
"yasaklar" Arama Sonuçları

Doğu Türkistan’da Müslümanlar için Ramazan, ibadet ve manevi huzurdan çok, yasaklar ve baskılarla anılan bir dönem haline geldi. Çin yönetimi tarafından yıllardır uygulanan kısıtlamalar nedeniyle bölgede yaşayan Müslümanlar, dini vecibelerini yerine getiremez hale geldi. Oruç, teravih namazı ve diğer ibadetler tamamen yasaklanırken, bölge halkı dini kimlikleri nedeniyle çeşitli baskılara maruz kalıyor.

Tamam, Kemalizm bir ideoloji, bir din; elbette teorisi olacak, pratiği olacak, ritüelleri, kutsalları/dokunulmazları olacak… Keza o da kendi din ve ideolojisini tahkim etmek, korumak ve hatta yaymak için yol ve yöntemler, metod ve teknikler uygulayacak, sınırlar çizecek, yasaklar koyacak, ödüller ihdas edecek vs…

İslam dünyası bu yıl hiç de alışık olunmayan "olağandışı" bir Ramazan'a hazırlanıyor. Koronavirüs tedbirleri kapsamında kapatılan camiler, sosyal mesafe kuralı, sokağa çıkma yasakları ve karantina dünyanın farklı bölgelerindeki Müslümanlara sıra dışı bir ay yaşatacak. Birçok ülkede vatandaşlara evde ibadet çağrısı yapılırken bazı ülkelerde camilerde sosyal mesafe kuralına uyulması şartıyla teravihlere izin verildi. Kalabalık toplantılara yasak getirilirken Müslümanlara "evde iftar yapın" çağrısında bulunuldu.

Laik-Kemalist TC rejiminin kuruluşundan beri ülkede egemen olan, İslam’a, müslümana ve kontrol dışı müslümanlaşmaya düşman, baskıcı, yasakçı, asimilasyoncu ve darbeci zihniyet, süreklilik arz eden bir “28 Şubat” zihniyetidir. İşte bu zihniyetin hedefi; toplumdaki İslami uyanışta bir yükselme olduğunu gözlemledikleri her konjonktürde hemen müdahale edip yeni baskılar, yasaklar, zulümler yaparak ve emperyalizme eklemlenmiş sosyal mühendislik projeleri uygulayarak seküler Batı kültürüne dayalı resmi ideoloji ile Diyanetçe temsil edilen “statüko dini” çizgisinde toplumu yeniden hizaya sokmaktır. Rejimin hudutlarını çizdiği çerçeveyi aşan bir içerikle müslümanlaşmaya yönelen halkı “statüko dini” ve laik kemalist resmi ideoloji çizgisinde hizaya sokma amaçlı bu müdahalelerden birisi de 22 yıl önce alınan MGK kararları ekseninde 28 Şubat 1997’de yapıldı.

Asker öncülüğündeki oligarşik Kemalist vesayetin darbe süreçleri ve baskıya, zora dayalı sekülerleştirme dönemleri, tevhidî uyanışın son derece diri ve zinde, İslami duyarlıkların yüksek ve laik Kemalist sisteme karşı direnişin güçlü olduğu dönemlerdi.Bu baskıcı sekülerleştirme sürecinden sonraki 16 yılda ise, kimi yasaklarda geri adım atılarak görece özgür bir ortam oluşturulmak suretiyle gönüllü sekülerleşme süreci başlatıldı. Bu süreç devam etmekte olup tevhidi uyanış süreci bu dönemde büyük yara almış, çok ciddi bir kan kaybı yaşamış bulunmaktadır. Kur’an halkaları, daha baskıcı dönemlerdeki yaygınlığını, diriliğini ve ruhunu kaybetmiş, birçokları dağılıp yok olmuştur. Hâlâ devam edenler ise ruhsuz rutinler haline dönüşmüştür. Tevhidî davet çalışmaları çok azalmış, bu çabayı göstermeye devam edenlere ise, “siz hâlâ orada mısınız?” küçümsemesi ile bakılır olmuştur.

Vahyin belirlediği ve Rasûlün (s) sünnetinin güzel örneğini oluşturduğu sahih İslam anlayışıyla bağdaşmayan ve yüzyıllara sâri yozlaşma sürecinde üretilen birçok bid’at ve hurafelerle kuşatılmış geleneksel din anlayışında, yaşantısına bakılmaksızın lâfzen “kelime-i şahadet”i söyleyen ve “müslümanım” diyen herkesin Allah’ın rahmetine müstahak olduğu ve kurtuluşa ereceği zannedilir. Ve ölen herkese kolayca “rahmet ve mağfiret” duası yapılır. Hâlbuki Kur’an’daki birçok âyet, Allah’ın rahmetine ve kurtuluşa erebilmek için, kişinin Allah’ın azabından korkup sakınarak O’nun emir ve yasaklarına uyma sorumluluk bilinciyle Kur’an’a uygun takvalı bir hayat yaşaması gerektiğini ortaya koymaktadır. Allah’ın, ancak böyle bir hayatı yaşayarak kurtuluşu hak edenlere rahmet edeceği bildirilmektedir.

