Çocuklarımızı ihmal etmenin faturası ağırlaşıyor
Emniyet yetkililerine göre, evden kaçışların temelinde, aile problemleri, macera hevesi ve lüks hayat arayışı yatıyor... Bir anlamda televizyonda seyrettikleri, internette okudukları hayatlara özenip felakete sürükleniyorlar. Tabii bu kaçışlarda yanlış terbiyenin, anne-baba umursamazlığı, bilgisizliği ve ilgisizliğinin, artan boşanmalar yüzünden oluşan sahipsizliğin ve sevgi boşluğunun da rolü var.
18-05-2015
Yıllarca bol bol siyaset (özeti: Sallandıracaksın üç-beş kişiyi, bak nasıl düzeliyor), bol bol din (özeti: Kaza namazları ne zaman ve nasıl kılınır? Sünnetler de kaza edilir mi?- Göz çapağının abdest ve gusle bir engeli var mıdır? [Soruları, “En çok sorulan dini sorular” başlıklı bir internet sitesinden aldım], bol bol para, bol bol güç, bol bol futbol (“valla-billa göldü” çerçeveli) konuştuk...
Yıllardır zamanımızı televizyon dizileri (yaşanmamış, hatta yaşanması imkânsız bol gözyaşı katkılı hayatları salya-sümük izleyerek) karşısında heba ettik...
Eşimize, çocuklarımıza ve aile efradımıza ayırmamız gereken vakti, incir çekirdeğini doldurmayan konuları abartıp kavga eden tv “yorumcu”larını seyrede seyrede saatler geçirdik...
Kadın-çocuk ölümleri, şiddet, uyuşturucu ve terör kâbusuyla karşılaştığımızda ise “Ne oluyoruz?”demeye başladık.
Bir şey olduğumuz yok: Sadece ektiğimizi biçiyoruz!
En sonunda ihmallerimizin faturası geldi, burnumuza dayandı...
İlkokul çağında çocuklar, annelerini bıçaklıyor. (televizyonda gördüler ya, unuttunuz mu, birlikte seyretmiştiniz!)
Ortaokul çağında çocuklar, uyuşturucu kullanıyor!..
Lise çağında çocuklar artık silah taşıyor.
Çocuklarımız, en küçük tartışmada birbirlerini bıçaklıyorlar. Çete kurup kavga ediyorlar. Başka çocukları haraca bağlıyorlar.
“Durum gerçekten bu kadar vahim mi?” diyeceksiniz; şimdilik bu kadar değil (şok etkisi yapması için biraz abarttım), ama eli kulağında, oldu olacak...
Bazı çocuklar sapanla polise demir bilye fırlatarak, bazıları yüzlerine maske takıp terör estirerek, bazıları uyuşturucu çekerek “terörist” ve“mafya” provası yapıyor!
Son günlerde, bir hayli çocuğun polis bültenlerine geçtiğini görüyoruz...
Ayrıca emniyet yetkilileri çocuklarına sahip çıkmaları konusunda anne-babaları sık sık uyarıyorlar.
Kayıtlara göre kapkaç, hırsızlık, gasp, yaralama ve uyuşturucu suçu işleyen çocuklarla evden kaçan çocukların sayısı durmadan artıyor.
Bu haberleri her okuyuşumda, kendimi, öz çocuklarını kaybetmiş bir baba gibi hissediyorum. Dünyayı kavrayamayacak yaşta çocukların, hayatın başında yitip gitmeleri yüreğimi yakıyor...
Derinden acıyorum ve için için anne-babaları, öğretmenleri, eğitim sistemini, toplumu, kendimi suçluyorum!
Çünkü her çocuktan tüm toplum sorumludur!..
Çocuklarını doğru düzgün yetiştiremeyen milletlerin ise geleceği olmaz!
Biz televizyon karşısında zaman öldürürken (aslında zaman bizi öldürüyor), yalnızlaşan çocuğun duygu dünyasını hesaba katmalıyız.
Kısacası tam anlamıyla “aile” olmalıyız.
•
Emniyet yetkililerine göre, evden kaçışların temelinde, aile problemleri, macera hevesi ve lüks hayat arayışı yatıyor...
Bir anlamda televizyonda seyrettikleri, internette okudukları hayatlara özenip felakete sürükleniyorlar.
Tabii bu kaçışlarda yanlış terbiyenin, anne-baba umursamazlığı, bilgisizliği ve ilgisizliğinin, artan boşanmalar yüzünden oluşan sahipsizliğin ve sevgi boşluğunun da rolü var.
Bir çocuk üç-beş çocuğu etkileyebiliyor...
Bu bakımdan çocuklarımızın arkadaşlarıyla yakından ilgilenmemiz gerek. Onlarla, hatta mümkünse aileleriyle tanışmaya çalışmalıyız.
Çocuklarımızın geleceğini kimlere emanet ettiğimizi bilmek zorundayız!
Üç tehdit var önümüzde: Televizyon, internet, yanlış arkadaş.
Üstümüze elzem olmayan şeyleri konuşarak, ekrana kilitlenerek, yaşanmamış hayatlar üstüne gevezelik üreterek tükettiğimiz zamanı, çocuklarla yaşamaktan başka çaremiz yok.
Çünkü o hayat bize “yaşamamız” için ihsan edildi, seyretmemiz için değil!
Yavuz Bahadıroğlu
Makaleler
Hava Durumu