Veliefendi nasıl kumara bulaştı-rıldı
Bir Arap atasözü şöyledir: “İzâ kânel-vadi hâliyen yekûnüs-sa'lebu vâliyen”/”Vadi boş kaldığında tilki valiliğini ilan eder” El-hak doğrudur… Böylesi bir otorite boşluğunun olduğu yıllarda, ümmet fakirlikten toprağa düşmüşken bir takım ecnebilerin ön ayak olmasıyla Veliyyüddin Efendi'nin vakıf arazisi üzerinde at yarışları oynanmaya başlanır.
13-05-2015
Yakın tarihe biraz ilgisi olanlar, vakıf medeniyeti olan Osmanlı'dan kalan vakıfların nasıl talan edildiğini az buçuk bilir.
Ama bu anlatacağım hikayeyi çok az insan bilir.
Hangi hikaye?
Şeyhülislam Veliyyüddin Efendi'nin İstanbul halkı piknik yapsın diye bağışladığı 600 dönümlük vakıf arazisinin Türkiye Jokey Kulübü'ne kiralanarak nasıl Veliefendi Hipodromu'na çevrildiğinin ve at yarışlarıyla milyar dolarlık kumarhaneye dönüştüğünün hikayesi.
*
Boğaziçi Yöneticiler Vakfı Müdürü İbrahim Ethem Gören Son Devir'de yazdı:
Şeyhülislam Veliyyüddin Efendi, İstanbul'un orta yerindeki arazisini mesire yeri olarak nasıl vakfetmiş?
Hikâyesi şöyle…
Dönemin padişahı III. Mustafa, Şeyhülislam Veliyyüddin Efendi'yi sürgüne gönderir.
Bilahare, Veliyyüddin Efendi'nin iftiraya kurban gittiği anlaşılır.
“Hatadan dönmek fazilettir” fehvasınca padişah, Şeyhülislam'a itibarını iade eder ve bir nevi özür kabilinden bugün Jokey Kulübü'nün müşterek bahisler oynattığı Çırpıcı Çayırı, kendisine bağışlanır.
Şeyhülislâm, böylesi bir ihsanı kendisi için kullanmak istemez, içine, çeşmeler, sebiller yaptırır ve mesire yeri olarak İstanbulluların kullanımına vakfeder.
Vakıf arazisi olan çayır, 200 yıl boyunca 1911 yılına kadar mesire alanı olarak hizmet verir.
Bu tarihte bir vesileyle çayırda at yarışları yapılmaya başlanır.
Osmanlı'nın son dönemleridir...
İstanbul'da başıboşluk vardır.
Bir Arap atasözü şöyledir: “İzâ kânel-vadi hâliyen yekûnüs-sa'lebu vâliyen”/”Vadi boş kaldığında tilki valiliğini ilan eder”
El-hak doğrudur…
Böylesi bir otorite boşluğunun olduğu yıllarda, ümmet fakirlikten toprağa düşmüşken bir takım ecnebilerin ön ayak olmasıyla Veliyyüddin Efendi'nin vakıf arazisi üzerinde at yarışları oynanmaya başlanır.
Takvimin yaprakları 1950 yılını gösterdiğinde ise arazi Tarım Bakanlığı'nın uhdesine geçer.
Şeyhülislam'ın vakfettiği arazi Türkiye Jokey Kulübü'ne kiralanır.
İşte Veliefendi Hipodromu böylelikle neşvü nema bulur.
*
Jokey Kulübü, web sitesinin manşetinde yer verdiği Mustafa Kemal'e mâledilen “At yarışları modern toplumlar için sosyal bir ihtiyaçtır” özdeyişiyle (!) sosyal yıkımların alt yapısını hazırlıyor.
Hiç kimse, bu söz olsa olsa Yakup Kadri'ye aittir demiyor!
Tarım Bakanlığı'nın yahut İBB'nin yapacağı en hayırlı iş, 65 yıldır vakıf arazisinin üzerinde dinen gayrimeşru bir kazanç elde eden TJK'yı Veliyyüddin Efendi'nin ümmete miras bıraktığı araziden çıkarmak olacaktır.
Bu güzel arazi, Türkiye'nin en büyük şehir parklarından biri olmaya adaydır.
Atların Çatalca ovasına mı, Silivri çayırına mı bırakılacağına ise at sahipleri o zaman karar verir!
*
İbrahim Kardeş'in yazısındaki taleplerin altına imzamızı atıyoruz.
İstanbul'daki Ermeni, Rum azınlıkların mallarını geri vermeye hazırlanan siyasetçiler önce Ayasofya ve Süleymaniye gibi onlarca camiye ait vakıf arazilerini ve Kapalıçarşı'daki dükkanları vakıf sahibine iade etmeli.
Mimar Sinan'ın yaptığı Süleymaniye Camisi'nin giderlerini karşılamak için bağışlanan Marmara'da 2 ada ve 217 köyle birlikte 271 vakıf malı vardı.
Şimdi nerede ve kimlerde olduğunu biliyor muyuz?
İşte bunun için biz de vakıf mallarına sahip çıkmalıyız ve talepkar olmalıyız.
Azınlıklar AB aracılığıyla kendi vakıf mallarını ve arazilerini isterken biz ne yapıyoruz?
İstanbul'da Bursa'da Balkanlarda yağma edilen vakıf mallarına sahip çıkmazsak iki yakamız bir araya gelmez.
Vakıf medeniyetini tekrar diriltelim ki cami imamlarımız, derneklerimiz, STK'larımız dilencilikten kurtulsun!
(Yaşar Süngü/Yeni Şafak)
Makaleler
Hava Durumu