"eyden" Arama Sonuçları
Ailede huzur ve mutluluk
Evlilik her şeyden önce bir kadın ve erkeğin aynı çatı altında yaşamaya karar verip, yuva kurma isteğiyle oluşur. Evlilik kadınla erkek arasında mümkün olan en geniş anlayış birliğini kapsayan köklü, güçlü ve sürekli bir bağ kurmaktır.
Evlilik her şeyden önce bir kadın ve erkeğin aynı çatı altında yaşamaya karar verip, yuva kurma isteğiyle oluşur. Evlilik kadınla erkek arasında mümkün olan en geniş anlayış birliğini kapsayan köklü, güçlü ve sürekli bir bağ kurmaktır.
Tekfircilik hastalığı üzerine bir değerlendirme
Aşırılıkları tamponlayabilmek için, hakikatin derinliğine nüfuz etmede acele etmemek, her gruptan müslümanlarla ve farklı cemaatlerle diyalog ve karşılıklı fikir alışverişini önemsemek, hâdiselere çok yönlü ve geniş bakmaya gayret etmek, araştırmaya önem verip taklit ve donukluktan kurtulmak, ahlâken de sabırlı ve hoşgörülü olmak gerekir. Ama, her şeyden önce Kur’an bütünlüğüne vâkıf ve teslim olmak…
Aşırılıkları tamponlayabilmek için, hakikatin derinliğine nüfuz etmede acele etmemek, her gruptan müslümanlarla ve farklı cemaatlerle diyalog ve karşılıklı fikir alışverişini önemsemek, hâdiselere çok yönlü ve geniş bakmaya gayret etmek, araştırmaya önem verip taklit ve donukluktan kurtulmak, ahlâken de sabırlı ve hoşgörülü olmak gerekir. Ama, her şeyden önce Kur’an bütünlüğüne vâkıf ve teslim olmak…
Seküler-laik anlayış insani bir değer üretemez
İslâm ahlâkı Kur’ân’a dayanır. Yani her yönüyle Allah Teâlâ tarafından vahiy yoluyla belirlenmiş davranışlar manzumesidir. Her şeyden önce İslâm ahlâkı bir vazîfe ahlâkı şeklinde ortaya çıkmıştır. Zirâ Kur’an-ı Kerim’deki her emir, mü’minler için bir görev belirlemiştir.
İslâm ahlâkı Kur’ân’a dayanır. Yani her yönüyle Allah Teâlâ tarafından vahiy yoluyla belirlenmiş davranışlar manzumesidir. Her şeyden önce İslâm ahlâkı bir vazîfe ahlâkı şeklinde ortaya çıkmıştır. Zirâ Kur’an-ı Kerim’deki her emir, mü’minler için bir görev belirlemiştir.
“Büyüklük taslayan kimselerin kahrolduğu ve boyun eğdiği yer”
Yüce Allah Mekke’yi dünyanın en kutsal şehri kılmıştır. Mekke şehrinin yer aldığı bölge her şeyden önce “mukaddes, saygınlığı korunan ve içinde kan dökmekten sakınılan yer” anlamına gelen Harem adıyla anılmaktadır. Suriye ile Yemen arasında uzanan kervan yolunun ortasında bulunan Mekke, kuzeyde Filistin, Suriye ve Irak; güneyde Yemen ve Habeşistan gibi bölgeler arasında yer alması sebebiyle tarihte büyük bir önem kazanmış ve küçümsenemeyecek bir ticarî şöhrete sahip olmuştur. Müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin ve zemzem suyunun burada bulunması, Hz. Peygamber’in burada doğup büyümüş olması, ilk vahyin buradaki Hira/Nur dağında gelmeye başlaması ve Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’le birlikte hicret ederken sığınmış oldukları Sevr mağarasının Mekke civarında bulunması bu şehrin önemini ve kutsiyetini arttırıcı unsurlardır.
