"oranda" Arama Sonuçları
Müslümanlar Olarak Bir “Bayburt Dâvâmız” Olmalı
Bugün yaşadığımız coğrafyadaki yaygın “İslami çalışmalar”a baktığımızda, “merkezi dâvet”in, yani egemenlik mücadelesinin büyük oranda ihmal ve dahası terk edildiğini, İslami çalışmaların “sosyal faaliyet” düzleminde kaldığını görmekteyiz.
Bugün yaşadığımız coğrafyadaki yaygın “İslami çalışmalar”a baktığımızda, “merkezi dâvet”in, yani egemenlik mücadelesinin büyük oranda ihmal ve dahası terk edildiğini, İslami çalışmaların “sosyal faaliyet” düzleminde kaldığını görmekteyiz.
Kurumsallaşmakla imtihanımız
Son 20 yılda Türkiye'deki İslami mücadele birikimi, AKP'nin "şeytanın sağdan yanaşmasına" denk gelen entegrasyon politikalarıyla tahrif ve tahrip edildi, büyük oranda cahiliye düzenine payanda kılındı. Peki bu durum sürpriz miydi?
Son 20 yılda Türkiye'deki İslami mücadele birikimi, AKP'nin "şeytanın sağdan yanaşmasına" denk gelen entegrasyon politikalarıyla tahrif ve tahrip edildi, büyük oranda cahiliye düzenine payanda kılındı. Peki bu durum sürpriz miydi?
Mülteci Meselesi Özelinde, Kadim Ve Modern Cahiliye Karşılaştırması
Kısacası, cahiliye döneminde Hicaz bölgesinde ciddi oranda bir "mülteci" kitlesi vardı, fakat "mülteci sorunu" yoktu. O insanalr, mülteci olarak kendiklerine sığınanlara düşmanlık değil,i ev sahipliği yapmışlardı. Tabi bu durum, İslam döneminde daha da yaygın ve örnek bir hale geldi.
Kısacası, cahiliye döneminde Hicaz bölgesinde ciddi oranda bir "mülteci" kitlesi vardı, fakat "mülteci sorunu" yoktu. O insanalr, mülteci olarak kendiklerine sığınanlara düşmanlık değil,i ev sahipliği yapmışlardı. Tabi bu durum, İslam döneminde daha da yaygın ve örnek bir hale geldi.
Radyo Denge Gündem Özel’de K-POP konuşuldu (HABER-VİDEO)
Osman Yıldız’ın sunduğu programın konuğu, PDR uzmanı Sümeyra Demiryürek oldu. Demiryürek; Güney Kore’de yaygın olan müzik akımı K-Pop’un önceleri İmam Hatip liselerinde ilgi gördüğünü, şimdi ise her kesimin çocuklarında yüksek oranda izlendiğini söyledi.
Osman Yıldız’ın sunduğu programın konuğu, PDR uzmanı Sümeyra Demiryürek oldu. Demiryürek; Güney Kore’de yaygın olan müzik akımı K-Pop’un önceleri İmam Hatip liselerinde ilgi gördüğünü, şimdi ise her kesimin çocuklarında yüksek oranda izlendiğini söyledi.
''Sosyal medyada bâtılla mücadele rehberi
Günümüz şartlarında da bâtılla mücadelenin kapsamını büyük oranda sosyal medyaya hasretmiş durumdayız. Daha doğrusu sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, hatta eşle dostla paylaşmadıklarımızı bile burada paylaşmaya alıştığımız için cihadımızı da buraya taşıdık gibi gözüküyor. Hepimizin samimâne, hâlisâne bir çaba içinde olduğumuz varsayımıyla konuşacak olursak dahi bize acilen bir "sosyal medyada bâtılla mücadele rehberi" gerekiyor
Günümüz şartlarında da bâtılla mücadelenin kapsamını büyük oranda sosyal medyaya hasretmiş durumdayız. Daha doğrusu sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, hatta eşle dostla paylaşmadıklarımızı bile burada paylaşmaya alıştığımız için cihadımızı da buraya taşıdık gibi gözüküyor. Hepimizin samimâne, hâlisâne bir çaba içinde olduğumuz varsayımıyla konuşacak olursak dahi bize acilen bir "sosyal medyada bâtılla mücadele rehberi" gerekiyor
İlim, İslami hareket ve ulema
Ümmete öncülük yapacak kadrolar içinde, ulemâ var olan ilmiyle, diğer aktivist Müslümanlar da var olan tecrübe ve yetenekleriyle yerini almalı ve bu iki tâife, sorumluluklarının bilincinde ve istişare içinde birbirleriyle bütünleşebilmelidir. Bununla birlikte her ulemânın aktivist, her aktivistin de belli oranda ilimle kuşanması gerekir.
