Fatma CEREN

31 Aralık 2013

AMAÇSIZ TELAŞLAR

Amaçsızlık, insana yularını teslim ettiren bir efendidir. Bedeni yerine zihni kamçılanan modern insan öyle aciz ki! Önemsemediği ve öylesine yaptığı işlerin zamanla kültüre dönüştüğünü fark edemiyor ve modern itaatini sürdürüyor.

Bildiğiniz gibi Noel bayramı, Hıristiyanların, hayatını ve tebliğ ettiği mesajları tahrif ettikleri Hz. İsa'nın doğum günü olarak kutladığı bir gündür. Türetilen dindeki bu ibadetin zamanı bile çelişkili ki, batıda her yılın 25 Aralığında, doğuda ise 6 Ocak’tadır. Sabah, öğle ve akşam ayinlerinden müteşekkil ritüel, Paganizmden geçen çam ağacı süslemesi ve Noel baba önderliğinde hediyeleşme gibi işlerle neşeli bir bayrama dönüşmüştür. Bir aile olduğunu yalnız bu günlerde hatırlayan üyeler, etrafında toplandıkları sofrayı Noel’e borçludurlar.

Bu günlerde tüm dünyayı sarsan Noel artçıları, Türkiye’de de hissediliyor. Her yerde bir neşe bir telaş sormayın! Şiddetine rihter ölçeği bile dayanmıyor! İslam öncesi her yılımda Noel’i (aslında yeni yılı) kutladım. Hıristiyan olmayanların abartılı coşkusunu, geçmişte olduğu gibi şimdi de garipsiyorum. Hele “Müslümanım!” diyenler var ya… İşte burası tam bir muamma!

Müslüman olduğumda ilk gözyaşlarım, İslam’a karşı mücadelede harcadığım yıllarım içindi. Ve sanırım İslam’ın insana tattırdığı ilk telaş, zaman bilinci. Müslüman zamanı vahiyle okuyandır, zamanla vahyi okuyandır. Ayağın üstünden örtünün açılacağı günden evvel, amelini zamana göre uzatandır. Ansızın gelen ölüm, zamanı önemsemeye yetmez mi? Çünkü her güzel şeyin, en güzel bir şekilde bulunduğu cennette dahi Allah'ı hoşnut edebileceğimiz böylesi vakitler yoktur. Allah'ı hoşnut etmek isteyen müslümanlar için yaşadığımız dünya vakitleri, cennet vakitlerinden çok daha değerlidir."(1) Bu eşsiz sermayenin safsata kültüründe erimesi, müslümana ne büyük kayıptır!

‘Asra andolsun’ uyarısına rağmen; devirdiğimiz yılı sorgulamak yerine, yaşayacağımız meçhul seneye niye seviniriz ki! Huzur, mutluluk, barış ve sağlık getirmesini dilediğimiz eski yılın götürmediğini yenisi mi getirecek?

Bu bayramı kutlayan müslümanlara pek rastlamasam da, yeni yılı kutlamanın müslümanlığa zarar vermeyeceğini söyleyenlere sık rastlıyorum. “Şu şu şunlarla Allah katında yücelir miyiz?” kaygısının yerini, “Şunu şunu yapsak ne kaybederiz ki!” derdi aldığından beri, elbette bu gibi söylemleri yadırgamıyorum. Ancak bilinçli denilen kesimin, ucundan kıyısından bu gibi bidatlere bulaşmasını da hazmedemiyorum.

Gözlemlerim genç kesimin bu batıla daha kolay sürüklendiği yönünde. Okuldu, dershaneydi, üniversiteydi derken; çocuklar ve gençler batılın cazibesine kapılıp gidiyor. Sevinç ve telaş kıpırtıları, zaten kıpır kıpır olan gençleri bürüyor ve aldatıcı keyiflere davet ediyor. Modernizmin nesneleştirdiği insanın kimlik inşasında, bu davetlere icabet belirleyici rol oynar. İnancın ameli yönetmemesi, amelin inancı parçalaması sonucunu doğurur ki; batıldan ödünç alınan bidatler, bu parçalara çabuk adapte olur. İnanç bütünlüğü amele yansımayacağından, çelişki dolu hayatlar yaşanır.

Her fırsatı değerlendiren kapitalist düzen, bu önemli günlerde daha fazla ve kontrolsüz tüketime teşvik eder. Hıristiyanlık dinine ait Noeli, modernizmin ibadetine dönüştüren en önemli unsur tüketim çılgınlığıdır. Cazibeli ve şaşalı alışverişler, kutlamalar insanları sorun ve sorumluluklarından bir gün bile olsa uzaklaştırır ve geçici bir haz verir. Böylece birilerinin inancı gereği yaptığı kutlama, diğerini sapkınlığa itebilir. Çünkü bu kutlayışta diğerinin amacı yoktur. Neyi niye yaptığını bilmeksizin, öylesine coşar ve öylesine sevinir. Bu durum öylesine yaşayan biri için gayet normaldir.

Müslümanın yapıp ettikleri ise, Allah’ın rızasına uygun ve O’nun çizdiği sınırlar dahilinde olmalıdır. Çünkü Allah’a kulluk, müslümanın asli amacıdır. Kulluğuna zarar getiren her inanış ve tavırdan uzak durmalıdır. Bu ise, her işinde hassas ve ciddi olmasını gerektirir. Dolayısıyla azını çoğunu, kıyısını köşesini hesap etmeksizin; batıldan tamamen kopmakla ve emrolunduğu gibi dosdoğru olmakla mükelleftir. Çünkü müslüman batıla dalıp gidenlerle beraber dalıp gitmeyen ve elbiseyi her türlü pislik, şirk ve bidatten temizleyendir. Bu ise, her iş ve tavırda titizlikle düşünmeyi ve sorgulamayı zorunlu kılar.

Bütün bu açıklamalardan sonra, “Yeni bir yılı kutlamanın müslümana ne zararı var ki!” diyen varsa üzgünüm.

Ne tesadüf ki bu yıl da Noel yılbaşına denk geldi! Tıpkı Kurban bayramının Hacca denk geldiği gibi!

Dipnot

(1) Kimlik Tercihi – Mehmed Alagaş