"korumal" Arama Sonuçları
İyi yazmak
İnsanı gülümseten ve tabi düşündüren bir cevap. E tabi, iyi yazabilseydi Murat marka bir “külüstür” yerine, son model bir arabaya binerdi! “İyi yazanlar”, lüks araba ve evlerin yanında özel korumalarla da gezmekteydi nitekim.
İnsanı gülümseten ve tabi düşündüren bir cevap. E tabi, iyi yazabilseydi Murat marka bir “külüstür” yerine, son model bir arabaya binerdi! “İyi yazanlar”, lüks araba ve evlerin yanında özel korumalarla da gezmekteydi nitekim.
Bu fücur hepimizi yutar
Bütün yol, yöntem ve vasıtalarla hayattan men ettikleri İslam'ın yerine laikliği ikame edenlerin niyetleri -Bebek’teki mücrimlerin çıplaklığı misali- bütün çıplaklığı ile hala tebarüz etmediyse, bunun artık kalplerin mühürlenmesi, gözlerin perdelenmesi ve kulaklara ağırlık vurulmasından başka bir izahı yoktur. Laiklik Allah'ın günah saydığı, haram kıldığı bütün cürümler için alan açmakta, korumalık yapmakta, haramı teşvik etmektedir.
Bütün yol, yöntem ve vasıtalarla hayattan men ettikleri İslam'ın yerine laikliği ikame edenlerin niyetleri -Bebek’teki mücrimlerin çıplaklığı misali- bütün çıplaklığı ile hala tebarüz etmediyse, bunun artık kalplerin mühürlenmesi, gözlerin perdelenmesi ve kulaklara ağırlık vurulmasından başka bir izahı yoktur. Laiklik Allah'ın günah saydığı, haram kıldığı bütün cürümler için alan açmakta, korumalık yapmakta, haramı teşvik etmektedir.
Terfîh...
Suudi Arabistan’da eğlence sektörü bizzat devlet eliyle organize ediliyor ve bu işin başında da Turkî Âl-i Şeyh adında biri bulunuyor. Resmî olarak “Eğlence Heyeti” (Hey’etu’t-Terfîh) isimli bir kurumun başkanlığını yapan Âl-i Şeyh, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MbS) en yakın adamlarından ve “bakan düzeyinde baş danışman” statüsünde. “Terfîh” kelimesi genel anlamda eğlence sektörünün bütün kollarını kapsayan nötr bir anlama sahipken, Âl-i Şeyh’in yönetiminde ülkenin gelenekleriyle savaşan ve Suudi gençleri kestirme yollardan “modernleştiren” bir içeriğe bürünmüş. “Terfîhe karşı değiliz, ama İslâm ahlâkını da korumalıyız” diyen çok sayıda Suudi âlim ve kanaat önderi, şu anda hapiste. Onlardan biri de, Kâbe’nin sevilen imamlarından Şeyh Sâlih Âl-i Tâlib.
Suudi Arabistan’da eğlence sektörü bizzat devlet eliyle organize ediliyor ve bu işin başında da Turkî Âl-i Şeyh adında biri bulunuyor. Resmî olarak “Eğlence Heyeti” (Hey’etu’t-Terfîh) isimli bir kurumun başkanlığını yapan Âl-i Şeyh, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MbS) en yakın adamlarından ve “bakan düzeyinde baş danışman” statüsünde. “Terfîh” kelimesi genel anlamda eğlence sektörünün bütün kollarını kapsayan nötr bir anlama sahipken, Âl-i Şeyh’in yönetiminde ülkenin gelenekleriyle savaşan ve Suudi gençleri kestirme yollardan “modernleştiren” bir içeriğe bürünmüş. “Terfîhe karşı değiliz, ama İslâm ahlâkını da korumalıyız” diyen çok sayıda Suudi âlim ve kanaat önderi, şu anda hapiste. Onlardan biri de, Kâbe’nin sevilen imamlarından Şeyh Sâlih Âl-i Tâlib.