Ümmete öncülük yapacak kadrolar içinde, ulemâ var olan ilmiyle, diğer aktivist Müslümanlar da var olan tecrübe ve yetenekleriyle yerini almalı ve bu iki tâife, sorumluluklarının bilincinde ve istişare içinde birbirleriyle bütünleşebilmelidir. Bununla birlikte her ulemânın aktivist, her aktivistin de belli oranda ilimle kuşanması gerekir.
Salgın döneminde namaz kılma oranında büyük artış
OPTIMAR’ın yaptığı ‘Türkiye’nin Nabzı’ araştırmasına göre katılımcıların yüzde 7,9’u salgın öncesine göre daha inançlı, yüzde 23,1’i ise bu dönemde namaza başladı. Araştırmadan yüzde 60’a yakın bir oranda da ekonomik endişe çıktı.
OPTIMAR’ın yaptığı ‘Türkiye’nin Nabzı’ araştırmasına göre katılımcıların yüzde 7,9’u salgın öncesine göre daha inançlı, yüzde 23,1’i ise bu dönemde namaza başladı. Araştırmadan yüzde 60’a yakın bir oranda da ekonomik endişe çıktı.
Şiisiyle Sünnisiye bütün ekoller, büyük oranda tarihsel süreçte üretilenleri dinleştirmişlerdir
Hz. Hüseyin’in, şehadete yürüyüş yolunda karşılaştığı, Irak’tan Mekke’ye gitmekte olan şair Ferezdak’tan Irak halkının durumunu sorduğunda şu cevabı aldığı ifade edilir: “Onları kalpleri seninle, kılıçları ise senin üzerine çevrilmiş olduğu halde bıraktım…” Hz. Hüseyin ise, bu kadar ağır şartlara, uğradığı ihanete ve yalnız bırakılmaya rağmen, “Kılıçlar yarınlarda Kur’an’ımızı delik deşik edecekse, ben gövdemi bugünden siper yaparım” diyerek Hak yolda direnişin en onurlu örnekliğini tarihe geçirmiştir. Allah ondan razı olsun, cennetindeki makamını yüceltsin ve bizlere de onun gibi Kur'an yolunda can vermeyi nasip etsin inşaAllah.
Hz. Hüseyin’in, şehadete yürüyüş yolunda karşılaştığı, Irak’tan Mekke’ye gitmekte olan şair Ferezdak’tan Irak halkının durumunu sorduğunda şu cevabı aldığı ifade edilir: “Onları kalpleri seninle, kılıçları ise senin üzerine çevrilmiş olduğu halde bıraktım…” Hz. Hüseyin ise, bu kadar ağır şartlara, uğradığı ihanete ve yalnız bırakılmaya rağmen, “Kılıçlar yarınlarda Kur’an’ımızı delik deşik edecekse, ben gövdemi bugünden siper yaparım” diyerek Hak yolda direnişin en onurlu örnekliğini tarihe geçirmiştir. Allah ondan razı olsun, cennetindeki makamını yüceltsin ve bizlere de onun gibi Kur'an yolunda can vermeyi nasip etsin inşaAllah.
Kalkan: Emri bil maruf ve nehyi anil münker can simidine sarılmalıyız
Ahmed Kalkan’la, Kur’an’da Rabbimizin Müslümanlara yüklediği temel bir yükümlülük olmakla birlikte, tarihsel süreçte unutulmaya terk edilen, öyle ki “İslam’ın şartları” arasında bile kedisine yer bulamayan emri bil maruf ve nehyi anil münker ilkesi üzerine konuştuk. Kalkan “Gayrı İslâmî düzene ve câhiliye kültürüne entegre olmayan Müslümanlar bile, çoğunluk itibarıyla emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker adlı can simidine sarılmadılar. Böylece zilleti ve mağlûbiyeti kabullenmiş oldular. Başta İslâm âlimleri, cemaat ve kanaat önderleri, yazarlar ve hatipler olmak üzere, Mü’min olan herkes, bildiği ve gücü yettiği oranda bu görevi yapması gerektiği halde, ciddi anlamda bunun yerine getirildiği iddia edilemez. Bu görev, şer odaklarının şerre davet ettikleri kadar bile yapılmıyor” tesbitinde bulunuyor.