Kur’an’da bu gerçek, apaçık belirtildiği halde, müslümanların yaşadığı ülkelerdeki rejimler, “din”i kendi kontrolleri altına almak, dinin emir ve yasaklarından kendilerini soyutlamak; devletin dinsiz olmadığını göstermek için “Diyânet” teşkilât kurdular. Bu kurum vâsıtasıyla halka belli konularda serbestlik verilirken, “hak din”in temel/asıl konularından haberdar edilmemesine özen gösterdiler.

İhvan’ın faaliyetlerinin durdurulması ve mal varlığına el konulması hükmedildi.

Nüfusunun yüzde 97si Müslüman olan Tacikistanda uygulanan zulme eşdeğer yasaklar ile namaz kılmak ve camii açmak engellenmeye çalışılıyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, "Peygamberimiz vefatından sonra asırlar sonra, kendi sakalından olduğu iddia edilen o kıllara böyle bir saygı gösterileceğini bilseydi kesinlikle yasaklardı" dedi.

Fransa'da peçe yasağı, Yunanistan'da cami, İsviçre'de minare yasağı, Danimarka'da karikatür çirkinliği ve son olarak Almanya'da sünnet yasağı. Türkiye'ye her fırsatta demokrasi dersi veren Avrupa'da, söz konusu Müslümanlar olunca yasakların ardı arkası kesilmiyor. Sünnetin suç kapsamına alındığı Almanya'da, Müslümanlar karara tepkili. Köln Eyalet Mahkemesi sünneti yaralama suçu sayarak yasaklamasının ardından girişimlerde bulunan Müslümanlar bu yanlış karardan derhal dönülmesini istiyor.

Sakarya’daki 312. eylemde İsrail’le ilgili yaptırımların peşinden, Füze Kalkanı’na onay verilerek ABD ile stratejik ortaklığın pekiştirilmesi çelişki olarak nitelendirildi. Eylemde BM’nin Somali planları ve devam eden başörtüsü yasakları protesto edildi. Libya’daki petrol kavgasına dikkat çekildi.

Batı Yaka’da durum Gazze’nin tam tersi. Abbas yönetimi, dini şiarlarla savaşmayı bir görev addediyor. Ramallah’taki gayri meşru Feyyad hükümetine bağlı Evkaf Bakanı Hamas’a mensup imamların Ramazan ayında namaz kıldırmalarını ve vaaz vermelerini yasaklarken, resmi imamlardan da kendilerine gönderilen standart hutbenin dışına çıkmamalarını istedi.

Sakarya Adalet Girişimi tarafından hazırlanan “Dünyada ve Türkiye’de Başörtüsü Raporu 2009/2010” adlı çalışmada son iki yıl boyunca uygulanan yasaklar ve başörtüsü gündemi ayrıntılı olarak ele alınıyor

Sakarya’daki 270. eylemde başörtüsü yasağına maruz kalan siyasilerin geldikleri noktada takındıkları tavırlar eleştirilirken, füze kalkanı projesi “Ne NATO ne kalkan” dövizleriyle protesto edildi. Asgari ücret politikaları, dile ve dine getirilen yasaklarla, rektör atamalarında yasakçı adayların onaylanması eleştirildi.

Özgür-Der Antalya Temsilciliği, başörtüsü yasaklarının zulüm, işkence, insanlık dışı bir uygulama olduğunu ve yasağın devam ettirilmesini kınadığını duyurdu.

6 yıldır her hafta eylem yapan Türkiye Başörtüsü Platformları’nın Sakarya Buluşması Sonuç Bildirisi’nde “Tüm yasaklara ve hukuksuzluklara karşı mücadelemiz kararlılıkla devam etmektedir” denildi.

Ankara Üniversitesi, insan hakları konusunda tarihî adımlar atan Türkiye’nin yasaklar karnesine yaraşır bir skandala sahne oldu. Çocuklarının eğitimi için her zorluğa katlanan annelerin, eğitim fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Oyuncak Müzesi’ne başörtülü oldukları gerekçesiyle alınmadığı ortaya çıktı.
Makaleler
Hava Durumu