"Etkisine" Arama Sonuçları
Demokratikleşme Sapması Ve Tekfirci Selefi Akımların Etkisine Karşı Türkiye'deki İslami Birikimi Savunma Sorumluluğumuz
Bugün, Türkiyeli Müslümanların yarım asrı geçen mutedil tevhidi birikimleri maalesef bu iki yönden kemirilmekte, alenen yok edilmektedir.
Bugün, Türkiyeli Müslümanların yarım asrı geçen mutedil tevhidi birikimleri maalesef bu iki yönden kemirilmekte, alenen yok edilmektedir.
İsmailağa, Ehl-İ Sünnet anlayışı üzere bir topluluk mu?
Kutub, gavs gibi, kainat ve insanlar üzerinde (haşa) tasarruf etki ve yetkisine sahip olduğu kabul edilen "ricalul gayb" şirk inancının tam göbeğinde bulunan, yaşayan veya ölmüş şeyhlerden istimdadda bulunmayı dini bir öğreti olarak vaz eden, rabıta inanç ve pratiğiyle "aracı ilah" şirk anlayışını yaşatan batınilik temelli inanç sahibi bir topluluğun "Ehl-i Sünnet anlayışı" çerçevesinde değerlendirilmesi, tabii ki abesle iştigal, maalesef apaçık bir cehalet ürünüdür.
Kutub, gavs gibi, kainat ve insanlar üzerinde (haşa) tasarruf etki ve yetkisine sahip olduğu kabul edilen "ricalul gayb" şirk inancının tam göbeğinde bulunan, yaşayan veya ölmüş şeyhlerden istimdadda bulunmayı dini bir öğreti olarak vaz eden, rabıta inanç ve pratiğiyle "aracı ilah" şirk anlayışını yaşatan batınilik temelli inanç sahibi bir topluluğun "Ehl-i Sünnet anlayışı" çerçevesinde değerlendirilmesi, tabii ki abesle iştigal, maalesef apaçık bir cehalet ürünüdür.
''Vicdan'' ve ''Akıl'' üzerine...
Ben bu tanımlamada, vicdan ile akıl kavramlarının birbirinden farklı anlamı haiz olduklarını belirttim fakat bunu düalist bir perspektif üzerinden yapmadım. Çünkü iki kavram da aynı noktaya ulaşma gayesini taşırlar, şu farkla ki; biri diğeri üzerinde denetim etkisine sahiptir. Karşı taraf ise söz konusu kavramların iç içe geçmiş, yani aynı anlama gelen ve birbirini tamamlayan mefhumlar olduğunu savundu. Ve bana “conscientia” (bu kavram etimolojik olarak latince kökenli olup genelde vicdan, bilinç olarak çevirilir) kavramı üzerine düşünmemi ve bu bağlamda Spinoza’nın, “Aklın Islahı” kitabını incelememi tavsiye etti.
Ben bu tanımlamada, vicdan ile akıl kavramlarının birbirinden farklı anlamı haiz olduklarını belirttim fakat bunu düalist bir perspektif üzerinden yapmadım. Çünkü iki kavram da aynı noktaya ulaşma gayesini taşırlar, şu farkla ki; biri diğeri üzerinde denetim etkisine sahiptir. Karşı taraf ise söz konusu kavramların iç içe geçmiş, yani aynı anlama gelen ve birbirini tamamlayan mefhumlar olduğunu savundu. Ve bana “conscientia” (bu kavram etimolojik olarak latince kökenli olup genelde vicdan, bilinç olarak çevirilir) kavramı üzerine düşünmemi ve bu bağlamda Spinoza’nın, “Aklın Islahı” kitabını incelememi tavsiye etti.
Felâketlerden ders çıkarmak
Bütün dünyayı etkisine alan COVID-19 virüsü insanları hijyen konusunda yeni arayışlara yöneltti.
Bütün dünyayı etkisine alan COVID-19 virüsü insanları hijyen konusunda yeni arayışlara yöneltti.
Kutsal devlet olur mu?
Dikkat edilirse, Teokrasi kavramı ve kuramında temel husus, “Siyasi iktidarın ‘Tanrı’nın temsilcilerinin elinde olması”dır. Katolikliğe göre, Papa doğrudan “Tanrı”nın yeryüzündeki temsilcisidir ve O’nun adına hareket edip konuşma yetkisine sahiptir.
Dikkat edilirse, Teokrasi kavramı ve kuramında temel husus, “Siyasi iktidarın ‘Tanrı’nın temsilcilerinin elinde olması”dır. Katolikliğe göre, Papa doğrudan “Tanrı”nın yeryüzündeki temsilcisidir ve O’nun adına hareket edip konuşma yetkisine sahiptir.