Ahmed Kalkan’la, Kur’an’da Rabbimizin Müslümanlara yüklediği temel bir yükümlülük olmakla birlikte, tarihsel süreçte unutulmaya terk edilen, öyle ki “İslam’ın şartları” arasında bile kedisine yer bulamayan emri bil maruf ve nehyi anil münker ilkesi üzerine konuştuk. Kalkan “Gayrı İslâmî düzene ve câhiliye kültürüne entegre olmayan Müslümanlar bile, çoğunluk itibarıyla emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker adlı can simidine sarılmadılar. Böylece zilleti ve mağlûbiyeti kabullenmiş oldular. Başta İslâm âlimleri, cemaat ve kanaat önderleri, yazarlar ve hatipler olmak üzere, Mü’min olan herkes, bildiği ve gücü yettiği oranda bu görevi yapması gerektiği halde, ciddi anlamda bunun yerine getirildiği iddia edilemez. Bu görev, şer odaklarının şerre davet ettikleri kadar bile yapılmıyor” tesbitinde bulunuyor.
Ne düşünürseniz öyle olursunuz
Bilinçaltınız ne kadar temiz ve kontrollü olursa, düşüncelerinizin ve söylemlerinizin etkisi de o kadar güçlü olur. Aslında düşünce, ışık, madde gibi her şey, atomun bilinen en küçük parçacığı olan “kuant” taneciklerinin belli oranda yoğunlaşmasından başka bir şey değildir. Neticede düşünce de bir enerjidir ve bu enerjinin ne kadar güçlü olup olmadığı da tamamen bilinçaltının gücü ile ilgilidir. Olumlu düşünmek, evrene pozitif enerji vermek, olumsuz düşünmek ise negatif enerji yaymaktır. Diğer insanlardan gelen pozitif ya da negatif enerjileri, bilinçli halimiz algılayamasa da bilinçaltımız hisseder ve bunlardan etkilenir. Dolayısıyla düşüncenin gücü bir nevi bilinçaltının gücüdür.
Bilinçaltınız ne kadar temiz ve kontrollü olursa, düşüncelerinizin ve söylemlerinizin etkisi de o kadar güçlü olur. Aslında düşünce, ışık, madde gibi her şey, atomun bilinen en küçük parçacığı olan “kuant” taneciklerinin belli oranda yoğunlaşmasından başka bir şey değildir. Neticede düşünce de bir enerjidir ve bu enerjinin ne kadar güçlü olup olmadığı da tamamen bilinçaltının gücü ile ilgilidir. Olumlu düşünmek, evrene pozitif enerji vermek, olumsuz düşünmek ise negatif enerji yaymaktır. Diğer insanlardan gelen pozitif ya da negatif enerjileri, bilinçli halimiz algılayamasa da bilinçaltımız hisseder ve bunlardan etkilenir. Dolayısıyla düşüncenin gücü bir nevi bilinçaltının gücüdür.
"Rabıta-i Şerife"ye Kur'anî bir yaklaşım
Biz bu yazımızda, müteveffa Abdülhakim Arvasi'nin "Rabıta-i Şerife" isimli eserine dikkat çekecek, bu kitaptaki rabıta konusunda anlatılanlar ile ilgili mülahazalarımızı belirteceğiz. Bu yazının esas amacı, Kur'ân'dan ve sünnetten kaynaklar gösterilen bu edimin gerçekte ne oranda Kur'âni ve sünni olduğunu dikkatlere sunmak olacaktır.
Biz bu yazımızda, müteveffa Abdülhakim Arvasi'nin "Rabıta-i Şerife" isimli eserine dikkat çekecek, bu kitaptaki rabıta konusunda anlatılanlar ile ilgili mülahazalarımızı belirteceğiz. Bu yazının esas amacı, Kur'ân'dan ve sünnetten kaynaklar gösterilen bu edimin gerçekte ne oranda Kur'âni ve sünni olduğunu dikkatlere sunmak olacaktır.
Ve "Van minut" efsanesinin sonu
Türkiye ile siyonist işgal rejimi arasında önceki gün Londra’da gerçekleştirilen "normalleşme" görüşmesinden büyük oranda uzlaşı çıktı. Anlaşma kapsamında Türkiye’deki mahkemelerde Mavi Marmara olayıyla ilgili olarak yargılanan siyonist işgal askeri personellerine ilişkin suçlamaların düşürülmesi de gündeme geldi.
