Kadıtör yazıyor...

Sizleri yeniden selamların en güzeliyle selamlıyorum kıymetli okuyucularım.

Medyadan takip etmiş olmalısınız; Tekbir Giyim (bir başka kavle göre Tekfir Giyim) adlı firma son yıllarda Müslümanların bütün tepkilerine kulaklarını kapatarak “tesettür defilesi” adı altında rezilce bir uygulama sürdürüyor. Tesettür ve defile… Bir araya gelmesi, birbiriyle telif edilmesi imkan dahilinde bulunmayan iki mefhum… Biri sakınmayı ve sakındırmayı, diğeri teşhir etmeyi öngörüyor.  Biri kimliği ve kişiliği, diğeri dişiliği öne çıkarmayı hedefliyor. Biri takvayı, diğeri gösterişi emrediyor...

Ateş ve su gibi birbirinin panzehiri olan bu iki mefhumu (tesettür ve defile) bir araya getirme gayretkeşliğinin, üç kuruş uğruna İslami ölçüleri tahrip ve tahrif etme fesadcılığının ürünü olan “tesettür defilesi” rezilliği bu yıl da sürdürüldü.

Sözkonusu defile, Müslümanlar aleyhine malzeme toplamayı kendisine temel misyon edinmiş olan cahiliye medyasını mest etti. Cahiliyenin amiral gemisi iri gazete, “Yeşil sosyete batı medyasında” manşeti attı at nalı büyüklüğündeki puntolarla. Yüce Allah’ın ismini yüceltme anlamındaki “Tekbir” ifadesini isim olarak kullanan söz konusu firmanın, İslam’ın tesettür hükmüyle adeta alay eden bu rezilce uygulaması cahiliye medyasına şöyle yansıdı:

“Tekbir Giyim, Almanya'nın ünlü moda tasarımcısı ve Avrupa Moda Konseyi üyesi Heidi Beck'in katkılarıyla hazırladığı İlkbahar-Yaz kreasyonunu bir defile ile tanıttı.

Defilenin yapılacağı salonun girişinde ise ilginç görüntüler yaşandı. Defileyi izlemeye gelenler, salonun girişinde ayrılan bir bölümde çok sayıda kişinin yatsı namazı kıldığını gördüler. Defileye gelip yatsı namazını kaçırmak istemeyen bazı erkeklerin başlarındaki beyaz takkeler ise dikkat çekti.

Yeşilköy WOW Convention Center'da düzenlenen tesettür defilesine gelen vatandaşlar, tesettür kıyafetlerinin çok şık olduğunu belirttiler. Heidi Beck tarafından hazırlanan 366 parçalık İlkbahar-Yaz koleksiyonu ünlü mankenler Ece Gürsel, Tuğba Altıntop, Elif Ece Uzun, Seçkin Piriler, Ece Ltynova, Arzu Pavlova, Tatyana ve Elnaz Pirayesh tarafından tanıtıldı. 'Özgür çiçekler ve özgür renkler' koleksiyonunun tanıtımı sırasında çok sayıda türbanlı kadının izlediği defile, bazı izleyiciler tarafından cep telefonu ile kayıt edildi.

Üç bölümden oluşan defileden önce ilahi dinletisi yapıldı. Defilenin ilk bölümünde, Mevlana ve Mevleviler döneminin giyim kültür ve sanatından esinlenilerek hazırlanan tekarilerle süslü kaftanlar sema gösterisi yapan semazenler arasında tanıtıldı. Defilenin ikinci bölümü olan gece kıyafetleri ve final bölümünde ise türban ağırlıklı kıyafetler dikkat çekti.”

Evet, Almanya'nın ünlü moda tasarımcısı ve Avrupa Moda Konseyi üyesi Heidi Beck'in katkılarıyla hazırlanan "ilkbahar-yaz kreasyonu defilesi"nde ünlü mankenler sahne alıyor, izleyicilerin bir bölümü defile öncesi yatsı namazı kılıp sonra defileyi izlemeye koşuyor, ayrıca kot pantolon ve diz altını açıkta bırakan etek giymiş, makyajlı iki “başörtülü” kadın bacak bacak üstüne altmış halde, cahiliye medyasına poz veriyor sırıtarak.  Cahiliyenin amiral gemisi bu fotoğrafı koskoca basıp, manşeti atmış, “yeşil sosyete” diye.

Açıkçası bu fotoğrafa bakıp da işkillenmemek elde değil! Tamam, başlarını kapatıp da, aslında bir hayat biçimi olan tesettüre aykırı giysi ve tavırlar içerisinde olanlar yok değil. Tesettürün takva ile anlam kazandığının, tesettüre de anlam katan asıl elbisenin takva elbisesi olduğunun bilincinde olmayanlar var. Lakin burada çok farklı bir durum var. Şu fotoğrafa bir daha bakar mısınız? Kalbinde zerre miktarı takva kırıntısı olan birisi, bu halde objektiflere sırıtarak poz vermez/veremez.  Utanıp sıkılır, kendine çeki düzen vermeye çalışır. Fakat burada tam tersine baldır bacak görüntülenmekten duyulan bir haz söz konusu.  Kişilik tatile gönderilip dişilik alabildiğine öne sürülmüş ve bacak bacak üstünde, bu rezil hali görüntüleyen fotoğraf makinalarına poz veriliyor, sırıtılarak…

Yok arkadaş! Bu fotoğraf beni işkillendirdi! Bu da tıpkı daha önceleri erkek muhabirlerine çarşaf giydirip Palandöken’de kayak yaptıran, sonra da “İranlı çarşaflı turistler Palandöken’de” diye manşet atan cahiliye medyasının yapımı olmasın? Bu kadınların giyimi, oturuşu, tavırları kalbinde zere miktarı iman ve takva bulunan birine ait olamaz zira.  Yeni bir cahiliye medyası yapımıyla karşı karşıyayız gibime geliyor.  Erkek muhabirine çarşaf giydiren, kadın muhabirine de bir başörtüsü giydiremez mi?