İLKAV'dan KUDÜS Günü programı
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı her sene olduğu gibi bu senede ramazan ayının son cumasında tüm dünyada kutlanan KUDUS GÜNÜ sebebiyle bir program düzenledi.
27-08-2011
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı her sene olduğu gibi bu senede ramazan ayının son cumasında tüm dünyada kutlanan KUDUS GÜNÜ sebebiyle bir program düzenledi.
Cuma konferans salolununda Cuma namazı öncesi tertip edilen programa çok sayıda Ankara da öğrenci Filistinli müslümanda katıldı. Filistin -Siyonist mücadelesini anlatan bir sinevizyon gösterisinden sonra .Filistinli (Batı Şeria-Tulkerim) kardeşimiz Mahmud Çelebi’nin Kuran-ı Kerim den İsra suresinin ilk ayetlerini okuması ile program başladı.Muhammed Emin Tombak kardeşimiz ayetlerin mealini verdikten sonra güzel bir Arapça marş (Kuds-u Lena-Kudüs Bizimdir) okuyarak tekbirler eşliğinde konuşmalara geçildi.
Emrullah Ayan Hocamızın Kudüs Günü'nün müslümanlar için anlamı ve önemi üzerende konuşması ile program devam etti. Ayan, Konuşmasında Kudüs'ün peygamberler şehri olduğu, müslümanların Kudüs için ve islamın mukaddesatları için ellerinden geleni yapması gerektiğini vurguladı. Bu çerçevede Mescidi Haram'ın ve Allah'ın bir çok mescidininde işgal altında bulunduğunu söyleyen Ayan, ümmetin bir bütün olarak kurtuluşunun Kur'an'a sarılmakla olacağına vurgu yaptı. Kur'anla ümmetin yeniden inşası çalışmalarına özen göstermemiz gerektiği üzerinde önemle durulan konuşma Filistin ve Kudus tarihi üzerine kronolojik bir değerlendirme ile son buldu.
Daha sonra Türkiye de Tıpta okuyan Filistinli kardeşimiz Usame Ebu Zeyna’ nın Kudüs ve Mescidi Aksanın ve Filistinlilerin bu topraklardaki tarihini anlatan slaytlı sunumuna geçildi.Ebu Zeyna Filistin haritasında coğrafyayı göstererek Gazze ve Batı Şeria ve Filistin topraklarının tarih içinde işgal boyutunu anlattı.Filistin haritası konusunda medyanın büyük bir yanıltma içinde bulunduğunu,İsrail’ in devlet olarak tüm Filistini kendi toprağı gibi gösterdiğini belirtti.
Filistin Tarihinin M.Ö 3000 li yıllara kadar giden Kenanilere dayandığı bununda Hz.İbrahimin zamanına kadar gittiğini belirten Ebu Zeyna ,Yahudilerin MÖ 1700 lü yıllarda Filistine girdiklerini söyledi.Hz Musa takipçisi bu Yahudilerin aslında tevhid dinine mensup Müslümanlar olduğunu belirten konuşmacı daha sonra bunların Hz.Yakup ve Hz.Yusuf sonrası Mısır’a göç ettiklerini söyledi.
Yeryüzünde yapılan ilk mescidin Mescidi Haram olduğunu ,Hz.İbrahimin Kabe yi temelleri üzerine yeniden bina ettiğini anlatan konuşmacı Mescidi Aksanında bu tarihlerden sonra Kudus te Hz.ibrahim zamanında inşa edildiğini bildirdikten sonra şöyle devam etti:.Bu mescid tarihte yıkılınca Hz.Süleyman ve Hz.Davut zamanında tekrar yükseltilerek önce yapılan mescid ortaya çıkarılıyor.Hz.Ömer zamanında 700 lü yıllarda Filistin feth ediliyor.Bizi ilgilendiren tarih budur.Haçlı seferleri akabinde Memlüklü ve Osmanlı hakimiyetinden sonra I.Dünya savaşı sonrası Britanya bu toprakları işgal ediyor.1500 yıldır Arabı ,Kürtü ,Türkü Acemi,Müslümanı,Hristiyanı ve Yahudisi bir arada ekseriyetle barış içerisinde yaşarken, bu denge Siyonist devlet İsrailin bu topraklara konuşlandırılmak istenmesi ile bozulmuştur.II.Dünya savaşından sonra kurulan Siyonist amaçları olan İsrail, Filistin ve Kudus ü Yahudileştirme çalışmalarına devam etmektedir.Ancak Onurlu Müslümanlar da buna canları pahasına direnerek engel olmaya devam etmektedirler.
