"Müslüman kadın, her şeyden önce bilinçli bir kuldur"

Sabiha Ateş Alpat: İslam'da kadın her şeyden önce bilinçli tercihi olan bir kuldur. Vakarı ile evinde oturmasını bildiği gibi, takva elbisesine bürünüp aynı vakarla toplumsal sorunlara da yaklaşmasını bilir.. Sadece eve ve çocuklara hapsolmaz. Ailesinide ihmal etmez ama topluma yönelik şahitlik misyonunun ve kulluğunun gereklerini de.

17-10-2011


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı’nın düzenlemiş olduğu Alternatif Eğitim Konferansları devam ediyor. Bu haftanın konuğu Kocaeli Zeynep -Der yöneticisi Sabiha Ateş Alpat idi.

Kadın-erkek büyük bir katılımla gerçekleştirilen konferansın konusu “Müslüman Kadının İslami Mücadeledeki Yeri ve Sorumlulukları"ydı. İLKAV Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferans, Emrullah Ayan’ın Kur'an-ı Kerim'den seçmiş olduğu ilgili ayetleri okuması ile başladı. Daha sonra sözü alan Sabiha Ateş Alpat, modern çağların ve geleneğin kadın algısı üzerindeki olumsuz etkisi ve özelde Müslüman kadınların konumu, sorumlulukları ve yapılan yanlışlıklara ilişkin canlı örneklerle akıcı bir sunum yaptı.

Sabiha Hanımın, Müslüman kadının bir eş, bir anne, bir kız , bir öğrenci, evindeki bir kişi velhasıl bir kul olarak davasının adanmışlığı içinde, vakarla bu misyonunu nasıl yerine getirebileceğini tarihi örnekler eşliğinde anlattığı konuşmasının özetini aşağıda sunuyoruz. 

Müslüman Kadının İslami Mücadeledeki Yeri ve Sorumlulukları:

Hamd Alemlerin Rabbinedir. Salat ve selam da Önderimiz,peygamberimiz Hz. Muhammed’e ve O’nun yolunu tavizsiz sürdürenlere olsun…

Kadın konusu, tarih boyu istismara uğramış uğratılmış ve üzerinde tartışmalar yapılmış bir mevzu…

Kâh geleneğin kıskacında can çekişmiş kadının yeri/konumu…Kâh modernizmin pençesinde parçalanmış yeri ve konumu…

Kâh atalar dini,atalar kültürü yok saymış haklarını.Kâh din adına, din dışı algılara kurban verilmiş Hor görüldüğü bir zamanda,yaşam hakkı bile verilmediği bir dönemde kadını kimliği İle İslam buluşturmuştur…

Ne yazık ki geçen süreçte iki kıskacın ortasında yine olması gereken yerde olamamış ve ya olmamış…Bu iki kıskacın birisi gelenek diğeri ise çağdaşlık adına modernizm!...

Gelenek toplumsal alandan tamamen çekip,evde evcilik eksenli bir hayat sunarken, buna belkide tepki olarak doğan Özgürlük algısı ,çağdaşlık adına,modernizm adına bireyselleştirip asli görevinden uzaklaştırdı..Adeta kadını nesneleştirdi,bir meta olarak kullanmanın adına kadın hakları, özgürlük dedi…Bütün bu karmaşa içerisinde Müslüman kadının sesi pek duyulmadı,duyulamadı. Zira” Elinin hamuru ile topluma,toplumsal dertlere karışması istenmiyordu”.Kocası izin vermezse babasının cenazesine gidip gidemeyeceği bile geleneğin konusuydu…

İkincisi Modernizm. Kulağa hoş gelen özgürlük söylemleriyle kadın erkek eşittir diyerek toplumsal hayata ölçüsüz çekilen kadını nesneleştirdi. Adeta bir materyal gibi kullanarak sömürdü.Üretken olma adına tüketen,tüketirken de tükenen bir durum….

İslam Kadınların adlarının yok olduğu bir dönemde haklarını belirledi. Ailesine ,topluma yön veren pozisyona geldi. Sosyal hayatta kimliği ile var olan Müslüman kadının sosyal etkisini kırmak için tiplediler ve rollerini biçtiler. Konumunu genel anlamda koruyamadı,Kur’an’ın kendine biçtiği rolden aciz kalındı.

İslam'da kadın her şeyden önce bilinçli tercihi olan bir kuldur. Vakarı ile evinde oturmasını bildiği gibi, takva elbisesine bürünüp aynı vakarla toplumsal sorunlarada yaklaşmasını bilir.. Sadece eve ve çocuklara hapsolmaz. Ailesinide ihmal etmez ama topluma yönelik şahitlik misyonunun ve kulluğunun gereklerini de.