Türkiye ile siyonist işgal rejimi arasında önceki gün Londra’da gerçekleştirilen "normalleşme" görüşmesinden büyük oranda uzlaşı çıktı. Anlaşma kapsamında Türkiye’deki mahkemelerde Mavi Marmara olayıyla ilgili olarak yargılanan siyonist işgal askeri personellerine ilişkin suçlamaların düşürülmesi de gündeme geldi.
Garibanların Patronu
“Onuncu ortağı buldum!" diyordu Atiyye. Arkadaşları heyecanla sordu: “Kim o?". Atiyye o vakur duruşundan hiç ödün vermeden gülümseyerek: “Allah" dedi. “Allah Azze ve Celle onuncu ortağımızdır. Biz O'na aynı oranda, %10'luk bir hisse vereceğiz. O da bu hisse karşılığında bizi koruyacak, kollayacak, ticaretimizi bereketlendirecek."
“Onuncu ortağı buldum!" diyordu Atiyye. Arkadaşları heyecanla sordu: “Kim o?". Atiyye o vakur duruşundan hiç ödün vermeden gülümseyerek: “Allah" dedi. “Allah Azze ve Celle onuncu ortağımızdır. Biz O'na aynı oranda, %10'luk bir hisse vereceğiz. O da bu hisse karşılığında bizi koruyacak, kollayacak, ticaretimizi bereketlendirecek."
Restoranda Suriyeli çocuğa dayak kamerada (VİDEO)
Şirinevler'deki Burger King şubesinde müşteriden artan patatesleri masalardan topladığı iddiasıyla bir Suriyeli çocuk restoran müdürü tarafından tartaklandı haberi Türkiye'nin gündemine oturmuştu. Bu üzücü olayın görüntüleri ortaya çıktı. Show TV ana haber bülteninde yayınlanan görüntülerde olay tüm detaylarıyla görünüyor.
Şirinevler'deki Burger King şubesinde müşteriden artan patatesleri masalardan topladığı iddiasıyla bir Suriyeli çocuk restoran müdürü tarafından tartaklandı haberi Türkiye'nin gündemine oturmuştu. Bu üzücü olayın görüntüleri ortaya çıktı. Show TV ana haber bülteninde yayınlanan görüntülerde olay tüm detaylarıyla görünüyor.
Araştırma sonucu: Dünyanın geleceğinde İslam var
Pew Araştırma Merkezi'ninin "Küresel Müslüman Nüfusun Geleceği: 2030 Öngörüsü" raporuna göre, dünyadaki Müslüman nüfusun, gelecek 20 yılda yüzde 35 civarında artması bekleniyor. Küresel Müslüman Nüfusun Geleceği: 2030 Öngörüsü" raporuna göre, dünyadaki Müslüman nüfusun gelecek 20 yılda yüzde 35 civarında artması bekleniyor. Pew Araştırma Merkezi Din ve Kamu Kamu Hayatı Forumu tarafından hazırlanan "Küresel Müslüman Nüfusun Geleceği: 2030 Öngörüsü" raporu yayımlandı. Rapora göre, Avrupa'da şu anda 44 milyon 138 bin Müslüman yaşıyor. Bu rakam 2030'da 58 milyon 209 bine ulaşacak ve kıta nüfusunun yüzde 8'ini oluşturacak. Rapora göre, dünyadaki Müslüman nüfusun gelecek 20 yılda yüzde 35 civarında artacağı öngörülüyor. Geçen yıl 1.6 milyar olan Müslüman nüfus, 2030 yılında 2.2 milyara çıkacak. Dünya nüfusunun 2030'da toplamda 8.3 milyar olacağı tahmini hesaba katıldığında, Müslümanlar 2030 yılında dünya nüfusunun yüzde 26.4'ünü oluşturacak. Müslüman nüfusun artış oranı 2 kat