Yüce Allah Mekke’yi dünyanın en kutsal şehri kılmıştır. Mekke şehrinin yer aldığı bölge her şeyden önce “mukaddes, saygınlığı korunan ve içinde kan dökmekten sakınılan yer” anlamına gelen Harem adıyla anılmaktadır. Suriye ile Yemen arasında uzanan kervan yolunun ortasında bulunan Mekke, kuzeyde Filistin, Suriye ve Irak; güneyde Yemen ve Habeşistan gibi bölgeler arasında yer alması sebebiyle tarihte büyük bir önem kazanmış ve küçümsenemeyecek bir ticarî şöhrete sahip olmuştur. Müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin ve zemzem suyunun burada bulunması, Hz. Peygamber’in burada doğup büyümüş olması, ilk vahyin buradaki Hira/Nur dağında gelmeye başlaması ve Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’le birlikte hicret ederken sığınmış oldukları Sevr mağarasının Mekke civarında bulunması bu şehrin önemini ve kutsiyetini arttırıcı unsurlardır.
Modernleşme politikalarının nesnesi ve dolayısıyla mağduru olarak kadın
Her şeyden önce, ailenin sağlam kaldığı bir toplumda, modernleşmenin enstrümanı/nesnesi olacak kadın potansiyelinin temini mümkün olmayacaktır.
Her şeyden önce, ailenin sağlam kaldığı bir toplumda, modernleşmenin enstrümanı/nesnesi olacak kadın potansiyelinin temini mümkün olmayacaktır.
En büyük terörist, batı ve medyasıdır
Batı medyası, gücün medyası olduğunu gösterdi: Habercilik, her şeyden önce ahlâk meselesidir. Ama Batı medyası, küresel güç odaklarının ve çıkar şebekelerinin sözcüsü ve gözcüsü olduğunu ispatladı bir kez daha! Teröriste “terörist” diyemedi bile! Charlie Hebdo saldırısını yapanlara “Müslüman teröristler” diyen Batı medyası, Yeni Zelanda’da ibadet eden insanların üzerine makinalı silahlarla saldırarak kitlesel katliam yapan canilere “gunman” (silahlı kişi!) dedi -örneğin New York Times!
Batı medyası, gücün medyası olduğunu gösterdi: Habercilik, her şeyden önce ahlâk meselesidir. Ama Batı medyası, küresel güç odaklarının ve çıkar şebekelerinin sözcüsü ve gözcüsü olduğunu ispatladı bir kez daha! Teröriste “terörist” diyemedi bile! Charlie Hebdo saldırısını yapanlara “Müslüman teröristler” diyen Batı medyası, Yeni Zelanda’da ibadet eden insanların üzerine makinalı silahlarla saldırarak kitlesel katliam yapan canilere “gunman” (silahlı kişi!) dedi -örneğin New York Times!
Deizm tartışmalarıyla ilgili farklı bir yorum
Kamuoyunu son günlerde etkisi altına alan deizm tartışmasını takip ederken anlamakta zorlandığım en önemli mesele deizm tehlikesinden bahsedenlerin, deizm olarak adlandırdıkları şeyin sınırlarını ortaya koymadan bir vaveyla koparıyor olmaları. Deizm olarak tarif ettikleri şeyin bizim zaten sekülerleşme yahut dünyevileşme olarak adlandırdığımız şeyden farklı bir şey olmadığını ve buna hangi gerekçe ile yaygınlaşan bir deizm inancı adını verdikleri anlaşılması güç bir durumu doğuruyor.
Kamuoyunu son günlerde etkisi altına alan deizm tartışmasını takip ederken anlamakta zorlandığım en önemli mesele deizm tehlikesinden bahsedenlerin, deizm olarak adlandırdıkları şeyin sınırlarını ortaya koymadan bir vaveyla koparıyor olmaları. Deizm olarak tarif ettikleri şeyin bizim zaten sekülerleşme yahut dünyevileşme olarak adlandırdığımız şeyden farklı bir şey olmadığını ve buna hangi gerekçe ile yaygınlaşan bir deizm inancı adını verdikleri anlaşılması güç bir durumu doğuruyor.
Fransız Gazeteci: IŞİD, kötülüğün kendisi değil, sonucudur
"Şu an için, IŞİD’le mücadele stratejisi her şeyden önce askeri. Bana göre bu bir hata. IŞİD’in sorunu, temelde siyasi. IŞİD, her şeyden önce, çözülemeyen siyasi sorunların sonucu. Aslında, özellikle Irak ve Suriye’deki Sünni Araplar, bu iki ülkenin yönetiminde kendilerine bir yer bulamıyorlar. Artık, bu iki ülkenin yönetimlerinde temsil edilmediklerini hissediyorlar. Bana kalırsa, öncelik siyasi sorunu çözmekte. Siyasi sorun çözüldüğünde; Irak ve Suriye’deki bütün topluluklar yönetimde yer edinip, temsil edildiğini hissettiğinde, IŞİD yok olacaktır."
