"Çağdaş yaşamcılar, başörtülü öğrencilere rüşvet teklif ediyordu"

28 Şubat zorbalığının alamet-i farikası "ikna odaları"nda estirilen laikçi terörün öyküsü...

03-02-2008


Ayşe Özdemir’in ailesi Antalyalı, kendi ise İstanbul 1978 doğumlu. İlkokulu Beyoğlu’nda, ortaokul ve liseyi ise Eyüp İmam Hatip’te dereceyle bitirdi (ikinci olarak). Üniversite sınavında ilk ve tek tercihle İstanbul eczacılığı kazandı (1996). 1998’de başörtüsü yasağı sebebiyle kaydını dondurdu.  
  
İki  buçuk yıl sonra peruk takarak okula döndü ve 2003’te okulunu tamamladı. Şu an İstanbul Avcılar’da eczanesi var.

Annesinin yaşadığı sağlık sorunları ve çevresinde çok sayıda tıp öğrencisi olduğu için eczacılık bölümünü tercih eden Ayşe Özdemir, ilk ve tek tercihini kazanır. Kendini ‘çok idealist’ olarak nitelendirilen Ayşe okulunu bitirir bitirmez işini yapacağı, ülkesine ve milletine hizmet etme niyetlerini anlatarak sohbete başlıyor. 1996 yılında başladığı okulunda 2 yıl boyunca arkadaşlarıyla ilişkileri çok iyidir, solcusundan sağcısına. Okulda mescit dahi vardı, sorun yaşamadan namaz kılınabiliyordu. Kendi ifadesiyle ‘tam bir demokrasi hâkimdi’ okulda. Yasağın başlamasını ise tam bir travma olarak nitelendiriyor, herkes için.

Yasağın başladığı ilk günü şöyle anlatıyor Ayşe Özdemir:

“Bir gün bütün başörtülüleri amfide topladırlar. Dekan konuşma yaptı, Hakan Berkkan. ‘Yarın sabahtan itibaren alamayacağız, nasıl istiyorsanız öyle yapın. Devam etmek isteyenler artık başını açıp gelecek’ dedi. Bizden söz alıp konuşmak isteyenler oldu. Dekan, ‘Biz de istemiyoruz ama emir geldi’ dedi. Ertesi günden itibaren yasak başladı. İkinci sınıfın sonuydu. Ancak ikinci sınıfı bir şekilde bitirdik.”

“KÜÇÜK BİR ODA (?)”

3. sınıfa kayıt zamanı gediğinde ise asıl zorluk ve mücadele başlıyordu. Bütün öğrencilere yapıldığı gibi onu da önce ‘küçük bir oda’ya aldılar. Bu odanın varlığından haberi vardı Ayşe’nin. Daha önce odaya girmiş olan arkadaşları anlatmıştı:

“Oda girişte soldaydı. Herkes bir tarafa giderken bizi ters tarafa aldılar. Merkezi kayıttı. Odaya yalnız girdim, içeride 2 kişi vardı. Birisi dışarı çıktı, biri muhatap oldu benimle. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) görevlisi olduğunu söyledi. Kamera vardı zannedersem. Küçük bir şeyin varlığını hatırlıyorum. Ama kameraman yoktu. Bomboş bir oda, dört duvar. Prefabrik bir şeydi, penceresi yoktu. Bu iş için yapılmış odaydı. İçeride hiçbir şey yoktu, bir tek sandalye vardı eşya namına.”

Odaya sinirli bir şekilde giren Ayşe, başörtüsünü hiçbir şekilde çıkarmayacağını konuşmanın başında söyledi. ‘Sizi tanımak istiyoruz’ diyerek söze başlayan ÇYDD görevlisi ‘Neden örtünüyorsunuz’ sorusu ile başlar diyaloga:

“Dinimin emri olduğu için örtündüğümü söyledim. ‘Okulum beni bu şekilde kabul etti ve bu şekilde de devam etmemi kabul etmek zorunda. Bunun için elimden ne geliyorsa yapacağım, hakkımı arayacağım’ dedim.”

ÇYDD GÖREVLİSİNİN UTANÇ VEREN TEKLİFLERİ

Konuyu bir hak ihlali bağlamında anlatan Ayşe’nin dik duruşuna karşılık ÇYDD görevlisinden gelen tepki ise rüşvetti. Her konuda yardımcı olabileceklerini söyler görevli. Burs vaat eder ve Ayşe’nin hiç kimsesi yokmuş gibi ona her konuda sahip çıkacaklarını söyler.
“Hayır, kaydımı yaptırmaya geldim, yapacağım ve çıkıp gideceğim” diyen Ayşe’ye “Bu şekilde alamayız. Arkadaşlarından çıkaranlar oldu ve çok mutlu bir şekilde buradan ayrıldılar” karşılığını verilir.
Ayşe o anı şöyle anlatıyor:

“Resmen ikna etmeye çalışıyorlardı. Rezalet bir şeydi. Çok yumuşak bir üslubu vardı. ‘Zorla kapatanlar varmış, sen de öyle misin’ gibi sorularla çok üstüme geldi. ‘Hayır, benim annem de babam da, açık girsem çok mutlu olurlar, ama ben istemiyorum’ dedim.”