Ailede, çocuğun yaşına göre din eğitimi verilmesi
Çocuklarımızı daha küçük yaşlardan itibaren ibadetlere alıştırmalı, zihinlerine ve kalplerine Allah ve peygamber sevgisini yerleştirmeliyiz. Onları her türlü kötü alışkanlıktan, zararlı fikir ve akımlardan korumalı ve kollamalıyız...
Çocuklarımızı daha küçük yaşlardan itibaren ibadetlere alıştırmalı, zihinlerine ve kalplerine Allah ve peygamber sevgisini yerleştirmeliyiz. Onları her türlü kötü alışkanlıktan, zararlı fikir ve akımlardan korumalı ve kollamalıyız...
"Sizi kışkırtarak kendimize benzeteceğiz"
Hamid Golpira şöyle yazmıştı: Zulme karşı mücadele azmimizi korumalıyız fakat mücadelede düşmanın ahlaksız ve adaletsiz yöntemlerini benimsememeliyiz. İnsanlığımızı kaybetmemeliyiz. Zalimlerin başlıca emellerinden birisi de bu zaten: Bize insanlığımızı kaybettirmek... Onlar bizi insan olarak görmüyorlar ama biz onları insan olarak görmekten (ve onlarla mücadelede insan haklarını gözetmekten) vazgeçemeyiz. Aksi takdirde bizi kendilerine benzeterek savaşı kazanmış olurlar.
Hamid Golpira şöyle yazmıştı: Zulme karşı mücadele azmimizi korumalıyız fakat mücadelede düşmanın ahlaksız ve adaletsiz yöntemlerini benimsememeliyiz. İnsanlığımızı kaybetmemeliyiz. Zalimlerin başlıca emellerinden birisi de bu zaten: Bize insanlığımızı kaybettirmek... Onlar bizi insan olarak görmüyorlar ama biz onları insan olarak görmekten (ve onlarla mücadelede insan haklarını gözetmekten) vazgeçemeyiz. Aksi takdirde bizi kendilerine benzeterek savaşı kazanmış olurlar.
Adâlet Allah’ın indirdiğiyle hükmetmektir
Toplumdaki zalimler gücü ellerine geçirdikleri zaman da zulümler artar. Kitab’ın yanında indirilen ‹demir' güç anlamında alınırsa, şöyle demek mümkündür: Güç ve iktidar adâletin emrinde olmalıdır. Bunu sağlayacak olan da insanların Kitab'a ve O'nun hükümlerine uyup, mizan'ı yani ölçüyü korumalarıdır. O zaman hukukun üstünlüğü sağlanır ve insanlar haklarına kolaylıkla ulaşırlar. Kendini hukukun üstünde gören güçler, adâlet anlayışını çiğner geçerler.
Toplumdaki zalimler gücü ellerine geçirdikleri zaman da zulümler artar. Kitab’ın yanında indirilen ‹demir' güç anlamında alınırsa, şöyle demek mümkündür: Güç ve iktidar adâletin emrinde olmalıdır. Bunu sağlayacak olan da insanların Kitab'a ve O'nun hükümlerine uyup, mizan'ı yani ölçüyü korumalarıdır. O zaman hukukun üstünlüğü sağlanır ve insanlar haklarına kolaylıkla ulaşırlar. Kendini hukukun üstünde gören güçler, adâlet anlayışını çiğner geçerler.
Pamak: Müslümanlar her şartta tevhidi istikameti korumalı
Nebevi yöntemin Müslümanlara zor geldiğini, Resulullah (s)'in de Hud suresindeki "emrolunduğun gibi dosdoğru ol" emri gelince, "Hud suresi beni kocattı" açıklamasıyla istikameti koruma konusunun ciddiyet ve önemine dikkat çekişini hatırlatarak, Müslümanların her şartta tevhidi istikameti koruma titizliği içinde olmaları gerektiğini, ama maalesef bu konuda büyük zaaf gösterildiğini, Nebevi yöntemin gereklerini taşımaktan bıkıp yorulduklarını, aceleyle iktidar nimetlerine ulaşmak ya da bir takım kazanımları elde etmek için batıl sistem içi siyasete eklemlenmekte bir sakınca görmediklerini ifade eden Pamak, konferansın sonunda Müslümanlara önemli bir çağrıda bulundu...