"Şu an için, IŞİD’le mücadele stratejisi her şeyden önce askeri. Bana göre bu bir hata. IŞİD’in sorunu, temelde siyasi. IŞİD, her şeyden önce, çözülemeyen siyasi sorunların sonucu. Aslında, özellikle Irak ve Suriye’deki Sünni Araplar, bu iki ülkenin yönetiminde kendilerine bir yer bulamıyorlar. Artık, bu iki ülkenin yönetimlerinde temsil edilmediklerini hissediyorlar. Bana kalırsa, öncelik siyasi sorunu çözmekte. Siyasi sorun çözüldüğünde; Irak ve Suriye’deki bütün topluluklar yönetimde yer edinip, temsil edildiğini hissettiğinde, IŞİD yok olacaktır."
Roma’nın yeni "barbarları": Göçmenler
Roma'yı "barbarlar" yıktı. Kuzeyden akın eden barbar kavimler beyaz ve Avrupalıydı ama Romalı değillerdi. 'Avrupa'nın oluşumundan sonra iki büyük meydan okumayla karşılaştı: Batı'da Endülüs, Doğu'da Osmanlı. Endülüs Avrupa fikrinden çok Haçlı ruhuyla yıkıldı. Osmanlı'nın Avrupa'dan sürülmesinde Hristiyan ruh etkili olsa da Haçlılıktan çok pagan Roma'ya yakın, seküler bir Avrupa fikri başattı. Daha modern, daha sofistike ve daha küresel Roma düşüncesinin emperyal stratejisiydi.
Roma'yı "barbarlar" yıktı. Kuzeyden akın eden barbar kavimler beyaz ve Avrupalıydı ama Romalı değillerdi. 'Avrupa'nın oluşumundan sonra iki büyük meydan okumayla karşılaştı: Batı'da Endülüs, Doğu'da Osmanlı. Endülüs Avrupa fikrinden çok Haçlı ruhuyla yıkıldı. Osmanlı'nın Avrupa'dan sürülmesinde Hristiyan ruh etkili olsa da Haçlılıktan çok pagan Roma'ya yakın, seküler bir Avrupa fikri başattı. Daha modern, daha sofistike ve daha küresel Roma düşüncesinin emperyal stratejisiydi.
Biz'li cümlelerden, ben'li cümlelere...
Burada ‘biz’in yerine ben koyarak okumaya çalışalım, görülecek ki daha iyi sonuçlar çıkacak. Bireyden topluma doğru hem konuşma hem yaşama alanlarında güzellikler yaşanacaktır. "Bir şeyler yapmalıyım!" her zaman "Bir şeyler yapmalıyız”dan daha çok sorun çözecektir, inşallah.
Burada ‘biz’in yerine ben koyarak okumaya çalışalım, görülecek ki daha iyi sonuçlar çıkacak. Bireyden topluma doğru hem konuşma hem yaşama alanlarında güzellikler yaşanacaktır. "Bir şeyler yapmalıyım!" her zaman "Bir şeyler yapmalıyız”dan daha çok sorun çözecektir, inşallah.
M. Kemal, Kur’an’ı niçin Türkçeye çevirtmişti?
1933 yılında Türkiye’ye gelen ABD’li General Sherill’in Atatürk’le görüştükten sonra yazdığı rapordan bir parçayı beraberce okuyalım (Rifat Bali çevirisiyle): “(Atatürk) Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kur’an’dan alınan bir Arapça bölüm okudu. Bu duada (Tebbet Suresi) Hz. Muhammed amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder. “Düşünen bir Türk’ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?” dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kur’an’ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kur’an’ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum.”
1933 yılında Türkiye’ye gelen ABD’li General Sherill’in Atatürk’le görüştükten sonra yazdığı rapordan bir parçayı beraberce okuyalım (Rifat Bali çevirisiyle): “(Atatürk) Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kur’an’dan alınan bir Arapça bölüm okudu. Bu duada (Tebbet Suresi) Hz. Muhammed amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder. “Düşünen bir Türk’ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?” dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kur’an’ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kur’an’ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum.”
