Kemalist medya bu sene de İstiklal Mahkemeleri’nin vahşetini övdü. Çorum Valisi, İskilipli Atıf Hoca’nın İstiklal Mahkemeleri’nde uydurma iddialarla yargılanarak idam edilmesinin yıldönümünde düzenlenen anma programına katılması üzerine kemalist medyanın hedefi haline geldi.

Tarihçiler tarafından karanlık tarih olarak nitelenen Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstiklal Mahkemeleri yargılamaları yine gündemde. Bu karanlık geçmişe meşruiyet kazandırmak için İskilipli Atıf’a türlü iftiralarla saldıran kemalistler ezberletilen kaydı bu sene de tekrar edip, İslam’ın hayırlı evlatlarına anma programı düzenleyenleri hedef gösterdi.

4 Şubat 1926 yılında idam edilen İskilipli Atıf Hoca, önceki gün Çorum’un İskilip ilçesindeki kabrinde Atıf Derneği tarafından düzenlenen programla anılmıştı. Programına siyasi ve akademik çevrelerden de katılım olmuştu. 

Anma programı üzerinden katılımcıları hedef haline getiren kemalist medya, Allah ve İslam uğruna kemalizme karşı dik durduğu için idam edilen İskilipli Atıf Hoca’yı anma programını bir suçmuş gibi gösterip, İstiklal Mahkemeleri’nin hükmünü uygulamak için mezardan çıkarılarak cesetleri bile idam eden zihniyetin cürümlerini meşru gösterme gayretine girişti.  

Kemalist medya, İskilipli Atıf Hoca’nın anılmasına karşı hazırladığı haberde şu ifadelere yer verdi: “Çorum Valisi ve AKP’liler, Kuvayi Milliye düşmanının mezarının başında: Devlet erkânı İskilipli Atıf’ı andı”

Hilafet ve Şeriat’ın kaldırılmasını isteyen bizzat işgalci İngilizler olduğu halde, İskilipli Atıf Hoca’nın İngilizlerden destek aldığını ve gerici olduğunu iddia eden Kemalist medya, “Milli Mücadele döneminde İngilizlerin desteği ile gerici isyanlara destek veren ve Kuvayi Milliye’ye düşman Teali İslam Cemiyeti’nin yöneticisi İskilipli Atıf, ölümünün 95. yılında devlet erkânı ve AKP’lilerin de katıldığı törenle anıldı.” diyerek resmi tarihin yanlış öğretilerini tekrarladı.

İstiklal Mahkemeleri’nin hüküm sürdüğü Cumhuriyet’in ilk dönemleri tam bir istibdat dönemi olarak bilinir. Eleştiri, karşı fikir ve düşüncesini ifade edenler gezici İstiklal Mahkemeleri tarafından gayrı hukuki bir şekilde yargılanıp cezalandırılırdı. Erzincanlı Alim İbrahim Hakkı vefat ettiği halde, cesedi mezarında çıkarılarak idam hükmü infaz edilmişti. İslam’ı tamamen zihinlerden kazımak için başlatılan bu çalışmalar, tarihteki diğer örnekleri gibi beyhude bir çaba olarak tozlu raflarda yerini aldı.

O dönem ilk günden beri İstiklal Mahkemeleri’nin aleyhinde olan Birinci Büyük Millet Meclisi’nin unutulmaz hatibi Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey’in şu sözleri, bu mahkemelere verilen sınırsız yetkiyi ve işlediği zulümleri çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor:

“İstiklal Mahkemeleri’ne Meclis’in tanıdığı yetkiyi, Cenab-ı Hak Peygamberine dahi vermemiştir.”