
"kalbinde" Arama Sonuçları

Putlar iki çeşittir. Dıştaki putlar; taş, tunç, tahtadır, kâğıtlara yazılan kanunlardır. İçteki putlar; hevâ ve heves, haz ve hızdır. İçteki putu kırmadan dıştaki putu kıramazsınız. Kır içindeki putunu, putperestler seni öldürmesin. Vesveseler kalbinde, imanı söndürmesin!

İhvan’ın güzide mensuplarının hayatlarında şunları görüyoruz: Sapasağlam bir iman ve ilahi aşk. İhlas yüklü kalplerin derinliklerinden doğan çetin bir davet mücadelesi ve adeta sahabe-i kiramdan örnekleri andıran yaşam kesitleri.

İşte bu “vehn” nöbetleri nedeniyledir ki Avrupa Birliği karşısında İslam Birliği’ni, Birleşmiş Milletler karşısında İslam Birleşmiş Milletleri’ni, NATO karşısında İslam Barış Gücü’nü kuramadık ve Efendimizin, “Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek” uyarısında olduğu gibi artık düşmanlarına karşı korku salamayan bir ümmet haline geldik.

Şimdilerde hepimiz farkındayız, uykuyu zor uyuyoruz yataklarımızda, lakin bir zaman sonra dinlenebileceğimiz uyku hiç girmeyecek odalarımıza. Fakındayız, herkesin kalbinde bir sızı var, dalıp dalıp gidiyoruz dipsiz kuyulara, sanki ölmüşüz de kefensiz geziyoruz şehrin sokaklarında. Dünyanın yükü ağır geliyor yalnız ve cılız omuzlarımıza. Yük ağır, yol uzun ve çileli, düşman çok, küfür egemen, gücümüz yok. Bütün bu olumsuzluklara karşı “Biz” olmaktan başka çaremizde yok. Müslümanlar ne yapmalı, oturup düşünmeliyiz.

Sadece bilgi elde etmeye ayarlı entelektüel çaba da tilavet değildir. Çünkü Kur'an onu doğru anlayıp yaşamakla doğru anlaşılabilir; gerçek tilavet de budur. Muttakiler için hidayet garantisi verilmiştir; o halde kalbinde takvanın tesirlerini taşımaksızın yapılan bir okuma, gerçek bir kıraat ve tilavet sayılmaz. Gerçek bir kıraat ve tilavet kalbinde takva tohumları taşıyan erdemliler tarafından yapılabilir. Bu bağlamda okuyucunun ahlaki, manevi tutumu çok önemlidir.

Kur'an'ın aksi yöndeki apaçık beyanlarına rağmen "velilerin insanların kalbinden geçeni bildiğini" iddia eden, "sıkışıldığında kabir ehlinden yardım istemeyi" savunan, "ölen bir velinin insanlar üzerinde tasarrufta bulunmaya devam edeceğine" inanan bir anlayışın, bu yaklaşımları şirk olarak niteleyen Yusuf Karadavi'yi davet etmiş olması nasıl izah edilebilir?

O, cennetini kalbinde taşıdığından, işgal devletinin tutuklamaları, baskıları, şiddet uygulamaları, tehditleri bugüne kadar kendisine geri adım attıramadı. Kudüs ve Mescidi Aksa davasına sahip çıkma konusundaki kararlılığından vazgeçmedi.

Yok arkadaş! Bu fotoğraf beni işkillendirdi! Bu da tıpkı daha önceleri erkek muhabirlerine çarşaf giydirip Palandöken’de kayak yaptıran, sonra da “İranlı çarşaflı turistler Palandöken’de” diye manşet atan cahiliye medyasının yapımı olmasın? Bu kadınların giyimi, oturuşu, tavırları kalbinde zere miktarı iman ve takva bulunan birine ait olamaz zira. Yeni bir cahiliye medyası yapımıyla karşı karşıyayız gibime geliyor. Erkek muhabirine çarşaf giydiren, kadın muhabirine de bir başörtüsü giydiremez mi?
Makaleler
Hava Durumu