Bu dinin düşmanları
Kur'an, aynı Kur'an'dır. Bu ümmetin anayasası, hidayetçisi ve şaşmaz rehberi. Bu ümmetin düşmanları da aynı düşmandır. Yol da aynı yoldur. İslâm ümmetiyle düşmanlarının arasındaki savaş, her şeyden önce akide savaşıdır. Hilelerle, kuşku düşürerek, çarpıtarak ve planlar kurarak savaşmaktadırlar. En başta akideyi, yani inanç sistemini bozmak peşindedirler
Kur'an, aynı Kur'an'dır. Bu ümmetin anayasası, hidayetçisi ve şaşmaz rehberi. Bu ümmetin düşmanları da aynı düşmandır. Yol da aynı yoldur. İslâm ümmetiyle düşmanlarının arasındaki savaş, her şeyden önce akide savaşıdır. Hilelerle, kuşku düşürerek, çarpıtarak ve planlar kurarak savaşmaktadırlar. En başta akideyi, yani inanç sistemini bozmak peşindedirler
M. Kemal'in Kur'an düşmanlığına dair bir anektod
Mister Sherill kitabında, Atatürk’le aralarında geçen bir diyaloğu şöyle naklediyor: “Atatürk önce Kuran'dan alınan bir Arapça bölüm okudu. Sonra da Türkçe Kuran okutma nedenini şu sözlerle açıkladı. ‘Bu duada Hz. Muhammed, amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder.(Tebbet Suresi) Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?’ dedi. Ve devamında, Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söyledi.”
Mister Sherill kitabında, Atatürk’le aralarında geçen bir diyaloğu şöyle naklediyor: “Atatürk önce Kuran'dan alınan bir Arapça bölüm okudu. Sonra da Türkçe Kuran okutma nedenini şu sözlerle açıkladı. ‘Bu duada Hz. Muhammed, amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder.(Tebbet Suresi) Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?’ dedi. Ve devamında, Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söyledi.”
Hüseyin Bülbül, "Kul hakkı" konusunu anlattı
Hüseyin Bülbül: Toplumumuzda şöyle bir kanaat vardır. Kul hakkı asla bağışlanmaz. Bu nedenle "bana kul hakkıyla gelmeyin” sözü, bir ayetmiş gibi Allah Teâlâ’ya isnat edilir. Hâlbuki Kur’an’da böyle bir ayet yoktur. İnsanların haklarından bahsedilir. Ama haksızlık yapanların asla affedilmeyeceğinden bahsedilmez. Çünkü kulu yaratan, yaşatan, hak ve hukukunu belirleyen, dünya ve ahirette görev ve sorumluluklarını bildiren, sonucundan sorumlu tutan, hak ve batılın ölçüsünü koyan, neyin daha önemli olduğunu belirleyen de Allah Teâlâ’dır. Konuya bu açıdan baktığımız zaman, herhangi bir kuralı ihlal eden kimse, her şeyden önce kuralı belirleyen Allah’ın hukukunu çiğnemiş olmaktadır. Bu nedenle ihlal edilen hak öncelikle Allah’ın hakkıdır.
Hüseyin Bülbül: Toplumumuzda şöyle bir kanaat vardır. Kul hakkı asla bağışlanmaz. Bu nedenle "bana kul hakkıyla gelmeyin” sözü, bir ayetmiş gibi Allah Teâlâ’ya isnat edilir. Hâlbuki Kur’an’da böyle bir ayet yoktur. İnsanların haklarından bahsedilir. Ama haksızlık yapanların asla affedilmeyeceğinden bahsedilmez. Çünkü kulu yaratan, yaşatan, hak ve hukukunu belirleyen, dünya ve ahirette görev ve sorumluluklarını bildiren, sonucundan sorumlu tutan, hak ve batılın ölçüsünü koyan, neyin daha önemli olduğunu belirleyen de Allah Teâlâ’dır. Konuya bu açıdan baktığımız zaman, herhangi bir kuralı ihlal eden kimse, her şeyden önce kuralı belirleyen Allah’ın hukukunu çiğnemiş olmaktadır. Bu nedenle ihlal edilen hak öncelikle Allah’ın hakkıdır.
