El Fetih, Filistin'e hizmet etmiyor!
Ancak bir gerçek var: Abbas ve adamları onların yazıp çizdiği gibi kahraman değil aksine Filistin halkının değil Rice ile Ehud Olmert'in 'demokrasi havarileri'dir.
20-06-2007
Ramzy Baroud / Zaman
Daha önce yaptığım tüm uyarılar birdenbire gerçeğe dönüştü: Gazze tam anlamıyla bir kaosa teslim oldu, Abbas, İsrail ve Birleşik Devletler'e teslim oldu, hem de zerre miktar sınırlama, çekince olmaksızın.
Son dönemlerde hayret verici bir başarı gösteren Filistin demokrasi deneyimi de parçalara ayrılmış oldu. Yıllardır, Gazze'de bir iç savaş başlayacağı uyarısında bulunuyordum. Bu meşum öngörümü açık etmek için iyi bir gerekçem vardı. Bu meseleyi son kitabımda yazdım: İkinci Filistin İntifadası. Hemen tüm medya platformlarında, Filistin ulusal projesinin ortadan kaldırılması için içte ve dışta çok sayıda pusuya yatmış iş gören eller olduğunu ifade ettim. Filistinlilerin retoriğe düşmemesi ve sloganlara boğulmuş sözlere kapılmaması gerektiğini anlatmaya çalıştım. Filistin ulusal kimliğinin bölünmesinde iki unsurun rol oynadığını açık seçik gördüm -birincisi Oslo sonrası ortaya çıkan politik kültür, diğeri de İsrail'in Filistinliler arasındaki fiziki sınırlara verdiği zarar. Batı Şeria'nın Bantustanlaşması ve Gazze'nin tümüyle izole edilmesi mükemmel bir biçimde uygulandı. Filistin ayrılığının somut yaşandığı pek çok kenti gezdim: "Korkarım ki, Filistinliler artık kendilerini Filistinli olarak tanımlamaktan ziyade, ideolojik gruplar, kabilesel yayılma ve alt gruplarla bir tanımlamaya gidecek." Son aylarda, bazılarının gözünde açıksözlülüğüm içinde fazla kavgacı oldum. Abbas, Dahlan ve geri kalanların yolsuzluk ve halklarının isteklerinden sapma konusundaki eleştirilerime, El Fetih yanlılarından ya da kalabalıklar içinde büyük tepki gelmediği hemen hiç konuşmam olmadı. Kimi zaman, Parlamento çoğunluğuna rağmen Hamas'ın Filistin politik yaşamındaki tek sahipmiş gibi davranmasının doğru olmadığını, Filistin halkı içinden gelen kanallardan biri olduğunu söyledim ve Hamaslıların tepkisini çektim. Konuşmalarım kimi zaman fazla tüy kaldırdı ve yakın zamanda beni işimden etti.
2006'da Hamas büyük bir seçim zaferi kazandığında Filistinliler üzerine büyük bir ambargo uygulandı; ancak niyetlenilen amaca ulaşılamadı. Aksine, Amerika'nın Ortadoğu'daki 'demokratik' deneyimi köstekledi. O günlerden bugüne ziyaret ettiğim hemen yer yerde, Hamas'ın politik yükselişi nedeniyle bir umut sarhoşluğu yaşandığını gördüm. Ancak ne yazık ki, Hamas'ın yerinden edilmesi ve Abbas'ın 'Önleyici Güvenlik Güçleri' kalbura dönen yolsuzluklarıyla yeniden iktidara getirilmesi en öncelikli misyon edinilmişti. Onun adamı Muhammed Dahlan, İsrail ve Amerika'nın onayını almıştı. Böylece, Abbas'ın 'muhaliflerinin' başları ezildi, kaçırıldı, suikasta uğradı ve sonu gelmeyen çatışmalar kışkırtıldı.
Hamas'a İsrail ve ABD tuzağı...