Filistin ve Kuran mevzuunda da birkaç kelam edecek olursak;bu topraklar Kuranda 5 yerde kutsal ve mübarek toprak olarak geçiyor.Buraların Müslümanlar açısından öneminin sebeplerini sıralarsak;
İlk kıblemizin Mescidi Aksa olması,Mübarek 3.Mescidin burada olması,İsra hadisesinin gerçekleştiği mekan olması,peygamberler şehri olması,Bereket kaynağı,Ribat ve Cihad toprakları olmasıdır.
Tüm peygamberlerin kıblesi olan Mescidi Aksa,ilk kıblelik görevinden Kabeye yönlendirilerek son peygamber Hz.Muhammed (SA)ile son din,son peygamber ve son kıblemiz Mescidi Haram tayin edilmiş olmaktadır.
Mescidi Aksa alanı birkaç mescidi içine alan büyük bir alandır.Altın sarısı kubbeli mescid Hz.Ömer camisidir ve ilk akla o gelir.Aslında duvarlarla çevrili bir alanın adıdır.Kudus te Hristiyanlar içinde kutsal mekanlar vardır.Kıyamet kilisesi gibi.Günümüzde Siyonist işgalciler eski İbrani eser ve kültürlerini arıyoruz diye Mescid-i Aksanın altında kazılar ve tüneller açmaktadırlar.Bu toprakları Yahudileştirmeye çalışmaktadırlar.Aksadan büyük ibadet mekanları yaparak Kudüs denilince insanların aklına kendi mabedlerinin gelmesini arzulamaktadırlar.Bizler Filistinli ve diğer Müslümanlar olarak Kudus’ü Yahudileştirme porjelerine karşı ve aynı zamanda siyonist işgale karşı mücadele etmek zorundayız ,diyerek konuşmasını tamamladı.
Program Ramazan boyunca İLKAV da Filistin için toplanan yardımların yerine ulaştığına dair Filistin İslam Cemiyeti Cibaliye bölgesi sorumlusunun teşekkür mektubunun okunması ve sılayta yansıtılması ile son buldu.
-
Selahattin Baybars 05-09-2011 18:23
ARKADAŞLAR FİLİSTİNLİLER TOPRAK SATMADILAR.BU KONU BÖYLE BİLİNSİN, BÖYLE ANLATILSIN: Ahmet VAROL Abimizin Filistinliler Toprak Sattılar mı? (28 mayıs 2003 tarihli yazısını okuyalım) …. *Altıncı olarak: Yahudilerin Filistin topraklarında mülk edinmelerinin tarihine bir bakalım: Filistin toprakları 28 milyon dönümdür. 1948′de İsrail işgal devleti kurulduğunda yahudilerin sahip oldukları arazi miktarı 2 milyon dönümdü. Yani tüm Filistin topraklarının % 7’si. *Bunun 650 bin dönümünü Osmanlı devleti döneminde mülk edinmişlerdir. O dönemde mülk edinmeleri ise ta Kanuni zamanında başlamıştır. Osmanlı devletinde ilk yahudi lobisini oluşturan Yusuf Nassi’nin Kanuni’yle iyi ilişkilerinden dolayı Kanuni ona Taberiye gölü civarında bazı arazileri bağışlamıştı. İşte bu olayla başlayan mülk edinme çabalarıyla 1917′de Filistin’in işgaline kadar ki süre içinde toplam 650 bin dönüm arazi edinmişlerdir. *300 bin dönümünü İngiliz işgalciler onlara bağışlamışlardır. Şöyle ki İngilizler, Filistinlilere ağır arazi vergileri uyguluyor, bu vergileri ödeyemediklerinde de mülklerine el koyuyor ve sonra buraları yahudi göçmenlere peşkeş çekiyorlardı. *200 bin dönümünü yine İngiliz işgalciler, yahudilere göstermelik bir şekilde parayla satmışlardır. Bu şekilde satılan arazilere de zikrettiğimiz vergi oyunuyla el konulmuştu ve satım işlemi de sembolik paralarla gerçekleşti. *600 bin dönümü de kendileri Filistin dışından olan, Lübnan ve Suriye’de ikamet edip Filistin’de mülk edinmiş bazı Arap kökenlilerden satın almışlardır. *Buraya kadar ki kısımda Filistinlilerin