
"Davetin" Arama Sonuçları

Cuma sohbeti: Dâvetin Temel İlkeleri I Şükrü Hüseyinoğlu I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Cuma sohbeti: İbrahim (a.s.)'ın Tevhid Dâvetinden Mesajlar | Hasan Çelenk I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Asım Şensaltık, yakın dönem dâvet önderlerinden Ahmed Kalkan Hocamızın hayatını ve dâvetini Kur'an Nesli İlim Merkezi'ndeki programda anlattı.

Günümüz resmi ve sivil (!) din öğretimi ise, bütün bir toplum alenen bir ölmüşe tapınmaya teşvik ve tazyik edilirken, Allah'ın Kitabı'nın diğer farzlarını bile değil, ilmihal kitaplarının müstehap ve mekruh baplarını gündemleştirerek toplum gündemini manipüle etmekte, putperestliği teşhir ve telin etmemekle, onun açık işbirliğini üstlenmiş olmaktadırlar.

Hicret, öncelikle muhatap olunan bütün cahilî inanç ve düşüncelerden uzaklaşma ile başlar. Rasûlullah’ın (s) hicreti, bu anlamda mücadele ve dâvetin bütün aşamalarına renk ve yön veren mesajları muhtevîdir. Hicret, Mekke’nin darlığından Medînet’ül-İslâm’a yol alıştır.

"Kitabın “Önsöz”ünde de belirtildiği üzere davetçinin davetini iliklerine kadar hissetmesi ve onu önce kendisinin kalbiyle ve kalıbıyla yaşaması gerektiği hususu hocanın ihlas ve samimiyete ne kadar önem verdiğini göstermektedir." Mustafa Gülali yazdı.

Tarih boyu tevhid dâvâsının/dâvetinin temel vasfı hep öncelikle hakla bâtılı kesin olarak ayrıştırmak ve böylece insanların haktan veya bâtıldan yana tercihlerini net olarak yapabilecekleri zemini oluşturmak olmuştur. Lâilahe’siz bir İllallah dâvâsı/dâveti hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Zira bâtılın kalıntıları üzerine bir hak binası inşa etmek mümkün değildir.

Tevhîdî davetin yaygınlaşmasıyla meydana gelecek müspet değişime ve adalet arayışlarına karşı direnen egemen statükonun sahipleri, içine Allah'ın dininden (egemenliklerine doğrudan zarar vermeyeceğini düşündükleri) kimi unsurları da katarak oluşturdukları statükonun dinî söylemiyle halkı Allah ile aldatarak, var olan statükoya sahip çıkmaya çağırıp yönlendirmeye çalışırlar.

Bir siyasi otorite veya yöneticinin “Ulu’l Emr” vasfı taşıyabilmesi için şu iki temel vasfa sahip olması gerekir: Kişi ise Müslüman olması (iman ve amel bütünlüğünde Allah'a teslimiyet üzere bulunması), tüzel kişilik ise İslami olması (Allah’a itaat üzere bulunması) ve bu özel veya tüzel kişiliğin Allah’ın hükmüyle hükmetmesi. Bu iki sacayağından birinin eksik olması durumunda, Müslümanların itaat etmesi gereken bir “Ulu’l emr”den söz etmek imkansız hale gelir. Bu bağlamda, kendisini İslam’a nisbet etmekle, “kişisel referansım İslam’dır” demekle birlikte, Allah’ın indirdikleriyle değil, bâtıl sistemlerin bâtıl yasalarıyla hükmeden yöneticilerin, kendilerine itaat edilmesi gereken “Ulu’l emr” vasfı taşımadığı, taşıyamayacağı açıktır. Çünkü itaatin temel şartı olan Allah’a ve Rasulüne itaat burada söz konusu değildir. İbadeti ve siyasetiyle bir bütün olan ed-Din’in bu bütünlüğünü parçalayıp, onu “kişisel referansa” indirgeyen bir zihniyet, itaat mercii değil, ancak davetin muhatapları konumundadır, böyle görülmelidir.

Davetçi, sürekli olarak Kur'an'a başvurmak zorundadır. Çünkü Rabbinin, kendisini himayesine aldığını, acı ve yorgunluklarını hafiflettiğini, kendisine huzur verdiğini, sıkıntılarını giderdiğini ve cahiliyyenin baskı, kötülük ve saldırganlığından ileri gelen zorlukları kolaylaştırdığını o zaman anlayabilir. Yüce Allah'ın üzerine güven ve huzur yağdırdığını, üzerine lütuf, gözetim ve sevgi rüzgarlarını estirdiğini ancak o zaman hissedebilir.

İslami davet kişilere veya gruplara değil, Allah rızası için, Allah’a ve ayetlerine olmalıdır. "Peygamberler bu konuda en büyük örnektirler. Hz. Muhammed (sav.) ‘daiyellah’ (Allah’a davet edici) tır. Tabii ki davet görevi sadece rasullerle sınırlı değildir, her Müslüman gücü nisbetinde bu işe dahil olmalıdır. Davetin metodolijisini de Kuran çizer."

Davetçiler, insanları nasıl davet edeceklerini, gafil kalpleri nasıl uyaracaklarını, tükenmiş ruhları nasıl dirilteceklerini Kur'an'dan öğrenmek zorundadırlar. Bu Kur'an'ı indiren, Allah'tır. İnsanın tabiatini bilen, ruhunun derinlik ve boyutlarından haberdar olan Allah...

Tahkikat.net sitesinin Mehmet Pamak'la gündem üzerine söyleşisinin 4. bölümünü istifadenize sunuyoruz. Bu bölümde ağırlıklı olarak Bu bölümde ağırlıklı olarak İslami mücadelenin yöntemi, davetin zorluğu, AKP dönemi ve Gezi olayları konuşuldu.

Rıdvan Dinçer, Kutub'un din kavramını açıklarken üzerinde ısrarla durduğu egemenlik kavramına değindi ve bugünün Müslümanları olarak, dini bütünlük içinde anlama ve bu dinin temelinin, egemenliğin kaynağını Yüce Allah'a has kılmak olduğunu yeniden gündemleştirmemiz gerektiğini ifade etti. Kutub'un vurgusuyla, insanlara ya Allah'ın dini üzere, ya da kralın dini üzere olduğunu hatırlatmamız gerektiğini vurgulaayn Rıdvan Dinçer, tebliğ ve davetin önemine de değinerek, davetin, din nasıl bildiirlmişse o büütnlükte ve netlikte yapılması gereği üzerinde durdu.

Ramazan Kayan: Davetin bizzat kendisi, alınacak sonuçtan daha elzemdir, önemlidir, kıymetlidir. Sonuç ne olursa olsun, hezimet olabilir, elde bir kazanç görülmeyebilir; ama bu kutlu göreve her şart ve zeminde devam etmek zorundadır müminler. Ve davetçiye düşen gayrettir, hidayet değil. Zira o Allah’ın elindedir. Kendimizi yıpratmanın gereği yoktur. Karşılığı Rabbimizdendir. Davetçi insanları gütmekle değil, gözetmekle, korumakla görevlidir.

Resullerin aidiyetinin ve davetinin ilahi öğreti olduğunu, Mü’minlerin de aynı şekilde aidiyetinin ve davetinin ilahi öğreti olması gerektiğinin altını çizen Songür; Resullerin karşılarındaki inkarcıların itiraz argümanları ne ise, bugünün mü’minlerinin de karşılaştıkları-karşılaşacakları itiraz söylemlerinin de özde aynı olduğunu ve aynı olacağına dikkat çekti.

Hilal Çetin: Kadınlar ve erkekler İslami davetin tüm aşamalarında birlikte hareket etmişler, dayanışma içerisinde olmuşlardır. Erkam’ın evinde Kur’an okurken, tebliğ yaparken, işkence görürken, Kabe’ye yürürken, hicret ederken, cihad ederken, şehid olurken omuz omuza mücadele etmişlerdir. Kadının evde oturması gerektiği inancı, yabancı kimseyle hiçbir şekilde muhatab olmaması gerektiği inancı vahyin doğru okunmaması, yanlış yorumlanması sonucu oluşmuş hurafelerdir.
Makaleler
Hava Durumu