koptuğunu sözlerine ekledi. Siide, Suriye ordusu içerisinde de mezhepsel bir sorun olduğunu hatırlattı ve rejimin güçlü kalabilmek için orduyu kullandığını sözlerine ekledi. Esad’a da seslenen Siide, “yönetemiyorum diyorsan görevi bırak” çağrısı yaptı. KİMLER KATILIYOR? Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıfki, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Suriyeli temsilciler katılıyor.
Makaleler
Hava Durumu