"sahipsiz" Arama Sonuçları
Afrin izlenimleri
Ümmet coğrafyasının bu güzel şehrine yine gitmeyi, Arap, Kürt, Türkmen kardeşlerimle yeniden kucaklaşmayı, muhacir yavrularımızın başlarını okşamayı, onlara sahipsiz olmadıklarını hissettirebilmeyi çok isterim.
Ümmet coğrafyasının bu güzel şehrine yine gitmeyi, Arap, Kürt, Türkmen kardeşlerimle yeniden kucaklaşmayı, muhacir yavrularımızın başlarını okşamayı, onlara sahipsiz olmadıklarını hissettirebilmeyi çok isterim.
Suriyeli yetimler sahipsiz değil
Kısa adı "UMMUDER” olan Ümmetin Yetimleri İnsani Yardım derneği başkanı Yaşar Kocadal; kuruluşundan bu yana sadece yetim ve engelliler için mücadele verdiklerini ve yanık vakalarının en önemli ve en hassas vakalar olduğunu belirtti.
Kısa adı "UMMUDER” olan Ümmetin Yetimleri İnsani Yardım derneği başkanı Yaşar Kocadal; kuruluşundan bu yana sadece yetim ve engelliler için mücadele verdiklerini ve yanık vakalarının en önemli ve en hassas vakalar olduğunu belirtti.
Çocuklarımızı ihmal etmenin faturası ağırlaşıyor
Emniyet yetkililerine göre, evden kaçışların temelinde, aile problemleri, macera hevesi ve lüks hayat arayışı yatıyor... Bir anlamda televizyonda seyrettikleri, internette okudukları hayatlara özenip felakete sürükleniyorlar. Tabii bu kaçışlarda yanlış terbiyenin, anne-baba umursamazlığı, bilgisizliği ve ilgisizliğinin, artan boşanmalar yüzünden oluşan sahipsizliğin ve sevgi boşluğunun da rolü var.
Emniyet yetkililerine göre, evden kaçışların temelinde, aile problemleri, macera hevesi ve lüks hayat arayışı yatıyor... Bir anlamda televizyonda seyrettikleri, internette okudukları hayatlara özenip felakete sürükleniyorlar. Tabii bu kaçışlarda yanlış terbiyenin, anne-baba umursamazlığı, bilgisizliği ve ilgisizliğinin, artan boşanmalar yüzünden oluşan sahipsizliğin ve sevgi boşluğunun da rolü var.
M. Durmuş yazdı: Özgecan'ın hesabı kimden sorulur?
Evet, burada bir günâh, çok büyük bir günâh bulunmaktadır; kimsenin sahip çıkmadığı, ortada, sahipsiz kalmış bir günâh… Daha doğrusu bu günâhın faturası bir tek kişiye kesilmektedir, olayın katil canavarına. Bu zavallı yaratık, ileriki günlerde bir cezaevine konduğunda çok büyük ihtimalle oradaki hükümlüler tarafından infaz edilecek ve toplumun da vicdanı rahatlamış olacaktır… Peki, Allah Teâlâ, mev’ûde’nin günahını kime soracaktır? Bu gözü dönmüş katile mi? Sanırım, zikri geçen katil, bu olayda sorgulanacak en son kişi olacaktır.
Evet, burada bir günâh, çok büyük bir günâh bulunmaktadır; kimsenin sahip çıkmadığı, ortada, sahipsiz kalmış bir günâh… Daha doğrusu bu günâhın faturası bir tek kişiye kesilmektedir, olayın katil canavarına. Bu zavallı yaratık, ileriki günlerde bir cezaevine konduğunda çok büyük ihtimalle oradaki hükümlüler tarafından infaz edilecek ve toplumun da vicdanı rahatlamış olacaktır… Peki, Allah Teâlâ, mev’ûde’nin günahını kime soracaktır? Bu gözü dönmüş katile mi? Sanırım, zikri geçen katil, bu olayda sorgulanacak en son kişi olacaktır.
Srebrenitsa: Adım adım gelen insanlık dramı
“1992’de, 21. yüzyıla girerken uygar Avrupa’nın ortasında Müslümanları yok etmek için ilkel ve barbarca, korkunç bir imha hareketi başlatılmış oldu. Kural tanımayan Sırp ve Hırvat caniler, sahipsiz Müslüman Boşnakların topraklarını bölüşme adına bir katliam başlattılar. Ordular girdikleri her yerleşim yerini yakıp yıkmadan önce yağmalıyordu. Tecavüz ve işkencelerle bu talihsiz coğrafyayı baştan başa eziyorlardı. Sonunda geriye yakılıp yıkılmış köylerde, kasabalarda, çamurlu tarlalarda uzanmış, nehir kıyılarına vurmuş, çukurlara atılmış erkek, kadın, çocuk ayrımı yapılmadan katledilmiş insanların cesetleri kalmıştı.”