Nebevi yöntemin Müslümanlara zor geldiğini, Resulullah (s)'in de Hud suresindeki "emrolunduğun gibi dosdoğru ol" emri gelince, "Hud suresi beni kocattı" açıklamasıyla istikameti koruma konusunun ciddiyet ve önemine dikkat çekişini hatırlatarak, Müslümanların her şartta tevhidi istikameti koruma titizliği içinde olmaları gerektiğini, ama maalesef bu konuda büyük zaaf gösterildiğini, Nebevi yöntemin gereklerini taşımaktan bıkıp yorulduklarını, aceleyle iktidar nimetlerine ulaşmak ya da bir takım kazanımları elde etmek için batıl sistem içi siyasete eklemlenmekte bir sakınca görmediklerini ifade eden Pamak, konferansın sonunda Müslümanlara önemli bir çağrıda bulundu...
Ümmete, Mescid-i Aksa'yı koruma çağrısı
Filistin Alimleri Birliği, İslam ümmetine, alimlerine ve liderlerine, entelektüellerine, yaşlısına ve gencine, kadınına ve erkeğine seslenerek Mescid-i Aksa'yı fanatik Yahudilerin saldırısına karşı korumalarını istedi.
Filistin Alimleri Birliği, İslam ümmetine, alimlerine ve liderlerine, entelektüellerine, yaşlısına ve gencine, kadınına ve erkeğine seslenerek Mescid-i Aksa'yı fanatik Yahudilerin saldırısına karşı korumalarını istedi.
Ümmete, Mescid-i Aksa'yı koruma çağrısı
Filistin Alimleri Birliği, İslam ümmetine, alimlerine ve liderlerine, entelektüellerine, yaşlısına ve gencine, kadınına ve erkeğine seslenerek Mescid-i Aksa'yı fanatik Yahudilerin saldırısına karşı korumalarını istedi.
Filistin Alimleri Birliği, İslam ümmetine, alimlerine ve liderlerine, entelektüellerine, yaşlısına ve gencine, kadınına ve erkeğine seslenerek Mescid-i Aksa'yı fanatik Yahudilerin saldırısına karşı korumalarını istedi.
Tutuklanmaktan korumaları kurtardı
Siyonist işgal rejimi Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Brüksel'de bir gazeteci tarafından tutuklanmaktan korumaları sayesinde kurtuldu.
Siyonist işgal rejimi Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Brüksel'de bir gazeteci tarafından tutuklanmaktan korumaları sayesinde kurtuldu.
Pamak: Eski statüko da, yenisi de kapitalist
Bugün yayınlamakta olduğumuz yedinci bölümde Pamak, despotik eski statüko ile yerine kurulmakta olan yeni statükoyu Müslümanlar açısından ele alıyor ve "görece özgürlükçü" olarak tanımladığı yeni statükonun Müslümanlar için daha olumlu olarak değerlendirilebileceğini, ancak Müslümanların her şartta özgün tevhidi konumlarını korumalarının şart olduğunu, bu statükonun kurulmasında rol alarak bu konumlarına halel getirmemeleri gerektiğini ifade ediyor.
Bugün yayınlamakta olduğumuz yedinci bölümde Pamak, despotik eski statüko ile yerine kurulmakta olan yeni statükoyu Müslümanlar açısından ele alıyor ve "görece özgürlükçü" olarak tanımladığı yeni statükonun Müslümanlar için daha olumlu olarak değerlendirilebileceğini, ancak Müslümanların her şartta özgün tevhidi konumlarını korumalarının şart olduğunu, bu statükonun kurulmasında rol alarak bu konumlarına halel getirmemeleri gerektiğini ifade ediyor.
Makaleler
Hava Durumu