'Avrupa fikri öldü' ödülü
Her şeyden önce 'Avrupa fikri' denilen ve Batı'nın evrensel değer olarak ilan ettiği ve bunu maddi başarılarıyla tahkim ederek adeta tartışılmaz hale getirdiği kıymet hükümlerinin insanlığa kaça malolduğu sorusunun sorulamadığı bir düşünsel terör ortamındayız... Avrupa fikri çoktan ölmüştü AB bunu yeniden diriltmeye çalışmanın son hamlesi idi... Ölen Avrupa fikri üzerine inşa edilen Avrupa Birliği'ne verilen ödül, Avrupalıların 'korkularını' şimdilik yatıştırmaktan başka bir anlam taşımıyor.
Her şeyden önce 'Avrupa fikri' denilen ve Batı'nın evrensel değer olarak ilan ettiği ve bunu maddi başarılarıyla tahkim ederek adeta tartışılmaz hale getirdiği kıymet hükümlerinin insanlığa kaça malolduğu sorusunun sorulamadığı bir düşünsel terör ortamındayız... Avrupa fikri çoktan ölmüştü AB bunu yeniden diriltmeye çalışmanın son hamlesi idi... Ölen Avrupa fikri üzerine inşa edilen Avrupa Birliği'ne verilen ödül, Avrupalıların 'korkularını' şimdilik yatıştırmaktan başka bir anlam taşımıyor.
"Müslüman kadın, her şeyden önce bilinçli bir kuldur"
Sabiha Ateş Alpat: İslam'da kadın her şeyden önce bilinçli tercihi olan bir kuldur. Vakarı ile evinde oturmasını bildiği gibi, takva elbisesine bürünüp aynı vakarla toplumsal sorunlara da yaklaşmasını bilir.. Sadece eve ve çocuklara hapsolmaz. Ailesinide ihmal etmez ama topluma yönelik şahitlik misyonunun ve kulluğunun gereklerini de.
Sabiha Ateş Alpat: İslam'da kadın her şeyden önce bilinçli tercihi olan bir kuldur. Vakarı ile evinde oturmasını bildiği gibi, takva elbisesine bürünüp aynı vakarla toplumsal sorunlara da yaklaşmasını bilir.. Sadece eve ve çocuklara hapsolmaz. Ailesinide ihmal etmez ama topluma yönelik şahitlik misyonunun ve kulluğunun gereklerini de.
Başörtüsü direnişi asıl şimdi başlıyor
İnancından dolayı taktığı başörtüsü ile onurlu bir savaş veren Büşra Ayata, mücadelesinin devam edeceğini söyledi. Kendi iradesiyle başörtüsü taktığını anlatan Büşra, kendisi için her şeyden önce Allah’ın emrinin önemli olduğunu söyledi.
İnancından dolayı taktığı başörtüsü ile onurlu bir savaş veren Büşra Ayata, mücadelesinin devam edeceğini söyledi. Kendi iradesiyle başörtüsü taktığını anlatan Büşra, kendisi için her şeyden önce Allah’ın emrinin önemli olduğunu söyledi.
"Tele-vaizler"e akıllı ve edepli olun çağrısı
- Ölümü, âlemin ölümü sayılan âlimi kast ediyorum. Biz bu anlamda “âlimi” kaybettik. Artık araştırmacılarımız, yazarlarımız, akademisyen ve ilâhiyatçılarımız var. Bunun yanı sıra popüler din anlatıcılarımız ve tele-vaizlerimiz var. - Her şeyden önce yüce dinimize göre hiç kimse dinde otorite değildir. Bilindiği gibi İslâm’da ruhban sınıfı yoktur. Hiç kimse Allah adına konuşma yetkisine sahip değildir...
- Ölümü, âlemin ölümü sayılan âlimi kast ediyorum. Biz bu anlamda “âlimi” kaybettik. Artık araştırmacılarımız, yazarlarımız, akademisyen ve ilâhiyatçılarımız var. Bunun yanı sıra popüler din anlatıcılarımız ve tele-vaizlerimiz var. - Her şeyden önce yüce dinimize göre hiç kimse dinde otorite değildir. Bilindiği gibi İslâm’da ruhban sınıfı yoktur. Hiç kimse Allah adına konuşma yetkisine sahip değildir...
Makaleler
Hava Durumu