Işıkdoğan: Aile içi huzursuzluk ve boşanmaların kaynağı batı kültürü
Uzmanlar, boşanmaların sebebinin sadece aile içi etkenlere bağlı olmadığını belirterek, batı kültürünün ve gayri ahlaki yayınların etkisine girildikçe aile içi huzursuzlukların ve boşanmaların arttığına dikkat çekti.
Uzmanlar, boşanmaların sebebinin sadece aile içi etkenlere bağlı olmadığını belirterek, batı kültürünün ve gayri ahlaki yayınların etkisine girildikçe aile içi huzursuzlukların ve boşanmaların arttığına dikkat çekti.
M. Kemal’in adını da silecek misiniz?
Sabiha Gökçen bir sabah kalkıp, "Yav, bugün gidip şu Dersim'i bombalayayım" mı dedi? Kendi kararıyla mı gidip orayı bombaladı? Hayır!... Ona biri emir verdi değil mi? Ona emri veren kim, ona baksanıza! Emri alan bir asker, buna itaat etmeme hakkına ve yetkisine sahip mi? Emri yerine getiren asker suçlu sayılır mı? Hadi sayıldı diyelim. Madem "emir eri"nin yaptığı suç ve bunun için onun adını bir yerlerden siliyoruz, o zaman "emir âmiri" ondan daha büyük suçlu olmaz mı? "Asıl fail"in, "emri veren"in, "uygulamayı başlatan"ın suçu daha büyük olmaz mı? Peki, "emir âmiri"nin adını niye bir yerlerden silmiyoruz?
Sabiha Gökçen bir sabah kalkıp, "Yav, bugün gidip şu Dersim'i bombalayayım" mı dedi? Kendi kararıyla mı gidip orayı bombaladı? Hayır!... Ona biri emir verdi değil mi? Ona emri veren kim, ona baksanıza! Emri alan bir asker, buna itaat etmeme hakkına ve yetkisine sahip mi? Emri yerine getiren asker suçlu sayılır mı? Hadi sayıldı diyelim. Madem "emir eri"nin yaptığı suç ve bunun için onun adını bir yerlerden siliyoruz, o zaman "emir âmiri" ondan daha büyük suçlu olmaz mı? "Asıl fail"in, "emri veren"in, "uygulamayı başlatan"ın suçu daha büyük olmaz mı? Peki, "emir âmiri"nin adını niye bir yerlerden silmiyoruz?
İlkelere sadakat şerefimizdir
Yakın geçmişte tevhidi ilkelere sahip çıkan birçok kesimin dahi pragmatist yaklaşımlarla hâkim rüzgârların etkisine girdiği, ilkelere vurgu yapmanın, tağuttan, cahiliyeden, İslam'ı hâkim kılma hedefinden söz etmenin marjinallik olarak nitelendirildiği bir süreçten geçiyoruz. Büyük kırılmalara tanık olduğumuz bu süreçte tevhidi ilkeleri sıkça hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var. Mehmet Pamak, "Hak yolda 'marjinallik' şereftir" başlıklı yazısıyla önemli hatırlatmalarda bulunuyor.
Yakın geçmişte tevhidi ilkelere sahip çıkan birçok kesimin dahi pragmatist yaklaşımlarla hâkim rüzgârların etkisine girdiği, ilkelere vurgu yapmanın, tağuttan, cahiliyeden, İslam'ı hâkim kılma hedefinden söz etmenin marjinallik olarak nitelendirildiği bir süreçten geçiyoruz. Büyük kırılmalara tanık olduğumuz bu süreçte tevhidi ilkeleri sıkça hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var. Mehmet Pamak, "Hak yolda 'marjinallik' şereftir" başlıklı yazısıyla önemli hatırlatmalarda bulunuyor.
"Tele-vaizler"e akıllı ve edepli olun çağrısı
- Ölümü, âlemin ölümü sayılan âlimi kast ediyorum. Biz bu anlamda “âlimi” kaybettik. Artık araştırmacılarımız, yazarlarımız, akademisyen ve ilâhiyatçılarımız var. Bunun yanı sıra popüler din anlatıcılarımız ve tele-vaizlerimiz var. - Her şeyden önce yüce dinimize göre hiç kimse dinde otorite değildir. Bilindiği gibi İslâm’da ruhban sınıfı yoktur. Hiç kimse Allah adına konuşma yetkisine sahip değildir...
- Ölümü, âlemin ölümü sayılan âlimi kast ediyorum. Biz bu anlamda “âlimi” kaybettik. Artık araştırmacılarımız, yazarlarımız, akademisyen ve ilâhiyatçılarımız var. Bunun yanı sıra popüler din anlatıcılarımız ve tele-vaizlerimiz var. - Her şeyden önce yüce dinimize göre hiç kimse dinde otorite değildir. Bilindiği gibi İslâm’da ruhban sınıfı yoktur. Hiç kimse Allah adına konuşma yetkisine sahip değildir...
Makaleler
Hava Durumu