fazla Rapora göre, Müslüman nüfusun yıllık ortalama artış oranı Müslüman olmayan nüfusun iki katı düzeyinde. Bu yıllık ortalama artış oranı Müslüman nüfusta yüzde 1.5 iken, Müslüman olmayan nüfusta yüzde 0.7. Ancak geçen 20 yıla bakıldığında, aslında Müslüman nüfusun büyüme hızı gelecek 20 yılda yavaşlayacak. Çünkü, 1990-2010 yılları arasında Müslüman nüfusun yıllık ortalama artış hızıyüzde 2.2 idi.Müslümanların nüfusunun, Müslüman olmayanlara göre daha fazla artmasının nedenleri arasında doğum oranının yüksek olması, erken yaşta anne olunması, artan sağlık ve ekonomik koşulların bebek ölümlerini azaltması, ortalama yaşam süresinin artması olarak gösteriliyor. Doğum hızının önümüzdeki yıllarda düşmesi ise yaşam kalitesinin ve kadınların eğitim seviyesinin artması gibi nedenlere bağlanıyor. Avrupa'nın yüzde 8'i Müslüman olacak Avrupa'da şu anda 44 milyon 138 bin Müslüman yaşıyor. Bu rakam 2030'da 58 milyon 209 bine ulaşacak ve kıta nüfusunun yüzde 8'ini oluşturacak. Ayrıca, bu rakamla Avrupa kıtası şu anda olduğu gibi dünyadaki Müslümanların yüzde 2.7'sini barındıracak. Göçlerden dolayı Müslüman nüfusun en fazla artışı batı ve kuzey Avrupa'da görülecek. Örneğin İngiltere'de bugün ülke nüfusunun yüzde 4.2'sini oluşturan Müslüman oranı, 2030 yılında yüzde 8.2'ye çıkacak. Avusturya, İsveç, Belçika, Fransa gibi ülkeler de Müslüman nüfusun önemlioranda artmasının öngörüldüğü ülkeler arasında. 2030 yılında Müslüman nüfus oranının ülke nüfusunun yüzde 10'unu geçeceği Avrupa ülkeleri şöyle: Kosova (yüzde 93.5), Arnavutluk (yüzde 83.2), Bosna-Hersek (yüzde 42.7), Makedonya (yüzde 40.3), Karadağ (yüzde 21.5), Bulgaristan (yüzde 15.7), Rusya(yüzde 14.4), Gürcistan (yüzde 11.5), Fransa (yüzde 10.3) ve Belçika (yüzde10.2). ABD'de Müslüman nüfus 2.5 kat artacak Müslüman nüfusun en fazla artış oranı ise Amerika kıtasında... Kıta genelinde, 20 yılda Müslüman nüfusu 2 kat artacak. 2010 yılında 5 milyon 256 bin olan Müslüman nüfus, 2030'da 10 milyon 927 bine çıkacak. Ancak kıta genelindeki Müslüman nüfusun dünya geneline oranı ise yüzde 0.5 gibi düşük bir oranda kalmaya devam edecek. 11 Eylül saldırılarından sonra 'İslamofobi"nin yaşandığı ve Müslümanlara yönelik bazı tehdit algılarının bulunduğu ABD'de ise Müslüman nüfus, göç ve ortalama doğum oranlarının yüksekliği nedeniyle neredeyse 2,5 kat artacak. ABD'de geçen yıl 2.6 milyon Müslüman varken, bu sayı 2030 yılında 6.2 milyon olacak. Bu rakamla ülkede, Müslümanların sayısı, kabaca Yahudilerle eşit düzeye gelecek. Kanada'da ise önümüzdeki 20 yıl içinde Müslümanların nüfusunun neredeyse3'e katlanması bekleniyor. Bu nüfus geçen yılki 940 binlik seviyeden 2030'da 2.7milyona çıkacak. Amerika kıtasında en fazla Müslümanın olduğu üçüncü ülke ise Arjantin olacak.
