
"ettirmek" Arama Sonuçları

Terörün, yani (ölçüsüz) şiddetin esas itibariyle İslâm’da yeri yoktur. İslâm kendisini kabul ettirmek için kesinlikle şiddetten medet ummaz, ummamıştır da. Aynı zamanda terör, ikrahın en yüksek boyutlusudur ki, İslâm ikrahın en küçüğünden, en büyüğüne kadar hiçbir boyutta olanına yer vermemektedir.

Bu arzusunu ve hatta mücbir olan sebebini başka muhitlerde de söylemiş olacaklar ki, o günlerde bana Şer’iye Vekili Konya Mebusu Hoca Vehbi Efendi ve sözüne inandığım bazı zatlar şu malumatı vermişlerdi: “Gazi, Kur’an-ı Kerim’i bazı İslamlık aleyhtarı züppelere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da Kur’an’ın Arapça okunmasını namazda dahi men ederek bu tercümeyi okutacak. O züppelerle de işi alaya boğarak aklınca Kur’an’ı da İslamlığı da kaldıracaktır. Etrafında böyle bir muhit kendisini bu tehlikeli yola sürüklüyor.”

Sitemiz editörü Şükrü Hüseyinoğlu'nun, Şuara suresi 214. ayet ve bu ayetin ilk uygulayıcısı Rasulullah (a.s.)'ın sünneti gereği akrabalarına yönelik olarak düzenlediği dâvet programının konuğu Mehmet Pamak'tı. Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi'nde gerçekleştirilen sohbette Pamak, bütünüyle hayatı Allah'a secde ettirmek yükümlülüğüne vurgu yaptı.

İslâm hayat binasını “lâ ilâhe illallah” kâidesi üzerine bina etmek için gelmiş bir nizamdır. Ve bunu tahakkuk ettirmek için insanları gerçek Rab’lerine kul edecektir. Toplumu Allah’ın hâkimiyetine ve şeriatına teslim edecektir. Bu nizam, Allah’ın ulûhiyetine ve saltanatına yönelik olarak haddini aşmış olan zalim diktatör ve despotları bu zulüm ve tecâvüzden alıkoyacak ve bütün insanlığa şamil hak ve adalet sigortasını kuracak, insanlar arasında değişmez ölçülere göre hakkâniyeti yerleştirecek, Allah’ın nizamına uygun olarak hilâfet mükellefiyetini omuzlayarak yeryüzünü imar edip geliştirecek bir nizamdır.

Hamid Golpira şöyle yazmıştı: Zulme karşı mücadele azmimizi korumalıyız fakat mücadelede düşmanın ahlaksız ve adaletsiz yöntemlerini benimsememeliyiz. İnsanlığımızı kaybetmemeliyiz. Zalimlerin başlıca emellerinden birisi de bu zaten: Bize insanlığımızı kaybettirmek... Onlar bizi insan olarak görmüyorlar ama biz onları insan olarak görmekten (ve onlarla mücadelede insan haklarını gözetmekten) vazgeçemeyiz. Aksi takdirde bizi kendilerine benzeterek savaşı kazanmış olurlar.

Aşırı Şiaist ya da Sünnist tutulmanın gadrine uğrayan Ali Şeriati’nin, “Cüppeli din” zihniyetini bu kadar rahatsız etmesi normaldir. Bununla kalmayarak, “dine karşı din” hareketlerine ilham kaynağı olmasına vesile olan “Cüppeli din”in temsilcisi olan Cüppeli Ahmet, Ali Şeriati’nin Şiaist olduğu yanılgısı ve Sünnist tutulmanın cezbesi altında, “Kahrolsun Ehl-i Sünnet dışı akımlara mensup olanlar” diyerek kendisine yakışan bir üslupla, bağlılarına yemin ettirmektedir. Hakiki dinin içine boşaltan ve İslam dünyasının bugünlere gelmesine vesile olan kavmiyetçilik ve iktidarla örülü “mezhebizm”in geldiği nokta ne yazık ki burasıdır.

İşgal rejimi Filistinlileri zorla göç ettirmek için evlerini yıkıyor, arazilerini tahrip ediyor.

İslam'ı kapital/izm/e biat ettirmek yazısıyla Akif Emre, bugünkü köşesinde İslam-kapitalizm tartışmasını değerlendiriyor. İslam'ın içinden kapitalizmi veya sosyalizmi çıkarma çabalarının anlamsız olduğuna değiniyor.

Şeyh Said'in Kürt milliyetçisi olduğu ve kıyamın Kürt isyanı olduğunu zihinlere kazımaya çalışan resmi ideolojiye verdiği en güzel cevap ise "Benim yegâne maksadım, din hükümlerini tatbik ettirmekti. Kürdistan Krallığı’nı kat’iyyen düşünmedim. Kesinlikle müstakil bir Kürt Devleti ve Kürt Krallığı değil, Şeriat’ın yaşanmasını arzulamıştım. Putperestlik dinîni ihyaya ve âyan-ı mefkûrelerini icraya çalışan bu laik Türk hükümetini, Cemiyet-i İslâmîyye tenbîl ederek bir İslâm hükümeti vücuda getirmek amacında idim'' sözüdür.

Alev Erkilet: Mahalle, özellikle yoksul kesimler açısından önemli idame-i hayat imkânları sağlıyor. Sulukule’de yaptığımız görüşme ve gözlemlerde en çok altı çizilen hususlardan biri, hiç geliri olmayan ailelerin bile mahalle bakkalının veresiyesi ya da komşuların desteği ile gündelik ihtiyaçlarını karşılayabildiklerine dair değerlendirmelerdi. Modern kurumlar, örneğin market zincirleri, doğaları gereği bu tür işlevler göremiyorlar. Bu nedenle de yoksul kesimler doğal mahalle ortamları dışına çıktıklarında hayatlarını devam ettirmekte ciddi anlamda zorlanıyor ve yeniden bir mahalle ortamına dönme eğilimi gösteriyorlar.
Makaleler
Hava Durumu