
"Akidevi" Arama Sonuçları

İşte “medyanın gücü” ile “gücün medyası”nın ayrılış noktası tam da burasıdır. Bu iki tanımı yapmakla, “sözün gücü” ile “gücün sözü” arasındaki akidevi, ahlaki, ontolojik farktan söz etmekteyiz.

Bu sürece girildikten sonra, Seyyid Kutub’un altını çizdiği cahiliyeyle uzlaşmazlık ve akidevi ayrışma “engelinin” aşılıp, entegrasyonun tevhidi bilinçlenme sürecinde yer almış kesimler nezdinde meşrulaştırılması için iki tutumun öne çıktığını görmekteyiz.

Hicret; hakla bâtılı kesin ve keskin hatlarla ayırıp, akidevi bir tercih ve yönelişle hakka hicret etmek, bâtıla dayalı işleyiş ve ilişkilerden uzaklaşarak hak üzere bir toplumsallık ve siyasallığın inşası için gayret göstermek ve şayet yaşanan coğrafyada İslam’ın iktidarı gerçekleştirilemiyorsa, bunun gerçekleştirilebileceği uygun zemin/coğrafya arayışında olmaktır.

Son yirmi yıllık süreçte Türkiye’deki “İslami kesimler”in önemli bir kısmında, mevcut laik-kemalist câhiliye düzeninin akidevi açıdan konumlandırılması, fert ve topluluklar bazında Müslümanların düzen ve aktörleri karşısındaki konumlanmaları, takınılması gereken tutum konusunda yaşanan savrulmalara, Bedir’de yaşananlar çerçevesinde bakıp, bu zaviyeden bir muhasebeye tâbi tutmakta fayda vardır.

Kimi İslami çevreler, o günlere kadar istikrarlı bir şekilde, sebat üzere sürdürdükleri söz konusu akidevi/ilkesel tutumu, 28 Şubat döneminde uygulamaya konulan zulümlere son verilmeye başlanmasıyla birlikte, akidevi7ilkesel tutumu arka plana atarak yaşanan sürecin cazibesine kapıldı ve o güne kadar savunulan Kur’ani/Nebevi ilkelerle bağı koparılmış, reel politik bir düzleme oturan “maslahat”, “merhale fıkhı” gibi söylemlerle giderek Ak Parti’nin aktif destekçisi haline geldi. 2009 yılında Davos’ta yaşanan “van minut” olayı, İslami çevrelerin o güne kadar haklı olarak câhiliye kavramı çerçevesinde değerlendirdikleri mevcut sistem içi politik süreçler ve aktörlere “İslami anlamlar” yükleme noktasında etkili bir olay oldu.

Lakin burada gözden kaçırılan çok temel bir nokta vardı ki, o da sözü edilen “merhale”nin, câhiliye düzeninden (ruczdan) akidevi kesinlikte teberrisini/hicretini ortaya koymuş olup, kendi özgün hareket hattını aşama aşama inşa etmeyi değil, câhili sistem içi demokratikleşme merhalelerine atıf yapıyor olmasıydı.

Bu noktada, Kâfirûn sûresinden mülhem olarak, “Herkesin ‘Başöğretmeni’ kendinedir” diyebiliriz. Hiçbir fert, toplum veya sistem, kendi “Başöğretmen”ini başkalarına dayatmamalıdır.

Cuma Hutbesi: Öncelik Akidevi İktidarın Tesisindedir - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - Şükrü Hüseyinoğlu - 8 Cemazilahir 1442 / 22 Ocak 2021

Yazar Şükrü Hüseyinoğlu, STK anlayışının, mevcut toplumsal ve siyasal işleyişi, iktidar-itaat ilişkilerini reddetmeyen, akidevi temelde bir reddiye getirmeyen, ancak toplumsal sorunlarla ilgilenen yapı anlamına geldiğini söyledi.

Câhiliye düzeni, onun Hükümeti ve onun Diyanetine karşı akidevi teberri yitirildikten sonra, tümel anlamda İslami kavrayış ve tutum zaafiyete uğratıldıktan sonra, tüm bu mercilere tikel konular üzerinden sistem içi düzlemde eleştiri getirmenin ne anlamı olabilir, ne etkisi olabilir?

Müddessir İlk Ayetler Bağlamında Cahiliyeden İlkesel Ayrışma (Akidevi Hicret) Sorumluluğumuz - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim Merkezi - 29 Zilhicce 1440 / 30 Ağustos 2019

Cahili sisteme dair akidevi duruşlarını, Ak Parti üzerinden terk etmeyi reddeden İslami çalışma gruplarına yönelik baskı ve yıldırma politikasının son örneği, Bağcılar'da dâvet ve eğitim faaliyetleri yürüten Darul Erkam Medresesi hocaları Cihan Akman ve arkadaşlarının gece yarısı operasyonuyla evlerinden gözaltına alınması oldu.

Şükrü Hüseyinoğlu, “Kurucu İslami Siyasi İrade” tartışma dizisinin bir devamı olarak Özgür Yazarlar Birliği’nde “Kurucu İradenin Temel İddiaları” başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasında kuruculuğun “temelde” bir değişimi hedeflediğini, dolayısıyla sistem içi bir yenilenme olmadığını vurgulayan Hüseyinoğlu İslami kurucu iddianın akidevi temelli olduğunu ve dolayısıyla konjonktüre göre değişmeyeceğini söyledi.

İşte Türkiye’de 80’li yılların sonu ile 90’lı yılların ortalarına kadar her alanda akidevi netliğe ulaşıp ciddi bir güç haline gelen tevhidi mücadele hattının, Kur’ani-Nebevi ilkelerden ziyade “maslahatlar”a vurgu yapmaya başlaması ve imha ve inşa edici, bağımsız, özgün bir mücadele hattı olmaktan uzaklaşıp, mevcut sistem içi muhafazakâr demokrat değişim sürecine eklemlenme yoluna girmesi bu “ikna odaları”nın eseri olmuştur.

Bir seçimde ‘oy vermek’ demek, re’y (görüş) belirtmek, irade beyan etmek, inisiyatif koymak demektir. Rey veren, o seçimin doğurduğu her türlü sonuca ortaktır. Kişi, kendi oyu ile nelere evet demiş olacağını iyi hesap etmelidir. Parçacı, uzlaşmacı ve ılımlı yaklaşımlar bizi kesinlikle İslam’a götürmeyecektir; olsa olsa, İslam'ın garnitürleştirildiği bir dünyaya sevk edecektir... Bir şirk müessesesi, oraya kıble ehli birisi seçilmekle, oranın akidevî dokusu değişmemektedir. Bilakis, insanların ayaklarını kaydırıcı tuzak renklere bürünmektedir.

Ve bu bağ, kesinlikle bir kan veya soy bağı değildir. Bir toprak ve yurt bağı değildir. Kavim ve aşiret bağı değildir. Renk ve dil bağı değildir. Irk ve uyruk bağı değildir. Bir sanat veya sınıf bağı da değildir. Çünkü söz konusu bağların tümü var olduğu halde bireylerarası ilişkiler kopabilmektedir.

Ulusalcı-Ergenekoncu despotlara karşı oluşumuz, bizi bugüne kadar "ılımlı İslam - ılımlı laiklik" sentezcisi parti ve çevrelere taraftar olmaya sevk etmedi ve bugünden sonra da bu tür bir akidevi sapmadan Rabbimize sığındığımızı ifade ve ilan ediyoruz.

Hamza Er, tağuti sisteme karşı tevhidi duruş sahibi olmanın itikadi bir zorunluluk olduğunu ve bu gerçeğin tüm Peygamberlerin mücadelelerinde müşahede edildiğini ve Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'in (s) siretinin de temel esaslarından olduğunu ifade etti.

İLKAV'ın, Alternatif Eğitim Konferansları'nda bu hafta Şefik Sevim “Müslüman Şahsiyetin Gelişimi İle İlgili Tesbitler ve Öneriler” adlı sunumunu gerçekleştirdi. Sevim, İslami bir şahsiyetin birbirine sıkı sıkıya bağlı üç temel boyutunun olduğunu vurguladı: a) Akidevi netlik, b) Salih kişilik, c) Düşünce ve eylem planında siyasi tutarlılık.
Makaleler
Hava Durumu