Pew Araştırma Merkezi'ninin "Küresel Müslüman Nüfusun Geleceği: 2030 Öngörüsü" raporuna göre, dünyadaki Müslüman nüfusun, gelecek 20 yılda yüzde 35 civarında artması bekleniyor. Küresel Müslüman Nüfusun Geleceği: 2030 Öngörüsü" raporuna göre, dünyadaki Müslüman nüfusun gelecek 20 yılda yüzde 35 civarında artması bekleniyor. Pew Araştırma Merkezi Din ve Kamu Kamu Hayatı Forumu tarafından hazırlanan "Küresel Müslüman Nüfusun Geleceği: 2030 Öngörüsü" raporu yayımlandı. Rapora göre, Avrupa'da şu anda 44 milyon 138 bin Müslüman yaşıyor. Bu rakam 2030'da 58 milyon 209 bine ulaşacak ve kıta nüfusunun yüzde 8'ini oluşturacak. Rapora göre, dünyadaki Müslüman nüfusun gelecek 20 yılda yüzde 35 civarında artacağı öngörülüyor. Geçen yıl 1.6 milyar olan Müslüman nüfus, 2030 yılında 2.2 milyara çıkacak. Dünya nüfusunun 2030'da toplamda 8.3 milyar olacağı tahmini hesaba katıldığında, Müslümanlar 2030 yılında dünya nüfusunun yüzde 26.4'ünü oluşturacak. Müslüman nüfusun artış oranı 2 kat fazla Rapora göre, Müslüman nüfusun yıllık ortalama artış oranı Müslüman olmayan nüfusun iki katı düzeyinde. Bu yıllık ortalama artış oranı Müslüman nüfusta yüzde 1.5 iken, Müslüman olmayan nüfusta yüzde 0.7. Ancak geçen 20 yıla bakıldığında, aslında Müslüman nüfusun büyüme hızı gelecek 20 yılda yavaşlayacak. Çünkü, 1990-2010 yılları arasında Müslüman nüfusun yıllık ortalama artış hızıyüzde 2.2 idi.Müslümanların nüfusunun, Müslüman olmayanlara göre daha fazla artmasının nedenleri arasında doğum oranının yüksek olması, erken yaşta anne olunması, artan sağlık ve ekonomik koşulların bebek ölümlerini azaltması, ortalama yaşam süresinin artması olarak gösteriliyor. Doğum hızının önümüzdeki yıllarda düşmesi ise yaşam kalitesinin ve kadınların eğitim seviyesinin artması gibi nedenlere bağlanıyor. Avrupa'nın yüzde 8'i Müslüman olacak Avrupa'da şu anda 44 milyon 138 bin Müslüman yaşıyor. Bu rakam 2030'da 58 milyon 209 bine ulaşacak ve kıta nüfusunun yüzde 8'ini oluşturacak. Ayrıca, bu rakamla Avrupa kıtası şu anda olduğu gibi dünyadaki Müslümanların yüzde 2.7'sini barındıracak. Göçlerden dolayı Müslüman nüfusun en fazla artışı batı ve kuzey Avrupa'da görülecek. Örneğin İngiltere'de bugün ülke nüfusunun yüzde 4.2'sini oluşturan Müslüman oranı, 2030 yılında yüzde 8.2'ye çıkacak. Avusturya, İsveç, Belçika, Fransa gibi ülkeler de Müslüman nüfusun önemlioranda artmasının öngörüldüğü ülkeler arasında. 2030 yılında Müslüman nüfus oranının ülke nüfusunun yüzde 10'unu geçeceği Avrupa ülkeleri şöyle: Kosova (yüzde 93.5), Arnavutluk (yüzde 83.2), Bosna-Hersek (yüzde 42.7), Makedonya (yüzde 40.3), Karadağ (yüzde 21.5), Bulgaristan (yüzde 15.7), Rusya(yüzde 14.4), Gürcistan (yüzde 11.5), Fransa (yüzde 10.3) ve Belçika (yüzde10.2). ABD'de Müslüman nüfus 2.5 kat artacak Müslüman nüfusun en fazla artış oranı ise Amerika kıtasında... Kıta genelinde, 20 yılda Müslüman nüfusu 2 kat artacak. 2010 yılında 5 milyon 256 bin olan Müslüman nüfus, 2030'da 10 milyon 927 bine çıkacak. Ancak kıta genelindeki Müslüman nüfusun dünya geneline oranı ise yüzde 0.5 gibi düşük bir oranda kalmaya devam edecek. 11 Eylül saldırılarından sonra 'İslamofobi"nin yaşandığı ve Müslümanlara yönelik bazı tehdit algılarının bulunduğu ABD'de ise Müslüman nüfus, göç ve ortalama doğum oranlarının yüksekliği nedeniyle neredeyse 2,5 kat artacak. ABD'de geçen yıl 2.6 milyon Müslüman varken, bu sayı 2030 yılında 6.2 milyon olacak. Bu rakamla ülkede, Müslümanların sayısı, kabaca Yahudilerle eşit düzeye gelecek. Kanada'da ise önümüzdeki 20 yıl içinde Müslümanların nüfusunun neredeyse3'e katlanması bekleniyor. Bu nüfus geçen yılki 940 binlik seviyeden 2030'da 2.7milyona çıkacak. Amerika kıtasında en fazla Müslümanın olduğu üçüncü ülke ise Arjantin olacak.
