Ha Clinton, Ha Trump!
Peki, bu seçimler dünyada neyi değiştirecek Ortadoğu, Latin Amerika, Afrika ve dünyanın diğer bölgeleri bu sonuçtan nasıl etkilenecek Peşinen söyleyeyim. ABD’nin dünyaya bakışı ve yürüttüğü politikalarda olumlu yönde bir değişiklik olmasını kimse beklemesin.
08-11-2016
Bugün Amerika’da seçimler yapılacak. Taciz, tecavüz gibi yüz kızartıcı tartışmaların, hakaretin, küfrün gırla gittiği bir kampanya dönemi geride kaldı. Adaylar bir adım öne geçmek için ilke, kural, sınır tanımazken, biz de bu süreçte “Nasılsanız öyle idare edilirsiniz” hitabının tecellisini, bir kere daha görmüş olduk.
Bu akıllara zarar kampanyanın son günlerindeki anketler, yorumlar Hillary Clinton’un ipi göğüsleyeceğine işaret ediyor. Yani Demokratlar en az bir dönem daha işbaşında kalacaklar gibi.
Peki, bu seçimler dünyada neyi değiştirecek Ortadoğu, Latin Amerika, Afrika ve dünyanın diğer bölgeleri bu sonuçtan nasıl etkilenecek Peşinen söyleyeyim. ABD’nin dünyaya bakışı ve yürüttüğü politikalarda olumlu yönde bir değişiklik olmasını kimse beklemesin. Ne diyordu Adam Smith “kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır”. Dünyaya bu açıdan bakan bir devletten hak, adalet, adil paylaşım, barış, huzur, güven gibi kavramları anlaması beklenemez. Güce tapınmayı hayat felsefesi haline getiren bir toplum için dünyada akan kanın, dökülen gözyaşlarının hiç bir önemi yoktur. Önemli olan sınırlı kaynakları olabildiğince elde tutmak için mücadele etmektir. Bazen bu yorumlarımız önyargılı değerlendirmeler olarak görülebiliyor. Daha seçilmeden nasıl bu şekilde konuşabiliyorsunuz diyenler çıkabiliyor. Bu kanaate ulaşmak çok zor değil ki. Bunu görmek için ABD’nin ayak izlerini takip etmek yeter.
Biliyorsunuz, 11 Eylül saldırıları Cumhuriyetçi George W. Bush’un işbaşında olduğu dönemde gerçekleşmişti. Irak’ın, Afganistan’ın işgali de bu dönemde olmuştu. Ancak Demokrat olmasına rağmen, Obama yönetimi devraldığı işgal politikalarını olduğu gibi devam ettirdi. Obama Irak’tan 2011 yılında çekilmedi mi diye sorabilirsiniz. Cevap hayır! Çekilmiş gibi yaptı. Yerine bölgede PYD, YPG gibi yerel tetikçiler buldu. Şimdi onlar üzerinden bölgesel çıkarlarını koruduğunu düşünüyor. Yani bu ne demek oluyor Cumhuriyetçi bir başkan işgal etti, Demokrat olanı devam ettirdi. Yani Demokrat veya Cumhuriyetçi olmak arasındaki fark ancak ABD’li seçmenin anlayabildiği sıfatlardan ibaret! Bunlar dünyayı ilgilendiren ve dünyanın akışını değiştirecek kimlikler değil. Aslında işin özüne bakarsanız, Cumhuriyetçiler Demokratların aksine daha dürüst davranıyorlar. Bush’un 11 Eylül sonrası “Haçlı Seferi” açıklaması ve Trump’ın İslam ve göçmen karşıtı söylemlerinin herhangi bir izaha ihtiyacı yok.
Diğer taraftan H. Clinton’un dışişleri bakanlığı dönemi de, nasıl bir başkan olacağına dair fikir sahibi olmamız için yeterli. Clinton 2009-2013 yılları arasında bakanlık yaptı. Yani şimdi belaya dönen Arap Baharı yıllarında ABD dış politikasının direksiyonunda o vardı. 2012’de, 11 Eylül’ün yıldönümünde Libya’da Büyükelçi J.C Stevens’in öldürülmesinin faturası ona kesildi. Condoleezza Rice’dan aldığı bakanlık görevini, bu olaydan 3 ay sonra John Kerry’e bıraktı. Seçim kampanyası döneminde bizi ilgilendiren en net mesajı ise “PYD’ye silah desteği vermeye devam edeceğiz” açıklamasıydı. Nasıl bir başkan olacağını tahmin etmemiz için daha ne desin değil mi
Anlayacağınız ha Clinton, ha Trump! Kimin başkan olacağının hiçbir önemi yok. Önemli olan “Bana ne Amerika’dan” diyebilecek özgüveni gösterebilmekte.
Mustafa Kaya
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler
- Bir 10 Kasım Mağduriyeti: Dr. Mehmet Arslan Tutuklandı
- İktibas’ın yeni sayısı Bangladeş gündemi ile çıktı
- Diken ve Karanfil
- Hayrola Mahmud Abbas
- Bir milyon yahudi, işgal altındaki toprakları terketti
- Ya Eyyühel Müzzemmil
- Son Seyahatimizden Yansımalar
- Husi: Gazze'ye destek için vurulan gemi sayısı 177'ye çıktı
Makaleler
Hava Durumu