Fıtrat çocuk kalbinin bütün temizliğini içinde taşır
Fıtrat bizi insan-ı kâmile ulaştırmak için yaslanacağımız bir ana kaynak olur. Esas mesele de oradan başlar. Çileler, imtihanlar, acılar ve sınanma süreçleri sabiteleri koruma konusundaki kararlılığımızı ölçmek içindir.
04-01-2019
Bir fıtratla doğar insan, hayata öyle başlarız. Fıtratımız bize özgü bir özdür ve bahşedilmiştir. Bütün bir yaşam inişli çıkışlı hâlleriyle ona yakınlaşma ve ondan uzaklaşma arasında gider gelir. “Öze dönüş” fıtrata dönüştür ve özden kopma olduğu gibi onu arama çabası da bize has bir davranış ve tercihtir.
Fıtrat yaratılışın temel kodlamalarıdır, dense yeridir. Kader değildir, ondandır üzerinde çalışılır, bozulur, biteviye değiştirilir, habire altüst edilir. Bizi kendine mahkûm eden bir sınır, bir çerçeve ya da etrafında dönmeye mecbur kaldığımız bir ana kalıp değildir. Kader gibi alnımıza yazılmış, keder gibi olmazsa olmaz mutlak tadacağımız bir acı değildir. Ne yeistir ne zarar. Fıtrat bize doğuşla birlikte verilmiş bir emanettir. Onu kâh hatırlar ihya ederiz, kâh unutur ilga ederiz. Fıtrat, irademizi kullanmaya cesaret ettiğimiz her seferinde aldığımız kararlarla ya bizi kendi içinde tutar ya da bizi kendinden adım adım uzaklaştırır. Özne fıtrat değildir, fail bizizdir. Aksine fıtrat bir yaşam sabitesidir; uzaklaştığımızda insanlıktan çıktığımız tescillenir, yaklaştığımızda insanlığımız.
Fıtrat çocuk kalbinin bütün temizliğini içinde taşır. Henüz müdahaleye maruz kalmamış bir fıtrat bizim insanlığın ideal formlarını tahayyül etmemize fırsat verir. İçinde ne yalan vardır ne dolan, ne sahtelik vardır ne de pespayelik. Her şey kendi miktarınca değerlidir ve fıtrat bize bu ölçüleri hatırlama ve koruma konusunda eşsiz bir bilinç kazandırır.
Fıtratla kurduğumuz ilişki
Hayat yanı başımızda, iç dünyamızda, bilgi ve bilinç dünyamızda her dem hatırlamakla imtihan olduğumuz fıtratla kurduğumuz ilişkinin tarihi olarak kayıtlara geçer. Derin okumalar, güçlü tanıklıklar, özgün yüzleşmeler ve yüksek tefekkür bahislerinin hemen her biri bizi fıtratımızı hatırlamaya teşvik eder. Fıtrat hiçbir şey bozulmadan köklere dönmeyi tazammun eder. Bozulma da yozlaşma da isyan da nisyan da hayatın gerçekleri içinde bize her daim tanıdık gelen huzursuzluk nöbetleri arasında yer alır.
Fıtrat giderek yerini yurdunu tayin etmekte pekâlâ zorlanacağımız uzak bir evren olarak da görünebilir. Hayat bizi yormuş, gideceğimiz adresi kaybetmiş, pusuladan şaşmış olabiliriz. Bütün bu kargaşa dönemlerinde esas olana ulaşmayı, istikameti doğrultmayı, sağlam ve nitelikli adımlar atmayı tercih etmek bizi fıtrata yaklaştırır. Sağlam rehberler bize fıtratın niteliğini öğretir. Bozulan fıtrat yeniden inşa ister, kaybolan fıtrat için hatırlatıcılara ihtiyaç duyulur. Kendine gelmek dirilmektir, bizi kendimizi fark etmeye ikna edecek bir düzenekte tecessüs, tefekkür ve idrak yer alır.
Çevremiz bizi yeniden şekillendirir. Anne babamız kendine benzetir, etrafımızda yer alanlar gidişatımıza bazen zarif ve ince bazen kaba ve zorba müdahalelerde bulunur. Nefsimizin hoşuna gidecek şeylere ikna olmak kolaylaşır, işimize gelenin bizi nelerden ettiğine dair akılda tutulması gereken hakikat ölçüsü hem kalpten hem de yürekten uzaklaşıp gider. Kalpteki karalık büyüdükçe büyür, fıtrat artık yerinden olmuştur, bizi ateş paklar.
Pedagoji bizi etkiler. Mürebbiler, öğretmenler, üstatlar, bilumum yol göstericiler listesinin içinde yer alırlar. Gidişatı kontrol her zaman kolay olmaz. Bazen saptığımız yol bizi dağlarıyla tepeleriyle oyalar. Gün açıldığında, güneş her şeyi aydınlattığında sınırlar aştığımız yerlere geldiğimizi fark ederiz. Buralar tanıdık değildir; yediklerimiz haram, içtiklerimiz zehir kıvamındadır ve biz buna çoktan alışmışızdır.
Zaman ve varlık dünyasında fıtrata dönmek
Fıtrata dönmek, onu hatırlamak, onunla yenilenip tazelenmek hayata, zamana ve varlık dünyasına bakışımızı temizler. Her şey güzel görünür, üstümüzdeki kirlerden kurtulur, pas tutmuş inançları terk eder, rehin verdiğimiz değerleri kurtarmış oluruz.
Fıtrat, bazen hiçbir uyarıya, hiçbir yönlendiriciye ihtiyaç duymadan kendi özümüzü yakalama ameliyesinin ana cevheri olarak kıymet kazanır. Bazen birileri hatırlatır bazen biz adamakıllı silkinip ona gitmek için hay ederiz. Öyle ya da böyle fıtrat bize her şeye yeniden başlamak ve özünden uzaklaşmış insanlığımızın cümle mefsedetten ayıklanması için hoş bir arınma olanağı sağlar. Sonra duyduğumuz seslere, kalbimizin çağrısına, bize ulaşmaya çalışan hakikate kulak veririz.
Fıtrat bizi insan-ı kâmile ulaştırmak için yaslanacağımız bir ana kaynak olur. Esas mesele de oradan başlar. Çileler, imtihanlar, acılar ve sınanma süreçleri sabiteleri koruma konusundaki kararlılığımızı ölçmek içindir. Biz fıtratı hayata geçirdikçe gerçekten yaşanmaya değer olanın tadını yakalamış, hissetmiş ve tecrübe etmiş oluruz.
Necdet Subaşı
Makaleler
Hava Durumu