Karı - koca ilişkilerinde iki tutum: Rekabet ve velâyet
Modernizm de tıpkı gelenek gibi, kadın-erkek ilişkilerini ve dolayısıyla evliliği rekabet anlayışı üzerine oturtmuştur. Kadını, kocasına itaat etmemeye, kendi hayatını dilediği gibi şekillendirme hakkını savunmaya tahrik eder, erkeği de eşini ezebildiği oranda ezmeye, kendisine karşı giriştiği mücadelede onun önünü almak için çeşitli yol ve yöntemlere başvurmaya teşvik eder.
Modernizm de tıpkı gelenek gibi, kadın-erkek ilişkilerini ve dolayısıyla evliliği rekabet anlayışı üzerine oturtmuştur. Kadını, kocasına itaat etmemeye, kendi hayatını dilediği gibi şekillendirme hakkını savunmaya tahrik eder, erkeği de eşini ezebildiği oranda ezmeye, kendisine karşı giriştiği mücadelede onun önünü almak için çeşitli yol ve yöntemlere başvurmaya teşvik eder.
Kadın-erkek: Velayet mi, rekabet mi?
Modernizm de tıpkı gelenek gibi, kadın-erkek ilişkilerini ve dolayısıyla evliliği rekabet anlayışı üzerine oturtmuştur. Kadını, kocasına itaat etmemeye, kendi hayatını dilediği gibi şekillendirme hakkını savunmaya tahrik eder, erkeği de eşini ezebildiği oranda ezmeye, kendisine karşı giriştiği mücadelede onun önünü almak için çeşitli yol ve yöntemlere başvurmaya teşvik eder. Modernizm, kadını, erkeğe karşı savaş açmaya davet etmektedir. Feminizm, bu rekabet anlayışının ve savaş psikolojisinin, en uç noktada neşvünema bulduğu bir ideolojiye dönüşmüş halidir.
Modernizm de tıpkı gelenek gibi, kadın-erkek ilişkilerini ve dolayısıyla evliliği rekabet anlayışı üzerine oturtmuştur. Kadını, kocasına itaat etmemeye, kendi hayatını dilediği gibi şekillendirme hakkını savunmaya tahrik eder, erkeği de eşini ezebildiği oranda ezmeye, kendisine karşı giriştiği mücadelede onun önünü almak için çeşitli yol ve yöntemlere başvurmaya teşvik eder. Modernizm, kadını, erkeğe karşı savaş açmaya davet etmektedir. Feminizm, bu rekabet anlayışının ve savaş psikolojisinin, en uç noktada neşvünema bulduğu bir ideolojiye dönüşmüş halidir.
Hükümet: Halka kazık atılacaksa onu biz yaparız!
İki hafta önce dağıtım şirketlerinin fahiş orandaki kâr payını düşürerek yakıtta indirim sağlayan Hükümet, bir anda ÖTV'yi yükselterek elini halkın cebine daldırıverdi.
İki hafta önce dağıtım şirketlerinin fahiş orandaki kâr payını düşürerek yakıtta indirim sağlayan Hükümet, bir anda ÖTV'yi yükselterek elini halkın cebine daldırıverdi.
"Dâvâsız, idealsiz bir sanat ya puttur ya da putların hizmetinde bir kul"
Ahmed Kalkan: Sanat sanat içindir ifâdesi artık değerini büyük oranda kaybetti... Allah için sanat anlayışı olmayınca, ya sanatın kendisi ilâh yerine geçecek, ya da sanat, piyasadaki ilâhların(!) birine hizmet edip onun kulu olacaktır. Bugün sanat, kendisi putlaştırılmıyorsa; emperyalizm, düzen, fuhuş, moda, sanatçı... gibi ilâh taslaklarının hizmetinde bir kuldur.
Ahmed Kalkan: Sanat sanat içindir ifâdesi artık değerini büyük oranda kaybetti... Allah için sanat anlayışı olmayınca, ya sanatın kendisi ilâh yerine geçecek, ya da sanat, piyasadaki ilâhların(!) birine hizmet edip onun kulu olacaktır. Bugün sanat, kendisi putlaştırılmıyorsa; emperyalizm, düzen, fuhuş, moda, sanatçı... gibi ilâh taslaklarının hizmetinde bir kuldur.
Makaleler
Hava Durumu