Gazze'nin devasa bir açıkhava cezaevi olduğunu bilenler böylesi bir müdahalenin ne anlama geldiğini çok iyi anlar. Ben 21 yaşına kadar böylesi bir hapishanede yaşıyordum. İnsanların, umutsuzluk, açlık, izolasyon ile nasıl terbiye edildiğini ve savaşa dahil olduğunu çok iyi hatırlıyorum. ABD ve AB, son dönemde Filistin'e uygulanan ambargo ve kuşatmada aktif rol oynadı ve İsrail'in bombardımanları asla durmadı, tek bir gün bile. İsrail bombaları yüzünden çok sayıda Filistinlinin bedenleri parçalandı. Bunu yaparkenki tek savunma mekanizması, Filistin tarafından İsrail'e fırlatılan ve altı yılda sadece 12 kişinin ölümüne neden olan Kassam füzeleriydi. Oysa, aynı dönem içinde Filistin'de binlerce insan öldürüldü. Gazze, bir felaketin, iç savaşın işaretlerini çoktandır veriyordu. Kurşunlar, provokatif açıklamalar ve kaçırmalar olağandı. Hamas'ın karşılaştığı baskı karşı konulamazdı. Ancak, onlar, hareketin politik taviz sınırlarına çoktan ulaştığı diyalektiğini savunuyordu, daha fazla tavizin ise politik platformdan çekilme ve kendi içinde kamplaşma meydana getireceğini belirtiyordu ki, son dönemlerde İsrail medyasında böylesi bir bölünmeden bahsediliyor. El Fetih'in kontrolü elinde tuttuğu bölgelerde ambargolar hafiflerken Hamas'ı zayıflatmak için ambargolar güçlendirildi, amaç halk desteğini yok etmekti. Hamas'ın tek çaresi kalmıştı: Gazze'nin ikinci kez kurtuluşu.
Şimdi durum çok tatsız. Hamas, Gazze'nin kontrolünü ve Abbas ile El Fetih İsrail'in izin verdiği ölçüde Batı Şeria'nın kontrolünü elinde tutuyor. Bu bölgeler şimdi ABD'li neo muhafazakarların inisiyatifine bırakılmış durumda. Abbas ise, Hamas'tan gelecek saldırı ve meydan okumalara karşı İsrail güvenlik güçlerinin yardımlarına bağımlı bir halde. Ürdün'ün ve ABD'nin El Fetih'in güvenlik güçlerini yeniden inşa etmesine yardımcı olmasını bekliyor. Bunları söyleyen Washington'da İsrail yanlısı bir lobinin üyesi olan ve Washington Post'ta yazan Martin Indyk. Aslında, Amerika'da çok sayıda yazar ve yorumcu, benzer bir görüşü dillendiriyor, aynı mesajı veriyor. Onlar, Filistinlileri insan olarak görmeyi hâlâ reddediyor, onların saygınlığı, barışı ve güvenliği hak ettiğini kabul etmiyorlar. Kimi Arap ülkeleri, AB, ABD ve İsrail toplanmış Abbas'ı destekliyor; para, silah ve politik meşruiyet her yandan yağıyor Abbas'a. Bir dönemlerin önemsiz lideri şimdi uluslararası toplumun sevgilisi. Ulusal birlik hükümetini sepetlemesinden ve her şartta tüm uluslararası hukuka ve anayasalara aykırı olan bu eyleminden sonra onun kurduğu hükümet üzerindeki tüm ambargolar kalkıyor.
İsrail şimdi baskılardan tümüyle muaf. İsrailli yetkililer bundan daha özgür oldukları, tatmin edici bir senaryo hayal edemezdi herhalde. Yeni şartta, Batı Şeria yardım alacak Gazze ise açlığa, yokluğa terk edilecek. Bu haksızlığın zirve yapması ve ABD ile İsrail'in her daim işleri yönlendirmede merkezîrol oynadığının göstergesidir. Ancak bir gerçek var: Abbas ve adamları onların yazıp çizdiği gibi kahraman değil aksine Filistin halkının değil Rice ile Ehud Olmert'in 'demokrasi havarileri'dir.
(*) Bu yazıyı Zaman için kaleme alan Arap-Amerikan gazeteci Ramzy Baroud, Curtin Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesidir. Aynı zamanda Londra merkezli yayın yapan Palestine Chronicle Gazetesi'nin de genel yayın yönetmenidir.
- Ûlu’l-Emr Olmanın Şartı ‘Bizden’ Olmasıdır
- Büyük Felaket (Nekbe) İngilizlerin Kudüs'e girişi ile başladı
- Tarih Gazze'yi Yazacak!
- Soykırım saldırılarında katledilen Gazzelilerin sayısı 34 bini geçti
- Hamas’tan uluslararası topluma, “ABD’nin iradesini aşın” çağrısı
- İsrail’in sonu göründü mü?
- Mehdi Kudüs'e indi mi?
- Hamas: Siyonist zihniyet tamamen vahşi ve canavar bir zihniyet
Makaleler
Hava Durumu