
"amaya" Arama Sonuçları

Bugün Müslümanlık iddiasındaki fert ve topluluklarda yaygın şekilde gözlemlenen sorunlardan biri de, yukarıdaki değinilerimizden de anlaşılacağı gibi ulus-devletlerden bağımsızlaşmayı başaramayan iliştirilmiş (embedded) yaklaşımların varlığıdır.

Müslüman Olamayacakların "İmam" Olduğu Ülke I Şükrü Hüseyinoğlu I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Gazze Şeridi'nin her köşesini dünyanın gözü önünde dilediği gibi bombalamaya devam eden siyonist rejim, Gazze kentinin kuzeybatısını vuracağını duyurdu, bölgedeki Filistinlilerin burayı boşaltmasını emretti. Öte yandan, Batı Şeria’nın El Halil kentinde Dura beldesine baskın düzenlendi.

Nübüvvet müessesesi tevhid bilincinin diri tutulması için var edilmiş değil mi? Kur’an’ı doğru anlamaz, ulûhiyet ve ubudiyet kavramlarını yerli yerine oturmazsak tevhidi de doğru anlayamayacağımız kesin. Ki bugün yaşanan sapmalar aslında bunun tipik birer örneğidir.

Hakikatin farkına varamayanlar dünyada da ahirette de rezil olmaya ve acıklı bir azaba mahkumdurlar. Tevhidden uzak her türlü yaşantı insanı hürriyetten, izzet ve şereften mahrum edecektir. Sömürülmekten, kölelikten, kullanılmaktan, onursuzca yaşamaktan insanı İslam kurtaracaktır.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin siyonazi çetesi aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) açtığı “soykırım” davası bugün başlıyor. 2 gün sürecek duruşmalarda Güney Afrika’nın ihtiyati tedbir talebi ele alınacak. Tedbir kararı, dava yıllar sürebileceği için “İsrail’i soykırım yapmamaya ve soykırımın faillerini cezalandırmaya zorlamak” için acil bir önlem olarak görülüyor. Lahey’de bugün Güney Afrika’nın avukatları, yarın da İsrail’in avukatları sunum yapacak.

AKP Hükümeti, toplumdan yükselen İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere AmeriKAN üslerinin kapatılması taleplerine kulaklarını tıkıyor, somut bir adım atmak yerine miting yaparak dostlar tepkide görsün politikası uyguluyor.

İslami Direniş Hareketi (Hamas) Sözcüsü el-Kanu', siyonist işgal rejiminin aslında Aksa Tufanı'nın başlamasından bugüne kadar geçen 24 gün içinde cephede direniş karşısında çok önemli kayıplar verdiğini, sıkıntılar çektiğini, direnişin vurduğu ağır darbeler karşısında kayıp vermeye ve zorlanmaya devam ettiğini ama cephedeki kayıplarının intikamını sivil, silahsız ve savunmasız insanlardan çıkarmaya çalıştığını vurguladı.

Filistin halkıyla empati yapabilme noktasında, İslâm coğrafyasında belki de en hassas halk, Güney Afrika Müslümanları. Dışarıdan gelip yerleşerek, bir halkın yüzyıllardır yaşadığı toprakları işgal eden ve 1948’den 1990’lara kadar akla hayale gelmedik zulümleri uygulamaya koyan “Beyaz” ırkçıların kurduğu Apartheid rejimi, bugün İsrail’in uygulamalarında yaşamaya devam ediyor. Her iki yönetimin de 1948’de sahneye çıktığı gerçeği, meselenin bir başka hatırlatıcı unsurunu oluşturuyor.

Piyasa tanrısının tek çabası egosu yüksek, yalnızca kendi çıkarlarına tapan, kendi çıkarlarını korumak için tüm kutsallarını feda edebilecek bir nesil inşa etme gayretindedir. Zira bilmektedir ki eğer Kur’an’ın inşa etmeye çalıştığı müslüman nesil yetişecek olursa kendi düzeni alaşağı olacaktır.

Bu yönüyle emredilen her ibadetin, insanoğlunun bir yamuğunu doğrultmaya, bir yarasını onamaya, bir gediğini kapatmaya, bir kusurunu örtmeye, bir günahını silmeye matuf özelliklere sahiptir.

Siyonist işgal rejiminin, Mescid-i Aksa'yı fiilen bölmek ve bir kısmını Yahudilere tahsis etmek için girişimlere başladığı bildiriliyor. Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Takiyya, “İşgalci İsrail gerçek ve fiili planlamaya girmiş diyebiliriz. Mescid-i Aksa'yı mekansal olarak taksim etmek adına bu planlama artık meclise sunuldu ve onun üzerinden çalışmalar başlatıldı" diyor.

Ramazan Yazçiçek: “Her imtihan gibi depremlerin de, tasavvurdan taakkul ve tezekküre varıncaya dek, hakikat ekseninde değerlendirilecek yönleri vardır. Ve her yeni günün; yaşanan her musibet ve imtihanın yeni okuma ve tanımlamaya; hülasa fıkhedilmeye; tecdit bilinciyle değerlendirilmeye ihtiyacı vardır.”

Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.

Böyle bir süreçte, zikrettiğimiz bunca yozlaşmanın ve Müslümanları sekülerleştirmenin müsebbibi olan laik bir iktidara destek uğruna Müslümanlarla vahdeti oluşturma çabalarını feda etmek sapması sürdürülürse, Rabbimizin huzurunda nasıl hesap verilecektir?

Evlilik her şeyden önce bir kadın ve erkeğin aynı çatı altında yaşamaya karar verip, yuva kurma isteğiyle oluşur. Evlilik kadınla erkek arasında mümkün olan en geniş anlayış birliğini kapsayan köklü, güçlü ve sürekli bir bağ kurmaktır.

Üstelik bütün bu ifsadın arkasında, istikamet krizindeki tevhîdî kesimin desteği bulunmaktadır. Bu vebalin altından nasıl kalkacaklarını neden hiç düşünmezler?

Bütün bu alanlarda yapılan dualar ve kullanılan İslâmî şiarlar, bu laik kurumların mevcut halleriyle devam etmelerini “dindar” kitleler nezdinde meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşıyor mu? Bu uygulamalar, bizi İslâmî kimlik ve temel ilkelerimiz bakımından çok rahatsız edip İslam’ın laiklikle hükmeden bu Atatürkçü kurumlar için kullanılmasına itiraza sevk ederken, neden geçmişte aynı çizgide olduğumuz Haksöz Haber’i çok memnun edebiliyor?

Bugün bu üç büyük gücün hepsi mutlak çöküş veya belirli derecede parçalanma ihtimallerinin bir kenara atılamayacağı belirsiz geleceklerle karşı karşıyadır. Hepsinin önündeki sorunlar her ne kadar farklı farklı olsa da her birinin karşısına dikilen zorluklar ellerinde tuttukları gücün bizatihi varlığından kaynaklanan temel meselelerdir.

Evet, hepinizin de takip ettiğiniz üzere, tevhidî uyanış süreci bakiyesi grupların savrulması ve ortak birikimimizi laik bir iktidara destek uğruna harcamaları yüzünden büyük bir yozlaşma yaşanıyor. Onlar yanlıştan dönüp tevbe ederek eski istikametlerine yönelerek ıslah çabası göstermeden susmak hem onlara hem de Allah’ın dinine zulümdür ve büyük vebale ortak olmaktır.
Makaleler
Hava Durumu