herhangi bir dahlinin olmadığını görüyoruz. Yani yahudilerin 1948′e kadar edindikleri arazilerin yani yüzde yedinin 8′de 7’sinde Filistinlilerin müdahalesi söz konusu değildir. *250 bin dönüm araziyi de Filistinlilerden satın almışlardır. Yani Filistinlilerden satın aldıkları toplam arazi miktarı Filistin topraklarının % 0,9′una (binde 9′una) tekabül ediyordu. Arazilerini kerhen satanlar da halktan çok şiddetli tepkilerle karşı karşıya kaldıklarından Filistin’i terk etmek zorunda kalmışlardı. Şimdi satılan arazilerin tüm topraklara oranıyla onları satanların genel nüfusa oranlarını denk kabul ederek düşünelim: Bir halk hakkında hüküm verirken % 0,9′un tavrına göre mi yoksa % 99,1′in tavrına göre mi hüküm verilir? Filistin halkının en az % 99′u göçmen yahudilere arazi satmama konusundaki kararlılıklarını korumuşlardır. Bu kararlılığa bağlı kalmayanları da içlerinde barındırmamışlardır. Her halkın içinde mutlaka o halkın genel tavrına muhalefet edenler, kararlılığa uymayanlar çıkar. Eğer yahudi göçmenlerin, yahudi göçünü teşvik eden örgütlerin bütün teşviklerine, cazibeli fiyat tekliflerine rağmen 30 yıl içinde satılan toplam arazi miktarı binde dokuzda kalmışsa bu, Filistin halkının bu konudaki dayanışmasını, kararlılığını ve üstün mücadele azmini gösterir. Ama ne yazık ki Filistin halkı bütün bu kararlılığına rağmen iftiraya uğramıştır. Bu tıpkı iffetini koruma konusunda oldukça dikkatli bir insana fuhuş iftirasında bulunulması gibidir. *Yahudi göçmenlerin 1948′den sonra gayri menkul edinmeleri tamamen işgal, gasp ve göçe zorlama yoluyla olmuştur. Göçe zorlanan Filistinlilerin arazilerine el koymak için de yukarıda zikrettiğimiz kanunu kullanmışlardır. (Zaten Sultan 2. Abdul hamit yahudilerin böyle bir emelinin olduğunu fark edince oraya gidenlerin pasaportlarının girişte alıyor ancak çıkışta veriyormuş. Oraya yerleşmesinler diye.Yahudilerin A.Hamide kızmalarının iftira atmalarının bir nedenide bu.) Aslında burada problem yahudilerin Filistin topraklarında ikametlerinden ziyade siyonizm ideolojisiyle birlikte gelen işgal olayından kaynaklanmaktadır. Osmanlı döneminde normalde yahudilerin legal yollarla ve herhangi bir tehdit oluşturmayacak şekilde Filistin topraklarına yerleşmelerine engel olunmuyordu. Ancak Basel konferansından sonra siyonizmin teşkilatlı bir hale gelmesinden ve Filistin topraklarından bir devlet kurma çalışmaları başlatmalarından sonra Osmanlı sultanı II. Abdülhamid yahudilerin Filistin’e yerleşmelerini ve buralardan toprak satın almalarını engellemiştir. Ne var ki İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ihanetiyle onun bu konuda aldığı tedbirler kaldırıldı. Zaten söz konusu cemiyetin mensuplarını incelerseniz birçoğunun yahudi veya dönme olduğunu görürsünüz. (Bu konuda bizim Türkiye’de Yahudi Lobiciliği başlıklı dosyamızda ayrıntılı bilgiler mevcuttur.) Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinin en önemli sebebi de siyonistlerin Filistin’le ilgili emellerinin önüne set çekmesidir. *İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1908 ihanetinden sonra yahudilerin Filistin topraklarına yerleşmeleri kolaylaştırıldı. Fakat buna rağmen yine de yahudi göçünde söze gelir bir artış olmadı. Sonra İngilizlerin 1917′de bu toprakları işgal etmeleriyle yahudi göçünün hızlandırılması için önemli teşvikler oldu. Daha önce de zikrettiğimiz üzere İngiliz işgalciler, vergi zulmü yoluyla Filistinlilerden zorla aldıkları arazileri yahudilere bedava dağıttıkları halde yine de göçte istenilen oranda bir artış olmadı. En büyük göç dalgası 1933′te Avrupa’da Nazi fırtınasının estirilmesinden sonra başladı. (Bu konuda da bizim Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm başlıklı dosyamızı okumanızı tavsiye ediyoruz.) 1933′e kadar İngiliz işgalcilerin tüm teşviklerine rağmen Filistin topraklarına yerleşen yahudi sayısı 150-200 bin civarındaydı. Bunların da epey bir kısmını Osmanlı döneminde yerleşmiş olanlar oluşturuyordu. Nazi tehdidinden dolayı Filistin’e göç eden yahudilerle 1947′ye kadar bu nüfus 800 bine çıktı.Gelen yahudilerin hepsi tabii ki toprak sahibi olarak gelmiyorlardı..
-
muhammed 28-08-2011 09:38
en kalbi selamlarımı iletiyorum aziz/rahmetli imam humeyninin biz müslümanların kudüs gününü idrak ederek bilgiyi ve direnişi kuşanmamız için her ramazanın son cuma günü olarak tayin ettiği dünya kudüs gününün biz müslümanları kavmi, hizbi, maddi ve nefsi hastalıklardan arınmamıza vesile olmasını temenni ediyorum. açıklamanın türkiyedeki müslümanların duyarsızlığını gözönüne bulundurulursa bunca duyarsızlık arasında anlamlı olduğunu, bunun yanında koca bir açıklamada bu günü ilan eden rahmetli imam humeyninin adının geçmemesi bilinçlimidir diye düşünmeden edemiyor insan. belkide unutulmuştur ama şunu ifade etmekte fayda vardırki rahmetli imam humeyni her ramazanın son cuması olarak ilan ettiği dünya kudüs günü tüm dünya müslümanları tarafından heyecanla idrak ediliyor. türkiyede kandillerden geçilmediği günlere gecelere baktığınızda bu günün önemli gün ve geceler arasında geçmemesini kanaat önderlerinin yada ağabeylik iddiasında olan insanların bir telkini yada tahammülsüzlüğü olarak görüyor ve öyle okuyorum. bu kanaate nereden vardın diye soranlara; bir vakit birileri bu günü sabote etmek için başka bir gün tayin etmişlerdi neyseki tutmadı. aslında burada bu konuları beyan etneninde faydası varmıdır bilmiyorum ama bizlerin birbirimizi sevmedikçe iman edemeyeceğimizi iman etmedikçede cennete giremeyeceğimizi rabbimizin ifadesi ile hatırlatmış bulunuyorum. ümmetin tertemiz vücudunda bu kavmi ve hizbi hastalıkların bir an evvel tedavi edilerek ümmet şuuruna ermeyi rabbimden temenni ediyorum işte o gün şer güçler ve islam ümmeti üzerinde hesabı olanlar umutlarını yitirecek, yeryüzünün haritasının şekli değişecektir. selam ve dua
- Siyonazi çetesi, Gazze'de gıda yardımı bekleyen sivillere saldırdı: 150 maktul 1000 yaralı
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesine Dâvet
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesi'ne dâvet
- İktibas’a bu cumartesi Ali Kaçar konuk oluyor
- Gazze’ye Yardım Kampanyası
- Siyonist vahşet: İnfaz edip çöpe atmışlar
- Adana ve Mersin seyahatinden sadra düşenler
- Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin çadır yardımları Gazze'ye ulaştı
Makaleler
Hava Durumu