Bu açıklama ailevi bir yoksunluk itirafıydı aynı zamanda. Ailesinden açık bir engel görmemekle beraber, “Psikolojik olarak açmam doğrultusunda bir baskı vardı. Yıllardır okuttuk, bitirsin diye düşünüyorlardı.  Meslek de sağlık olunca, sen bitir okulunu, hizmet et baskısı vardı” sözleriyle bu yoksunluğu ifade ediyor Ayşe.

Ve sonra:

“Ben açmayacağımı söyledim. ‘Böyle bir şeyi sormanız bile ayıp’ dedim. Hatta başörtüsü konusunda ben sizi ikna edebilirim gibi şeyler de söyledim, güldüler. Sonra çıktım ve kaydımı olamadım tabii ki.”

“OKULUMUZLA ARAMIZA GİRDİLER”

Ayşe, ikna odasında da söylediği gibi hukuk mücadelesine başlar bundan sonra.

“Okulumuzla aramıza girdiler” sözleri, hayat mücadelesi veren bir Anadolu kızının hayal kırıklığı ifadesiydi:

“Bir yanda inancımız tabii ki, çok kıymetli ve önemli. Bir yanda da okulumuz var. Herkes kazanamıyor, o da çok kıymetli benim için. Çok zorlandım. O dönemde değil ama daha sonraları acısı çıktı. Panikatak oldum.”

Direniş dönemi çok düşündüğünü ve adeta bir tebliğ hareketine başladığını belirten Ayşe Özdemir, “Bir çok kişi benim tebliğim ile namaza başladı. Bu kadar sevdiği halde okulunu bırakmışsa, biz de bir şeyler yapalım dediler” diyerek o günleri gururla anlatıyor. Okulunu dondurduğu dönemde bir taraftan eylemlerde, diğer taraftan da kurslar, seminerler ve sempozyumlarla geçer günleri Ayşe’nin.
Ancak okulunu dondurduğu 2 buçuk yıl sonunda ortam hiç de beklediği gibi değildir.

“2 buçuk yıl sonra bütün arkadaşlarımız birer birer okula dönmeye başladı. Bir yıl sonra yarısı, 2 yıl sonunda diğer yarısı, 2 buçuk yıl sonra ise sınıfımdan ancak 2 kişi kalmıştı dönmeyen. Bir gün bu sorun çözülecek ve ben de okuluma döneceğim düşüncesiyle kaydımı dondurdum ve bekliyordum. Düzeleceğini zannediyordum. Sonra herkesin eli ayağı çekildi. Eylemler bitti. Arkadaşlarımın hepsi döndü. Çok kötü bir dönemdi.”

İKNA OLMADI AMA...

“Hiç ikna olmadım. ‘Yalnız kalma’ hissi çok önemliydi. Sonra hocalardan fetvalar alındı falan. Ama bunlar da beni etkilemedi. Başörtüsünden dolayı okula girmeyen arkadaşlarda lakayıtlık gördüm. Başörtüsü bir farz, ama başka farzları yerine getirmediklerini gördüm. Onlardan da uzaklaştım. Daha çok dini meselelerle uğraşmaya başladım. Başörtülülerin genel tavrı da hiç hoşuma gitmedi.”
Yasağa karşı genel mücadelenin yanında, bireysel olarak başörtülü kızların tavırları da Ayşe gibi birçok tesettürlünün hoşuna gitmemişti. Bunun yanında erkekler de başörtülüleri yalnız bırakmıştı.
“Şunu hatırlıyorum: bir gün biz eylemdeydik, dışarıda. Onlarsa (erkekler) aynı saatlerde laboratuara girdiler. Ben görevliden izin aldım, yanlarına koştum, gelin yanımızda olun diye çıkarmaya çalıştım onları. ‘Bugün giriyorsunuz ama garantiniz yok, yarın da sizi çıkarabilirler’ dedim. Bir kişi çıkmıştı yalnızca. Destek olalım diye düşünmediler. O zaman yalnızlık hissetmiştim.”

‘AAA, SİZ KORKULACAK İNSANLAR DEĞİLMİŞSİNİZ’

Hem idealleri hem de bir şekilde kendini ve fikrini ifade ederek mücadeleyi farklı şekilde sürdürmeyi amaçlayan Ayşe, başörtülü olarak eczacılık yaparken bunun faydasını gördüğünü ifade ediyor. Başörtülülerin ‘öcü’ gibi gösterilmeye çalışıldığı bir dönemin ardından birçok insan Ayşe’yi tanıyınca ‘Aaa, siz korkulacak insanlar değilmişsiniz’ demiş. Bu bakımdan baktığında peruk takarak okula devam etmekten pişman değil Ayşe. Ama yasağın mutlaka kalkması gerektiğinin de altını çiziyor.