“1992’de, 21. yüzyıla girerken uygar Avrupa’nın ortasında Müslümanları yok etmek için ilkel ve barbarca, korkunç bir imha hareketi başlatılmış oldu. Kural tanımayan Sırp ve Hırvat caniler, sahipsiz Müslüman Boşnakların topraklarını bölüşme adına bir katliam başlattılar. Ordular girdikleri her yerleşim yerini yakıp yıkmadan önce yağmalıyordu. Tecavüz ve işkencelerle bu talihsiz coğrafyayı baştan başa eziyorlardı. Sonunda geriye yakılıp yıkılmış köylerde, kasabalarda, çamurlu tarlalarda uzanmış, nehir kıyılarına vurmuş, çukurlara atılmış erkek, kadın, çocuk ayrımı yapılmadan katledilmiş insanların cesetleri kalmıştı.”
İstanbul ayaktaydı: Mescid-i Aksa sahipsiz değildir
Aralarında Özgür-Der, Medeniyet Derneği, İHH, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Mazlumder, Fatih Akıncıları gibi birçok İslami kuruluşun olduğu Filistin Dostları, bugün Cuma namazı sonrasında Beyazıt Meydanı’nda Mescid-i Aksa’nın sahipsiz olmadığını deklare etti.
Aralarında Özgür-Der, Medeniyet Derneği, İHH, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Mazlumder, Fatih Akıncıları gibi birçok İslami kuruluşun olduğu Filistin Dostları, bugün Cuma namazı sonrasında Beyazıt Meydanı’nda Mescid-i Aksa’nın sahipsiz olmadığını deklare etti.
Mahallemizden haberdar mıyız?
Kapitalizmin küresel bir nitelik kazanarak banka-borsa ikileminde üçkâğıt ekonomisi yoluyla insanlığın kanını emdiği günümüzde giderek artan mazlumiyet ve mahrumiyetler karşısında vahyin öngördüğü şekilde hem makro hem de mikro plandaki sorumluluklarımızı eşgüdümlü olarak yüklenmeliyiz. Söz konusu eşgüdümü ihmal ettiğimizde, ya salt makro iktidar mücadelesine yoğunlaşarak mazlum ve mahrumları sahipsiz bırakmış oluruz, yahut da salt mikro plandaki insani yardım çalışmalarına yoğunlaşarak kapitalizmin vicdanı olma durumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.
Kapitalizmin küresel bir nitelik kazanarak banka-borsa ikileminde üçkâğıt ekonomisi yoluyla insanlığın kanını emdiği günümüzde giderek artan mazlumiyet ve mahrumiyetler karşısında vahyin öngördüğü şekilde hem makro hem de mikro plandaki sorumluluklarımızı eşgüdümlü olarak yüklenmeliyiz. Söz konusu eşgüdümü ihmal ettiğimizde, ya salt makro iktidar mücadelesine yoğunlaşarak mazlum ve mahrumları sahipsiz bırakmış oluruz, yahut da salt mikro plandaki insani yardım çalışmalarına yoğunlaşarak kapitalizmin vicdanı olma durumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.
Kongo'nun unutulmuş Müslümanları arasında
Hani Türkiye`de gazeteler sık sık açlık sınırı diye rakamlar yayınlarlar. Burada açlığın sınırı yok, kendisi var. İnsanlar bir ramazanı sadece günde bir kere o da mısır unundan yapılmış bir çorbayı yiyerek yada bir kuru ekmek yiyip tutuyor. Sokaklar sahipsiz yetim çocuk dolu. Kimse kimseye yardım edecek durumda değil.
Hani Türkiye`de gazeteler sık sık açlık sınırı diye rakamlar yayınlarlar. Burada açlığın sınırı yok, kendisi var. İnsanlar bir ramazanı sadece günde bir kere o da mısır unundan yapılmış bir çorbayı yiyerek yada bir kuru ekmek yiyip tutuyor. Sokaklar sahipsiz yetim çocuk dolu. Kimse kimseye yardım edecek durumda değil.
Makaleler
Hava Durumu