Dava sahibi ve Müslüman olmak için “adam olmak” şarttır
Kötü huylarını terbiye etmemiş ve güzel hasletleri kazan/a/mamış bir kişi, nerede olursa olsun, aynı şekilde davranacaktır. Korkak kimse, her zaman korkaktır.
18-10-2016
-
Huseyi̇n Şaşmaz*uzun 02-07-2018 18:33
Kendimizi nasıl ve neye göre yetiştireceğiz Neleri öğrenmeli ve neleri bilmeliyiz.? *** Önce şunu bilmeliyiz. Bu günün 2018 insanı zehirlenmiş ümitsiz bir vakıadır. Onun için öncü etiket sahibi kişilerin şu aşağıdaki fikrin üzerine yoğunlaşıp bir paket halinde yeni nesillere hazırlamalıyız. Bakış açısı.Hayat sana pek çok küçük parça verecektir. Onları birleştirmesi gereken kişi sensin https://bredaholland.blogspot.com/2018/06/baks-acshayat-sana-pek-cok-kucuk-parca.html http://www.islamvehayat.com/dava-sahibi-ve-musluman-olmak-icin-adam-olmak-sarttir_d11854.html
-
HUSEYİN ŞAŞMAZ 19-10-2016 11:29
insanın fıtratına uygun davranması ve temel duygularını terbiye etmesi yani şahsiyet sahibi olmasıdır. Bunun için de kabalık, korkaklık, yalan, tembellik, ikiyüzlülük, ihanet, kıskançlık, cimrilik ve acizlik gibi kötü huylardan kurtulmak; kibarlık, cesaret, dürüstlük, çalışkan ve azimli olmak, mertlik, vefa, güvenilir olmak, cömertlik ve izzeti nefis gibi güzel hasletleri kazanmak/kazandırmak gerekiyor. ********************************** Mefhumlar; zihinde vakıası idrak edilebilen manalardır. Bu vakıa, ister dışarıda hissedilen bir vakıa olsun isterse hissedilen bir vakıaya dayalı olarak dışarıda var olduğu tam bir teslimiyetle kabul edilen bir vakıa olsun, zihinde idrak edilebiliyorsa bunlar birer mefhumdurlar. Bunların dışındaki cümlelerin ve kelimelerin anlamları mefhum olarak isimlendirilemez. Bunlar ancak soyut bilgilerdir. Mefhumlar, ya vakıayı bilgilerle ya da bilgileri vakıayla ilişkilendirmekle oluşurlar. Bu oluşum, vakıa ve bilgileri birbiri ile ilişkilendirme anında, vakıa ve bilgilerin ölçüldüğü kaide veya kaidelere göre daha da netleşir. Yani vakıa ve bilgileri birbiriyle ilişkilendirme anındaki akletmesi, kavraması oranında billurlaşır. Böylece kişide, cümleleri ve lafızları anlayan, somut vakıasıyla manaları idrak eden ve bunlar hakkında hüküm veren akliyet/zihniyet meydana gelir. Buna göre akliyet; bir şeyi akletme, idrak etme keyfiyetidir. Bir başka anlatımla akliyet; tek bir kaideye veya belirli kaidelere göre değerlendirilerek, vakıanın bilgilerle veya bilgilerin vakıayla ilişkilendirilmesi keyfiyetidir. İşte, bu nedenle İslami akliyetile komünist akliyet, kapitalist akliyet, karışık akliyet ve düzenli akliyet arasında fark vardır. Kişide var olan mefhumların neticeleri ile insan, idrak ettiği vakıaya yönelik davranışlarını, vakıaya yönelme veya ondan yüz çevirme şeklinde görülen eğilimini belirler ve eğilimlerini özel bir eğilim ve belirli bir zevk haline getirir. Eğilimler; ihtiyaçlarını doyurmak istediği eşyalar hakkında insanda var olan mefhumlarla bağlantılı olarak, ihtiyaçlarını doyurmaya yönelten yönelticilerdir. İnsandaki meyiller, organik ihtiyaçları ve içgüdüleri doyurmayı gerektiren hayati güç tarafından ortaya çıkartılır. Bağlantı bu güç ile mefhumlar arasında olur. Tek başına bu eğilimler yani hayat hakkındaki mefhumlarla bağlantılı olan yönelticiler insanın nefsiyetini oluşturur. O halde nefsiyet;içgüdüleri ve organik ihtiyaçları doyurma keyfiyetidir. Diğer bir ifade ile ihtiyaçları doyurmaya yönelten yönelticilerin mefhumlarla ilişkilendirilmesi keyfiyetidir.Nefsiyet, hayat hakkındaki mefhumlarla bağlantılı olarak, eşya hakkında insanda var olan mefhumlarla, insanın içinde doğal olarak var olan yönelticiler arasındaki bağlantıdan meydana gelen zorunlu bir sentezdir. İşte, bu akliyet ve nefsiyet ile şahsiyet oluşur. Akıl ya da idrak insanın fıtratında bulunmasına, her insanda kesin olarak var olmasına rağmen akliyet,ancak insanın fiili ile meydana gelir. Meyiller de insanla beraber yaratılmış olmasına ve her insanda kesinlikle bulunmasına rağmen nefsiyetde insanın fiili ile oluşturulur. Ancak bilgiler ile vakıayı birbirine bağlama esnasında, bunları ölçmede kullanılacak kaide veya kaidelerin bulunması ile anlam netleşir vemefhumhaline gelir. Yöneltici etkenler ile mefhumlar arasında meydana gelen sentez, yönelticileri netleştirir ve meyil haline getirir. İlişkilendirme anında insanın bilgileri ve vakıayı ölçmede kullandığı kaide veya kaideler nefsiyetin ve akliyetin oluşumunda yani belirli bir şahsiyetin oluşumunda en büyük etkendirler.Akliyetin oluşumunda kullanılan kaide ve kaideler, nefsiyetin oluşumunda kullanılan kaide veya kaidelerle aynı olmazsa insanda bulunan akliyet ve nefsiyet birbirinden farklı olur. Çünkü o zaman insan, eğilimlerini iç dünyasında var olan kaide veya kaidelere göre ölçer. Yönelticilerini akliyeti oluşturan mefhumların dışındaki mefhumlara bağlar. Bu durumda ise fikirleri ile eğilimleri başka başka, birbirine zıt, farklı olur. Böylece seçkin olmayan bir şahsiyete sahip olur. Çünkü kelimeleri ve cümleleri anlayışı, vakıayı idraki, eşyaya olan meylinden farklı bir şekilde meydana gelir. Bu nedenle şahsiyetin tedavi edilebilmesi ve seçkin bir şahsiyetin oluşturulabilmesi, ancak insanın akliyeti ve nefsiyeti için aynı anda ancak tek bir kaidenin bulunması ile gerçekleşir. Yani bağlantı kurma esnasında bilgileri ve vakıayı değerlendirmede kullanılan kaidenin, yönelticilerle mefhumlar arasındaki sentezin sağlanmasında da aynen kullanılmasıyla tek kaide ve tek ölçü üzere seçkin bir şahsiyet oluşur. https://huseyinsas.blogspot.nl/2015/11/mefhumlar-zihinde-vakas-idrak_12.html?showComment=1474651280206#c3305504782281664718
Makaleler
Hava Durumu