İman’da Tevhid, Amelde Muttaki, Ahlakta İslamın öngördüğü ahlak-ı hasen..

Mücadelede özgürlük sevdasının ölçüsünü Kur’andan alan bir kul…Kelimei şahadet ile yaptığı sözleşmeye sadık kalarak ailevi ve toplumsal hayatta yerini alır…

 “Ben insanları ve cinleri yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım” buyuruyor.. Kadının da konumu kulluktur…( Zariyat suresi 56)

Görevi halifelik. “Fitne kalmayıp yer yüzünde din/sistem/hakimiyet yalnızca Allah’ın oluncaya kadar mücadele etmek”…

Mücadele sahası akıl buluğdan sonra hayatın her safhası ve her alanıdır…Yer yüzüne hakim olması için gönderilmiş İslam davası kadın ve erkeğin omuzlarındadır…

Mücadele sahası ilk önce evi olan kadının konumu evde zevctir…Zevc bir şeyin yarısı anlamındadır.Olmayınca diğer yarının yarım kalması anlamına gelir..

Eşi ile davanın dertlerini dertlenen,örneğini Hz. Hatice’den alarak kulluk yürüyüşünü sürdürendir..

CENNETİN ANALARIN AYAĞI ALTINDA OLMASI DOĞURGANLIKLA DEĞİL, ALLAH’A KUL YETİŞTİRMEKLE ALAKALIDIR.

Evdeki diğer çok önemli konumu “Ana” olmaktır.Çocukların birer muvvahid kul yetiştirmekle yükümlüdür..Muvvahid bir ailede hanımın hocası kocası,çocukların hocası kadın olabilmelidir…Analık konumundan sadece kendi doğurduklarına değil ümmetin çocuklarına karşıda sorumludur. Cennetin anaların ayağı altında olması doğurganlıkla alakalı değil, kul yetiştirmekle ilgilidir.

“O gün çocuklara hangi suçtan öldürüldükleri sorulduğu zaman” (Tekvir suresi.9) ayetindeki sorunun muhatabı olmamak için vahiysizliğe,namazsızlığa karşı ölü yetişen ümmetin çocuklarına Hz. Hacer misali cehdin ortaya koyulması gerekmektedir…

Bu bağlamda çağın mümine kadınları olarak birincil sorumluluğumuz İslam davasını yüklenecek nesiller yetiştirmektir…proje/plan ve çağı kuşatan programlarla etkin olmak zorundayız Çocuklarımızı geleceğe hazırlamalıyız, düzgün bir gelecek tasavvuruyla toplumun ıslah olabilmesi için aktif bir çalışma içinde olmalıdır mümine kadınlar.

Atasoy Müftüoğlu hocamız bizlere tavsiyesinde “Çağın kalbini çalacak ve tarihe yön verecek program ve projelere ihtiyaç var demişti”… Fakat bugün en aktif vakıf ve ya cemaatlerde dahi kadının çalışma mücadelesi kermes yapmaktan ibaret sayılabiliyor….

“Erkek olsun kadın olsun içinizden çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. .Onlar ki hicret ettiler yolumda eziyete uğradılar. Çarpıştılar ve öldürüldüler.Bende Onların kötülüklerini örteceğim ve altlarından ırmaklar akan cennete koyacağım ”( Al_i İmran 195)

Bireysel,ferdi bir takım hayır çalışmalarından ziyade birlikte Salih ve sadıklarla iş birliği güç birliği yaparak ve kuşatan bir programla

Tevbe 71 ayetinin ışığında yılmadan fedakarlıktan kaçınmadan.. Zor değil,taşıyamayacağımız yük bizlere verilmezdi.Konum ve mücadele alanındaki sorumluluk adına tarihte verilen örnekler var.İlim konusunda kısır ilmihal bilgileriyle geçiştirmeden Hz.Aişe örnek alınarak Toplumsal alanda yerimizi alırken Hz. Meryem’in iffeti örnek alınarak. Zalime karşı duruşta Hz. Zeyneb. Dünya malı karşısında Hz.Asiye örnek alınarak çağa şahitlik etmek gibi sorumluluğu var inanan kadının…Zor mu? Hayır yeterki isteğimizde samimi olalım…

(Haber- Foto : Musap AKDENİZ / Burhan ZİYA)

Etiketler : #Müslüman   #kadın   #   #her   #şeyden   #önce   #bilinçli   #bir   #kuldur   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN