
"Ederler" Arama Sonuçları

İktibas Dergisi 546. sayısı ile yeniden okurları ile buluşurken, Gazze'ye duyarsız kalan ve fikren çöken batı değerlerine atıfla, 'kurak topraklar üzerinde devrilmiş bir özgürlük heykeli' kapak resmini oluşturuyor.

Siyonist barbarların Şifa Hastanesindeki vahşetinin ortaya çıkmasının ardından Hamas yaptığı açıklamada, manzaranın, faşist siyonist zihniyetin bütün insani ve medeni değerlerden uzak, tamamen vahşileşmiş ve canavarlaşmış bir zihniyet olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

Müslümanların sessizce bu savaşı ve katliamları seyredişlerinin altında ümmet olma fikrinden uzaklaşmış olmaları ve ulusal çıkarların gölgesinde hesap yapıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Elbette ulus devlet düzenini kabul etmiş ve batıl değerleri kendisine misyon edinmiş siyasal erklerin yapacağı şey Allah'ın razı olacağı şeyler olmasa gerek. İsrail terör şebekesiyle ticaret hacminin artarak devam etmesi ulus devlet anlayışı için anlaşılmayacak bir durum olmasa gerek.

Siyonist vahşi katillerin bütün insanlığın gözleri önünde ve tüm insani değerleri hiçe sayarak Gazze halkına yönelik gerçekleştirdikleri soykırım bugün (2 Kasım Perşembe) 27'nci gününde bütün şiddetiyle ve vahşetiyle devam ediyor. Siyonist katillerin saldırılarında şimdiye kadar şehit edilenlerin sayısının 9061'i bulduğu, bunlardan 3760 kişinin çocuk, 2326 kişinin ise kadın olduğu duyuruldu.

Siyonist vahşi katillerin bütün insanlığın gözleri önünde ve tüm insani değerleri hiçe sayarak Gazze halkına yönelik gerçekleştirdikleri soykırım bugün (1 Kasım Çarşamba) 26'ncı gününde bütün şiddetiyle ve vahşetiyle devam ediyor. Siyonist katillerin saldırılarında şimdiye kadar şehit edilenlerin sayısının 8796'yı bulduğu, bunlardan 3648 kişinin çocuk, 2290 kişinin ise kadın olduğu duyuruldu.

Cumhuriyetin fabrika ayarları, Çankaya’daki rakı sofralarında belirlendi ve oradan tüm topluma dayatılmaya çalışıldı. Cumhuriyet, İslam’a ve değerlerine açık bir cephe alınarak ve aleyhte propaganda ve kampanyalar eşliğinde, tam bir irtidat havası içinde ilan edildi ve baştan itibaren redd-i miras anlayışı gereği “kamusal alanda” İslam’a dair ne varsa üzerine gidildi, ortadan kaldırılmaya çalışıldı.

İslam’ın bizlere öğrettiği temel değerlerden biri emanet bilincidir. İnsanların geçmişten günümüze fert ve topluluklar planında en büyük sapmalarından biri, Allah’ın bahşettiği nimetlere emanet bilinci çerçevesinde yaklaşmak ve ictimai, siyasi, iktisadi iş, ilişki ve işleyişlerini bu bilinç çerçevesinde yürütmek yerine, mülkiyet iddiasına kalkışmaları, emaneti mülk edinmeye çalışmaları olmuştur.

Kolektif bilincin, akılların birleştirilmesinin, kısacası paylaşımın olmadığı bir yerde “iktidar ahlakı”ndan söz etmek beyhude olacaktır. İslam’ın asli ve asil değerlerini teşkil eden hakkaniyet ve ona dayalı adalet öğretisi, Hukukullah ve Hududullah temelinde “hukuku’l-ibad”ı (kulların hak ve hukuklarını) gözetmeyi ve yeryüzünde bu düzlemde bir işleyişi cari kılmayı öngörür.

Tüketim kültürü, evlilik merasimlerini yeni sosyal statü göstergesine dönüştürüyor ve aileler yoksullaşmak pahasına yaptıkları düğün harcamalarını borçlanarak yıllarca ödüyor. Öte yandan, İslami geleneklere uymayan gösteriş kültürü de aile değerlerinin yıpranmasına neden oluyor.

Meğer CHP’nin ikinci yüzyıl vizyonunun önemli satır başlarından biri de bu rezil sözleşmenin yeniden update edilmesiymiş. Belli ki CHP, aileyi ayakta tutan ve toplumda ancak birkaç kılcal damar mesabesinde kalmış bulunan edep, utanma, mahremiyet, nikah gibi değerleri de kesip atacakmış.

Türkçede oyun kelimesi oynamak, eğlence gibi anlamları yanında hile, düzen, desise, entrika anlamlarına da gelmektedir. “Bana oyun yapma” dediğimizde, karşımızdakinin bizim hakkımızda tuzak kurduğu, entrika içinde olduğunu ifade etmiş oluruz. Arapçada mekr ve keyd gibi kelimeler de bu konuya delalet ederler.

İslami değerlere dayalı eğitim ve yardım faaliyetleriyle çocukları ve gençleri donanımlı fertler haline getirmek için yola çıkan Yeni Nesil İnsani Yardım ve Eğitim Derneği İstanbul'da kuruldu.

İslam’ın değerleri ‘kutsal’ sözcüğüyle de ifade edilmez. İslam akidesi, hükümleri (ahkamı), haramı-helali, sevabı-günahı olan bir dindir. İslam’ın ‘kutsalları’na saldırının olmadığı bir tek an ve saldırıdan muaf bir tek ‘kutsal’ var mıdır? İlk saldırı, Allah’ın ilah ve rab sıfatınadır. Arzın dört bir yanı, Allah’ın yerine ikame edilen bin bir türlü rabler ve ilahlara doluyken, bu ‘görmedim-duymadım-bilmedim’ tiyatrosunu ustalıkla oynayanlar herkesi kandırabilirlerse de, Allah’ı kandıramazlar.

T.C. düzeni 26 Aralık 1925 yılında çıkardığı bir kanunla hicri takvimi kaldırarak, yerine kabul ettiği Miladi takvimle birlikte bu değerlerimizin hepsinin köküne kibrit suyu dökerek yaktı, yıktı ve benzeri yapılmamış her türlü ahlaksızlarını tarihleriyle marifetmiş gibi miladi takvimde göstererek, beyinlerimizi kirletip bizlere değerlerimizi unutturdu.

Ahzab Suresi’nden İslam Peygamberi Hazreti Muhammed (sav)’in eşlerine hitap eden ayetleri okuyan imamın videosunu gören İçişleri Bakanı Darmanin, “bu ifadeleri kabul edilemez bulduğu”nu söyledi. Cami yönetimi, imamın görevine son verdi.

İnsan şeytanlar, insanların fıtri haklarını gasp ederler, modayla aldatırlar, filmlerle kandırırlar, ekini ve nesli ifsad ederler, itaat etmezlerse öldürürler, hapsederler, işkence ederler, aç bırakırlar, ambargo uygularlar, devlet törörü uygularlar.

Din, siyaset, birey algısının dinin aleyhine olarak dönüşüme uğraması; sınırları belirlenmiş toprak parçası üzerinde yaşayan “milletin/ulusun” kolektif bir yaşam ve değerler üzerinden kutsallaştırılması, milliyetçiliğin seküler bir din olarak belirmesine sebep olmuştur.

İsmail Raci Faruki'nin adına mücadele ettiği değerlerin özünü sunma gayreti gibi görülebilir 'Tevhid' eseri. Deniz Baran yazdı.

Deniz Demirhan,“2019’da, Kovid-19 salgını olmadığı ve üretimin tam kapasite devam ettiği dönemlerde, İstanbul şehrine verilen ortalama su miktarı mart ayında 2 milyon 731 bin 157 metreküp iken, şu an üretimin kısmen de olsa durmuş olduğu bugünlerde de şehre verilen su miktarı aynı değerlerdedir. Bu demektir ki evlerde olduğumuz dönemde de sanki sanayi üretimi devam ediyormuş gibi su kullanmaktayız. Suyu bu şekilde kullanmaya devam edersek, baraj doluluk oranlarımız bu kapasiteyi kaldıramayabilir ve yazın hijyen bakımından zorluk yaşama ihtimalimiz artar.
Makaleler
Hava Durumu