İnancının gereği ve tamamen kişisel tercihi olan başörtüsünün bir hayat tarzı olduğunu kaydeden Ayşe, 28 Şubat sürecindeki Refahyol hükümetinin de önemli hatalar yaptığını belirtiyor ama üzerinde fazla durmuyor.
“Farklılıklara sahip insanlar olarak birbirimizi anlamalıyız” diyen Ayşe, benzeri bütün sorunların gruplaşmadan, anlamaya çalışarak çözüleceğine inanıyor.

Eğitim gördüğü kurumu ‘okulum’ diyecek kadar seven Ayşe Özdemir’in hayal kırıklıkları, sitemleri, özeleştirisi ve Rabbine yakarışını en iyi anlatan metin; binbir zahmetle bitirebildiği okulunun mezuniyet kitabına dahi koyamadığı veda yazısıydı:

“Şahit ol Ya Rab!

Zulüm devri bize rast geldi. Tek tercihle girdiğim güzel okulumu, hepsini canım gibi sevdiğim sıcacık arkadaşlarımı, dereceyi yakalayan seksenli doksanlı notlarımı ve hepsinden önemlisi tertemiz umutlarımı, sevdalarımı sadece senin için, sana olan ahdim ve muhabbetim için feda ettim Rabbim.

Şahit ol Ya Rab!

Keyfi bir yasak girdi ansızın okulumla arama. Beni ben yapan kimliğim olmuş başörtüm batıyordu birilerine ve okuldan ayrı geçen 2,5 yıl hayatımın gerçek okulu oldu. Sabrı öğretti bana, direnmeyi, dik durmayı, onurlu yaşamayı, kendim olmayı ve imanın bedelini ödemeyi öğretti! Ve 96’da girdiğim okulumdan 2003’ün Şubatında mezun oluyorum. İçimde kopan fırtınaları kimse duymadı. Rabbim. Bir tek sen vardın bana şah damarımdan yakın. Seninle, sana anlattım duygularımı, yine sana yazıyorum. Rabbim, direnişimi kabul eder misin? İbrahim gibi olmadı belki ama İbahimîydi. Zulme rıza gösterenlerden olmadım. Şafağımı bekledim durdum, kör karanlık gecelerde. Ve şafağın yaklaştığı şu günlerde benim sürem doldu. Güneşin doğuşunu dışarıdan izleyeceğim belki ama sıcaklığı hepimizi saracak.

Fedakar ailem, canım arkadaşlarım, hidayet duası ettiğim tabiatperest hocalarım, mazlum ve mağdur kardeşlerim, dekanım, rektörüm, başbakanım, cumhurbaşkanım; Mahkeme-i Kübra’da görüşmek üzere...”

YALNIZLIK HİSSİ VE…

Direniş ruhuyla hakkına sahip çıkma psikolojisi gitgide yerini yalnızlık hissine bırakmıştı. Ve bir arkadaşıyla arasında geçen diyalog her şeyi değiştirir:

“Bir gün arkadaşlardan birisini gördüm otobüs durağında. ‘Biz döndük, bu şekilde bitiriyoruz. Biz de bitirirsek, sen daha sonra dönersen yalnız kalacaksın hepten. Peruğa kolaylık sağlıyorlar’ dedi. Başörtüsü üzerine peruğu duyunca aklıma yattı. Yoksa hiç düşünmüyordum. Bu fırsatı da kaçırırsam bir daha bitirmem mümkün olmayacak diye düşündüm. 15 gün kadar geceli-gündüzlü çileyle karar verme aşamasından sonra dönmeye karar verdim.”

Okula dönme kararına, ailesi ve akrabaları çok mutlu olmuş. Kendisi ise yalnızlık ve hayal kırıklığının etkisiyle depresyonun eşiğinden dönmüştü. Çevresindekiler mutlu, kendisiyse mahzun bir şekilde peruk takarak okuluna devam eder Ayşe.

Perukla okula girdiği ilk günü ise hiç unutamaz:

“Çok kötüydü. Okulun girişinde kulübe yapmışlardı, orada takıyorduk. Sokağın ortasında takıp giriyorduk. İçerde takmamıza da izin verilmiyordu. Berbat bir gündü. Buz gibi olduğumu hatırlıyorum. Dersleri çok iyi takip eden ve herkesle ilişkisi çok iyi olan birisiydim. Giriyorum sınıfa, herkesin kafası çevriliyor. Peruk kocaman...” (Vakit)

Etiketler : #Çağdaş   #yaşamcılar   #   #başörtülü   #öğrencilere   #rüşvet   #teklif   #ediyordu   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN